129- (2471) Bize Ubeydullah b. Ömer El-Kavârîrî Üe Amru'n-Nâkıd ikisi birden Süfyân'dan rivayet ettiler. Ubeydullah dedi ki: Bize Süfyân b. Uyeyne rivayet etti. (Dedi ki) : İbni Münkedir'i şöyle derken işittim : Bon Câbir b. Abdillah'i dinledim, şunu söylüyordu : Uhud harbi olunca babamı örtülü olarak getirdiler. Uzuvları kesilmişti. Ben elbiseyi kaldır*mak istedim de, kavmim beni menetti. Sonra tekrar elbiseleri kaldırmak istedim; kavmim beni yine men etti. Derken Resûlüllah (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem) elbiseyi kaldırdı. Yahut emretti de kaldırıldı. Arkacığmdan ağ*layan yahut feryad eden bir kadın sesi işitti. Ve :
«Kim bu?» diye sordu.
— Amr'ın kızıdır. Yahut Amr'ın kız kardeşidir, dediler.
«Niye ağlıyor! işte melekle,' kaldırılıncaya kadar onu kanatlanyle göl*gelendirip duracaklar.» buyurdular.

130- (...) Bİze Muhammed b, Müsemıâ rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Vehb b. Cerîr rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be, Muhammed b. Münke*dir'den, o da Câbir b. Abdillah'dan naklen rivayet etti. Câbir şöyle demiş : TJhud günü babam vuruldu. Ben onun yüzünden elbiseyi açmaya ve ağla*maya başladım. Cemâat da beni men etmeye başladılar. Ama Resûlüllah (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem) beni men etmiyordu. Fâtıme binti Amr da ağ*lamaya başladı. Bunun üzerine Resûlüllah (Sallallahii Aleyhi ve Sellem) :
«Ona ağlıyor musun? Yahut ona ağlama! Siz onu kaldınncaya kadar melekler kanatlarıyle onu gölgelendirip duracaklar.» buyurdu.

(...) Bize Abd b. Humeyd rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Havlı b. Ubâ-de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İbnü Cüreyc rivayet etti. H.
Bize Ishâk b. İbrahim de rivayet etti. (Dedi ki) : Iîize Abdürrezzâk haber verdi. (Dedi ki) : Bize Ma'mer rivayet etti. Her iki râvi Muham*med b. Münkedir'den, o da Câbir'den naklen bu hadîsi rivayet etmişler*dir. Şu kadar var ki, İbni Cüreyc'in hadîsinde melâike ile kadının ağla*yışı zikredilmemiştir.

(...) Bize Muhammed b. Ahmed b. Ebî Halef rivayet etti. {Dedi ki) : Bize Zekeriyya b. Adîy rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ubeydillah b. Amr, Abdu'l-Kerîm'den, o da Muhammed b. Münkedir'den, o da Câbir'den nak*len haber verdi. Câbir şöyle demiş : Uhud günü babam burnu, kulakları kesilmiş olarak getirildi. Ve Peygamber (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem) 'in hu*zuruna konuldu...
Ve râvi yukardakilerin hadîsi gibi anlatmıştır. Bu hadîsi Buharî «Kitâbu'l-Cenâiz»'de tahric etmiştir.
Müsle : Bir insanın kollarını, bacaklarını yahut burnunu ve kulakla*rını kesmektir.
Hadîsin son rivayetinden anlaşıldığına göre Uhud harbinde Hz. Abdullah b. Amr b. Hıram şehid edilmiş ve burnu ile ku*lakları kesilmiştir. Hz. Câbir bundan son derece müteessir olarak ağlamış ve yüzünü açarak babasının elim manzarasını görmek istemişse de kavmi kabilesi buna mâni olmuşlar. Derken halası Fâtıme binti Amr da feryad ederek ağlamaya başlamıştır. Râvi Hz. Câbir'in binti Amr mı, yoksa Uhtü Amr mı dediğinde şekketmiştir.
Resulü Ekrem (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem), Fâtıme 'nin ağladığını görünce :
«Ona niçin ağlıyorsun? Yahut : Ona ağlama!..» buyurmuştur. Râvi burada da şekketmiştir. Resûlüllah (Sallaliahü Aleyhi ve SelUm)'m bu sözü bir tesellidir: Böyle melekler üzerine-kanat germiş yüksek mertebeli bir zâta ağlamak değil, bu kerametinden dolayı sevinmek gerekir, demek is*temiştir. Kaadî lyâz diyor ki : «İhtimal meleklerin' kanat germe*leri Allah'ın fadl ve rızasını ve kendisine hazırladığı ikramı müjdelemek için üşüştüklerindendir. Onlar bunu ya Hz. Abdu11ah'a ikram için sevinçlerinden yapmış yahut güneşin sıcağından cenazesi kokmasın diye üzerine gölge olmuşlardır.