79- (2004) Bize UbeyduIIah b. Muaz El-Anberî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize babam rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be, Yahya b. Ubeyd EM Ömer El-Behranî'den rivayet etti. (Demiş ki) : Ben İbn-i Abbâs'ı şunu söylerken işittim :
ResûlüIIah (Sallailahü Aleyhi ve SeilenıJ için akşamın evvelinde nehiz (hoşaf) yapılır. Sabahladığı zaman o günü ve gelecek akşam, ertesi günü ve ertesi gece tâ daha ertesi gün ikindiye kadar onu içerdi. Bir şey ka*lırsa onu hizmetçiye içirir yahut emir buyurur da dökülürdü.
80- (,..) Bize Muhammet! b. Beşşâr rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şıı'be Yahya Ei-Bebrâ'den rivayet etti. (Demiş ki) : İbn-i Abbâs'ın yanında nebizin lâfını et*tiler de şunu söyledi:' Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) için bir tulu*ma nebiz yapılırdı. Şu'be şöyle demiş : Pazartesi gecesinde yapılır, artık onu pazartesi ile salı günü ikindiye kadar içerdi. Şayet ondan bîr şey ar*tarsa onu hizmetçiye içirir yahut dökerdi.
81- (...) Bize Ebü Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb ve İshâk b. İbrahim de rivayet ettiler. Lâfız Ebû Bekir'le Ebû Küreyb'indir. (İshâk «Aherenâ» tâbirini kullandı. Ötekiler «haddesenâ» dediler.) (Dediler ki) : Bize Ebû Muaviye A'meş'den, o da Ebû Ömer'den, o da İbn-i Abbâs'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): KesûliUlah (Sallallahü Aleyhi ve Sellein) için kuru üzüm ıslatılır. Onu o gün, ertesi gün, daha ertesi gün (yâni) üçüncü günün akşamına kadar içerdi. Sonra emir buyurur da başkasına içirilir yâbut dökülürdü.
82- (...) Bize İshâk b. İbrahim dahî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Cerir, A'meş'den, o da Yahya b. Ebî Ömer'den, o da İbn-i Abbâs'dan nak*len haber verdi. (Şöyle demiş) ? Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) için tulumda kuru üzüm ıslatılır. Artık onu o gün, ertesi gün ve daha ertesi gün içerdi. Üçüncü günün akşamı oldu mu onu içer ve içirirdi. Şayet bir şey kalırsa onu dökerdi.
83- (...) Bana Muhammed b. Ahmed b. Ebî Halef de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Zekeriyya b. Adiyy rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ubeydullah, Zeyd'den, o da Yabyâ Ebû Ömer Nehâi'den naklen rivayet etti. Yahya şöyle demiş : Bir cemâat İbn-i Abbas'a şarab alıp satmanın ve o hususta ticaret yapmanın hükmünü sordular. İbn-i Abbâs :
— Müslüman mısınız siz? diye sordu.
— Evet! dediler.
— Öyle ise o ahp satmaya ve ticaret yapmaya yaramaz, dedi. Bu se*fer kendisine nebizi sordular. O da şunu söyledi:
— Resûlülîah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bir sefere çıktı. Sonra dön*dü. Ashabından bâzı kimseler küplere, hurma oymalarına ve kabaklara nebiz kurmuşlardı. O emir vererek bunları döktürdü. Sonra bir tulum ha*zırlanarak içine kuru üzüm ve su konmasını emir buyurdu. Ve geceden konularak sabahladı. Artık ondan o günü ve gelecek akşam, ertesi günü de ta akşama kadar içti. (Kalanı da) içti ve içirdi. Sabahlayınca emir verdi ve kalanı döküldü.
84- (2005) Bize Şeycan b. Ferrûh rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Kâ-sim (yâni İbn-i Fadl El-Huddânî) rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Sümâme (yâni İbn-i Hazn El-Kuşeyrî) rivayet etti. (Dedi ki) : Âişe'ye rastladım da kendisine nehizin hükmünü sordum. Âişe hemen Habeşli bir câriye çağırarak:
— Buna sor! Çünkü Resûlüllah (Sallahahii Aleyhi ve Sellem)'e nebizi o yapıyordu, dedi. Bunun üzerine Habeşli câriye :
— Ben ona geceden bir tulum içinde nel;iz yapar ve ağzını bağlar onu asardım. Sabahladığı vakit ondan içerdi, dedi.
85- (...) Bize Muhammed b. Müsennâ Ei-Anesî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdulvehhab Es-Sekati, Yûnus'dan, o da Hasan'dan o da annesinden, o da Âişe'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Biz Re*sûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e bir tulum içinde nebiz yapardık. Yu*karısı bağlanırdı. Tulumun alt deliği vardı. Biz sabahleyin nebiz yapar, onu akşamleyin içerdi; akşamleyin nebiz yapar, onu sabahleyin içerdi.
Bu hadîsler nebiz yapmanın ve tadı değişip kükremedikçe o nebizi içmenin caiz olduğuna delildir. Nevevî ümmetin bütün ulemâsının bu hususta İcma ettiğini söylüyor.
Resûlüllah (Salîallahü Aleyhi ve Sellem)'in kendilerine yapılan nebizi üç gün içtikten sonra ya hizmetçiye İçirmesi yahut dökmesi değişip değiş*mediğinden emin olmadığı içindir. Üç günden sonra nezâheti icabı ken*disi içmez, şayet nebizin halinde bir değişiklik yoksa onu hizmetçisine içi*rir; dökmezdi. Çünkü nebiz israfı haram olan maldı. Eğer bir değişme ve içki alâmeti görürse onu dökerdi. Zira nebiz içki olduktan sonra haram ve necis olurdu. Bu hadîsin îbn-i Abbâs rivayetinde üç güne kadar içerdi; Hz. Âişe rivayetinde ise, sabahleyin hazırlananı akşam içer; akşamleyin hazırlananı sabahleyin içerdi, denilmesi birbirine muha*lif sayılmaz. Çünkü bir günde içmek ondan daha fazla da içmeye mani değildir. Bazıları bu iki rivayetin arasını şöyle bulmuşlardır: İhtimal Hz. Aişe yazın sıcağında yapılan nebizi haber vermiştir. Şiddetli sıcaklar*da yapılan nebizin bir gün sonra bozulma ihtimâli vardır. İbn-i Abbâs hadîsi ise kış zamanına mahsustur. Bazıları da Âişe hadîsi ne-bizin azlığına hamlolımur. Az olunca bir günde bitiverir. İbn-i Abbâs hadîsi ise birkaç gün yetecek kadar çok olan nebize hamlolunur, demişlerdir.
Azla': Tulumun dibindeki su akıtacak deliği yâni musluğudur.
86- (2006) Bize Kuteybe h. Saîd rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdûlaziz (yâni İbn-i Ebî Hâzim) Ebû Hazım'dan, o da Sehl b. Sa'd'dan naklen rivayet etti. Sehl şöyle demiş : Ebû Üseyd Es-Sâİd-i zifafında Re-Sûlüilah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'i davet etti. Karısı o gün hizmetçileri idi. Gelin de girdi. Sehl şöyle demiş:
— Biliyor musunuz ResûlüUah (SaüaUahü Aleyhi ve Sellem)'e ne sun*du? Onun için geceden bir çanağın içine birkaç hurma ıslattı. Yemeği ye-yince kendisine bunu sundu.
(...) Bize Kuteybe b. Saîd de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ya'kub (yâni İbn-i Abdurrahman) Ebû Hazim'den rivayet etti. (Demiş ki) : »ehl'i dinledim. (Şöyle diyordu) : Ebû Üseyd-i Sâid-i Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellctn)'e gelerek onu davet etti...
Râvi yukarki hadîs gibi rivayette bulunmuş. Ama «Yemek yedikten onra onu kendisine sundu» dememiştir.
(...) Bana Muhammed b. Sehl Et-Temîmî dahî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İbn-i Ebî Meryem rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Muhammed (yâni Ebû Gassan) haber verdi. (Dedi ki) : Bana Ebû Hazim, Sehl b. Sa'd'dan îm hadîsi rivayet etti. (Ve şöyle dedi) : «Taştan bir çanak için*de (nebiz yaptı) Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) yemekten kalkın*ca onu çalkaladı ve kendisine sundu. Bu ona has idi.
88- (2007) Bana yine Muhammed b. Sehl EI-Temİmî ve Ebü Bekr b. İshâk rivayet ettiler. (Ebû Bekr: Bize haber verdi tâbirini kullandı. İbn-i Sehl ise : Bize İbn-i Ebî Meryem rivayet etti, dedi.) (Demiş ki) : Bize Muhammed —Bu zat Ebû Gassân İbn-i Mutarrifdir.— haber verdi. (Dedi ki) : Bana Ebû Hazım, Sehl b. Sa'd'dan naklen haber verdi. Sehl (şöyle demiş) : ResûlüUah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e Arablardan bir ka*dının lâfını ettiler. O da Ebû Üseyd'e kadına haber göndermesini emir buyurdu. Ebû Üseyd kadına haber gönderdi. Ve kadın gelerek Benî Sâi-de'nin kal'asma müsafir indi. Derken KesûîüIIah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) çıktı ve kadının yanma gelerek içeri girdi. Bir de ne görsün, kadın boy*nunu eğmiş. ResûlüUah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) kendisi ile konuşunca kadın:
— Ben senden Allah'a sığınırım, dedi. O da : «Ben seni kenefimden sığındırdım.» dedi.
Bunun üzerine ashafa kadına :
— Bu kim, biliyor musun? dediler. Kadın :
— Hayır! cevâbını verdi.
— Bu Resûlüllah (SallallahU Aleyhi ve Selleml'dir* Seni istemeye geldi, dediler. Kadın :
— Ben bu işe yaramaz çıktım, cevâbını verdi.
Sehi demiş ki : O gün Resûlüllah (Saiiallahü Aleyhi ve Sellem) geldi. Hat*tâ kendisi ve ashabı Benî Sâide'nin çatısı altında oturdular. Sonra Sehl'e:
«Bizi sula!» buyurdular. Sehi: Ben de kendilerine su tası çıkararak ondan sundum.
Ebû Haşim şöyle demiş: «Onun üzerine Sehi o tası bize çıkardı ve ondan su içtik. Bundan sonra Ömer h. Abdîlaziz onu hediyye olarak is*tedi. O da kendisine onu hediyye etti.» Ebû Bekr fa. İshak'm rivayetinde:
«Bize su ver yâ Sehi!» cümlesi vardır.
89- (2008) Bize Ebû Bekr h. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb rivayet ettiler. (Dediler ki) : Bize Affân rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hammad b. Seleme, Sabit'den, o da Enes'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Resûlüllah (Saiiallahü Aleyhi ve Sellem)'e şu tasımla bütün meşrubatı, balı, nebizi, suyu ve sütü sundum.
Sehi hadîsini Buhâri «Nikâh» ve «Eşribe» bahislerinde tahrîc etmiştir.
Urs: Düğün yemeği demektir.
Aruz : Hem geline, hem güveğiye ıtlak edilen bir kelimedir. Yalnız cem'inde ayrılırlar. Gelin kasdedilirse cem'i «arâis», güveği kasdedilirse «urus» gelir.
Damad Ebû Üseyd'in ismi Mâlik b. Rabîa 'dır. Bedir gazilerinden en son vefat eden odur, denilmiştir. Altmış veya alt-mışbeş tarihinde vefat etmiştir. Gelinin ismi Selâme binti V e h b 'dir. Peygamber (SallalUıhü Aleyhi ve Sellemj'e şerbet sunması teset*tür farz kılınmazdan öncedir. Peygamber (Saiiallahü Aleyhi ve Sellem) 'den Allah'a sığman kadına gelince bunun ismi Ümeyme binti Cevn'dir. Arnra binti Cevn diyenler olduğu gibi, Esma oldu*ğunu söyleyenler de vardır. Bu kadının kıssasını evvelce görmüştük. Hulâsası şudur. Ümeyme gayet güzelmiş. Kendisini bazı zevat Pey*gamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Efendimize münasip görerek onunla evlendirmek istemişler. Ve bu hususta Rcsûlüllah (SaÜaliahü Aleyhi ve Sellem) 'den izin alarak kadını Medîne'ye getirmişler. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) nikâh teklifinde bulununca, kadın; «Ben sen*den Allah'a sığınırım» demiş, o da kendisini geldiği yere iade etmiştir.