***
DIŞARDA
Points: 155.310, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 0%
Achievements


SÖZLER / Risale-i Nur'dan 28. Söz
بِسْمِ اللّهِ الرّحْمنِ الرّحِيمِ
Yirmisekizinci Söz
Su söz, Cennet'e dairdir. Su Söz'ün iki makami var. Birinci Makam, Cennet'in Bâzi letâifine isaret eder. Fakat Onuncu Söz'de on iki hakikat-i katia ile, gâyet kat'î bir Sûrette ve bu Söz'ün Ikinci Makaminda Onuncu Söz'ün hülâsasi ve esâsi, müteselsil gâyet metin arabî bir bürhân-i kat'î ile gâyet parlak bir tarzda vücudu isbat olunan Cennet'in isbat-i vücudundan bahis degil, belki, su makamda yalniz sual ve cevaba ve tenkide medâr olan birkaç ahvâl-i Cennet'ten bahseder. Eger tevfik-i Ilahî refik olsa sonra azîm bir söz, o muazzam hakikata dair yazilacaktir, insâallah.
بِسْمِ اللّهِ الرّحْمنِ الرّحِيمِ
وَبَشِّرِ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّاِلحَاتِ اَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ َتجْرِى مِنْ َتحْتِهَا اْلاَنْهَارُ كُلَّمَا رُزِقُوا مِنْهَا مِنْ ثَمَرَةٍ رِزْقًا قَالُوا هذَا الَّذِى رُزِقْنَا مِنْ قَبْلُ وَاُتُوا بِهِ مُتَشَابِهًا وَلَهُمْ فِيهَا اَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ وَهُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Cennet-i bâkiyeye dair bâzi suallere kisa cevablardir.
Cennet'e dair, Cennet'ten daha güzel, hurilerinden daha lâtif, selsebilinden daha tatli olan Beyânât-i âyât-i Kur'aniye kimseye söz
sh: » (S: 526)
birakmamistir ki, fazla birsey söylensin. Fakat o parlak, ezelî ve ebedî, yüksek ve güzel âyetleri fehme takrib için, bâzi basamaklari; hem o cennet-i Kur'aniyeden nümune için bâzi çiçeklerin nümunesi nev'inden bâzi nükteleri söyleyecegiz. Bes rumuzlu sual ve cevabla isaret edecegiz. Evet, Cennet bütün lezâiz-i mâneviyeye medâr oldugu gibi, bütün lezaiz-i cismâniyeye de medârdir.
Sual: Kusurlu, noksaniyetli, mütegayyir, kararsiz, elemli cismâniyetin ebediyetle ve Cennetle ne alâkasi var? Mâdem, ruhun âlî lezaizi vardir; ona kâfidir. Lezâiz-i cismâniye için, bir hasr-i cismanî neden îcabediyor?
Elcevab: Çünki: Nasil toprak suya, havaya, ziyaya nisbeten kesafetli, karanliklidir.. fakat masnuat-i Ilahiyenin bütün enva'ina mense' ve medâr oldugundan bütün anâsir-i sairenin mânen fevkine çiktigi gibi.. hem kesafetli olan nefs-i insâniye; sirr-i câmiiyet itibariyle, tezekki etmek sartiyla bütün letâif-i insâniyenin fevkine çiktigi gibi.. öyle de, cismâniyet; en câmi', en muhit, en zengin bir âyine-i tecelliyat-i Esmâ-i Ilâhiyedir. Bütün hazâin-i rahmetin müddeharatini tartacak ve mizana çekecek âletler, cismâniyettedir. Meselâ: Dildeki kuvve-i zâika, rizk zevkinde envâ'-i mat'ûmat adedince mizanlara mense' olmasaydi; herbirini ayri ayri hissedip tanimazdi, tadip tartamazdi. Hem ekser Esmâ-i Ilâhiyenin tecelliyatini hissedip bilmek, zevkedip tanimak cihazati, yine cismâniyettedir. Hem gâyet mütenevvi ve nihayet derecede ayri ayri lezzetleri hissedecek istidadlar, yine cismâniyettedir. Mâdem su kâinatin Sânii, su kâinatla bütün hazain-i rahmetini tanittirmak ve bütün tecelliyat-i Esmâsini bildirmek ve bütün enva'-i ihsânatini tattirmak istedigini; kâinatin gidisatindan ve insanin câmiiyetinden, -Onbirinci Söz'de isbat edildigi gibi- kat'î anlasiliyor. Elbette su seyl-i kâinatin bir havz-i ekberi ve bu kâinat tezgâhinin isledigi mahsulâtin bir mesher-i âzami ve su mezraa-i dünyanin bir mahzen-i ebedîsi olan dar-i saadet, su kâinata bir derece benzeyecektir. Hem cismanî, hem ruhânî bütün esâsâtini muhafaza edecektir. Ve o Sâni'-i Hakîm ve o Âdil-i Rahîm; elbette cismanî âletlerin vezaifine ücret olarak ve hidematina mükâfat olarak ve ibâdât-i mahsusalarina sevab olarak, onlara lâyik lezaizi verecektir. Yoksa hikmet ve adâlet ve rahmetine zid bir hâlet olur ki, hiç bir cihetle onun cemâl-i rahmetine ve Kemâl-i Aadâlet ine uygun degildir; kabil-i tevfik olamaz.