Sayfa 14/34 İlkİlk ... 1213141516 ... SonSon
334 sonuçtan 131 ile 140 arası

Konu: Mektubat-ı Rabbani

  1. #131
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 129. Mektup

    Bu mektûb, seyyid Nizâma yazilmisdir. Insanda herseyin bulunmasi, onun dagilmasina sebeb olmusdur. Yine bu topluluk, onun yükselmesine de sebeb oldugu bildirilmekdedir:

    Kiymetli mektûbunuz geldi. Bütün varliklardan birer örnek, insanin yapisinda vardir. Insan, kendisinde bulunan her parçadan dolayi bütün varliklara baglanmisdir. Onda her varlikdan birer parça bulunmasi, onun herseye baglanmasina ve bunun sonucu olarak, Allahü teâlâdan uzaklasmasina sebeb olmusdur. Çesidli bagliliklari sebebi ile, insanin Allahü teâlâdan uzakligi, herseyin uzakligindan dahâ çok olmusdur. Herseyden dahâ çok mahrûm olmusdur. Allahü teâlânin yardimi ile, kendini bu daginik bagliliklardan toparlarsa, yalniz Ona baglanirsa, büyük kurtulusa kavusmus olur. Böyle yapmazsa, yolunu sapitmis, çok uzaklara düsmüs olur. Insan, herseyi kendisinde topladigi için, varliklarin en üstünü olmusdur. Yine bu toplulugu, onun herseyden dahâ kötü olmasina yol açmisdir. Bu toplulugundan dolayi, tâm bir ayna olmusdur. Fekat, bu âleme yüz çevirirse, çok lekelenir. Eger, Allahü teâlâya dönerse, çok parlak olur. Aynasi, herseyin aynasindan dahâ çok gösterir. Insanin, bu çesidli baglantilardan büsbütün kurtulabilmesi, yalniz Allahin resûlü Muhammed Mustafâya nasîb olmusdur ?sallallahü teâlâ aleyhi ve alâ âlihi ve sellem". Bundan sonra, baska Peygamberler ve Nebîler, derece derece kurtulmuslardir ?salevâtüllahi teâlâ ve teslîmâtühü alâ nebiyyinâ ve aleyhim ve alâ etbâ'ihim ecma'în ilâ yevmiddîn". Allahü teâlâ, bizi ve sizi bu baglantilardan kurtarsin! (Mi'râc gecesinde, gözü Ondan hiç ayrilmadi ve taskinlik yapmadi) kelimeleri ile Kur'ân-i kerîmde övülen, Allahin resûlü Muhammed Mustafâ hurmetine ?aleyhi ve alâ âlihi minessalevâti etemmühâ ve minetteslîmâti ekmelühâ" bu düâmizi kabûl buyursun! Âmîn. Dahâ çok yazmak usandirici olur. Vesselâm, vel-ikrâm.

    Harâmdan sakin, farzi yapmaga bak!
    Farzi yapmazsan, olur hâlin harâb!

  2. #132
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 130. Mektup

    Bu mektûb, Cemâleddîne yazilmisdir. Çesidli hâllerin hâsil olmasina kiymet verilmedigi bildirilmekdedir:

    Hâllerin degismesi o kadar kiymetli degildir. Kalbe gelenlere ve gidenlere, söylenilenlere ve isitilenlere baglanmamalidir. Aranilan sey baskadir. O görülmez, kalb ile müsâhede edilmez. Ondan söz edilmez ve isitilmez. Böyle seylerden münezzehdir, müberrâdir. Sâlikleri, çocuklar gibi, bu yolun cevizleri ve kozalaklari ile oyalarlar. Çok yüksekleri aramalidir. Is, bunlardan baskadir. Bunlar, hep rü'yâ ve hayâldir. Bir kimse rü'yâda kendini pâdisâh görebilir. Fekat gerçekde pâdisâh degildir. Fekat bu rü'yâ, bir ümmîd uyandirir. Naksibendiyye tarîkatinde, rü'yâlara kiymet verilmez. Su beyt, onlarin kitâblarinda yazilidir. Fârisî beyt tercemesi:

    Günesin kölesiyim, yalniz onu anarim.
    Geceyi, rü'yâlari, hep arkaya atarim.

