39- (1943) Bize Yahya b. Yahya ile Yahya b. Eyyûb, Kuteybe ve İbn-u Hucr, İsmail'den rivayet elliler. Yahya b. Yahya dedi ki: Bize İsmail b. Ca'fer, Abdullah b. Dinar'dan naklen haber verdi ki Abdullah, îbnü Ömer'i şunu söylerken işitmiş:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e kelerin hükmü sorul*du da:
«Ben onu ne yerim ne de haram kılarım» buyurdular.
40- (...) Bize Kuteybe b. Said de rivayet etti. (Dedi ki): Bize Leys rivayet etti. H.
Bana Muhammed b. Ruhm da rivayet etti. (Dedi ki): Bize Leys Na'-fi'den o da tbnii Ömer'den naklen haber verdi. İbnü Ömer şöyle demiş: Bir adam Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e kelerin yenilip yenil-miyeceğini sordu da:
«Onu ben ne yerim ne de haram kılarım» buyurdular.
41- (...) Bize Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr dahi rivayet etti. (Dedi ki): Bize babam rivayet etti. (Dedi ki): Bize Ubeydullah, Nâfi'den, o da İbnü Ömer'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Bir adam Resû*lüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e minberi üzerindeyken kelerin yeni*lip yenilmiyeceğini sordu da:
«Onu ben ne yerim ne de haram kılarım» buyurdular.
(...) Bize Ubeydullah b. Saîd de rivayet etti. (Dedi ki): Bize Yahya, Ubeydullah'dan bu hadisin mislini bu isnadda rivayet etti.
(...) Bize bu hadîsi EbuY-Rahî' ile Kuteybe de rivayet ettiler. (Dedi*ler ki): Bize Hammâd rivayet etti. H.
Bana Zühcyr b. Harb dahi rivayet etti. (Dedi ki): Bize İsmail riva*yet etti. Her rki râvi Eyyûbdan rivayet etmişlerdir. H.
Bize İbnü Nümeyr de rivayet etti. (Dedi ki): Bize babam rivayet etti. (Dedi ki): Bize Mâlik b. Miğvel rivayet tîtti. H.
Bana Hârûn b. AbdiIIah dahî rivayet etti. (Dsdi ki): Size Muîıam-med b. Bekr haber verdi. (Dedi ki): Bize İbnü Cüreyc haber verdi. H.
Bize yine Hârûn b. Abdilîah rivayet etti. (Dedi ki): Bize Şûca' b. Veiid rivayet etti. (Dedi ki): Musa b. Ukhe'den dinledim. H.
Bize Harun b, Saîd El-Eylî de rivayet etti. (Dedi ki): Bize İbnî Vehb rivayet e(ti. (Dedi ki): Bana Üsâme haber verdi.
Bu râviîerin hepsi Nâfi'den ,o da İbnî Ömer'den, o da Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem )'den keler hakkında Leys'in Nâfi'den naklet*tiği hadis manasında rivayette bulunmuşlardır. Yalnız Eyyuh'un hadisi: «Resûlüllab (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e bîr keler getirdiler de onu yemedi. Ama haram da kılmadı» tarzındadır. Üsame'nin hadisinde ise: «Dedi ki ResûKillah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) minberde iken mescidde bir adanı ayağa kalktı» cümlesi vardır.
42- (1944) Bize Ubeydullah b. Muâz rivayet etti. (Dedi ki): Bize babam rivayet etti. (Dedi ki): Bize Şu'he, Tevbe't-üTAnberî'den naklen rivayet etti. O da Şa'bî'den, o da ibnü Ömer'en dinlemiş ki Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in yanında içlerinde Sa'd da olduğu halde ashabından bazı kimseler bulunuyormuş. Kendilerine keler eti getirmiş*ler de Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem )"\n kadınlarından biri: Bu keler etidir diye seslenmiş. Bunun üzerine Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Yeyin! Çünkü o helaldir. Lâkin benim yiyeceğim de değildir.» buyur*muşlar.
