Sayfa 15/34 İlkİlk ... 1314151617 ... SonSon
334 sonuçtan 141 ile 150 arası

Konu: Mektubat-ı Rabbani

  1. #141
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 139. Mektup

    Bu mektûb, Ca'fer beg Tehânîye yazilmisdir. Ehlullaha dil uzatan saygisizlari, söz ile, yazi ile kötülemek câiz oldugu bildirilmekdedir:

    Oksayici mektûbunuzu okumakla sereflendik. Allahü teâlâ size selâmet versin! Fakîrlerin hâlini arasdiriyorsunuz. Yakinligi, uzakligi hep bir tutuyorsunuz. Saygili kardesim! Kureys kâfirleri ugursuzluklarinin, asagiliklarinin, taskinliklarinin artdigi zemânda, müslimânlari çekisdirici, kötüleyici seyler uydururlardi. Peygamberimiz ?aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâm" Islâm sâ'irlerinden birkaçina kâfirleri kötülemelerini emr buyurdu. O sâ'irlerden biri, Resûlullahin ?aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâmü vettehiyye" önünde menbere çikdi. Herkese karsi kâfirleri kötüleyen si'rleri okudu. O Server ?aleyhissalâtü vesselâm", (Bu, kâfirlerin kötülügünü açiga vurdukça, Rûhul-Kuds bununla berâberdir) buyurdu. Insanlarin kötülemesi, incitmesi, askin ni'metlerindendir. Yâ Rabbî! Peygamberlerin efendisi hurmetine ?aleyhi ve alâ âlihi ve aleyhimüssalevâtü vetteslîmât" bizleri onlardan eyle! Âmîn.

  2. #142
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 140. Mektup

    Bu mektûb, Muhammed Ma'sûm-i Kâbilîye yazilmisdir. Sevenlerin sikintilara, üzüntülere dayanmalari lâzim geldigi bildirilmekdedir:

    Fakîrleri seven kardesim! Kalbinde sevgi tasiyanlarin sikinti ve üzüntü çekmeleri lâzimdir. Dervîsligi seçenlerin dertlere, sikintilara alismasi lâzimdir. Fârisî beyt tercemesi:

    Seni sevmek, dert ve gam tatmak içindir,
    Yoksa, râhat etdirecek seyler çokdur.
    Sevgili, sevenin çok üzülmesini ister. Böylece, kendinden baskasindan büsbütün sogumasini, kesilmesini bekler. Sevenin râhatligi, râhatsizlikdadir. Âsika en tatli gelen sey, sevgili için yanmakdir. Sükûnet bulmasi çirpinmakdadir. Râhati, yarali olmakdadir. Bu yolda istirâhat aramak, kendini sikintiya atmakdir. Bütün varligini sevgiliye vermek, ondan gelen herseyi seve seve kapmak acisini, eksisini, kaslari çatmadan almak lâzimdir. Ask içinde yasamak böyle olur. Elinizden geldigi kadar böyle olunuz! Yoksa, gevseklik hâsil olur. Sizin çalismaniz iyi idi. Bunun dahâ artmasini beklerken, azaliverdi. Fekat üzülmeyiniz. Eger, kendinizi bu duraklamadan kurtarirsaniz, eskisinden dahâ iyi olur. Sizi bu daginikliga sürükleyen seylerin, toparlanmaniza da sebeb olacaklarini biliniz! Böylece, çalismaniz artar. Vesselâm.

  3. #143
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 141. Mektup

    Bu mektûb, molla Muhammed Kilica yazilmisdir. Bu isin temeli Muhabbet ve ihlâs oldugu bildirilmekdedir:

    Hak teâlâ, Peygamberlerin efendisi hurmetine ?aleyhi ve alâ âlihi ve aleyhimüssalevâtü vetteslîmât" size ilerlemek ihsân eylesin! Kalbinizin hâllerinden arasira birsey yazmiyorsunuz ki, nasil oldugunu bilelim. Ondan da yaziniz ki, uzakdan ilgilenmemize sebeb olur. Bu isin temeli, sevmek ve siki baglanmakdir. Bir ilerleme anlasilmiyorsa, üzülmemelidir. Kalbiniz bagli oldukca, senelerin kazanci bir sâatde ihsân edilebilir. Vesselâm.

    Me'ârif ehlini bul, onu dinle!
    Böylece Hakdan ire sana eltaf!

  4. #144
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 143. Mektup

    Bu mektûb, molla Semseddîne yazilmisdir. Gençligin kiymetini bilmek, bunu bos yere geçirmemek lâzim oldugu bildirilmekdedir:

    Fakîrleri seven mevlânâ Semseddîn! Allahü teâlâ sizi yükseltsin! Gençlik zemâninin kiymetini biliniz! Bunu, oyun ile, fâidesiz seylerle geçirmeyiniz! Ceviz ve kozalak gibi fâidesiz seyler arkasinda gençligini tüketenler, sonunda pismân olurlar, âh ederler. Fekat, böyle yapmakla ellerine birsey geçmez. Hâllerinizi bildiriniz! Bes vakt nemâzi cemâ'at ile kiliniz! Halâl, harâm olan seyleri iyi ögreniniz! Bunlari birbirine karisdirmayiniz! Kiyâmetde azâblardan kurtulabilmek, ancak islâmiyyetin sâhibine uymakla olur ?aleyhi ve alâ âlihissalevâtü vetteslîmât". Geçici lezzetlere, çabuk biten, tükenen dünyâliklara aldanmamalidir. Allahü teâlâ iyi isler yapmagi kolaylasdirsin! Âmîn.

  5. #145
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 144. Mektup

    Bu mektûb, hâfiz Mahmûda yazilmisdir. Seyr ve sülûkü bildirmekdedir:

    Allahü teâlâ, yüksek derecelerde sonsuz ilerlemek nasîb eylesin! Insanlarin efendisi ve mi'râc gecesi, Rabbinden ayrilmayan gözlerin sâhibi ?sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hâtiri için, düâmizi kabûl buyursun! Âmîn. Fârisî misra' tercemesi:

    Her ne olursa olsun, sevgiliden anlatmak dahâ tatli!

    (Seyr), hareket demekdir. (Sülûk), ilerlemek demekdir. Ikisi de ilmin, bilginin ilerlemesidir. Madde hareketi degildir. (Seyr-i ilallah) demek, asagi bilgilerden, yüksek bilgilere ilerlemek, ilmde durmadan yükselmekdir. Böylece, mahlûklara âid hersey bilindikden sonra, Allahü teâlânin ilmine kadar varilir. Bu bilgiler baslayinca, mahlûklara âid bilgilerin hepsi unutulur. Bu hâle (Fenâ) denir. (Seyr-i fillah) demek, Allahü teâlânin ismleri, sifatlari, sü'ûn ve i'tibârâti ve takdîsâti ve tenzîhâti mertebelerinde ilmin ilerlemesi demekdir. Böylece anlatilamayan, isâretle bildirilemiyen ve ism verilemiyen, birseye benzetilemiyen, kimsenin bilemedigi, anliyamadigi mertebeye varilir. Bu seyre (Bekâ) denir. Üçüncü seyre, (Seyr-i anillah-i billah) denir. Bu da, ilmin hareketidir. Yüksek bilgilerden asagi bilgilere inilir. Böylece, mahlûklari bilmege kadar inilir. Bütün vücûb mertebelerinin bilgisi unutulur. Bundan sonra, dördüncü seyr baslar. Buna (Seyr-i esyâ) denir. Birinci seyrde unutulmus olan, esyânin bütün bilgileri, simdi yavas yavas ele geçer. Bu dördüncü seyr, birinci seyrin tersidir. Üçüncü seyr de, ikinci seyrin karsiligidir.

    Seyr-i ilallah ile Seyr-i fillah, vilâyeti elde etmek içindir. Çünki (Vilâyet), Fenâ ve Bekâ demekdir. Üçüncü ve dördüncü seyrler, da'vet makâmini elde etmek içindir. Da'vet makâmi, Peygamberlere mahsûsdur ?salevâtullahi teâlâ ve teslîmâtühü alâ cemî'ihim umûmen ve alâ efdalihim husûsan". O Peygamberlerin hepsine ve ayrica en üstünleri olana, Allahü teâlânin afv ve selâmlari olsun! Peygamberlerin izinde bulunanlarin en üstünlerine de bu makâmdan bir pay ayirirlar. Yûsüf sûresinin, (Ey sevgili Peygamberim! Onlara de ki, benim yolum budur. Sizi gafletden uyandirarak, Allahü teâlâya çagiriyorum. Ben ve benim izimde bulunanlar çagiriciyiz) meâlindeki yüzsekizinci âyeti bunu göstermekdedir.

    Iste tesavvuf yolunun basi ve sonu bunlardir. Bunlari, tâlibleri tesvîk ve sâliklerin kiymetlerini bildirmek için yaziyorum. Allahü teâlâ, dogru yolda olanlara ve Muhammed Mustafânin ?aleyhi ve alâ âlihissalevâtü vetteslîmât" izinde gidenlere selâmet, iyi yolculuk versin!

  6. #146
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 145. Mektup

    Bu mektûb, molla Abdürrahîm-i Müftîye yazilmisdir. Bu yolun büyükleri, yolculuga Âlem-i emrden basladiklari bildirilmekdedir:

    Allahü teâlâ, bizi ve sizi islâmiyyetin caddesinde bulundursun ?alâ sâhibihessalâtü vesselâmü vettehiyye"! Bu düâya âmîn diyen kuluna merhamet eylesin! Bu yolun büyükleri ?kaddesallahü teâlâ esrârehüm" bu yolculuga Âlem-i emrden baslamagi seçmislerdir. Böyle ilerlerken Âlem-i halk da birlikde geçilmekdedir. Baska tarîkatlerin büyükleri böyle yapmamisdir. Onlarin yolculugu, Âlem-i halkdan baslamakdadir. Âlem-i halk yolculugunu bitirdikden sonra, Âlem-i emr yolculuguna baslarlar ve cezbe makâmina kavusurlar. Bunun için, bunlarin yolu, yollarin en kisasi olmusdur. Baska yollarin sonu, bu yolun basinda yerlesdirilmisdir. Fârisî misra' tercemesi:

    Gülbagçemi gör de, behârimi anla!

    Bu yüksek yolun talebelerinden birkaçi, yolculuga Âlem-i emrden basladiklari hâlde, çabuk te'sîri görünmüyor. Cezbenin baslamasinda hâsil olan lezzeti, tatliligi çabuk duyamiyorlar. Çünki, bunlardaki Âlem-i emr, Âlem-i halkdan za'îf olmusdur. Âlem-i emrin bu za'îfligi, cezbenin tadini duymalarini gecikdiriyor. Bunlarin Âlem-i emrleri, Âlem-i halklarindan dahâ kuvvetli olunciya kadar, bu duygusuzluk sürer gider. Âlem-i emrlerini kuvvetlendirmek için, bu yola uygun olan ilâc, idâre ve tesarruf kuvveti tâm olan rehberin tâm tesarrufu ve ilgisidir. Baska yollara uygun olan ilâc ise, nefsin tezkiyesini ve agir riyâzetleri ve güc mücâhedeleri, islâmiyyete uygun olarak yapmakdir. [(Riyâzet), nefsin isteklerini yapmamakdir. (Mücâhede), nefsin istemedigi, ona zor gelen seyleri yapmakdir. Nefs islâmiyyete uymagi istemez.]

    Te'sîrin, lezzet duymanin gecikmesi, yaradilisdaki uygunlugun az olmasini göstermez. Yaradilisda tâm uygun olduklari hâlde, bu belâya tutulanlar çokdur. Vesselâm.

  7. #147
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 146. Mektup

    Bu mektûb, Serefeddîn-i Bedahsîye yazilmisdir. Çok zikr yapmagi nasîhat etmekdedir:

    Oglum Serefeddîn Hüseynin mektûbu geldi. Allahü teâlâya hamd olsun ki, fakîrleri hâtirlamakla sereflenmekdesiniz. Aldiginiz vazîfeyi çok yaparak zemânlarinizi kiymetlendiriniz! Firsati elden kaçirmayiniz. Geçici olan sânlar, serefler sizi aldatmasin. Dünyâ lezzetleri, hakîkî lezzetlerden mahrûm etmesin. Fârisî beyt tercemesi:

    Sana söyliyecegim hep sudur:
    Çocuksun, yol ise korkuludur.

    Allahü teâlâ, bir kulunu gençlikde tevbe etmege kavusdurursa ve bu tevbesini bozmakdan korursa, ne büyük ni'met olur. Diyebilirim ki, bütün dünyâ ni'metleri ve lezzetleri, bu ni'metin yaninda, büyük deniz yanindaki bir damla su gibidir. Çünki bu ni'met, insani Allahü teâlânin rizâsina, sevgisine kavusdurur. Bu ise, dünyâ ve âhiret ni'metlerinin hepsinin üstündedir. Âl-i Imrân sûresinin onbesinci ve Tevbe sûresinin yetmisüçüncü âyetinde meâlen, (Allahü teâlânin râzi olmasi ni'meti dahâ büyükdür) buyuruldu. Dogru yolda olanlara ve Muhammed Mustafâya ?aleyhi ve alâ âlihissalevâtü vetteslîmâtü etemmühâ ve ekmelühâ" uymakla sereflenenlere selâm olsun!

  8. #148
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 147. Mektup

    Bu mektûb, hâce Muhammed Esref-i Kâbilîye yazilmisdir. Ayrilmak, kavusmakdan önce midir, degil midir, bildirmekdedir:

    Hak teâlâ, Peygamberlerin efendisi hurmetine ?aleyhi ve alâ âlihi ve aleyhimüssalevâtü vetteslîmât" sizi yüksek derecelere kavusdursun! Tarîkat büyüklerinden birçogu ?kaddesallahü teâlâ esrârehüm", (Ayrilmak, kavusmakdan önce olur) dedi. Bu büyüklerden baskalari da, (Kavusmak ayrilmakdan öncedir) dedi. Bir üçüncüsü ise, birsey diyemedi. Ebû Sa'îd-i Harrâz ?kaddesallahü sirreh", (Ayrilmadikca, kavusamazsin ve kavusmadikca, ayrilamazsin. Hangisi dahâ öncedir, bilemiyorum) dedi. Bu satirlari yazana göre, ayrilmak ve kavusmak, birlikde olmakdadir. Birbirinden ayrilmalari câiz degildir. Ayrilmaksizin kavusmak olmaz. Böyle olmakla berâber, bilinmiyen birsey varsa, kendisi önce olan hangisidir ve hangisi hangisine sebeb olmakdadir? Seyh-ul-islâm-i Hirevî ?kuddise sirruh" ikincisini seçmekdedir ve (Onun önce olmasi dahâ iyidir) demisdir. Evet öyledir. Fekat, ayrilmak öncedir diyenler de, kavusmanin önce olmasina karsi degildirler. Bunlarin kavusmak demeleri, tâm zuhûrdur. Bu mutlak zuhûrun önce olmasina aykiri degildir. Mutlak zuhûr, ayrilmakdan önce olur. Tâm zuhûr da ayrilmakdan sonra olur. Bu anlasilinca, sözlerin baskaligi, yalniz kelimelerde kalir. Birincisini söyliyenlerin görüsü dahâ keskindir. Az olan seye kiymet vermemislerdir. Bu açiklama, zemân bakimindan önce olmayi da göstermekdedir. Bunu iyi anlamalidir. Herseyin dogrusunu bildiren Allahü teâlâdir. Her ne olursa olsun, ayrilmaga ve kavusmaga mazhar olmalidir. Çünki, bu iki mertebeye varilmadikça, Vilâyet mertebesi hâsil olmaz. Birinci mertebeye (Seyr-i ilallah) ile varilir. Ikinci mertebeye (Seyr-i fillah) ile varilir. Bu iki seyr temâm olunca, vilâyet mertebesine ve kemâle kavusulur. Herkesin kavusdugu dereceler baskadir. Tekmîl ve da'vet derecesine kavusmak için, baska iki seyr dahâ vardir.

    Fârisî misra' tercemesi:

    Bagirdim iki kerre, içerde kimse varsa!

    Vesselâm.

    Ilâhî nedir bu ask, yakdi cismü cânimi?
    Bundaki zevk baskadir, duyulur izhâr olmaz.
    Ne tarafa giderim, birakip sultânimi,
    Seni sevdi bu gönül, ölse ele yâr olmaz!

  9. #149
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 148. Mektup

    Bu mektûb, molla Sâdik-i Kâbilîye yazilmisdir. Kendini kavusmus sanan, bir sey elde edemez. Büyüklerin rûhlarindan fâidelenmege aldanmamalidir. Onlar, kendi üstâdinin latîfeleridir:

    Iki mektûbunuz arka arkaya geldi. Birinci mektûb, kavusdugunuzu, doydugunuzu bildiriyordu. Ikincisi, susuzlugunuzu, boslugunuzu anlatiyordu. Allahü teâlâya hamd olsun! Çünki her isin sonuna bakilir. Kendini doymus sanan, birseye kavusmamisdir. Kendini bos, uzak sanan, kavusmus demekdir. Size arka arkaya bildirmisdim ki, büyüklerin rûhlarinin zâhir olmasina, onlarin yardim etmelerine, sakin aldanmamalidir. O büyüklerin sûretleri, kendi üstâdinizin latîfeleridir. O sekllerde görünmekdedir. Tek bir yere baglanmak sartdir. Çesidli yerlere baglanan, birsey kazanmaz, zarar eder. Size çok söylemisdim ki, sona çabuk kavusmak için, ise, vazîfeye siki sarilmalidir. Lâzim olan seyleri birakarak, lüzûmsuz seylerle ugrasmak, akla uygun degildir. Fekat siz, kendi görüsünüze uyuyorsunuz. Söz dinlemiyorsunuz. Siz bilirsiniz! Habercinin vazîfesi ancak bildirmekdir.

  10. #150
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 149. Mektup

    Bu mektûb, yine molla Sâdik-i Kâbilîye yazilmisdir. Allahü teâlâ herseyi sebeble yaratmakda ise de, belli bir sebebe baglanmak lâzim olmadigi bildirilmekdedir:

    Kardesim molla Muhammed Sâdik! Bütün varliginizla sebeblere baglandiginiza sasilir. Sebebleri yaratan ?teâlâ ve tekaddes", herseyi sebeblerle yaratmakda ise de, hersey için belli bir sebebe yapismak dogru degildir. Misra' tercemesi:

    Bir kapi kapanirsa, üzülme ey gönül, baskasi açilir!

    Bu kisa görüslülük, çok uygunsuz kimselerde bulunur. Sizin gibilerde bu hâli görmek pek çirkindir. Biraz kendinize geliniz! Bu kötülügün derecesini anlayiniz! Hem müttekî olmak, hem de Allahü teâlânin sevmedigi seylerin pesinde kosmak, çok çirkin bir isdir. Bu çirkinligin, sizin gözünüze güzel görünmesine pek sasilir. Çok lâzim olan seyleri, ihtiyâci giderecek kadar elde etmek için çalismalidir. Bütün vaktleri oraya vermek ve bütün ömrü onun arkasinda geçirmek, tâm bir ahmaklikdir. Firsatin kiymetini biliniz! Bu firsati, sonu gelmez, lüzûmsuz seyleri elde etmek için kaçiranlara binlerle yaziklar olsun! Mektûblasmamiz lâzimdir. Habercinin vazîfesi, yalniz haber vermekdir. Insanlarin dedi-kodularina aldirmayin! Buna üzülmeyiniz! Size sürmek istedikleri lekeler, sizde bulunmadigi için, üzülmeniz dogru degildir. Herkesin kötüledigi bir kimsenin iyi olmasi, çok büyük se'âdetdir. Fekat, bunun aksi olursa, çok tehlükelidir. Vesselâm.

Sayfa 15/34 İlkİlk ... 1314151617 ... SonSon

Benzer Konular

  1. Ramazan ayının üstünlükleri imam rabbani
    By ArzuNur in forum Mübarek Gün Ve Geceler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 28.09.08, 22:42
  2. İmâm-ı Rabbâni Hazretleri'nden bir nasihat...
    By ArzuNur in forum Nasihatlar
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 16.07.08, 21:58
  3. İmam-ı Rabbani
    By Kartal__13 in forum İslami Şiirler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21.06.08, 23:34
  4. İmÂm-i RabbÂnÎ
    By İslam-Gülü in forum İslam Büyüklerimiz ve Alimlerimiz..
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 10.06.08, 15:14

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •