EL-CELÎL (C.C.)
“Celâl ile muttasıf bulunan, ululuk sahibi.”
Ululuk ve büyüklükte O'nun misli yoktur.
O'nun zatı nasıl büyükse sıfatları da öyle büyüktür.
Celâlet ve ululuk Allah'a mahsustur. O'nun büyüklüğü, hayâl ve tasavvurların kavrayamayacağı kadar azametlidir.
Yani “büyük” dediğimizde, bu büyüklük, cisimlerdeki gibi hacim itibariyle veya yaşlılık itibariyle değildir.
Allahü Teâlâ'nın büyüklüğünü hiçbir şeyle kıyas etmek imkanı yoktur.
O, öyle Allah'tır ki, en büyüktür.
Zamanlarla ölçülemez; mekânlara sığmaz, vehimler ve tasavvurlar onu kavrayamaz ve hiçbir şey O'na denk olmaz.
Fakat herşeyin dizgini O'nun kudret elindedir.
Her yerde, her noktada hâzır ve nazırdır.
O'ndan kaçıp da kurtulan olmamıştır.
O'nun zâlimleri yakalayışı müthiştir.
Çünkü kudretinin sonu yoktur.
Allahü Teâlâ'nın ilmi büyük, kudreti büyük, rahmeti geniştir.
Her şeyi, her zerreyi kudretiyle kuşatmıştır.
Gariplerin sığınacakları mercii O'dur.
Günahkârların af ve mağfiret talebinde bulunacakları sultanlar sultanı da elbet O'dur.
Çünkü O'nun afv ve gufranı büyüktür.
Herkesin eli O'nun kerem sofrasındadır, her canlı O'nun lütfuna müştak olmuştur.
O, hazineleri tükenmek bilmeyen bir zengindir.
O'nun verdiğini kimse geri alamaz, mahrum ettiğine de yine hiç kimse bir şey veremez.
Yalnız O'nun dilediği olur.
O'nun fermanını değiştirecek, bozacak bir güç mevcut değildir.
Emr ve fermanı her yerde, her zaman yürüyen, her varlığı her saniye kendi hükmüne râm olan yegâne sultan O'dur.
“Hiç mümkün müdür ki, gökte, yerde, karada, denizde yaş kuru, küçük büyük, âdi âlî herşeyi kemâl-i intizam ve mîzan içinde muhafaza edip, bir türlü muhasebe içinde neticelerini eleyen bir hafîziyet, insan gibi büyük bir fıtratta, hilâfet-i kübrâ gibi bir rütbede, emânet-i kübrâ gibi büyük vazifesi olan beşerin Rubûbiyet-i âmmeye temas eden amelleri ve fiilleri muhafaza edilmesin, muhasebe eleğinden geçirilmesin, adalet terazisinde tartılmasın, şâyeste ceza ve mükâfat çekmesin?
Hayır, asla!..
Şu kâinatı idare eden zât, herşeyi nizam ve mîzan içinde muhafaza ediyor.
Nizam ve mîzan ise, ilim ile hikmet ve irade ile kudretin tezahürüdür.” Sözler, Bediüzzaman Said Nursî.
Ey insanlar!
Bütün yollar dönüp dolaşıp O'na gidecektir.
Ve herkes yarın ektiğini biçecektir.
İnsanın yaşaması, ölmesi, cennete, cehenneme girmesi hep O'nun emri altındadır.
Artık aldanmakta mânâ yoktur.
Öyle bir sultanı bırakıp da zâlimleri dost edinenler başlarına gelecek felâketin dehşetini bilmiyorlar.
Genç, bahtiyar, gelin, kız... anne ve baba gider,
Hiç kimse ebed kalmaz, herkes hesaba gider! Mustafa Necati Bursalı, Esma-i Hüsna Şerhi, Erhan Yayınları: 180-181.