MUSTAFA RAMAZANOĞLU
"Üstadı arıyorum"
"Ben Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerini müteaddit defalar ziyaret ettim.
"İlk ziyaretim 1950 yılında Emirdağ'da oldu. Bu ziyaretimden önce Risale-i Nur'ları okumamıştım. O zaman Büyük Doğu ve Serdengeçti mecmularını hiç kaçırmaz, okurdum. Bir gün Büyük Doğu mecmuasında Üstadın mahkeme müdafaasından bir pasaj okudum. Cesur, kahraman kişileri çok severdim. Büyük Doğu'yu ve Serdengeçti'yi de fıtratımdaki bu ihtiyacı tatmin için okurdum. Bu mecmuların İslâmı, imânı müdafaası beni büyülerdi. Bediüzzaman'ın müdafaasındaki belâgat, fesahat, şecaat ve cesaret beni mest etmişti. Hayran kalmıştım. Hemen bu zat-ı muhteremi ziyarete gitmek hatırıma geldi. Derhal harekete geçtim. Bu zat-ı muhteremin adresini temin için soluğu İstanbul'da aldım. Necip Fazıl Kısakürek'in bürosunu buldum. Kendisi büroda yoktu. Orada çalışan kişilerden nerede olduğunu sordum. Büroda çalışan Malatyalı Ahmet Ramazan isminde, hiç tanımadığım bir arkadaş:
"Ne yapacaksın Necip Fazıl Beyi?'
"Said Nursî Hazretlerinin adresini isteyeceğim.'
"O zatın adresini Necip Fazıl Bey bilmez, ben bilirim.'
"Öyleyse bu zatın adresini lütfen bana verin, ben ziyaretine gideceğim.'
"O zat gelen her ziyaretçiyi kabul etmez. Hâlis bir niyetle gitmiş olman lâzım ki sizi kabul etsin.'
"Ben hâlis niyetle gittiğimi zannediyorum. Hele ver bakalım da bir gideyim' dedim.