Sayfa 7/11 İlkİlk ... 56789 ... SonSon
102 sonuçtan 61 ile 70 arası

Konu: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri

  1. #61
    ***
    DIŞARDA
    Points: 39.199, Level: 100
    Points: 39.199, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    BuRaK - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    4.740
    Points
    39.199
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    22

    Standart Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri

    DİĞER KARDEŞLERİN DUYARSA

    Hazreti Fatih'in dervişlere karşı çok zaafı vardı. Bir gün onun bu zayıf tarafından istifade etmek isteyen pejmürde kılıklı bir adam huzura girip:

    — Devletlû Sultanım ben senin kardeşinim. Malının yarısını bana vermen gerek dedi.

    Fatih kesedarına:

    — Bu fakire bir mangır ver! dedi. Fakat miskin parayı az bulup:

    — Senin gibi şanlı bir hükümdara kardeşine bu kadar az para vermek yakışır mı? dedi.

    Hazreti Fatih:

    — Seninle nerden kardeş oluyoruz? diye sorunca. Adam:

    — Senin de benim de ilk anamız Havva ilk babamız Âdem Aleyhisselâm değil mi? dedi.

    Bu sefer Hazreti Fatih'in cevabı şöyle oldu:

    — Sen verdiğim parayı az görüyorsun halbuki öteki kardeşlerin duyarsa hissene bu kadar da düşmez. Şimdilik bu sana yeter!
    :rolleyes:

  2. #62
    ***
    DIŞARDA
    Points: 39.199, Level: 100
    Points: 39.199, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    BuRaK - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    4.740
    Points
    39.199
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    22

    Standart Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri

    DANSIN YASAKLANIŞI

    Bugün memleketin ekseriyatla her yerinde hattâ İslâm Dünyası'nın ve Dünya'nın her yerinde bir medeniyet alâmeti(!) olarak kabul edilen ve genç -ihtiyar hemen herkes tarafından icra edilen dans denen melanet ilk defa Kanunî zamanında Fransa'da yapılmaya başlanmıştı. O zaman Osmanlı İmparatorluğunun sınırları Avrupanın ortalarında idi ve Fransa'ya dayanıyordu. Bu dans denen melanetin ilk yapılmaya başlandığını duyan Kanunî zamanın Fransa Kralına bir mektup yazdı.

    Kanunî'nin Fransa Kralına yazdığı tarihî mektup aynen şöyledir:

    "Ben ki; kırksekiz krallığın hakanı Kanunî Sultan Süleyman Han'ım. Sefirimden aldığım rapora göre memleketinizde dans namı altında kadın - erkek birbirine sarılmak suretiyle alâmeleinnas icra-i luğbiyat yapılmakta olduğu mesmu-u şahanem olmuştur.

    Hem hudud olmaklığımız dolayısiyle işbu rezaletin memleketime de sirayeti ihtimali muvacehesinde Name-i Hümayunum yedinize vusulünden itibaren derhal son verilmediği takdirde bizzat Orduyu Hümayunumla gelip men'e muktedirim!.."

    Rivayete göre Kanunî'nin bu mektubundan sonra Fransa'da yüz sene dans yapılmamıştır.
    :rolleyes:

  3. #63
    ***
    DIŞARDA
    Points: 39.199, Level: 100
    Points: 39.199, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    BuRaK - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    4.740
    Points
    39.199
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    22

    Standart Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri

    BİRLİK OLMAK

    Bir elin nesi var iki elin sesi var. Kuvvet birlikten doğar. Birlikle ilgili bir mesel vardır: Hakan çok hasta olduğunda bütün oğullarını yanına çağırıyor. Bu Hakan’ın yedi tane oğlu vardı. Hakan oğullarının her birine bir tane ok veriyor. “Bunları kırın.” diyor. Hepsi kırıyor ondan sonra oğullarına 12 ok veriyor ve “Bunları kırın.” diyor. Tabiî ki kıramıyorlar. Hakan: “Artık anlayabiliyor musunuz? Bir tane oku kırmak çok kolaydır fakat çok sayıda ok bir araya gelirse zor kırılır. Hepiniz bir bütün olarak çalıştıkça Hakanlığımız sağlam kalacaktır.” dedi.

    Hakan’ın söylediği gibi “Bir tane oku kırmak çok kolaydır fakat bir araya getirilmiş oklar zor kırılır.” İnsanların kalbi bir kişi gibi beraber atarsa dağı bile taşıyabilir. Bu mesel insanların birlikte çalışmasının ve birliğin ne kadar kıymetli olduğunu anlatması açısından dikkate değerdir.
    :rolleyes:

  4. #64
    ***
    DIŞARDA
    Points: 39.199, Level: 100
    Points: 39.199, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    BuRaK - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    4.740
    Points
    39.199
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    22

    Standart Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri

    ALLAHÛ TEALÂ’NIN GÖNDERDİĞİ PARA

    Zihni Paşa Maliye Nazırı iken Mühürdar Hafız Said Efendi’yi karşısına alır kağıtları beraber çıkarırlarmış. Bir gün saraydan acele on beş bin altın gönderilmesi için Padişah’ın iradesi gelir. Merkez hazinesinde bu kadar para yoktur. Zihni Paşa alışkanlığı üzere sağa sola sallanarak söylenmeye başlar:

    - Ah Said Efendi gör bak Said Efendi... Nereden bulacağız Said Efendi?

    Said Efendi karşısında sallanarak konuşan Zihni Paşa’ya dervişâne bir cevap verir:

    - Hele telaş etmeyin Paşa Hazretleri. Cenab-ı Hak gaip hazinesinden gönderir!

    Zihni Paşa bu teselliyi duymazdan gelerek sallanmaya devam edip:

    - Ah ne yapacağız Said Efendi? Vah Said Efendi diye sızlanmaya devam ederken Aydın Defterdarlığı'ndan bir telgraf görevli tarafından masanın üzerine bırakılır. Telgrafta vilayet tahsilatından yirmi bin altın gönderildiği yazılıdır.

    Zihni Paşa şaşkın şaşkın bir telgrafa bir Said Efendi’ye bakarak:

    - Said Efendi bu derdin böylece halledileceğini nereden bildin?

    Said Efendi Maliye Nazırına acı bir tebessümle şöyle cevap verir:

    - Bunu bilmeyecek ne var Paşa Hazretleri? Kaç asırdır bu memleketin bütün dertleri sadece Allah’ın lütfu ile halledilir. Bir ülkede liyakatli insanlar kalmadı mı Allah’ın merhameti başlar. Bu da bir ilâhi cezadır ama bizler anlamayız.
    :rolleyes:

  5. #65
    ***
    DIŞARDA
    Points: 39.199, Level: 100
    Points: 39.199, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    BuRaK - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    4.740
    Points
    39.199
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    22

    Standart Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri

    EBDAL KUMRAL VE HIZIR ALEYHİSSELÂM

    Ebdal Kumral tefekkür halindedir... Birden yanında Hızır Aleyhisselâm beliriverir! Osman Gazi’yi kastederek. “O yiğidin istikbali çok parlak” der “Var bul onu ve müjdeyi ver!”
    -Nasıl bir müjde?
    -Yakında rüyâsını görür!..
    Ebdal Kumral dergâha koşar. Vardığında sohbet başlamıştır. Bir köşeye sokulur diz çöker. Bakın şu işe ki Osman Gazi de oradadır. Genç mücahîd kelimesini kaçırmadan şeyhini dinlemektedir...

    “Toprağa bağlanın!”

    Edebâlî Hazretleri “Toprağa bağlanın!” der “Su kullanın ağaç dikin bahçelerinizi elden geçirin.” (Bunlar bu coğrafyada kalıcı olduklarına dair işaretlerdir.) “Fukaraya sahip çıkın âlimlere hürmet edin...”
    Gecenin ilerleyen saatlerinde Osman Gazi el öper müsaade ister. Edebâlî hazretleri gözlerini kısar geceyi dinler. Sonra nedendir bilinmez “Sabah ola hayrola” der “gelin kalın burada!”...

    Bu diyarda ona itiraz ne mümkündür. “Başüstüne” der baş eğerler.
    Derhal döşekler serilir... Osman Gazi ayağını uzatıp yatamaz. Zira odanın duvarında Mushaf-ı Şerîf asılıdır... Bir köşeye bağdaş kurar tesbihi ile baş başa kalır. Ama bir ara içi geçer Edebâlî Hazretleri'nin göğsünden çıkan bir nurun kendini kuşattığını görür. Sonra vücudu çınara döner. Dallanıp budaklanır ve çok büyür. Yaprakları bulutlara varır kökleri kıtaları tutar. Dağlar ovalar nehirler şehirler... İnsanlar bölük bölük gelir gölgesine girerler. Huzurlu ve neşelidirler...

    Osman Gazi rüyânın heyecanıyla gelir kendine... Müezzinin yanık sesi odayı doldurur. Mescide geçerler. Osman Gazi rüyânın tesirindedir hâlâ. Ebdal Kumral sorar. “Ne oldu sana?”
    -Bir rüya gördüm hocam. Garip bir rüya!
    -İyi ya işte fırsat. Şeyhimize arzeyle!..

    “Doğru söylüyorsun!”

    Osman Gazi mahçup mahçup rüyâsını anlatır. Edebâlî Hazretleri kısa bir tefekkürün ardından “Ey oğul. Sana müjdeler olsun!” der “Göğsümden çıkan nur kızımdır (Bâlâ Hatun). Seni kuşatması evleneceğinize işarettir... Ağaca gelince: Sen büyük bir devlet kuracaksın. Evlatların adaletle hükmedecekler. Allahü Teâlâ seni ve neslini insanların İslâm’la şereflenmesine vesile edecek...

    Ebdal Kumral heyecanlıdır. “Vallahi doğru söylüyorsun!” der: “Hızır Aleyhisselamın bildirdiği müjde bu olmalı!”
    :rolleyes:

  6. #66
    ***
    DIŞARDA
    Points: 39.199, Level: 100
    Points: 39.199, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    BuRaK - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    4.740
    Points
    39.199
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    22

    Standart Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri

    "VEREN DE O ALAN DA O!..."

    Sultan Selîm Han Mısır’ı zaptettiği zaman Cumâ namazını Ezher Câmiinde kıldı. Namazı kıldıran hatîb için yüz altın bağışladı. Bunu önceden öğrenen hatîb o gün Cumâ namazını kıldırma sırası kendisinde olan diğer hatîb arkadaşından izin almıştı. Nöbetini devreden hatîb diğer arkadaşının altınlara kavuştuğunu görünce söylenmeye başladı. O sırada orada bulunan Abdülvehhâb-ı Şa’rânî aralarına girip nöbetini veren hatîbe;

    - Sana kısmet değilmiş

    - Üzülme! Allahü Teâlâ bunu sana kısmet etmemiş dedi. O da;
    - Rızkımın kesilmesine bu arkadaşım sebep olduğu için kızıyorum dedi. Şa’rânî hazretleri de;
    - O sebep oldu görünüyorsa da aslında sebep o değildir. Arkadaşın ilâhî kudretin bir âletidir. Adaleti kim hareket ettiriyorsa hüküm onundur. Yoksa âdaletin değildir. Senin böyle söylemen sopa ile dövülüp de sopayı vurana değil; sopaya kızan adamın hâline benziyor.

    “Savunacak halim yok!”
    Hani sen her Cumâ hutbelerinde; “Vallahi veren de Allahü teâlâdır alan da. Yükselten de Allahü Teâlâ’dır alçaltan da...” demez miydin? Şimdi niçin bunun tersine göre hareket ediyorsun?” deyince o hatîb;
    - Üstâdım! Bu sözler karşısında âciz kaldım. Hüccet ve isbâtlarınla beni susturdun diyerek oradan ayrıldı...
    :rolleyes:

  7. #67
    ***
    DIŞARDA
    Points: 39.199, Level: 100
    Points: 39.199, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    BuRaK - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    4.740
    Points
    39.199
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    22

    Standart Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri

    KURTULMAK İSTİYORSAN SULTANIMIZ'I ÜZME!...

    Yıldırım Bayezid Niğbolu Zaferinde kazanılan gânimetlerle muhteşem bir mescid yaptırmak ister. Mimarlar bugünkü Ulucami’nin bulunduğu mevkide karar kılarlar. Söz konusu arsa üzerinde evi bahçesi olanlara başka yerden muadil yer verilir. Hatta ceplerine birkaç kese altın sıkıştırılır gönülleri hoş edilir. Ancak yaşlı bir kadıncağız bir “Evim de evim” feryadı tutturur ki sormayın! Değerinin fevkinde ücretlere omuz silker bütün tekliflere “olmaz” der. Önce vezirler sonra bizzat Sultan kadının ayağına gider iknaya çalışırlar. Ama o direnir.

    Hesapta olmayan pürüz!

    Sultan Bayezid caminin yerini beğenmiştir. Hiç hesapta olmayan pürüz canını sıkar. Hatta divanı toplar çözüm yolu arar. Kadılar “mal onun değil mi” derler “satarsa satar satmazsa satmaz!” Meclis çaresizlik içinde dağılırken Bayezid’in aklına damadı gelir. Emir Sultan’ı bulur meseleyi anlatır. Mübarek sadece tebessüm eder. “Acele etme!” der “Bir gecede neler değişmez?”

    İhtiyar kadın o gece rüyasında mahşer meydanını görür. Annenin çocuğundan kaçtığı bir dehşet anıdır! Kalabalıkta korkunç bir azab endişesi vardır. O arada bir dalgalanma olur. İnsanlar âlemlere rahmet olarak yaratılan Resulullah Efendimiz’in yanına koşarlar. Şefaate kavuşan kavuşana. Kadıncağız da niyetlenir ama bırakın yürümeye kıpırdamaya mecâli yoktur. Ayakları vücudunu taşıyamaz ıstırapla yerleri tırmalar. Elinden kaçan büyük fırsat ciğerini dağlar. Feryad figan ağlamaya başlar...

    “Herkes gitti ben kaldım!”

    İşte tam o sırada Emir Sultan’ı görür “Herkes cennete gitti” der “Ben bir başıma kaldım burada!” Mübarek o gönül ferahlatan tatlı sesiyle sorar “Kurtulmak istiyor musun?” Kadın nefes nefese cevap verir:

    -Hiç istemez miyim?

    -Öyleyse Sultanımızı üzme!

    Ertesi gün kadın ayağı ile gelir evini verir. Üstelik önüne konulan ücreti bağışlar camiye...
    :rolleyes:

  8. #68
    ***
    DIŞARDA
    Points: 39.199, Level: 100
    Points: 39.199, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    BuRaK - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    4.740
    Points
    39.199
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    22

    Standart Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri

    HZ. DAVUD’UN (AS) KILICI


    Mukaddes Emanetler Dairesi’nde Peygamber Efendimiz (SAV)’e bazı kutsal eşyaların yanı sıra diğer Peygamberlere ait bir takım kutsal eşyalar bulunmaktadır. Hazreti Yusuf’un (as) sarığı Hz. Musa’nın (as) asası Hazreti İbrahim’in (as) tenceresi gibi geçmiş peygamberlere ait eşyalar bulunmaktadır. Bunlardan en ilginç olanı da Hz. Davud’un (as) kılıcıdır. Bugün Topkapı Sarayı Müzesi'nin 21/137 numaralı envanterine kayıtlı olan bu kılıcın ilginç olmasının nedeni; yanında bulunan ve Yavuz Sultan Selim’in Mısır’a girmesinden önce hazırlanmış olan kitabede kılıcın hikayesi anlatılmakta şifreli olarak bu kılıcın Mısır’ı fethedecek Yavuz sultan Selim’e geçeceği saltanatları müddetince onların elinde kalacağı daha sonra bir kaos döneminin olacağı nihayet kılıcın Hz. İsa ve Mehdi’nin (as) eline geçeceği anlatılmaktadır.


    Bu emanetlerin gelişi hakkında ki rivayet ise şöyledir: "Çoğu geceleri uyumayan Yavuz Sultan Selim hep nedimi Hasan Can ile kitap okuyup ilim konuşurlardı. Hasan Can'ın uyuyakalıp padişahın hizmetine gidemediği gecenin sabahında Yavuz Hasan Can'a sordu: İmdi ne düş gördün beyan eyle." Fakat sonradan anlaşıldı ki söz konusu rüyayı Hasan Can değil Kapı Ağası Hasan Ağa görmüştü. Rüyasını hemen padişahına anlatan Hasan Ağa "Padişahım rüyamda gecenin bir vakti kapı çalındı kalabalık halde gelenler Arap elbiseli ve Arap simâlı şahıslardı. Kapının yanında dört kişi durmaktaydı. Kapıyı vuranın elinde ise sizin ak sancağınız bulunmaktaydı. O bana dedi ki; 'Bu gördüğün Resul'ün Ashabı'dır. Bizi gönderip buyurdu ki; Kalkıp gelsin! Haremeyn (Mekke ve Medine) hizmeti ona verildi. Bu gördüğün dört kimseden bu Ebu Bekr-i Sıddık bu Ömerü-l Faruk bu Osman-ı Zinnureyn'dir. Seninle konuşan ben ise Ali bin Ebu Talib'im. Var Selim Han'a selam söyle.'" dedi. Yavuz Sultan Selim ise bu rüyayı yüzü kızararak ve gözyaşları içinde dinledi.

    Bu hadiseden sonra hazırlıklar tamamlandı ve Mısır seferine çıkıldı. 20 Şubat 1517 Cuma günü Kahire'de Yavuz Sultan Selim adına hutbe okunmasıyla ise Mısır ve Hicaz artık Osmanlı Padişahı'nın yönetimi altına girdi.
    :rolleyes:

  9. #69
    ***
    DIŞARDA
    Points: 39.199, Level: 100
    Points: 39.199, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    BuRaK - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    4.740
    Points
    39.199
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    22

    Standart Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri

    SOHBETİN TADINI ALIRSA SARAYDA DURAMAZ!...

    Büyük Velî Ebûl Vefa Hazretleri'nin Fatih’e karşı husûsî bir sevgisi vardır. Bunu anlayan Fatih Sultan Mehmet günün birinde dayanamaz Ebûl Vefa Hazretlerinin dergahına gider. Ancak Ebûl Vefa Hazretleri “Hayır!” der “Görüşmesek daha iyi!...”

    Muammayı çözemezler!...
    Koca Sultan yüzgeri giderken mübârek de hıçkırmaktadır. Bir hüzündür çöker mekâna. Talebeleri muammayı çözemezler. Sıradan Rumların bile kıymet verilip buyur edildiği bir tekkenin kapısı "Cihân Pâdişâhı"na neden açılmaz?..

    Nitekim içlerinden biri dayanamaz. “Bağışlayın ama efendim.” der “Hem Hünkâr'ı üzdünüz hem kendiniz üzüldünüz. Bunun bir hikmeti olsa gerek?”

    Mübârek “Doğru söylüyorsun.” der “Ama aramızdaki muhabbet vazifelerimizi unutturacak kadar fazla. Eğer O sohbetin tadını alırsa sarayda duramaz... Korkarım tacı tahtı bırakır dervişliğe kalkışır...”
    :rolleyes:

  10. #70
    ***
    DIŞARDA
    Points: 39.199, Level: 100
    Points: 39.199, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    BuRaK - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    4.740
    Points
    39.199
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    22

    Standart Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri

    450 YILLIK KAHRAMAN TÜRK AMİRALİ

    Fırtına öncesi sessizlik hakimdi Adriyatik’in sakin sakin salınan derin lacivert sularında... Kararlıydılar... "Dur" demek gerekiyordu artık bu Türklere...

    302 gemi.

    2.500 top.

    60 bin asker.

    Papa’nın eteğini öpen Andrea Doria hazırdı...

    İspanyolu Portekizlisi Venediklisi Cenevizlisi güçbirliği yapmış Barbaros’u bekliyordu Preveze’ye gömmek için.

    *

    Geldi koca Hayrettin.

    3’te 1 kuvvetle.

    112 gemisi vardı sadece.

    800 top.

    15 bin levend.

    *

    "Cesaret edemez" dediler.

    Etti.

    Yapmıştı planını... Cepheden göğüs göğüse dizilecek saldırı anında "hilal" biçimine dönüşüp öldürücü darbeyi sağ kanattan vuracaktı... Çünkü zekasına en güvendiği adamını manevi oğlunu oraya koymuştu.

    Ve gürledi toplar!

    Vay anam vay...

    5 saat...

    Netice?

    Canına okudu!

    Andrea Doria Osmanlı tokadının nereden geldiğini şaşırmıştı... Tırıs tırıs kaçarken 128 gemisi batmış 29 gemisi esir düşmüş 30 bine yakın askerini kaybetmişti.

    Zafer bizimdi...

    Akdeniz de.

    *

    Bitirici darbeyi vuran Barbaros’un o en güvendiği manevi oğlu Edremit yakınlarındaki Kazdağı’nda doğmuştu. Çocuk yaşta atıldı dalgalara... Oruç Reis’in yanında pişti... Kanuni Sultan Süleyman’ın huzuruna Barbaros ile birlikte çıktı. Amiral oldu.

    Çalışkan...

    Zeki...

    Kabiliyetliydi.

    Gözünü budaktan sakınmıyordu.

    Korku saldı yüreklere.

    Vuruştu devamlı.

    Aman vermedi.

    Bir ara Korsika’da baskın yedi esir düştü. İzi kayboldu. Arandı tarandı... 3 uzun yıl... Hangi karanlık zindanda olduğu bilinmiyordu... Barbaros casuslarını gönderdi her yere... Ve öğrendi... Cenova’da tutuluyordu. Küreğe vurmuşlardı... Barbaros 100 parçalık armadasıyla gitti Cenova’ya çağırdı şehrin valisini ayağına... Adeta "suratına tükürür" gibi haykırdı: "Ya verirsin ya şehrini kafana yıkarım!"

    Verdiler çaresiz...

    Barbaros manevi oğlu için savaşı göze almıştı. O kadar değerliydi... O kadar güvenirdi ki ona öz oğlunu bile ona emanet etmiş yanına vermişti.

    *

    Cezayir Sancakbeyi oldu. İspanya’yı vurdu. İtalya’yı vurdu. Fransa’yı vurdu. Tunus’a daldı... Gitti Fas’ı aldı. "Fas Fatihi" unvanını da... Osmanlı’yı Atlas Okyanusa’na açan oydu.

    *

    Derdi ki Barbaros...

    "Andrea Doria benden çok ona kin beslerdi... Akıl almaz cüreti görülmemiş zekası ve denizcilik dehasıyla bütün kafir amirallerini yıldırmıştı."

    Böyle derdi...

    Övünürdü onunla.

    *

    O da çok vefalıydı ustasına karşı... Emrindeki levendlere ezberletmişti bağırtırdı hep coşkuyla...

    Deniz üstünde yürürüz

    Düşmanı arar buluruz

    Öcümüzü komaz alırız

    Bize Hayreddinli derler...

    *

    Şerefiyle hizmet etti.

    Emekli oldu.

    Cezayir’de gözlerini yumdu.

    Adı Dünya tarih defterine Akdeniz’e nam salan titreten şanlı Türk Amirali olarak kazındı.

    *

    O Salih Reis’ti.. 450 Yıllık Kahraman Türk Amirali...

    (Yılmaz ÖZDİL)
    :rolleyes:

Sayfa 7/11 İlkİlk ... 56789 ... SonSon

Benzer Konular

  1. ibretlik bi yaşanmış hikaye
    By yagmuradam in forum İbretli Hikayeler
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 01.03.17, 21:38
  2. Nasreddin Hoca Hikayeleri
    By BuRaK in forum E-kitap bölümü
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 12.06.09, 06:27
  3. Helal Ve Haram ( İbretlik Hikaye)
    By Scorponork in forum İslamiyet'te Haram ve Helal.
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 29.12.08, 12:17
  4. Atasözleri ve Deyimlerin Ortaya Çıkış Hikayeleri
    By Konyevi Nisa in forum Atasözleri ve Deyimler
    Cevaplar: 27
    Son Mesaj: 20.10.08, 13:14
  5. Yaşanmış Bir Sevda Masalı
    By ArzuNur in forum Yaşanmış Hikayeler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 20.08.08, 16:29

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •