2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Namazdaki Huşûnun “Benlik” Oluşturması

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Namazdaki Huşûnun “Benlik” Oluşturması

    Kuddusî’ye göre, namaz kılan kimsenin namazdaki psikolojisini en güzel şekilde Hz.
    Peygamber(s) tanımlamıştır.858 Hz. Peygamber namazdaki kişinin ruh halini şöyle tanımlar: “
    Namaza durduğum zaman dünyaya veda eden kimsenin namazı gibi namaz kıl, zira, namaz
    kılan, gönül ile rabbine doğru yolculuk yapar; dünyaya, hevâsına ve Allah’tan gayri her şeye
    veda eder.”859

    Kuddûsî, “Dua” anlamına gelen “salât” kavramı çerçevesinde namaz kılan kimse
    bütün organları ile Allah’a dua etmiş olur. Bundan dolayı, namaz kılanın benliği ile beraber
    bütün uzuvları topyekün dile gelerek, zâhirî ve bâtinî olarak dua eder.
    Sûfîler, bedeniyle Allah’ın huzurunda duran, fakat kalbi ve bedeni ile beraber olmayan
    kişilere hiç kimse hoş bakmamışlardır.860 Çünkü seven sevdiğine karşı devamlı bir iştiyak
    halindedir. Zira Hakk’ın tecellîlerinin sonu yoktur, âşık hangi hâle bürünürse bürünsün, bilirki
    o hâlinden daha üst bir hâl vardır. Ve o hâller daha ulvî dereceler getirecektir.861

    Kuddusî’ye göre bedeni iştirak ettiği gibi, kalbi namazını Allah kabul etmez. Kişinin
    kalbi, namazda gafil ve dalgın ise, sürekli namaz kılsa da sevap kazanması mümkün
    değildir.862 Çünkü, “Namaz dinin direğidir. Kim namazı terk ederse, küfre düşmüştür”863

    Kuddusî’nin anlayışına göre ubûdiyyetin tahkiki ve Rubûbiyyetin tam olarak yerine
    getirilmesi namazla gerçekleşir: Diğer ibâdetler namazın sırrının ortaya çıkması için bir
    araçtır. Çünkü namaz öyle bir ibâdettir ki, kişi namaz için kıyama kalktığı zaman Allah
    kendisi ile namaz kılan arasındaki perdeyi kaldırır ve ulvî vechiyle kuluna yönelir.864

    Sûfîlere göre Allah: “Muhakkak ki namaz, hayasızlıktan ve kötülükten alı koyar”865

    buyurarak, namazın hem insanın bireysel psikolojisini, hem de toplum psikolojisini olumlu
    yönde inşa etmede temel unsur olduğunu hatırlatmaktadır. Eğer kişi, namazın bütün şartlarını
    zâhirî-batınî olarak yerine getirirse namazın tadına vararak, kendini her türlü olumsuzluktan
    arındıra bilir. Zira namaz olgusu, gereği şekilde yerine getirme konusunda zor ve büyük bir
    iştir. Bu, sırra da ancak, belli bir ilme sahip olan ve bildikleriyle amel eden insanlar
    ulaşabilir.866 Kuddusî, Hz. Peygamber (s)’nin “Kim ki, dünyadan hiçbir şey düşünmeden iki
    rekat namaz kılarsa Allah onun geçmiş günahlarını affede
    r.”867 hadisi ışığında “sarhoş iken
    namaza yaklaşmayınız”868 âyetini bilinenden farklı yorumlamaktadır. Ona göre, âyetteki
    “sarhoşluk, dünya sevgisinden ve dünyaya önem vermekten kaynaklanan bağlılığın insanı
    sarhoş ederek, Allah’dan alıkoyması ve ağyara yönlendirerek kendinden geçirmesidir.869

    Kuddûsî’ye göre, namaz kıldıklarında, namaza yaptıklarından kusurlarından dolayı,
    zina yapmış gibi Allah’tan haya etmişlerdir. İşte bu onların, Allah’ı ta’zimi ve O’nun
    huzurundaki edebini göstermektedir.870 Bundan dolayı Kuddûsî’nin anlayışında, her insanın
    mârifeti, Allah’a yakınlıktan aldığı tat oranında namazda göstermiş olduğu edep
    miktarıncadır. Namazın yüceliği, nitelendirenlerin nitelendirmesinden daha büyüktür.
    Kuddusî’ye göre, namazda bulunan sırlar, hiçbir ibâdet ve taatta Allah’ın gizlemiş

    olduğu sırlar ve hikmetler kadar değildır. Öyle ki, sırlar ve hikmetler ne zikirlerde, ne
    hallerde, ne amellerde, ne ruhta, ne de cisimde bulunmamaktadır.871

