DUHÂ SÛRESİ’NDE ÇİLE, İLTİFAT VE İNŞİRAH SÛRESİ
– Duhâ sûresi bir çile suresi gibi görülüp, öyle yorumlanmış fakat, içindeki “Rabbin seni terk etmedi; sana küsmedi de” âyeti, çok büyük bir iltifat ifade etmiyor mu?
Evet, Duhâ suresi, bir çile sûresi olmasına bir çile sûresidir. Zira onda, Efendimiz (sallâllahü aleyhi ve-sellem)’in ızdırap ve endişelerine telmih vardır, atıf vardır. Aynı zamanda, bu ızdırap ve endişelerin büyüklüğü nispetinde bir de iltifat ve müjde vardır: Evet, “Rabbin seni terk etmedi; sana küsmedi de” âyetinde büyük bir iltifat olduğu gibi, “Rabbin sana verecek ve sen razı olacaksın” âyetinde de büyük beşâret vardır. Bu sûre, temelde bir çile suresi olduğundan, esasen müjde ifade eden “duhâ”, yani kuşluk vaktiyle başlar. Efendimiz’in vazifesinin kuşluğunu müjdeler. Ardından geceyi zikreder. Bundan önceki Leyl sûresi ise, karanlığın her yeri kapladığı gece ile başlar, ardından gündüze geçer. İkisinin neticesinde de rıza vardır.
– Geceden sonra gündüzün, kuşluktan sonra gecenin anılması ile, Duhâ suresinden sonra gelen İnşirah suresindeki “Her zorlukla birlikte kolaylık” ayeti arasında aynı münasebet söz konusudur denebilir mi?
Evet, zaten güçlüğü kolaylık takip eder. Duhâ’dan sonra İnşirah sûresi, ferdî inşirahı anlatır. Çile ve zorluğun ardından kolaylık ve muvaffakiyetin geleceğini, geldiğini müjdeler. Kur’an’ı iyi okumak ve anlamak lâzım. Kur’an, baştanbaşa bir haz ve bir zevktir; bu zevke ermek de bir bahtiyarlıktır.
PEYGAMBERİMİZİ DEĞERLENDİRME
– Bir eserde, “Peygamberimizin şahsının, peygamberliğine en büyük delil olduğu” zikrediliyor; aynı zamanda, O’na Siyer’de anlatıldığı şekilde şahsı açısından değil de, kendisinden çıkan ve etraf-ı âlemi kuşatan İslâm ağacı, İslâm medeniyeti nokta-i nazarından bakılması tavsiye ediliyor. Farklı gibi görülen bu iki mülâhazayı nasıl te’vil etmek lâzım?
O’nun şahsı da çok parlaktır. O, peygamberlik için gerekli bütün sıfatları bihakkın ve en kâmil manâda hâizdir: İmanı, Allah’a itimad ve tevekkülü, kendi misyonuna inancı, insanların nihayette inanacaklarına emniyeti, her bakımdan emin olması, âdeta tebliğ sevdalısı olup, her fırsatı tebliğ adına değerlendirmesi, ümidi, fetâneti ve şekli şemaliyle, en zirvede ve en mükemmeldir. Buna rağmen, bazılarının gözünü, yumurta değil de, kabuğunu kırıp ondan çıkmış tavus kuşu kamaştırır. Bazıları da, Siyer’de gördüklerini tam kavrayamaz ve ihâta edemezler. Bu bakımdan, O’nun âleme neşrettiği nur ve bu nurun ışık saçtığı dünya, kurduğu medeniyet, o zat hakkında Siyer’de verilen malûmat karşısında, yumurtaya mukabil tavus gibidir. Öyle ise, O’nu tam tanımak için daha çok tavusa bakmak lâzım.
Sohbetten sonra yatsı namazı kılındı. Yatsı namazından sonra mutadları vechile, odasına açılan salonda bir müddet daha oturdular. Daha sonra da herkes istirahata çekildi.