    Hâllerden bir hâl gelir ve geçerse, sevinmege ve üzülmege degmez. Anlasilamiyan maksadin hâsil olmasini beklemelidir. Vesselâm.

  3. #133
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 131. Mektup

    Bu mektûb, Hâce Muhammed Esref-i Kâbilîye yazilmisdir. Hâcelerin yollarinin sânini ve bu yolda reform yapanlarin zararlarini bildirmekdedir:

    Âlemlerin rabbi olan Allahü teâlâya hamd olsun! Geçmislerin ve geleceklerin efendisi olan Muhammed aleyhisselâma ve Onun temiz Âline salât ve selâm olsun! Aklli kardesim hâce Muhammed Esref! Allahü teâlâ, Evliyâsina ?rahmetullahi aleyhim ecma'în" ikrâm etdigi ni'metlerle, seni de sereflendirsin! Hâcelerimizin yolu ?kaddesallahü teâlâ esrârehüm" kavusduran yollarin en kisasidir. Baska yollarin sonunda ele geçenler, bu yolun basinda olanlara tatdirilmakdadir. Bunlarin (Nisbet)i, ya'nî kavusduklari huzûr, baskalarinin nisbetinin üstündedir. Bütün bu üstünlükler, bu yolda sünnete yapismak ve bid'atden sakinmak bulundugu içindir. (Ruhsat)lari, ya'nî islâmiyyetin izn verdigi seyleri de, elden geldigi kadar yapmazlar. Bunlar bâtina yarar görünseler bile, izn vermezler. (Azîmet)le hareket ederler. Ya'nî (Takvâ) üzere hareket ederler. Kalb kazançlarina fâideli görülmese bile, azîmeti elden birakmazlar. Hâllerin, vecdlerin islâmiyyete uygun olmasina dikkat ederler. Zevkleri, ma'rifetleri islâmiyyet terâzîsi ile ölçerler. Çocuklar gibi, ceviz, kozalak sayilan vecdlere, hâllere aldanip da, islâmiyyetin güzel cevherlerini elden kaçirmazlar. Tesavvufcularin islâmiyyete uymiyan sözlerine aldanip baglanmazlar. (Fuss)a kayarak, (Nass)dan ayrilmazlar. Fütûhât-i Medeniyye varken, (Fütûhât-i Mekkiyye)ye dönüp bakmazlar. Hâlleri devâmlidir. Zemânlarinda degisiklik olmaz. Baskalarina simsek gibi çakip geçen (Tecellî-i zâtî) bunlara devâmlidir. Çabuk geçen, gayb olan huzûra kiymet vermezler. Nûr sûresinin, (O yüksek insanlara, ticâret, alis veris, Allahü teâlâyi unutdurmaz) meâlindeki yirmidördüncü âyeti, bunlarin hâlini bildirmekdedir. Fekat herkes, bu büyüklerin tatmis oldugu seyleri anlayamaz. Bu yolda olan kisa görüslüler bile, bunlarin birkaç üstünlügüne inanmayabilir. Fârisî beyt tercemesi:

    Bir câhil, bu büyüklere dil uzatirsa,
    Cevâb vermege degmez desem iyi olur.

    Evet bu yüksek yoldakilerin ba'zisi, son zemânlarda, bu yolda yenilikler yapdilar. Büyüklerin izinden ayrildilar. Bunlarin mürîdlerinden çogu, bu yeniliklerle, tarîkat olgunlasdirildi sandilar. Hâsâ! Öyle degildir. Agizlarindan çikan söz çok büyükdür. Bu yeniliklerle, reformlarla, hak yolu yikmaga, elden kaçirmaga çalisiyorlar. Yaziklar olsun, binlerce yaziklar olsun! Baska yollarda bulunmayan birçok bid'atler, bu yolda meydâna çikarildi. Teheccüd nemâzini cemâ'at ile kiliyorlar. Geceyarisi, bu nemâz için uzaklardan akin akin geliyor, toplaniyorlar. Cemâ'at olup titizlikle kiliyorlar. Hâlbuki bu yapdiklari, mekrûhdur. Hem de, tahrîmen mekrûhdur. Fikh âlimlerinden birkaçi, bunun mekrûh olmasi için duyurulmasi, i'lân edilmesi sartdir demisler ise de, bunlar da, nâfile nemâzi câmi'in bir kösesinde ve en çok üç kisi cemâ'at ile kilabilir, demislerdir. Üçden çok kimsenin cemâ'at ile kilmasi, sözbirligi ile mekrûhdur. Bundan baska, teheccüd nemâzini onüç rek'at kiliyorlar. Oniki rek'atini ayakda kiliyorlar. Iki rek'atde oturarak kilip, bunu bir rek'at yerine sayiyorlar. Böylece onüç oldu diyorlar. Böyle sey olmaz. Resûlullahin ?aleyhi ve alâ âlihissalevâtü vetteslîmât" onüç rek'at kildigi geceler olmusdur. Onbir, dokuz ve yedi rek'at da kildigi geceler olmusdur. Fekat, teheccüd nemâzlarini vitr nemâzi ile birlikde kildigi için toplami tek olmakdadir. Bunlarin dedigi gibi, bir rek'at yerine, oturarak iki rek'at kilmak olmamisdir. Resûlullahin sünnet-i seniyyesini ?alâ sâhibihessalâtü vesselâmü vettehiyye" bilmedikleri ve incelemedikleri için, böyle yanlis seyler yapiyorlar. Müctehidlerin de bulundugu ve âlimlerin çok oldugu sehrlerde böyle bid'atlerin yayilmasina, dogrusu çok sasilir. Hâlbuki biz fakîrler din bilgilerimize, oralardaki büyüklerin ihsânlari ile kavusmus bulunuyoruz. Insanlara herseyin dogrusunu bildiren ancak Allahü teâlâdir. Fârisî beyt tercemesi:

    Az söyledim. Dikkat etdim, kalbini kirmamaga,
    Bilirim incinirsin, yoksa sözüm çokdur sana!

    Vesselâm.

  4. #134
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 132. Mektup

    Bu mektûb, molla Muhammed Siddîk-i Bedahsîye yazilmisdir. Dünyâya düskün olanlarla arkadaslik etmemeli. Dünyânin ne oldugunu iyi bilenlerin sohbetine kosmak lâzim geldigi bildirilmekdedir:
    Kardesim! Görünüse bakilirsa, fakîrlerin sohbetinden sikildiginiz, zenginlerle arkadaslik kurdugunuz anlasiliyor. Çok fenâ yapiyorsunuz. Bugün gözünüz kapali ise de, yarin açilacakdir. Fekat o zemân, pismânlikdan baska ele birsey geçmiyecekdir. Haberlesmeliyiz. Ey saskin! Senin su hâlin iki sey olabilir: Zenginlerin arasinda iken gönlünü Allahü teâlâ ile yapabilirsin veyâ yapamazsin. Eger yapabilirsen fenâdir. Eger yapamazsan dahâ fenâdir. Eger yaparsan fenâ olur dedik. Çünki istidrâcdir. Istidrâc iyi görünür. Fekat felâkete götürür. Böyle olmakdan Allahü teâlâya siginiriz. Onlarin arasinda gönlünü Allahü teâlâya veremezsen, dahâ fenâ olur dedik. Çünki, Hac sûresinin, (Dünyâda ve âhiretde ziyân etdiler) meâlindeki onbirinci âyetinde bildirilenlerden olursun. Fakîr çöpçüler, koltukda oturan zenginlerden çok iyidir. Bu söze belki inanirsin. Belki de inanmaz, sasarsin. Fekat, bir gün gelecek inanacaksin. Lâkin, o inanisin fâidesi olmiyacak. Yagli, tatli yemeklere ve süslü, modaya uygun elbiseye düskünlük, seni bu belâya da sürükledi. Firsat elden dahâ gitmemisdir. Isin dogrusunu düsününüz! Allahü teâlânin rizâsina, sevgisine engel olanlari düsman biliniz! Onlardan kaçiniz! Çok sakininiz! Tegâbün sûresinin, (Çok dogrudur ki, zevcelerinizden ve çocuklarinizdan size düsmân olanlar vardir. Onlardan sakininiz!) meâlindeki ondördüncü âyetini okuyarak gaflet uykusundan uyanmalidir. Birlikde geçirdigimiz günlerin haklarini göz önünde tutarak, size bir nasîhat yapildi. Ister dinleyiniz, ister dinlemeyiniz. Önceden de, sizin yersiz davranislarinizi görerek bu yolda bulunamiyacaginizi anlamisdim. Korkdugum basimiza geldi. (Innâ lillah ve innâ ileyhi râci'ûn). Dogru yolda gidenlere ve Muhammed Mustafânin izinde bulunanlara selâm olsun ?aleyhi ve alâ âlihissalevâtü vetteslîmâtü vettehiyyâtü etemmühâ ve ekmelühâ"! Yaradilisdaki iyiligi ve uygunlugu görerek, sizden baska seyler umuyordum. Kiymetli cevherinizi çöplüge atdiniz. (Innâ lillah ve innâ ileyhi râci'ûn).

