Hadiste zikri geçen Hudeybiye, bu ismi, altında Rıdvan bey'atımn gerçekleştiği 'Hedba1 ağacına nisbetle almıştır.
Yıldızların yağmur yeğdırdığına inanan, şirk ehlinin bu yoldaki iddiasına inanmış olmaktadır. Müşrikler yağmuru birtakım yıldızların yağdırdığına inanıyorlardı. Ailahü Teala, bu inançta olanların, kendini inkar ettiklerini bildiriyor, Çünkü yıldız vakitle
kayıtlıdır. Vakit ise yaratılmıştır. Ne kendisi için, ne de başkası için bir güç sahibidir.
Bir kimsenin "bize şu vakitte yağmur verildi" demesi küfürdür.
îmam eş-Şafıi Rahmetullahi Aleyh şöyle demiştir:
"Bir kimse yağmurun, Süreyya yıldızının düşmesi halinde yağ*dığına inanırsa bunda mahzur yoktur, çünkü bununla vakti ve mevsimleri kastetmektedir. Esas itibariyle her vakit ve zaman, in*sanların bu konuda belirlemiş oldukları bazı ölçülere göre tayin edilir.",
Ebu Hureyre Radiyallahü Anh'den rivayet edildiğine göre o "Allah'ın lütfuyla bize yağmur verildi" der, sonra şu ayet-i kerimeyi okurdu: "Ailahü Teala insanlar için rahmetinin kapısını açarsa kimse buna engel olamaz".
İbnu'l-Arabî der ki: "îmam Malik bu hadisi istiska bablarında şu iki sebepten dolayı rivayet etmiştir: Birincisi: Araplar yağmuru yıldızlardan beklerlerdi. Peygamber Aleyhisselâm, bu hadisle kal*plerle yıldızlar arasındaki bu bağlantıyı kesmiştir. İkincisine ge*lince; Ömer ibnu'l-Hattab zamanında bir kıtlık hâdisesi oldu, Ab-bas Radiyallahü Anh'e Süreyya yıldızlarından ne kadar kaldı? diye sordu. Abbas Radiyallahü Anh'de : Ey Mü'minlerin emiri, onların ufukta yedi kez ortaya çıkacağına kanaat getiriyorlar, onlar geçince yağmur yağar, dedi. Ömer ve Abbas Radiyallahü Anha-ma'ya bakın, süreyyayı ve vaktini konuşuyorlar ve onun vaktinin geçmesi üzerine umutta bulunuyorlar."
Sonra sözüne şöyle devam ediyor:
"Yıldızların Allah'tan gayri olarak güç sahibi oldukları inan*cıyla yıldızlardan yağmur isteyen kafir olur. Yine Allah'ın kendi*lerine güç verdiğine ve bu güçle yağmur yağdırdıklarına inanarak yıldızlardan yağmur isteyen de kafir olur. Çünkü yaratma ve tak*dir işi ancak Allah'tan sudur eder. nitekim Ailahü Teala ayeti ke*rimesinde: "Yaratma ve takdir O'na aittir" buyuruyor.
Fakat, Allah'ın ilahi sünnetinden olarak, âdeten yağmur ver*diği vakitleri hesab ederek bu vakitlerde yağmur bekleyen için bir şey yoktur. Çünkü Ailahü Teala çeşitli hikmetleri için bulutlar, rüzgarlar ve yağmurlar hakkında birtakım sistemler koymuştur. Bu sistemler yaratıklar içinde yerleştirilmiştir. Adet üzere olan düzene göre* bu sistemlerin gerekleri ortaya çıkar.
Hadisin Nesâî'de geçen rivayetindeki, "kullarıma her ne zaman bir nemet bahşetsem, içlerinden bir topluluk onu inkar ederler" ifadesinin zahirî manası geneldir. Yani Allah'ın kullarına bahşet*tiği bütün nimetleri içine alır. Sudan başka nimetler de buna dahildir. Ancak su, nimetlerin başında geldiği için, bütün rızıkların esası olan su rızkını inkar eden, bütün nimetleri inkar etmiş gibi olmaktadır. O bu yüzden daha sonra gelen ifadede "Bize yağmur verildi,.." denilerek tahsis yapılmıştır. Yoksa işin gerçeğinde her nimet için durum aynıdır, bu nimetleri inkar edenler, onlardan dolayı şükredenlerden daha çoktur.
Ey Allah'ım bizi nimetlere şükretmeye muvaffak kıl, amin.