Doç. Dr. İSMAİL KARAÇAM
"Üstadı ziyarete gidiyoruz"
"Sene 1953. İstanbul İmam-Hatip Okulunun 2. ve 3. sınıfında idim. Yazın memleketim olan Burdur'a dönmüştüm. Buradan Ahmet Semiz ve Süleyman Semiz ile beraber Isparta'ya Üstadın ziyaretine gittik. Burdur'dan birisi 'Bir meseleyi sor' demişti. O sırada Üstadın yanında Zübeyir, Ziya Arun, bir de Eğirdirli birisi kalıyordu. Zili çaldık. Kapı açılmayınca mükedder olduk. Sonra kapı açıldı. Kapıyı açan Zübeyir, bize şöyle dedi:
"Üstad rahatsızdır. 'Beni ziyaret etmek isteyenler eserlerimi okusunlar' diyor.
"Biz ısrar ettik. Elini öpüp dersini almak istediklerimizi kendisine bildirmelerini söyledik. Zübeyir gidip haber verdi. Hazret, 'Buyursunlar ' demiş. Zübeyir, 'Talihiniz varmış' dedi.
"Lâhutî bir koku bizi kaplamıştı"
"Vallahilazim, onu hiç unutmam. İçeri girince bir lâhuti koku bizi kaplamıştı. (Rabbim şahit olsun) Ayakta duruyorum. Ne ileri ne de geri gidebiliyorum. Başladım ağlamaya. Heyecan, titreme... Nasıl gözler idi ya Rabbim! Birkaç defa elini öptüm. Bir daha öptüm. O da şefkatle elimi tuttu. Bir süre bırakmadı, elimi sıkıyordu.
"İşimizi, memleketimizi, anamızı, babamızı sordu.
"Biraz rahatsız olduğum için ziyaretçi kabul edemiyordum' dedi.