  5. #135
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 133. Mektup

    Bu mektûb, yine, molla Muhammed Siddîka yazilmisdir. Firsati ganîmet bilmek, vakti kiymetlendirmek lâzim oldugu bildirilmekdedir:

    Gönderdiginiz mektûb geldi. Firsati ganîmet bilmelidir. Vaktleri çok kiymetli ni'met bilmelidir. Modaya, âdetlere uymakla ele birsey geçmez. Yalan sözlerden, kaçamak davranislardan ancak zarar ve ziyân ele geçer. Muhbir-i sâdik, ya'nî hep dogru söyleyici ?aleyhi ve alâ âlihi minessalevâti etemmühâ ve minetteslîmâti ekmelühâ" (Helekel-müsevvifûn) buyurdu. Ya'nî sonra yaparim diyenler helâk oldular. Bugünkü ömrü vehm ve hayâl için harc etmek ve hayâl olan seyleri ele geçirmek için, mevcûd olanlari elden kaçirmak çok çirkin bir isdir. Elde bulunan seyi, en ehemmiyyetli, en kiymetli sey için kullanmak gerekir. Karisik, pis, fâidesiz seyler geriye birakilmalidir. Hak teâlâ, mâsivâsi ile ya'nî Ondan baska seyler ile olan râhatlikdan kurtarmak için, bir parça râhatsizlik versin! Dedikodu ile ele birsey geçmez. Kalbin selâmetini istemelidir. Asl lâzim olan isi düsünmeli, lüzûmsuz, fâidesiz seylerden tâm kaçmalidir. Fârisî beyt tercemesi:

    Her ne ki güzeldir, Allah sevgisinden baska,
    Hepsi câna zehrdir, seker gibi de olsa.

    Habercinin ancak haber vermesi lâzimdir.

  6. #136
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 134. Mektup

    Bu mektûb, yine molla Muhammed Siddîka yazilmisdir. Vazîfeyi gecikdirmenin zararli oldugu bildirilmekdedir:

    Hak teâlâ, kendine yaklasdiran derecelerde ölçüsüz yükselmenizi ihsân eylesin! Bizi seven kardesim! Vakt, keskin bir kilinç gibidir. Yarina çikacagimiz belli degildir. Mühim isleri bugün yapmali, mühim olmayanlari yarina birakmalidir. Akli olan böyle yapar. Dogru düsünen akl, (Akl-i mu'âd)dir. (Akl-i me'âs) degildir. Dahâ ne yazayim? Vesselâm.

  7. #137
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 135. Mektup

    Bu mektûb, yine, hep iyi düsünen, sâdik olan Muhammed Siddîka yazilmisdir. Evliyâlik mertebelerini bildirmekdedir:

    Vilâyet,ya'nî evliyâlik, Fenâya ve Bekâya kavusmak demekdir. [Fenâ, kalbde, mahlûklarin düsünülmesi, sevgisi kalmamasidir. Bekâ, kalbde yalniz Allah sevgisi bulunmasidir.] Bu da, herkes için olur veyâ belli kimseler için olur. Herkes için olan (Mutlak vilâyet)dir. Belli kimselere mahsûs olan ise, (Vilâyet-i Muhammediyye)dir ?alâ sâhibihessalâtü vesselâmü vettehiyye". Buradaki Fenâ tâmdir. Bekâsi da ekmeldir. Bu büyük ni'mete kavusmakla sereflenen kimsenin derisi ibâdet için yumusar. Gögsü islâmiyyet için genisler. Nefsi, itmînân hâsil ederek Mevlâsindan râzi olur. Mevlâsi da, ondan râzi olur. Kalbini sâhibine teslîm eder. Rûhu kurtularak, hakîkî sifatlari [Allahü teâlânin sifât-i hakîkiyyesini] kesf eder. Sirri, o makâmda, sü'ûn ve i'tibârlari müsâhede eder ve bu makâmda, simsek gibi çakip hemen gayb olan (Tecelliyât-i zâtiyye)lere kavusmakla sereflenir.

    Hafî denilen latîfesi, tenezzüh, tekaddüs ve kibriyânin kemâli karsisinda saskina döner. Ahfâsi, anlasilamiyan ve anlatilamiyan bir vuslata kavusur. Arabî misra' tercemesi:

    Ni'mete kavusanlara âfiyet olsun!

    Bundan anlasiliyor ki, (Vilâyet-i hâssa-i Muhammediyye) ?alâ sâhibihessalâtü vesselâmü vettehiyye", baska vilâyetlerin mertebelerine benzemez. Yükselirken de ve inerken de onlardan baskadir. Yükselirken baskadir dedik. Çünki, ahfâ denilen latîfenin Fenâsi ve Bekâsi yalniz bu Vilâyet-i hâssada olur. Baska vilâyetlerdeki urûc, yalniz hafîye kadardir. Fekat çoklari, rûh makâmina kadar veyâ sir makâmina kadar, birkaçi da hafîye kadar yükselir. Herkes için olabilen (Vilâyet-i âmme) derecelerinin en sonu, hafî makâmidir. Inisdeki baskaliga gelince, (Vilâyet-i hâssa-i Muhammediyye) ile sereflenen Evliyânin, maddeden olan cesedleri de, bu vilâyetin derecelerinin kemâllerinden pay alir. Çünki, bunlarin Peygamberi ?sallallahü teâlâ aleyhi ve alâ âlihi ve sellem" mi'râc gecesi Allahü teâlânin diledigi makâma kadar, mubârek cesedi ile götürüldü. Cennet ve Cehennem kendisine gösterildi. Kendisine gizli seyler söylendi. O makâmda Allahü teâlâyi bas gözü ile görmekle sereflendi. Mi'râclarin böylesi, bu yüce Peygambere ?aleyhissalâtü vesselâm" mahsûsdur. Ona tâm uyan, izinde giden Velîler de, bu husûsî mertebeden serpilen kirintilara kavusurlar. Arabî misra' tercemesi:

    Kerîmlerin sofrasindan topraga da pay düser.

    Böyle olmakla berâber, Allahü teâlâyi dünyâda görmek, yalniz Muhammed aleyhisselâma mahsûsdur. Onun ayaklari altinda bulunan Evliyâya ?kaddesallahü teâlâ esrârehümül'azîz" hâsil olan hâl, görmek degildir. Ikisi arasindaki baskalik, birseyin kendi ile resmi veyâ kendisi ile gölgesi gibidir. Bunlarin birbirinden baska oldugu meydândadir

  8. #138
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 136. Mektup

    Bu mektûb, yine, molla Muhammed Siddîka yazilmisdir. Isleri sonraya birakmanin ve maksada kavusmak için çalismayi gecikdirmenin zararli oldugu bildirilmekdedir:

    Mektûbunuzu getiren yolcu, Ramezân-i serîfin bereketli son günlerinde geldigi için, Ramezân-i serîfden sonra cevâb yazabildik. Hân-i hânânin ve hâce Abdüllahin cevâblari da birlikde gönderildi. Dikkatle okuyunuz! Son olarak askere gidisiniz, bu fakîre uygun görülmedi. Buna sebeb ne oldu? Her is, Allahü teâlânin dilemesi ile olur. Hak teâlâ size, hergün geçinecek kadar rizk ihsân ediyordu. Bunu düsünmeli idiniz. Bu ni'mete sükr ederek, kendi isinizi ele almali idiniz. Bugünkü rizki, ilerdeki günlerin rizki için vesîle etmemeli idiniz. Bunun sonu gelmez. Çok ilerisini düsünmek, bu yolda küfr sayilir. Ödünç almakdan kurtulmaniz için, Hâcegînin bir yol gösterip göstermiyecegi bilinmiyor. Bunda sübheniz varsa, Hâcegîye açikca yaziniz! O da size açikca cevâb yazar, saglam söz verirse, bu niyyetle gidersiniz. Fekat, bugünün isini yarina birakmanin ve gecikdirmenin ilâci ne olabilir? Ne yapacaksaniz yapiniz! Firsat [zemân] ganîmetdir.

    Binlerce top ve tüfek, yapamaz aslâ,
    Göz yasinin seher vakti yapdigini,
    Düsman kaçiran süngüleri çok def'a,
    Toz gibi yapar, bir mü'minin düâsi.

  9. #139
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 137. Mektup

    Bu mektûb, Efganistânli hâci Hidira yazilmisdir. Nemâz kilmak serefinin yüksekligini bildirmekdedir ki, bunu nihâyete yetisen büyükler anlayabilir:

    Kiymetli mektûbunuz geldi. Içindekiler anlasildi. Ibâdetlerden zevk duymak ve bunlarin yapilmasi güç gelmemek, Allahü teâlânin en büyük ni'metlerindendir. Hele nemâzin tadini duymak, nihâyete yetismiyenlere nasîb olmaz. Hele farz nemâzlarin tadini almak, ancak onlara mahsûsdur. Çünki, nihâyete yaklasanlara, nâfile nemâzlarin tadini tatdirirlar. Nihâyetde ise, yalniz farz nemâzlarin tadi duyulur. Nâfile nemâzlar, zevksiz olup, farzlarin kilinmasi büyük kâr, kazanc bilinir. Fârisî misra' tercemesi:

    Bu is, büyük ni'metdir. Acabâ kime verirler?

    [(Nâfile nemâz), farz ve vâcibden ziyâde, baska nemâzlar demekdir. Bes vakt nemâzin sünnetleri ve diger vâcib olmayan nemâzlar, hep nâfiledir. Müekked olan ve olmiyan, bütün sünnetler nâfiledir. (Dürr-ül-muhtâr) ve (Ibni Âbidîn), (Halebî) ve sâire].

    Nemâzlarin hepsinde hâsil olan lezzetden, nefse bir pay yokdur. Insan bu tadi duyarken, nefsi inlemekde, feryâd etmekdedir. Yâ Rabbî! Bu, ne büyük bir rütbedir! Arabî misra' tercemesi:

    Ni'mete kavusanlara âfiyet olsun!

    Bizim gibi, rûhlari hasta olanlarin, bu sözleri duymasi da, büyük bir ni'metdir ve hakîkî se'âdetdir. Fârisî misra' tercemesi:

    Bâri kalbimize bir tesellî olsun.

    Iyi biliniz ki, dünyâda nemâzin rütbesi, derecesi, âhiretde, Allahü teâlâyi görmenin yüksekligi gibidir. Dünyâda insanin Allahü teâlâya en yakin bulundugu zemân, nemâz kildigi zemândir. Âhiretde en yakin oldugu da (Rü'yet), ya'nî Allahü teâlâyi gördügü zemândir. Dünyâdaki bütün ibâdetler, insani nemâz kilabilecek bir hâle getirmek içindir. Asl maksad, nemâz kilmakdir. Se'âdet-i ebediyyeye ve sonsuz ni'metlere kavusmanizi dilerim.

    Insan beser, durmaz sasar,
    Eyler hatâ, üçer beser.
    Düz ovada yürür iken,
    Ayagi sürter, düser!

  10. #140
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 138. Mektup

    Bu mektûb, seyh Behâeddîn-i Serhendîye yazilmisdir. Alçak dünyâyi kötülemekde ve dünyâya düskün olanlardan kaçinmagi bildirmekdedir:

    Aklli oglum! Allahü teâlânin sevmedigi bu dünyânin arkasinda kosmamalidir! Gönlünü hep Allahü teâlâya baglamak sermâyesini elden kaçirmamalidir! Ne satdigini ve buna karsilik neyi aldigini düsünmelidir! Dünyâyi ele geçirmek için âhireti vermek ve insanlara yaranmak için Allahü teâlâyi birakmak alçaklik ve ahmaklikdir. Dünyâ ile âhiret birbirinin ziddidir, tersidir. Ikisinin sevgisi bir kalbde toplanamaz. Ikisi bir araya getirilemez. Arabî misra' tercemesi:

    Din ve dünyâ bir araya gelirse, güzel olmaz!

    Bu iki ziddan diledigini seç ve seçdigine karsilik kendini sat, fedâ et! Âhiret azâbi sonsuzdur. Dünyâda olanlar çok azdir. Allahü teâlâ, dünyâyi sevmez, âhireti sever. Arabî beyt tercemesi:

    Istedigin gibi yasa, birgün öleceksin!
    Istedigini topla, birgün ayrilacaksin!

    Sonunda kadindan ve çocuklardan ayrilacaksin. Bunlarin idâresini Allahü teâlâya birak! Bugün, kendini ölmüs bilmelidir. Onlarin islerini Allahü teâlâya birakmalidir. Tegâbün sûresinin onbesinci [15] ve Enfâl sûresinin yirmisekizinci âyetinde meâlen, (Mallariniz ve çocuklariniz sizlere kesin olarak düsmandir. Onlardan sakininiz) buyuruldu. Bunu iyi anlayiniz! Tavsan gibi, gözleri açik uyku ne zemâna kadar sürecek! Birgün gelip uyanilacak! Dünyâya düskün olanlarla arkadaslik etmek, onlarla görüsmek, öldürücü zehrdir. Bu zehrle öldürülen kimse, sonsuz olarak ölür. (Akli olana bir isâret yetisir) demislerdir. Biz ise, açikca ve üzerine düserek anlatiyoruz. Bunlarin yagli, tatli yemekleri, kalbin hastaligini artdirir. Kalbin iyiligi, hastalikdan kurtulmasi nasil düsünülebilir? Sakin! Sakin! Çok sakin! Fârisî beyt tercemesi:

    Bildirilmesi lâzim olani söyledim sana,
    Yâ fâidelenirsin, yâ da çarpar kulagina.

    Onlarla görüsmekden, arslandan kaçar gibi, hattâ dahâ çok kaçmalidir. Arslan insanin yalniz cânini alir. Bu da, âhiretde fâideli olur. Dünyâya düskün olanlarla berâber olmak ise, insani sonsuz felâkete ve zarara sürükler. Onlarla konusmakdan, onlarin lokmalarini yemekden ve onlari sevmekden ve onlari görmekden sakinmalidir. Sahîh olan hadîs-i serîfde, (Zengine, zenginligi için alçaklik gösterenin dîninin üçde ikisi gider) buyuruldu. Onlara karsi yapilan bu alçalmalar ve yaltaklanmalar, onlarin mallari ve makâmlari için midir, yoksa degil midir? Iyi düsünmek lâzimdir. Mallari, mevki'leri için oldugunda hiç sübhe yokdur. Bunun sonu da, dînin üçde ikisinin gitmesidir. Artik müslimânlik nerede, kurtulus nerededir? Yagli lokmalarin ve uygunsuz kimselerle düsüp kalkmanin, bu yavrunun kalbinde va'zlari dinlemege ve nasîhatleri düsünmege yer birakmadigini bildigim için, bu kadar agir ve siki yaziyorum. Hafîf sözlerle, yumusak kelimelerle uyanmayacagini biliyorum. Sakin! Onlarin sohbetinden sakin! Onlari görmekden sakin! Allahü teâlâ yardimcin olsun! Allahü teâlâ, bizi ve sizi, râzi olmadigi, begenmedigi seylerden kurtarsin! Mi'râc gecesi, (Gözleri Allahü teâlâdan ayrilmadi) diyerek övülen insanlarin efendisi hurmetine ?aleyhi ve alâ âlihi minessalevâti efdalühâ ve minetteslîmâti ekmelühâ" bu düâmizi kabûl buyursun! Âmîn.

Sayfa 14/34 İlkİlk ... 1213141516 ... SonSon

Benzer Konular

  1. Ramazan ayının üstünlükleri imam rabbani
    By ArzuNur in forum Mübarek Gün Ve Geceler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 28.09.08, 22:42
  2. İmâm-ı Rabbâni Hazretleri'nden bir nasihat...
    By ArzuNur in forum Nasihatlar
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 16.07.08, 21:58
  3. İmam-ı Rabbani
    By Kartal__13 in forum İslami Şiirler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21.06.08, 23:34
  4. İmÂm-i RabbÂnÎ
    By İslam-Gülü in forum İslam Büyüklerimiz ve Alimlerimiz..
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 10.06.08, 15:14

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •