Nevevî bu hadislerin şerhinde şöyle diyor: Bu hadis sıfat hadisle-rindendir. Ve bunun hakkında âlimlerin iki meşhur görüşü var*dır ki bu görüşlerin açıklaması Kitabu'l-îman'da geçmiştir. Bura*da da Özetleyecek olursak: Birincisi, selefin çoğunun ve bazı kelamcıların görüşüdür. Bu görüşe göre, burada zikredilen fiillerin za*hirî manasının Allah hakkında sözkonusu olmadığı doğrudur. Bi*zimle ilgili olarak kastedilen de, bu kelimelerin bilinen zahirî ma*nası değildir. Allahü Teala'yı mahlukata ait sıfatlardan, intikal ve hareketten ve yaratıklara ait diğer özelliklerden münezzeh bilmek*le beraber, bunların te'vili hakkında sözetmekten de kaçınırız.
İkinci görüş ise kelamcılarm çoğunun ve seleften bazı cemaatle*rin görüşüdür ki bu görüş, burada Malik ve Evzaî tarafından be*yan edilmiştir. Buna göre Allah hakkında muhal olan fiiller du*rumlarına göre te'vil edilirler. Bu eses çerçevesinde yukarıda geçen hadis iki şekilde te'vil edilmiştir:
Birincisi: Melik ibnu Enes Radıyâllahu Anh'ın ve daha başkala*rının te'vili. Buna göre Allah'ın inmesinden maksat, O'nun rah*metinin, emrinin veya meleklerinin inmesidir".
ikinci te'vile göre, buradaki inme, istiare (mecaz) manadadır. Bunun da anlamı, Allah'ın dua edenleri, icabet ve lütuf ile karşılamasıdır.
Hadisin değişik rivayetlerinde "gecenin son üçte biri kaldığında" olduğu söyleniyor. Yine Kadı Iyaz: inişin, gecenin ilk üçte biri geçtiğinde, "kim dua eder.." diye çağırışın da, son üçte biri kaldığında olmasının muhtemel olduğunu söylüyor.
Nevevî Açıklamasına devam ederek şöyle diyor: Bana göre de muhtemeldir ki, Resulullah Aleyhisselâm'a bir keresinde iki du*rumdan biri haber verilmiş, O da bunu bildirmiş, başka bir vakitte de ikincisi haber verilmiş ve O da, onu bildirmiş olabilir. Ebu Hu-reyre her iki rivayeti de ezberlemiş ve nakletmiştir. Ebu Saîd, el-Hudrî de, gecenin ilk üçte birine dair rivayeti duymuş ve onu bil*dirmiştir. Müslim'in son rivayetinde geçtiği üzere Ebu Saîd, el-Hudrî bu rivayeti Ebu Hureyre ile birlikte nakletmiştir. Zahir olan budur.
Bu açıklamada Kadı lyaz'ın ilk üçte bire dair rivayeti zayıf bul*masına red vardır. Nasıl zayıf sayabilir ki, Müslim, Sahih'inde zayıf olmayan bir senetle Ebu Hureyre ve Ebu Saîd el-Hudrî Radıyallahu Anh'dan rivayet ediyor?
"Fecr vaktine kadar bu hal üzere devam eder" sözü rahmet veihsan vaktinin fecr vaktine kadar uzadığına delildir. Bunda, fecr vaktine kadar olan bu vaktin herhangi bir ânında dua ve istiğfara teşvik vardır. Aynı zamanda gecenin son vaktinde kılınan namaz, yapılan dua ve istiğfar v.s. ibadetlerin ilk vaktinde yapılandan daha faziletli olduğuna dikkat çekilmektedir.
Hadiste geçen borçtan kasıt, ister sadaka, ister namaz, ister oruç ister zikir ve daha başka iyi ameller olsun, genel manada iba*det ve taattir. Allahü Teala kullarına olan güzel muamelesi do*layısıyla ve onları iyiliğe teşvik için bunları borç olarak isimlendir*miştir. Borç, borç alanın bildiği bir şeyden olur. Borç alanla veren arasında bir ünsiyet ve sevgi teşekkül eder. Borç talebinde bulu*nunca, kendine bu taleb arzedilen, kendinin borç vermeye ehil görülmesine sevindiği için borç verir.
"Sonra Hak Teala ellerini açar" denirken rahmetinin yayılması*na, ihsanının bolluğuna ve nimetinin artırılmasına işaret ediliyor.