    Kuddusî’ye göre akıllı kimseler dünyaya yüz çevirmemişler; ancak namazı ve diğer
    ibâdetlerini emr olundukları gibi yerine getirmek için dünyayı terk etmişlerdir. Çünkü onlar,
    dünya ve dünya ile ilgili her şey kalblerini meşgul ettiğinde, münacaat makamına olan
    arzuları ve yakınlıklar yurduna olan rağbetlerinden ve batınlarıyla yer yüzünü Rabbine boyun
    eğdiklerinden dolayı, dünyaya sırt çevirmişlerdir.872

    Kuddûsî’nin perspektifinde, her ne kadar bazı sûfîler namazı, hayasızlık, ahlâksızlık
    gibi kötülüklerden koruyan, insanı yaratıcısıyla baş başa bırakarak kişilik kuvvetlendiren
    önemli bir ibâdet olarak görüyorlarsa da zikir yine de namazdan önem bakımından daha
    büyüktür. Zira namaz ibâdetlerin en şereflisi olsa da zikrin aksine, her vakit yerine getirilen
    bir ibâdet değildir. Zira namazda yasak olan bazı haller zikirde yasaklanmaz. Aynı zamanda
    zikrin o insan psikolojisine kazandırdığı devamlı sıcaklığı ancak gafletin korkunçluğunu
    duyan kimseler olabilir.873
    858 Aynı eser, vr. 210b.

    859 İbn Mâce, Zühd, 15.
    860 Kuddusî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 210b.
    861 Sühreverdî, Avârif, s. 298.
    862 Aclûnî, Keşfi’l-Hûfa, II, 31.
    863 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr, 211a.
    864 Aynı yer.

    865 Ankebût, 29/45.
    866Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 212b.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Namazdaki Huşûnun “Benlik” Oluşturması

    Namazdaki Huşûnun “Benlik” Oluşturması

    Kuddûsî’nin anlayışında huşû; kullukta yükselmenin en mükemmel aracıdır. Zira
    Allah: “Namazlarını huşû içinde kılın, mü’minler kurtuluşa ermişlerdir.”841 buyurmaktadır.
    Aynı zamanda huşû, Hz. Peygamber (s)’nin namazını tadil ile kılmayan bir kişi için; “ Bu
    adamın kalbinde huşû olsaydı organları da huşû içinde bulunurdu”842 Hadisinde söylediği gibi
    kulun kalbindeki huşû ile bedeni organlarının dingindiği arasında tam bir uyum varlığına
    işaret edilmektedir. Öyleki bu huşû, namaz kılanın sağındaki ve solundaki kişiyi
    tanımamasıdır.843 Kuddûsî’ye göre, namaz vakti gelince, imân ile kalbin mühürlenmesi
    arasındaki çekişmenin varlığından dolayı, rûh-nefs kovalamacası daha da çoğalır. Namaz
    kılan kişi, kalbinin, semâvî olarak fenâ ile bekâ arasında gidip geldiğini keşfeder.844

    Pes huşû’-ıla anı ta’dil-i erkan iderek
    Kılar isen men’ ider fahşâ vü destânı nemâz

    Eyle Kuddûsî nemâza gice gündüz sen devam
    Artırır iklim-i dilde nûr-ı ‘irfânı nemaz.845

    Kuddûsî’ye göre, ihlâslı kişi ibâdet yaparken, Allah’ın emirlerine son derece Huşû ile
    sarılmalıdır.846 Bu da ancak nefis/benlik, kalp ve ruh ile birlikte gerçekleşir.847 “Onlar bize
    karşı derin Huşûlu idiler”848 âyeti, aşık sûfîlerin hakka ibâdet ederken, devamlı olarak
    kalplerinin uyanık ve ürpertili olduğunu önemli bir delildir. Kuddûsî, bununla hareketle
    namazda husûnun oluşması için, sûfinin şu dört önemli ilkeyi yerine getirmesini istemektedir:
    1. Mihrabta huzûr-u kalb, 2. Meleku’l-Vehhâb olan Allah’ın huzûrunda kalbin Hakk’ı
    müşâhede etmesi, 3. Şüphe duymaksızın kalbin huşûlu olması, 4. Tâdîl-i erkân. Zira kişi bu
    dört önemli ilkeye riâyet ederek namaz kılarsa, onun için dört Rabbanî bağış hasıl olur.
    Onlarda: 1. Rûhun huzûru esnasında mânevî kapıların açılması, 2. Tâdîl-i erkân ânında
    sevâbın artması, 3. Huzûru’l-kalb ânında, Allah ile kul arasındaki perdenin kalkması, 4.
    Şuhûdu’l-‘akl ânında kınamanın kalkmasıdır. Bu şekilde namazı edâ eden, tam bir namaz
    kılmıştır.849
    Kuddûsî’nin perspektifinde, Huşûnun mahalli/uygulama yeni zâhir değil, gönül
    âlemindir. Gönülden gelen Huşû ile yaşayan sûfîler, Hakka karşı kulluklarını yerine
    getirirler.850 Onlar öyle bir derunilik içindedirler ki, hiçbir nesneden, eşyadan
    etkilenmezler.851 Onlar için Huşû sıradan bir tevazu değil, kulun, Rabb’e karşı olan samimi
    bağlanışıdır.852
    Mevlânâ namazdaki rüku ve secdeyi Hakk’ı yüceltmenin eylemi olarak tanımlar; Ona
    göre rüku ve secdenin gerçek anlamını hissetmek, kişinin benliğini Hakk için yok etmesi,
    kendi benini O’nun sevgisini kazanmak ümidiyle feda etmesi ile mümkün olacaktır.853
    Hz. peygamber(s)’de sıklıkla namazın huşû konusu üzerinde durur: “... Kim güzelce
    abdestini aldıktan sonra vaktinde namazlarını kılar ve namazın rüku ve huşûunu tam yaparsa
    Allah’ın o kimseyi bağışlayacağına dair ahdi vardır.”854
    Yine Hz. peygamberin söylemi ile namazın insanlar üzerindeki maddi, mânevî,
    psikolojik etkisi şu şekildedir. “Sizden birinizin kapısının önünden bir ırmak aksa, o kimse de
    günde beş defa orada yıkınsa, o kimse de kirden eser kalmadığı gibi, Allah’ın kendisi
    sebebiyle hataları sildiği beş vakit namazın durumu, aynen böyledir.”855 Zira Allah
    kullarından kendisi için yapılan “amellerin en sevimlisi olarak namazı”856 seçmiştir.
    Kuddisi’ye göre “salât” kelimesi “suliyi=ateşte yanmak” kelimesinden türediği için,
    bu da “ateşe gitmek” anlamındadır. Kötülüğü çokça emreden “nefs-i emmârenin” varlığından
    dolayı kulda da eğrilikler ve sapmalar oluşur. Namaz kılan kimseye ilâhi servet ve Rabbanî
    azamet ateşi isabet ettiği an kuldaki eğrilikler yok olup gider. Bilakis O’nun mirâcı tahakkuk
    eder. Namaz kılan kimse, ateş üzerinde yanan kimse gibidir. İşte kul, namazın ateşi ile beşeri
    varlığını yakarsa, onda var olan her türlü eğrilik, psikolojik bozukluk yok olur. Eğer kul
    namazda vuslatı gerçekleştirirse tecelli nurlarının parlaklığını algılar ve Huşû gerçekleşir.857
    Huşû’un gerçekleşmesi demek hedeflenen ilâhi benliğin gerçekleşmesi demektir.
    849 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 213b.
    850 Aynı eser, vr. 210a.
    851 Kuşeyrî, er-Risâle, s. 146.
    852 Toshihiko, Izutsu, Kur’an’da Allah ve İnsan,(Çev. Süleyman Ateş), Yeni Ufuklar Neşriyât, İstanbul, ts., s.


    841 Mü’minun, 23/2.
    842 Kuşeyrî, er-Risale, s. 145; Gazali, İhya, III, 362; Mehmet Şeker, “Huşû”, DİA, XVIII, 422-423.
    843 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 213b.
    844 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 213a.
    845 Kuddûsî, Dîvân, s. 62.
    846 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 211b.
    847 Suyuti, age, III, el-Camiu’s-Sağir fi Ehâdis’i-l-Beşeri’l-Münîr, Beyrut, tsz; Sülemî, Tabakât, s. 81.
    848 Enbiya, 21/90.
    853 Mevlânâ, Mesnevi, III, s. 2155-2164.
    854 Ebu Dâvud, 425; İbn Mace, 240.
    855 Buhârî, Mevâkit, 6; Müslim, Mesâcid, 282; Tirmizî, Emsâl, 5.
    856 Buhârî, Mevâkitü’s-Salât, 5; Ebu Dâvud, Edeb, 120; Müslim, İmân, 137.
    857 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrar, vr. 210a.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Benzer Konular

  1. Evliliğe Giden Yolda “Eş” Mi Önemli “Eşya” Mı?
    By ArzuNur in forum İslam'da Aile hayatı,
    Cevaplar: 10
    Son Mesaj: 30.11.10, 11:32
  2. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21.08.09, 21:04
  3. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 08.08.09, 21:20
  4. “Benlik” duygusu insana niçin verilmiştir?
    By SiLa in forum Ahlak Bilgileri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 02.02.09, 21:51
  5. Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 21.10.08, 08:55

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •