Selamun aleykum Kalbimizi kıranlara karşı tavrımız nasıl olmalı ? Ben biraz alingan bir insanim ve etrafındakiler
bunu kullanarak sürekli bana şaka adı altında birşeyler soyluyolar . Ben bundan rahatsız olduğumu ve üzüldüğümü söylememe rağmen değişiklik olmadı. Biz şaka yapıyoruz niye bu kadar aliniyorsun diyorlar. Bu durumda benim tavrım ne olmalı ?




Aleyküm Selâm. Kırılan kalbimiz olsun ancak kıran biz olmayalım inşaAllâh. Neden çünkü insan düşünce eylemini dahi kimyasal tepkimeler sonucu gerçekleştiren bir varlıktır.
Haksızlığa uğradığımız zaman hissiyatımızda denge kuramaz hale geliriz. Allâh muhafaza haksızlığa uğramak kişiyi Râbbe isyana kadar sürükler. Allâhû teâla çok şeyi affeder lakin kul hakkını af etmez.

Kalbin kırılmasıda Haksızlığa uğramışlığın bir alt mertebesi gibidir. Kişiyi Râbbine isyan etme noktasına getirmez lakin hissiyattaki dengenin bozulmasına sebeb olur. Kişiden takva gider ihlas gider. İlk aşamada gitmez lakin ertelemelere sebeb olur. Örneğin Namaz kılan bir kişi düşünün, bugün hiç moralim yok demeye başlar kendimi iyi hissetmiyorum diyerek devam eder kazasını kılarım derken Namaz gider.... şugün bugün demeler gelir sonra o da gider... Kalp iyileşene kadar irade gösteremez.
Kalp kırmaktan kaçınmak lazım.

Peki kırılan biz olduk. Peki biz kimdik? Hayrında şerrinde Allâh azze ve celleden geldiğine iman etmiş kimseler idik. O vakit kalbimiz kırıldığın da seccademize varmamız Duâda bulunmamız yapmamız gereken ilk iş olmalı.

Yumuşak Huylu olmak Allâh'ın azze ve celle Rahmetindendir. Şükretmek lazım. Hiçbirşey öylesine olmaz hiçkimse öylesine çıkmaz karşımıza. Tevafuk eder insan insana. Tevafuk Râbbimizin dilemesiyle olur. Onun bilgisi dahilinde olmayan tavafuk vuku bulmaz. Etrafınızdakilerin sizinle tevafuk etmiş olmasıda sebebsiz değildir. Kimi tevafuk eder imtihandır kimi tevafuk eder ikramdır.

Şakalaşma da ölçüyü kaçıran arkadaşlarımıza karşı aynı oranda karşılık vermemek önemliDİR. Neden önemli çünkü tevafukta bir sebeb vardır. O sebeb ne olabilir örneğin şuan bir tarafta şaka da ölçüyü kaçıran, diğer tarafta şakalaşmanın ölçülü ve tadında kalmasını arzu eden bir kardeşimiz.
Bu kişilerin birbirine tavafuk etmesinde ne hikmet olabilir? Yüce Râbbimiz bu kişileri size tevafuk ettirerek sizin daha olgun tavırlar içerisinde olmanız münasebeti ile o kardeşlerinizin hissiyatına da olgunluk katıyor olabilir.
Böylece onları başka bir yerde başka bir ortamda şakanın dozunu kaçıranlar olmaktan koruyor koruyacakta olabilir. Çünkü Allâh azze ve celle kullarını, kullarının öz ana babasından daha çok seven koruyan kollayandır. Bu noktada vesile olan siz olmuş oluyorsunuz.

Demekki yapmamız gereken Duruşumuzu müdafa etmek kişiliğimizden ödün vermemek. Eğer kişiliğimizden ödün vermediğimiz için farklılaşan arkadaşlarımız var ise o kimselere arkadaştır diyemeyiz. Adımlarımızı ona göre atmalı mesafeli davranmalıyız.
Fakat dahada önemlisi bilmeliyiz ki insan cahildir. İnsan ilim öğrendikçe olgunlaşır, ölçülü hareket etmeyi, ölçülü konuşmayı ölçülü gülmeyi benliğine kazandırır.
Bu noktada o kardeşlerimiz'e Hz. Peygamberimiz'in sallallahu aleyhi vesellem, şakalaşma adabından sünnetinden bahsetmek gerekse de siz bu yola baş vurmayın.
Sadece ve sadece Hz. Muhammed aleyhisselatu vesselam efendimizin, Ben de şaka yaparım, fakat doğru konuşurum hadis-i şerifinde ki şakalaşma da dahi doğru konuşmak esasına vurgu yapın.


Üzüntü duyuyorum diyorsun kardeşim. Evvela bu hal başka başka sıkıntılarınızın da birikmişliği olabilir. Biz şaka yapıyoruz niye bu kadar alınıyorsun diyen etrafınızdaki kişiler de sizi sıkıntılı görmüş olabilir, farkında olmadan içinine kapanık haller sergiliyor da olabilirsiniz. Hal böyle ise arkadaşlarınızın siz'e verdiği değerin tezahürü de olabilir yapılan şakalar.

Üzüntülerinizin sizi esir almasına izin vermeyiniz. Bu sizi dirençsiz hale getirir. Evet insan üzülebilir lakin Müslüman için şer'de dahi hayır olduğu bilinmelidir. Direncinizi kaybederseniz nefsi zaafiyet göstermeye başlarsınız. Etrafınızdakilerin şakada ölçüyü kaçırması gibi siz de üzüntüde ölçüyü kaçırmayınız.
Hoşgörü herdurumda esastır. Şakalaşmada ölçüyü kaçıran kimselere karşı hoşgörüyü elden bırakmayınız ki kırılan iken birde kıran olmayınız. Bu sizi daha çok üzer.
Sonuç itibari ile şakada ölçü gerekir şakada ki ölçü ise doğru konuşmaktır.

Eğer şaka mühtehcen ise kesinlikle o ortamda bulunulmamalıdır. Allâh azze ve celle gevşeklik göstermeyin buyuruyor ve Günahtan sakınmamızı istiyor, eğer dinimiz'e aykırı muhabbetler içinde bulunursak bu gevşemeyi gevşemek ise günahı getirir.

Şimdi biz dışarıdan bakınca ne diyoruz. Bu hanım kızımız doğrusunu yapıyor ama etrafındakiler ölçüsüz davranarak kendilerini şeytanın oyunlarına yem edecek hallerin içinde kendilerini nefsleri ile başbaşa bırakacak zemini oluşturuyorlar deyip üzülüyoruz o kardeşlerimize.
Siz duruşunuzu bozmayın kardeşim. Olaki sizin bu duruşunuz o kardeşlerimizin nefsleri ile başbaşa kaldıkları zemini terketmelerine vesile olur.

Kendiniz'e olan güveninizi yitirmeyin. Al'i İmrân suresi 139 uncu Ayet-i Kerime de Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz. Buyurur yüce Mevlâ.

Selâm ve Duâ ile. Allâh'a azze ve celle emanet olunuz.

Kaynak : Fetvahane