ZAKİR ÇANGAR
İrtica masası şefi Zakir Çangar'ı arıyoruz..
İzmir'in sıcağı, kavurucu bir hal almıştı o gün. Biz, elimizde bir emekli başkomiserin adresi, köşe bucak dönüp duruyorduk. Nihayet bir tanıyanın vasıtasıyla Zakir Çangar Beyin evini bulduk.
Evi bulmuştuk, ama kendisini bulamamıştık.
Nerede olduğunu sorunca, keçilerini otlatmaya gittiğini söylediler.
Tarif ettikleri kırlara doğru, Zakir Çangar'ı yeniden aramaya başladık. Yanımızda mahalleli küçük bir çocuk, bize yol gösteriyordu. Bir tepe, nihayet ikinci tepe; bulamamıştık bir türlü. En sonunda çocuğa, "Git şu tepeye de bakıver" dedim. "Şayet bulabilirsen bana işaret et, ben oraya ondan sonra geleyim" dedim.
Çocuk koşarak gitti. Uzak bir tepeden el etti. Adımlarımı sıklaştırarak tepeye çıktım. Baktım, tepenin altında, elli beş-altmış yaşlarında görünen, hafif siyah sakallı, kısa kollu gömleğini pijamasının üzerine sarkıtmış olan bir zat duruyordu.
Selâmlaştık.
"Hayırdır İnşaallah!" dedi.
Ben de "Hayırdır. Sizi arıyordum" dedim. Ağaçların altında, serin yerde konuşmak, bazı sorular sormak istediğimi bildirince; "Eve gidelim, hem siz misafirsiniz, bu sıcakta size soğuk şurup ikram edeyim" dedi.