158- (2491) Bise Amru'n-Nâkıd rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ömer b. Yûnus El-Yemâmî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize tkrirae h. AmmAr Ebû Kerfr Yeeid ij. Abdirrahman'dan rivayet etti. (Demiş ki) : Bana Bbû Hü-reyre rivayet etti. (Dedi ki) : Annem'i İslâm'a davet ediyordum. Kendisi müşrik idi. Bir gön onu davet ettim de bana Resûlüîlah (Sallallahü Aleyhi ve Sellerri) hakkında hoşlanmadığım sözler işittirdi. Bunun üzerine ağlaya*rak Resûlülîah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e geldim:
— Yâ Resûlallah! Ben annemi İslâm'a davet ediyordum da kabulden çekiniyordu. Bugün kendisini yine davet ettim; bana senin hakkında hoş*lanmadığım sözler işittirdi. İnıdİ Ebû Hüreyre'nin annesine hidâyet ver*mesi için Allah'a duâ et! dedim. Bunun üzerine Resûlüîlah (Sallallaha A leyhi ve Seİlem):
«Allah'ım! Ebû Hüreyre'nin annesin» hidâyet veri» diye duâ etti. Ben Nebiyyollah (Sallallahü Aleyhi vs S?ltem)"m duasına sevinerek çıktım. (Eve) gelerek kapıya dayandığımda onun kapalı olduğunu gördüm. Derken an*nem ayak seslerimi işitti ve:
— Yerinde dur ey Ebû Süreyre! dedi. Bir de suyun şırıltısını işit*tim. Annem yıkandı, gömleğini giydi. Acele baş örtüsünü sardı. Arkacı-ğından kapıyı açtı. Sonra şunu söyledi :
— Yâ Ebâ Hüreyre! Ben Allah'dan başka ilâh olmadığına şehâdet ederim. Mnhammed'in onun kulu ve Resulü olduğuna da şehâdet ederim. Ben hemen Resûlülîah (Sailallahil Aleyhi ve Seİlem) 'e döndüm. Sevincimden ona ağlayarak geldim:
— Yâ Resûlallah, müjde! Allah senin duanı kabul etti ve Ebû Htireyre'nln annesine bidayet verdi, dedim. Bunun üzerine Allah'a hamdü sena etti. Ve hayırlı sözler söyledi.
— Yâ Resûlallal»! Annemle beni mü'mİn kullarına, onları da bize sev-dirmeıi için Allah'a duâ et! dedim. Uesûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Allah'ım! Şu kulcoğızını —yâni Ebû Hüreyre'y'ı— ve annesini mü'-min kullarına, mü'mİnleri de bunlara sevdir!» diye duâ etti. Artık yaratıl*mış hiç bir mfi'min yoktu ki, beni işitsin veya görsün de benî sevmemiş olsu».
150- (2492) Biie Kuteybe b. Saîd ile Ebû Bekr fa. Ebî Şeybe ve Züheyr b. Harb hep birden Süfyân'dan rivayet ettiler. Züheyr dedi ki : Bize Süfyân b. Uyeyme, Zührî'den, o da A'rac'dan naklen rivayet etti. İ-'rac çöyle demiş : Ben Ebû Hüreyre'yi §uau söylerken işittim: Sis Ebû Hflreyre'nm Eesûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellemyden çok hadîs rivayet ettiğini söylüyorsuıjuz. Varılacak yer Allah'ın huzurudur. Ben fakir bir adam idim. Resûlüllah (Sallallahii Atayhlve Selletn)'e boğaz tokluğuma hiz*met ediyordum. Muhacirleri pazar yerlerindeki pazarlık meşerul ediyor*du. Ettsârı da mallarına bakmak meşgul ediyordu. Derken Sesftlüllah {Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Kim elbisesini yayacak ki, bir daha bendan işittiği bir şeyi kat'iyyen unutmasın!» buyurdu. Ben hemen elbisemi yaydım. Tâ ki, sözünü bitirdi. Sonra onu kendime topladım. Bir daha ondan işittiğim bir şeyi unutmadım.
(...)Bana Abdullah b. Ca'fer b. Yahya b. Hâlid rivayet etti. (Dedi Ma'n haber verdi. (Dedi ki) : Bize Mâlik haber verdi. H. Abd b. Humcyd de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdürrezzâk haber verdi. (Dedi ki) : Bize Ma'mer haber verdi.
Her ıkİ râvi Zührî'den, o da A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen bu isnadla rivayet etmişlerdir. Yalnız Mâlik'in hadîsi Ebû Hüreyre'nin sözü bitiıJcî sona ermiştir. Hadîsinde Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seliem) den rivayet edilen «Kim elbisesini yayacak? ilâh...» kısmını anmamıştır.
160- (2493) Bana Harmele b. Yahya Et-Tücîbî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İbnü Vehb haber verdi. (Dedi ki) : Bana Yûnus, İbni Şihâb'-dan naklen haber verdi. Ona da Urve b. Zübeyr rivayet etmiş ki, Âişe (Şöyle defrıiş) : Ebû Hüreyre'ye şaşmaz mısın! Gelerek hücremin yanıba-şıııa oturdu. Peygamber (Sallallahü A leyhl ve Seliem) 'den hadîs rivayet edi*yor; bunU bana işittiriyordu. Ben nafile namaz kılıyordum. Namazımı bitirmeden kalktı gitti. Ona yetişseydım kendisine red cevâbı verecek:
— Şüphesiz ki, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hadîsi sizin ser-dettiğiniz gibi serdetmezdi diyecektim.
(2492) İbni Şihâb demiş ki : İbnü'l-Müseyyeb şunu söyledi. Ebû Hü*reyre dedi ki: Ebû Hüreyre çok hadîs rivayet etti diyorlar. Varılacak yer Allah'ın huzurudur. Bir de neden Muhacirlerle Eıısâr onun hadîsleri gibi (çok) hadîs rivayet etmiyorlar, diyorlar. Bunun sebebini size haber ve*reyim. Ensârdaıı olan kardeşlerimi topraklarında çalışmak meşgul edi*yordu. Muhacirlerden olan kardeşlerimi de pazar yerlerindeki pazarlık işi meşgul ediyordu. Ben de boğaz tokluğuna Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seliemi (in hizmetin) e devam ediyordum. Onlar bulunmadığı vakit ben bulunuyor; onlar unuttuğu vakit ten belliyordum. Gerçekten bir gün Re*sûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seliem):
«Hanginiz elbisesini yayacak da benim şu hadîsimden (bir şeyler) cca-cak. Sonra onu göğsüne toplayacak. Muhakkak o, benden işittiği bir çeyİ unutmayacaktır!» buyurdu. Hemen üzerimde bulunan bir cüblseyi yaydım. Tâ sözünü bitirinceye kadar! (bekledim). Sonra onu göğsüme topladım. O günden sonra bana söylediği bir şeyi bir daha unutmadım. Eğer Al*lah'ın kitabında indirdiği iki âyet olmasaydı; ebediyyen bir şey rivayet etmezdim.
«Bİzim İndirdiğimiz doğru yolu ve beyyineleri gizleyenler yok mu... [25] ilâh...» buyurmuştur.
(...) Bize Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimî de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû'l-Yemân, Şuayb'dan, o da Zührî'den naklen haber ver:li. (Demiş ki) : Bana Saîd b. Müseyyeb ile Ebû Seleme b. Abdirrahman ha*ber verdiler ki, Ebû Hüreyre : «Siz Ebû Hüreyre'nin Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seliem) den çok hadîs rivayet ettiğini söylüyorsunuz...» demiş. Râvi yukarkilerin hadîsi gibi rivayet etmiştir.
Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu'1-Büyû», «Kitâbu'1-İlim» ve «Kitâ-b:ı'l-İ'tisâm»'da tahric etmiştir.
Hz. Ebû Hüreyre 'nin ismi ve künyesi hakkında kitabımızın baş taraflarında tafsilât vermiştik. İsmi hakkında pek çok ihtilâf olunmuşsa da Abdurrahman b. Sahr olduğu tercih edilmiştir. Sahîb. kavle göre hicretin elli dokuzuncu yılında yetmiş sekiz yagmda ol*duğu halde Medîne'de vefat ederek «El-Bakî» nâmmdaki kabristana de fn olunmuştur.
Resûlüüah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'den beşbinüçyüzaltmıgdört (5364) hadis rivayet etmiş ki, ashab-ı kiramdan bu kadar hadîs rivayet eden ve*ya bu adede yaklaşan başka bir kimse yoktur. Hz. Ebû Hüreyre çok hadis rivayet etmasinin sebebini anlatırken : -Varılacak yer Allah'ın huzurudur.» diye söze başlamıştır ki, bundan maksadı: Ben kasden yalan söyUdimse beni hesaba çekecek, hakkımda kim sûizanda bulunursa onu da hesaba çekecektir, demektir. Kastalânî'ye göre bu sözün mânâsı : Siz rai inkârınızda haklı, yoksa ben mi, çok hadîs rivayet etmekte haklı olduğumu kıyamet gününde göreceksiniz, demektir. Bu söz bir itiraz cüm-l«sidir. Ve bu gekilde te'vîli zarurîdir. Çünkü Mev'ıd kelimesi iaroi zaman, ismi mekân ve maadan mîmî olarak kullanılır. Halbuki Allah Teâla'ya bunların hiç birini ıtlak etmek doğru değildir.
Hz. Alge, Ebû Hüreyre 'nin bir meclisde çok hadîs riva*yet etmliine gaşmış; namazda olmasa Ebû Hüreyre'ye red ve in*kârda bulunacağını söylemiştir.
Hadisi serdetmek, arka arkaya sıralayıp ara vermeden rivayet et*mektir,
Safk : El çarpmak manasınadır. Pazarlık edenler şiddetle ellerini bir*birlerinin ellerine çarparak «Var hayrım gör!» dedikleri için bu aözle alış*verişten kinaye yapılmıştır.
Hz. Aişe'nin kıldığı nafilenin kuşluk namazı olduğu söylenir. Be-sûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in Hz. Ebû Hüreyre 'nin an*nesi hakkındaki duasının derhal kabul edilmesi Ebû Hüreyre1-nin cübbesini yaması ve bir daha bellediğini kat'iyyen unutmaması birer nübüvvet nişanesi birer mucizedir.
Eu hadîsler Hz. Ebû Hüreyre 'nin faziletine ve bir nimet karşılığında Allah'a hamd gerektiğine delildirler.