(...) Bize Muhammet!, b. Müsenna da rivayet etti. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Cafer rivayet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, Tevbetul-Anbe-rî'den rivayet etti (Demiş ki): Bana Şu'be şunu söyledi: Hasen'in Pey*gamber (Sallallahü Aleyhi ve Selleın)'den rivayet ettiği hadise ne dersin! Ben İbııü Ömer'le iki yahut bir buçuk seneye yakın beraber oturdum da onun Peygamber (SallaUahü Aleyhi ve Sellem)'den bu hadtsden başka bir rivayetini duymadım. (Şöyle dedi): İçlerinde Sa'd da olduğu halde Pey*gamber (SallaUahü Aleyhi ve Scllem)'în ashabından bazı kimseler...
Râvi Muâz hadisi gibi rivayette bulunmuştur.
43- (1945) Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dedi ki): Mâlik'e îbni ŞihaVdan dinlediğim, onun da Ebû Ümâms b. Sehl b. Huneyf'den, onun da Abdullah b. Abbas'dan naklen rivayet ettiği şu hadisi okudum. İbnü Abbas şöyle demiş: Ben ve Hâlid b. Velîd Resûîüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem )'\e birlikte Meymûne'nin evine girdik. Az sonra kızar*tılmış keler getirildi ve Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem )'\e birlik*te Meymûne'nin evine girdik. Az sonra kızartılmış keler getirildi ve Re*sûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) eliyle ona uzandı bunun üzerine Meymûne'nin evinde bulunan kadınlardan biri:
— Resûliiîlah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e yemek istediği şeyi (ne olduğunu) haber v^rin dedi. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de elini kaldırdı. Ben:
— Bu harammıdır Yâ Resûîallah? dedim.
«Hayır lâkin bu hayvan benim kavmimin toprağında yoktu bundan dolayı kendimi ondan tiksinir buluyorum» buyurdular.
Halid demiş ki: Ben onu çekerek bir güzel yedim. Resûlüllah (Sal*lallahü Aleyhi ve Sellem) de bakıyordu.
44- (1946) Bana Ebû't-Tahir ile Harmele hep birden ibnİ Vehb'-den rivayet ettiler. Hannele dedi ki. Bize İbnî Vehb haber verdi. (Dedi ki): Bana Yûnus, İhni Şihâb'dan, o da Ebû Ünıame b. Sehl b. Huneyf El Ensâri'den naklen haber verdi. Ona da Abdullah b. Abbâs haber vermiş. Ona da kendisine Seyfullah denilen Hâlid b. Velid haber vermiş ki ken*disi Resûlüllah (SallaUahü Aleyhi ve Sellem)'le birlikte Peygamber (Sal-lallahü Aleyhi ve Seîîem)rin zevcesi Meymûnenin yanına girmişler. Mey-mûne hem Hâlid'in hem İbnû Abbas'in teyzesîdir. Onun yanında kızartıl*mış keler bulmuş. Bunu Meymûne'nin kız kardeşi Huteyde bİnti Haris Necid'den getirmemiş. Meymûne keleri Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e sunmuş. Pek az olurdu ki ona bîr yiyecek sunulsun da o yiyecek' ten bahsedilsin ve ismi söylensin. Resûlüllah (SallaUahü Aleyhi ve Seîîem) de elîni kelere uzatmış. Burmn üzerine mevcut kadınlardan biri Resûlül*lah (SallaUahü Aleyhi ve Seîîem/e sunduğun şeyi haber verin! demiş. Ka*dınlar:
— Bu kelerdir yâ Resûlellah! demişler. Resûlüllah (Sallallahü Aley*hi ve Seîîem) hemen elini kaldırmış. Bunun üzerine Hâlid b. Velid:
— Keler harammidır ya Resûlallah? diye sormuş.
«Hayır, Lakın o benim kavmimin toprağında yoktur. Bundan dolayı kendimi ondan tiksinir (buluyorum» buyurmuşlar.
Halid şöyle demiş: Ben keleri çekerek bir güzel yedim. Resûlüllah da bakıyordu. Ama beni menetmedi.
45- (...) Bana Ebû Bekr b. Nadr ile Abd b. Humeyd de rivayet et*tiler. Abd: Bana baber verdi tabirini kullandı. Ebû Bekir ise Bize Yakub b. îbrabim b. a'd rivayet etti, dedi. (Demiş ki): Bize babam Salih b. Key-sân'dan o da Ebû Ümame b. Sehl'den, ona da İbni Abbâs haber vermiş olarak rivayet etti. Ona da Hâlid b. Velîd haber vermiş ki kendisi Resû*lüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e keler eti sunulmuş. Bunu Ümmü Hufeyd binti Haris Necid'den getirmişmiş. Bu kadın Benî Ca'fer'den bir adamın nikâhı altında îdi. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ne olduğunu bilmedikçe bir şey yemezdi...
Sonra râvi Yûnus'un hadisi gibi anlatmış ve hadisin sonuna şunu ziyâde etmiştir: «Ona İbni Esamm da Meymûne'den naklen rivayet etmiş. Bu zât Meymûne'nin terbiyesi altında idi.»
(1945) Bize Abd b. Humeyd rivayet etti. {Dedi ki): Bize Abdurrez-zâk haber verdi. (Dedi ki): Bize Ma'mer Zührî'den, o da Ebû Ümame b. Huneyf'den, o da İbnü Abbâs'dan naklen haber verdi. (ŞÖyle demiş): Biz Meymûne'nin «evinde iken Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Scîİem/e iki kızartılmış keler .getirdiler...
Hadîs yukarkilerin hadîsi gibi rivayet olunmuştur. Râvi :
Yezîd b. Esamm'm Mcymûne'den rivayetini anmamıştır.
(...) Bize Abdülmelik b. Şuayb b. Ley s de rivayet etti. {Dedi ki): Bize babanı dedemden rivayet etti. (Demiş ki): Bana Hâlid b. Yezid riva*yet etti. (Dedi ki): Bana Saîd b. Ebi Hilal, İbni Münkedir'den rivayet etti. Ona da Ümame b. Schl İbni Abbas'dan naklen haber vermiş. İbni Ab-bâs (Şöyle demiş): Resûüllah (Saüallahü Aleyhi ve Sellem)'e, Meymûne'nin evinde ve yanında Hâlid b. Velid bulunduğu halde keler eti getirildi...
Ve Zührî'nin hadîsi man abında rivayette bulunmuştur.
46- (1947) Bize Muhammed b. Beşsar ile Ebû Bekir b. Nâfi rivayet ettiler. İbnü Nâfi (Dedi ki): Bize Gunder haber verdi. (Dedi ki): Bize Şube Ebi Bişr'den o da, Sâid b. Cübeyr'd,en naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Ben İbni Abbâs'i şunları söylerken işittim:
Teyzem Ümnıü Hufeyd Resûlüllah (Sallalîahü Aleyhi ve Sellem)'e yağ, keş ve bir kaç keler hediyye etti. O yağ ile keşden yedi ama keleri iğrendiği için bıraktı. Bu hayvan Kesûlüllah (Sallalîahü Aleyhi ve Selîem) 'in sofrasında yenmiştir. Haram olsaydı Resûlüllah (Sallalîahü Aleyhi ve Sellem)'in sofrasında yenmezdi.
47- (1948) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dedi ki): Bize Ali b. Müshir, Şeybânî'den o da Yezid b. Esamm'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Medine'de bizi bir güveyi davet etti de bize on üç tane keler sundu. Kimimiz yedi kimimiz (yemeyip) bıraktı. Ertesi gün ben İbnü Abbâs'a Taslayarak ona haber verdim. Etrafındaki cemaat sözü uzat*tı hatta bazıları: «Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ben onu ne yerim ne men ederim ne de haram kılarım buyurdu.» dediler. Bunun üzerine İbnü Abbas: Ne fena söyledim*. Nebiyullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ancak helal ve haram kılmak için gönderilmiştir. Şüphesiz ki bir defa Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Meymûne'nin yanında iken beraberinde de Fadl b. Abbas ile Hâlid b. Velid ve bir başka kadın bu*lunduğu halde kendisine üzerinde et bulunan bir sofra sunulu verdi. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) yemek isteyince Meymûne ona: Bu kler etidir, dedi. O da elini çekti ve:
«Bu benim hiç yememiş olduğum bir ettir.» buyurdu. Cemaata: «Siz yeyİn» dedi. Ondan Fadl, Halid b. Velîd ve kadın yediler.
Meymûne demiş ki «Ben hiç bir şeyden yemem. Meğer ki Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem )'in yediklerinden bir şey ola.»
48- (1949) Bize İshak b. İbrahim ile Abd b. Humeyd rivayet etti" îer. (Dediler ki): Bize Abdurrezzak, İbnü Cüreyc'den naklen haber verdi. (Demiş ki): Bana Ebû'z-Zübeyr haber verdi. Kendisi Câbir b. AbdiIIah'i şunu söylerken işitmiş:
Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e bir keler getirdiler, de ondan yemek istemedi. Ve:
«Bilmiyorum belki bu sureti değiştirilen kavimlerdendir.» buyurdular.
49- (1950) Bana Seleme b. Şebîb rivayet etti. (Dedi ki): Bize Hasen b. A'yen rivayet etti. (Dedi ki): Bize Ma'kıl, Ebû'z-Zübeyr'den riva*yet etti. Ebû-'z-Zübeyr şöyle demiş:
Câbir'e kelerin hükmünü sordum da: Onu yemeyin dedi; onu iğrenç buldu ve şöyle dedi: Ömer b. Hattâb dedi ki şüphesiz Peygamber (Sallal*lahü Aleyhi ve Sellem) onu haram kılmadı. Allah azze ve celle onunla bir çok kimseleri menfaatlendirir. Umumiyetle çobanların yiyeceği ondandır. Yanımda olsa idi onu bende yerdim.
50- (1951) Bana Muhammed b. Musenna rivayet etti. (Dedi ki): Bize îbni Ebi Adiyy Dâvud'dan, o da Ebû Nadra'dan, o da Ebû Saîd'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş:
Bir adam: Ya Resûlallah! Biz keleri çok bir yerdeyiz, şimdi bize ne emir buyurursun, yahut bize ne fetva verirsin? dedi.
«Bana anlatıldığına göre Benî İsrâîlden bir Ümmetin suretleri değişti*rilmiştir» buyurdu. Fakat ne emretti ne de yasak etti.
Ebû Saâd demiş ki: Bundan bir kaç zaman sonra Ömer şunu söyledi: «Şüphesiz ki Allah azze ve celle onunla bir çok insanları fâidelendirir, o umumiyetle şu çobanların yiyeceğidir. Yanımda olsaydı ondan mutla*ka yerdim. Resûlüllah (SalUülahü Aleyhi ve Sellem) sadece ondan iğren-miştir.»
51- (...) Bana Muhammed b. Hatim rivayet etti. (Dedi ki): Bize Behz rivayet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Akîl-Ed-Devrakî rivayet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Nadra, Ebû Saîd'den naklen rivayet etti ki: Bedevi'nin biri Resûlüllah (Sallcülahü Aleyhi ve Selle-rufe gelerek:
— Ben kelerli bir alçakta bulunuyorum. Bu hayvan umumiyetle benim yakınlarımın yiyeceğidir, dedi. Peygamber (Sallcülahü Aleyhi ve Sellem) ona cevap vermedi. Biz:
—. Bu sözü tekrarla dedik, O da tekrarladı. Fakat yine cevap verme*di, (bu) üç defa tekerrür etti sonra üçüncüde Resûlüliah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ona seslenerek:
uEy bedevi! Şüphesiz Allah benî İsrâilden bir kuşağa lanet buyurmuş yahut gazab etmiş ve onları yer yüzünde debeleyen hayvan kılığına sokmuş*tur. Bilmiyorum belki bu onlardandır. Binaenaleyh ben onu yemem ama ondan nehiy de etmem.» buyurdular.
Dabb: Kertenkeleye benzer fakat ondan bir hayli büyük bir hayvan*dır. Bu hayvanın yediyüz sene yaşadığı su içmediği dişi düşmediği ve kırk günde bir damla bevl îfraz ettiği rivayet olunur. Bazıları et yenilir*se susuzluğu giderdiğini söylemişlerdir. Arablar bir şeyi yapmak iste*mezlerse: «Ben bunu keler suya gelinceye kadar yapmam» derler. Çün*kü keler ömründe suya gitmez sadece çiğ ile ve soğuk hava ile yetinir-miş. Kışın kovuğundan dışarı çıkmazmış.
Babımız hadislerinden Ibni Ömer rivayetlerini Buhârî «Zebayıh ve Ahbaru'1-Âhad» bahislerinde; Hâ1id hadîsini «Et'ıme ve Zebayih» da; aynı hadîsi Nesâî ile İbni Mâce «Kitab'us-Sayd»'da; Ebû Dâvud «Et'mıe»'de muhtelif râvüerden tahric etmişlerdir.
Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e 'hediyye getiren Ümmü Hufeyde ile Lübabetü's-Suğra ve Lübabet'ül-Kübra. Meymûne tRadiyaHahû a?ıhüma)'nın kız kardeşleridir. Bunlar Haris b. Hazen"in kızlarıdır. Ümmü Hufeyde'nin adı Hüzey1e'dir. Bunlardan Lübâbet'ül-Kübra, Hz. İbn-i Abbâs 'in, Lübâbetü's-Suğrâ Halid b. Ve1id'in anneleridir.
Kelerin eti yenir bir hayvan olduğunu söyleyenler bu hadîslerle istid*lal etmişlerdir kî Abdurrahman b. Ebi Leylâ ile Saîd b. Cübeyr, İbrahim Nehaî, îmam Malik, îmam Şafiî, İmam Ahmed ve îshâk'm mezhebleri budur. Zahiriler dahi aynı kavli tercih etmişlerdir. Zahiri'-lerden İbni Hazin: ,. Kelerin mübâh olduğu Ömer b. Hattâb ile başkalarından sahih olarak rivayet edilmiştir.
Hanefi1er'den «Hidâye» sahibi gibi bazıları keler etinin mekruh olduğunu söylemiş fakat bazıları yenilmesinde beis görmemişlerdir. Tahâvî «Ma'âm'I-Âsâr» adlı eserinde keler yemenin mubah olduğunu tercih etmiş ve: «keleri yemekte bir beis yoktur» demiştir. Yine Tahâvî : «Bir taife keleri yemeyi mekruh görmüşlerdir. Ki Ebû Hani-f e ile Ebû Yusuf ve Muhammed onlardandır» demiş*tir. Tahâvî'nin bu taifeden muradı Haris b. Mâlik, Ye-zîd b. Ebi Ziyâd ve Veki 'dir. Zira kelerin denilmesini mekruh görenler bunlardır. Mezkur kavil Ali b. Ebî Talib ile Câbir b. Abdillah (RadiyaHahû anhûm) hazeratmdan da rivayet olmuştur. Hanefi 'lerce esah olan kavil kelerin heraheti tenzihiyye ile mekruh olmasıdır. Çünkü bir çok sahih hadisler onun ha*ram olmadığına delâlet etmektedirler. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in sofrasında keler yenildiği halde bir şey demeyip sükût buyur*ması da onun mubah olduğuna delâlet eder. Çünkü o bâtılı hiç bir zaman kabul ve İkrar etmez.
Mesh: Bir canlıyı ondan daha çirkin bir canlının şekline sokmaktır. Kur'an-ı Kerîm de Benî İsrail 'den bazılarının maymun ve ve domuz gibi çirkin hayvanlar suretine tebdil edildiği bildirilmektedir. Ancak şekil değiştiren bu kavimler derhal ölmüş ve nesilleri kesilmiştir.
Resulü Halı (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in: «Bilmiyorum belki bu onlardandır.» buyurması ihtimal suret değiştiren insanların üç günden fazla yaşamadıklarını bilmezden önce olmuştur. Demîrî «Ha yâtü'1-Ha ya*van» adlı eserinde şunları söylüyor: «Ulemâ şekil değiştiren insanların yaşayıp yaşamadığında ihtilâf etmişlerdir. Bir kavle göre yaşarlar. Zeccâc ile Kadı Ebû Bekir b. Arabi bu kavli tercih et*mişlerdir. Cumhura göre böyle bir şey yoktur. ibni Abbâs (Radiyallahu anh): Şekli değişmiş insan üç günden fazla asla yaşamamış ve yeyip iç*memiştir. Demiştir ki, bu söz Merfu' hadîs hükmündedir. Çünkü aklen böyle bir şeyin söylenmesine imkân yoktur. Onu mutlaka Peygamber (Salîallahü Aleyhi ve Sellem) 'den işitmiştir.