enbiya ayet 52-65
52- Hani babasına ve kavmine demişti ki: "Sizin, karşılarında bel büküp eğilmekte olduğunuz bu temsili heykeller nedir?"
53- "Biz atalarımızı bunlara tapıyor bulduk" dediler
54- Dedi ki: "Andolsun, siz ve atalarınız apaçık bir sapıklık içindesiniz"(54)
55- "Sen bize gerçeği mi getirdin, yoksa (bizimle) oyun oynayanlardan mısın?"(55)
56- "Hayır" dedi "Sizin Rabbiniz göklerin ve yerin Rabbidir, onları kendisi yaratmıştır ve ben de buna şehadet edenlerdenim"
57- "Andolsun Allah'a, sizler arkanızı dönüp gittikten sonra, ben sizin putlarınıza muhakkak bir tuzak kuracağım"(56)
58- Böylece o, yalnızca büyükleri hariç olmak üzere onları paramparça kıldı;(57) belki ona başvururlar diye(58)
59- "Bizim ilahlarımıza bunu kim yaptı? Şüphesiz o, zalimlerden biridir" dediler
60- "Kendisine İbrahim denilen bir gencin bunları diline doladığını işittik" dediler
61- Dediler ki: "Öyleyse, onu insanların gözü önüne getirin ki ona (nasıl bir ceza vereceğimize) şahid olsunlar"(59)
62- Dediler ki: "Ey İbrahim, bunu ilahlarımıza sen mi yaptın?"
63- "Hayır" dedi "Bu yapmıştır, bu onların büyükleridir; eğer konuşabiliyorsa, siz onlara soruverin"(60)
64- Bunun üzerine kendi vicdanlarına başvurdular da: "Gerçek şu ki, zalim olanlar sizlersiniz" dediler
65- Sonra, yine tepeleri üstüne ters döndüler61) "Andolsun, bunların konuşamayacaklarını sen de bilmektesin"

AÇIKLAMA

54 Daha ileriye gitmeden, İbrahim (as) kıssasından bu olayın burada yer almasının nedeninin, Kureyşlilerin yanlış inançlarını düzeltmek olduğuna dikkat edilmelidir Burada onları şiddetle sarsıp uyarmak amaçlanıyor Çünkü Kureyşliler, Hz ibrahim'in (as) soyundan geliyorlar ve bununla övünüyorlardı Kabe'nin koruyucuları oldukları için Arabistan'ın en önemli kabilesi olmuşlardı Bu nedenle bu cevaba ilgisiz kalamazlardı
55 Tam tercümesi şöyle olabilir: "Sen bize Hakkı mı getirdin, yoksa bizimle eğleniyor musun?" Kendi inançlarının doğruluğundan o derece emindiler ki, bunların yanlış olduğunun söylenmesinin ciddi olabileceğini hayal bile edemiyorlardı
56 Yani, "Eğer bunu tartışıp konuşma sonucunda anlamazsanız, bu putların çaresiz ve güçsüz olduğunu size görünür bir delille ispat edeceğim O halde bunları ilahınız olarak kabul etmeniz doğru değildir"
57 İşte görünür delil buydu Rahiplerin ve ziyaretçilerin olmadığı bir sırada İbrahim (as) mabede girdi ve putları parçaladı
58 Orjinal metindeki "hu" (ona) zamiri, büyük puta veya Hz İbrahim'e (as) işaret edebilir Birinci durumda, onların putatapıcılığın ne kadar aptalca olduğunu anlamaları için gizli bir alay ifade eder, çünkü büyük putu küçüklerin kırıp parçalamayacağı açıktır İkinci durumda ise "olay" hakkında kendisine gelip soracaklarını ve onlarla bu saçma inançları ile ilgili ciddi bir konuşma fırsatı elde edeceğini düşünen Hz İbrahim kasdedilmiş olur
59 Hz İbrahim'in beklediği olay buydu O, olayın sadece rahipler ve din adamları arasında kalmamasını ve halkın da putların çaresiz olduğunu ve rahiplerin kendilerini kandırdığını görmesini istiyordu Rahipler daha sonra Firavun'un da işlediği aynı hataya düştüler Firavun, Musa (as) ile sihirbazlar arasındaki karşılaşmayı açık alanda halkın önünde yapmıştı Böylece Musa (as) sihirbazların sihir ve büyülerini yutan asa mucizesini herkese açık olarak gösterme fırsatı elde etmiş oldu
60 "Onlara sorun, eğer konuşabilirlerse" cümlesi, İbrahim'in (as) "İşte şu en büyükleri yapmış" derken yalan söylemediğinin apaçık bir delilidir İbrahim'in (as) bununla yapmak istediği, onların, putların kendilerini korumak üzere hiç bir şey yapamamış olmalarının hatta çaresiz ve güçsüz oldukları için konuşamamalarının farkına varmaları ve bunu kabul etmeleriydi Bir kimse tartışma esnasında, karşı tarafın görüşünün imkansız olduğunu gündeme getirmek için gerçek dışı bir soru sorarsa elbette bu soruya yalan denilemez Çünkü konuşan kişi bunu yalan niyetiyle söylememiştir; ikincisi muhatab olanlar da bunun yalan olmadığını bilmektedirler
Hz İbrahim'in (as) hayatı boyunca yukarıda adı geçen olay dahil üç kez "yalan" söylediğini bildiren bir "hadis" nedeniyle bu tespitlere burada değinmemiz gerekti Hz İbrahim'in söylediği ikinci "yalan" Saffat Suresi, 89 ayette yer alır: "Ben doğrusu hastayım" Üçüncü yalan ise, Kur'an'da yer almaz Kitab-ı Mukaddes'de karısını kardeşi olarak tanıttığı şeklinde geçer (Tekvin 12: 12, 18, 19) Ne yazık ki bu "hadis" iki aşırı görüşe neden olmuştur Rivayeti kutsallaştıran rivayetperest birinci grup "sahih bir hadis" böyle söylediği ve hadis Buhari ile Müslim'de kayıtlı olduğu için Hz İbrahim'in (as) gerçekten bu yalanları söylediğine inanırlar
Bir peygamberi "yalancılıkla" suçlayan bu "hadis"i bir tarafa bırakmanın daha iyi olacağını düşünmezler İkinci grup ise Buhari ve Müslim tarafından sahih kabul edilen bu hadis güvenilir olamayacağı için bütün hadisleri bir tarafa atarlar Elbette bir veya birkaç hadis güvenilir değil diye, tüm hadis malzemesinden yararlanılamayacağını söylemek doğru değildir Birinci görüşü kabul edenler diğer aşırı uca yönelmişler ve ravileri güvenilir olan bir hadisin metnini incelemeden kabul etmişlerdir Oysa bir hadisin senedi sahih olsa da, metni bir takım nedenlerden ötürü sahih olmayabilir Çünkü rivayet edilen hadisin senedi sağlam olmasına rağmen, Hz Peygamberin (sa) böyle bir sözü söylemesinin mümkün olmadığı sonucuna varılabilir Nitekim hadis ilmine görede de, bir hadis senedi sağlam olsa da, muhtevasıyla zayıflık taşıyabilir Dolayısıyla hadisin metni böyle bir şeyin Peygamber (sa) tarafından söylenemeyeceğini gösteriyorsa, o zaman sadece ravileri güvenilir diye hadisi güvenilir (sahih) kabul etmekte ısrarın hiç anlamı yoktur
Bu hadis başka sebepler yüzünden de güvenilir değildir Daha önce de gösterdiğimiz gibi birinci "yalan" yalan sayılmaz İkinci "yalan"a (Ben doğrusu hastayım) gelince, İbrahim'in (as) o sırada tamamen sağlıklı olduğu ispatlanmadan bu sözün "yalan" olduğu söylenemez Kur'an da bu noktayı açıklığa kavuşturmamaktadır Üçüncü "yalan"a gelince, Kitab-ı Mukaddes'te Tekvin'in 12 babında adı geçen olay baştan saçmadır İbrahim (as) karısı Sare ile birlikte Mısır'a gittiğinde, Kitab-ı Mukaddes'e göre de 75 yaşındaydı, karısı ise 65 yaşındaydı O halde Sare'nin yaşı bile, Sare'nin İbrahim'i (as) kendi hayatını kurtarmak için onu kardeşi olarak tanıtmaya zorlayacak denli "güzel ve alımlı" bir kadın olamayacağını gösterir Binaenaleyh isariliyata dayanan bu tür rivayetleri Hz Peygamber'e (sa) isnad etmekte ısrar yanlıştır Bu yüzden İbrahim'i (as) yalan söylemekle itham eden bu hadisin, bu nedenle hiçbir dayanağı yoktur ve ravilerinin güvenilir olmasına rağmen hadis sahih kabul edilemez Böyle bir aşırılık, "hadis inkarcıları" diye bir grubun ortaya çıkmasına neden olmuştur İzah için bkz Resail ve Mesail adlı eserim cilt: 2, sh 35-39
61 Orjinal metin şu anlama gelir: "Başları üzerinde geri döndürüldüler" Bazı müfessirler bu ifadenin "utançtan başlarını öne eğdiler" anl----- geldiğini söylemişlerdir Fakat bu yorum konunun bütünlüğüne ve metnin ifadesine uymamaktadır Bu ifadenin en doğru yorumu şu olsa gerek: "Kavmi, İbrahim'in cevabını düşündüklerinde, kendilerini kimin kırdığını bile söylemeye güç yetiremeyen güçsüz putları ilâh edindikleri için hatalı olduklarını fark ettiler Fakat hemen sonra düşüncelerini saptıran inatçılık ve cehalete kapılıp tekrar eski sapıklıklarına döndüler"