Rahman ve Rahim...



Rahman ve rahim kelimeleri, rahime fiilinden meydana gelen ve mübalağa ifade eden iki sıfat-ı ilâhîdir. Rahmet, kalpteki acıma duygusudur. Bu duygu sahibini, lütuf ve ihsana sevk eder. Rahmanda ise, mübalağa daha fazladır. Bundan dolayı Allah’tan başkasına Rahman adı verilemez. Fakat Rahim adı verilebilir. Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor:

لَقَدْ جَاءَكُمْ رَسُولٌ مِنْ اَنْفُسِكُمْ عَزيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَريصٌ عَلَيْكُمْ بِالْمُؤْمِنينَ رَؤُفٌ رَحيمٌ

“Andolsun size, kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.” (Tevbe: 128)

Rahman, çok merhamet eden, rahmeti herşeyi kuşatan, ihsanı her şeye vâsi demektir. Rahman’ın rahmeti, ezelî rahmettir. Bu rahmetten iyi de kötü de mü’min de kâfir de nasiplenir. Varlıklar bu rahmetin tecellisi olarak vücut alanına çıkmışlardır. Rahim de çok merhametli demektir. Fakat bu rahmet varlıkların başlangıcından çok sonuna yani ahirete taalluk eder. Bundan dolayı Allah celle celâlühu, dünyanın Rahmanı, ahiretin Rahimidir. O’nun ihsanı dünyada inananlara da inanmayanlara da şâmildir. Ahirette ise yalnız inanan salih kullarına mahsustur. Allah’ın her şeyi yaratması, rahmanlığının rahmetinden ileri gelir. Bu fıtrî yaratılıştan mahrum kalan hiçbir şey yoktur. Her varlık bu rahmetin içindedir. Rahman, bütün mahlukatı merhametiyle büyüten, besleyen, sevk ve idare eden mânâsınadır.
Rahim, iradeleriyle çalışânları yaratılış gayelerine götürür. Rahim sıfatının muhtevasında iki mânâ mündemiçtir (gizlidir): Lütf-ı ilâhî ve adl-i ilâhî. Lütf-ı ilâhî, Allah celle celâlühu’nun dünyadaki mutî ve musallî kullarına ahirette cennet ve cemâlini ihsan etmesidir. Adl-i İlâhî ise, dünyadaki âsî ve günahkâr kullarını ahirette cehenneme sevketmesidir. Demek ki Rahim adının muhtevasında Allah’ın hem adaleti hem de mükâfat ve cezası vardır.