Haram sevgilerin günahi

Isim vermeyen genç okuyucumuz: “Haram sevmek bize nelere mal olur? Gençlikteki haram ve günah keyiflerin hayatimizda yol açtigi kayiplar üzerinde durur musunuz? Meselâ, hâfiza zaafina neden olur mu? Neden?”

Ömrün bahari olarak telakki edilen gençlik, Kur’ân nazarinda, eger iman ve iffet içinde geçerse, âhiret hayatinin sabahi hükmündedir. Iffet ve istikamet içinde geçmedigi takdirde ise, gençlik çok kisadir. Bir firtina kadar çabuk, hizli ve heyecanla akar, eser, geçer, gider.
Gençlik hayatinin çabuk gideceginden asla süphe edilmemesi gerektigini; yaz’in güze ve kisa yer vermesi ve gündüzün aksama ve geceye dönüsmesi kesinliginde, gençligin de yerini ihtiyarliga ve ölüme birakacagini beyan eden Üstad Bedîüzzaman Saîd Nursî Hazretleri; fani ve geçici gençligin istikamet dairesinde iffetle hayra sevk edilmesi halinde o gençlikle ebedî bir gençlik kazanmanin mümkün olacagini, bütün semavî kitaplarin ve bütün peygamberlerin bunu müjde ettiklerini kaydeder.
Üstad Saîd Nursî Hazretlerine göre, güzel gençlik nimeti gayr-i mesrû sefâhet ve haram keyifler için sarf edildigi takdirde; ikisi âhiret hayatinda, altisi da dünya hayatinda–hemen—olmak üzere sekiz açidan kaybedilmis olur:
Âhiretteki kayiplar sunlardir:
1-Âhiret mes’ûliyeti. Haram gençlik keyifleri, tövbe edilmedigi takdirde, Mahserde ve Mahkeme-i Kübra’da geriye dönüssüz pismanliklara neden olur. Çünkü Cenâb-i Allah verdigi nimetlerin hesabini sorar. Haramlarla iç içe geçirilmis sükürsüz bir gençlik orada bize ancak mahcubiyet getirir, yüzümüzü kizartir, basimizi yere egdirir.
2-Kabir azabi diger bir uhrevî kayiptir. Haram ve günahla örülmüs bir gençlik, kabir azabini da davet eder.
Dünyadaki kayiplar ise sunlardir:
1-Haram lezzetin içinde bulunan; bu lezzetin bitmesinden gelen “teessüf” acisi ve sona ermesinden dogan “hüzün” belâsi, yüregimizi derinden yakar. Çünkü lezzetin helâl olmasi için alin teri harcarsak, bu alin teri ve hak edis manevî sükür hükmüne geçer; görünüste bitse de, Allah’in hazinesinde devami vardir! Sükredilen her nimet, bir Cennet nimetidir; bitmeyen bir hazineden gelir, bitmeyen bir hazineye götürür. Fakat sükürsüz ve haram lezzetler,—sadece göründügü kadar oldugundan—çabuk biterler. Bitis elemi ise, lezzetin verdigi keyiften çok daha acidir. Insani maddî-manevî yikar, perisan eder.
2-Haram lezzet; kul hakkini ihlâle ve baskasinin hakkini çignemeye dayaniyor ise, Allah’in adaleti geregi buna karsilik gelen dünyevî bedel–uhrevî tazminati hariç—, ayri bir ceza takdiri olarak en beklenmedik zamanda kapimizi çalar. Burada, “Eden, bulur!”, “eken, biçer” kurali isler; bu da bizi mahveder. Helâl lezzetler ise, kendi hakkin ve alin terin oldugundan, böyle bir aci sondan muaftir.
3-Haram lezzetin içinde “kiskançlik” elemi vardir. Tasinmaz, çekilmez, dayanilmaz; çogu zaman tehlikeli olaylara da neden olur. Helâl lezzetler ise, “hak” esasi üzerine kuruldugundan, özünde bu eleme yol verecek bir bosluk ve tatminsizlik bulunmaz.
4-Haram lezzetin içinde “ayrilik” elemi vardir. Her dünyevî keyif ve lezzette var olan “ayrilik ve firak” acisi; lezzeti ve keyfi sifira indirecek boyutta insan ruhunda tahribât yapar. Helâl lezzetlerde ise, Allah’in izniyle Cennette tekrar kavusma gerçeklesecegi için; dünya itibariyle ayrilik olsa da, ebedî ayrilik yoktur.
5-Haram lezzetin tabiatinda mukabele görmemek, karsilik bulmamak ve içten sevilmemek elemi vardir. Helâl lezzetler ise; özünde hak ihlâli olmadigindan ve karsilikli nezaket ve saygiyi esas aldigindan, bu elemlerden muaftir.
6-Haram lezzetler, insan ruhu üzerinde tahripkârdirlar. Ruhu bosluga atar, kalbi aglatir, vicdani sizlatir, hafizamizi zaafiyete ugratir, duygulari yipratir, insani bunaltir. Helâl lezzetler ise, Allah’in verdigi bir izne ve müsaadeye dayandigindan; bünyesinde böyle rûhî tahriplere yol açan unsurlar tasimaz.
Bütün bu elemler, acilar ve arizalar; haram keyiflerden gelen cüz’î lezzetleri zehirli bir bal hükmüne indirmektedir. Oysa bütün haram lezzetlerin muadili, helâl dairede mevcuttur. Helâl dairesi genistir; keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur. Allah’in emirleri ise azdir.1
Hafizamiza almak istedigimiz konularin kalici olmasini saglamak için muhtelif metotlar denemekten çekinmemeliyiz. Meselâ yorgun bir aksam vakti hafizamiza almaya güç yetiremedigimiz bir konuyu, sakin ve dinlenmis bir dimaga ulastigimiz sabah vaktinde almak mümkün olabilir.

Dipnotlar:
1- Suâlar, s. 186; Asâ-yi Mûsâ, s. 22; Sözler, s. 33