Sayfa 3/8 İlkİlk 12345 ... SonSon
72 sonuçtan 21 ile 30 arası

Konu: Dualar ve Zikirler. (Darulkitap İslam Ansiklopedisi)

  1. #21
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Dualar ve Zikirler. (Darulkitap İslam Ansiklopedisi)

    18- YİYENİN VE İÇENİN ZİKİRLERİ. 1
    Önüne Yemek Getirilen Kimsenin Okuyacağı Dua. 1
    Yemek Sahibi Müsafirlerine Yemek İkram Edince; Onlara: "Yeyiniz" Yahut Bu Manada Söz Söylemesi Müstahabdır. 1
    Yemek Ve İçmek Zamanında Besmele Getirmek. 2
    Yiyecek Ve İçecek Ayıblanmaz. 3
    Gerek Duyulduğu Zaman Bu Yemeği İçim Çekmiyor Yahut Bunu Yemeyi Adet Edinmedim" Ve Benzeri Söz Söylemek Caizdir. 4
    Yediği Yemeği İnsanın Övmesi4
    Oruçlu Olduğu Halde Bir Yemekte Bulunan Kimse, Yemiyecekse Okuyacağı Dua. 4
    Davet Edilen Kimsenin Arkasına Başka Biri Takıldığı Zaman Davet Edilen Ne Söyler. 4
    Yemek Âdabına Uymayana Öğüt Ve Edeb Vermek. 5
    Yemek Üzerinde Konuşmak Müstahabdır. 5
    Yemek Yeyip De Doymayan Kimse Ne Söyler Ve Ne Yapar. 5
    Hastalıklı Bir Kimse İle Yiyince Ne Söylenir?. 6
    Misafir Ve Misafir Yerinde Olan Kimse Elini Yemekten Kaldırınca, Yemek Sahibi Onun Doymadığını Anlasa Ona "Ye" Demesi Ve Bunu Tekrarlaması Müstahabtır. İçmek İşinde, Koku Sürünmede Ve Diğer İkramlarda Da Böyle Yapar. 6
    Yemekten Sonra Okunacak Dualar. 6
    Davetli Ve Misafirin Yemeği Bitirince Yemek Sahibine Edeceği Dualar. 8
    Bir Kimseye Su, Süt Ve Benzeri Şey İçiren İnsana Yapılacak Dualar. 9
    Bir Misafire İkramda Bulunana Duâ Etmek Ve Teşvikte Bulunmak. 9
    Misafire İkramda Bulunanı Övmek. 9
    İnsanın Misafirine Merhaba Demesi, Misafirolarak Yanında Bulunduğundan Dolayı Sevinmesi Ve Ona Bu İmkanı Verdiği İçin Allah Tealâ'ya Hamd Etmesinin Müstahablığı10
    Yemekten Çekildikten Sonra Okunacak Duâ. 10


    18- YİYENİN VE İÇENİN ZİKİRLERİ



    Önüne Yemek Getirilen Kimsenin Okuyacağı Dua


    571- Abdullah İbni Amr Îbni'-As'dan (Radıyallahu Anhüma) rivayet edilmiştir. O da Peygamber Saüallahu Aleyhi ve Sellem'den anlatarak de­miştir ki, Peygambere bîr yemek takdim edildiği zaman şöyle derdi:
    “Allâhümme bârik lenâ ffmâ razaktenâ ve kmâ azâbe'n-nâr. Bismillâhi..."
    "Allah'ım, bize rizık verdiğin şeylerde bize bereket ver ve bizi ateş aza­bından koru. Bismillah (Allah'ın adıyla yemeğe başlarım.)"[1]


    Yemek Sahibi Müsafirlerine Yemek İkram Edince; Onlara: "Yeyiniz" Yahut Bu Manada Söz Söylemesi Müstahabdır


    Bil ki, yemek sahibi müsafirine yemek ikram ettiği zaman ona: "Bis­millah, yahut yiyiniz, yahut zikirle başlayınız, yahut buna benzer yemeğe başlama iznini belirten sözler söylemesi iyi olur. Bu şekilde söz söylemek vacib değildir. Sadece müsafirlere yemek takdim etmek yeterlidir. Bir izin sözü şart kılınmaksızın sade böyle bir takdimle yemek yiyebilirler. Fakat bazı alimlerimiz demiştir ki, muhakkak izin anlamında bir söz gereklidir. Doğru olan evvelki sözdür. Bu konuda izin sözünün bulunmasını ifade eden sahih hadisler müstahab anlamındadır.


    Yemek Ve İçmek Zamanında Besmele Getirmek


    572- Ömer İbni Ebi Seleme'den (Radıyallahu Anhüma) yapılan riva-yetde demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuş­tur. "Allah'ın ismini an ve sağ elinle ye."[2]
    573- Hazreti Aişe'den (Radıyallahu Anha) yapılan rivayetde demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: Sizden biriniz yemek yiyeceği zaman başında Allah Tealâ'nın ismini ansın (Bismillah, desin). Eğer başta Allah'ın ismini anmayı unutursa, şöyle desin:
    "Bismillâhi evvehhû ve âhirehû." "Hem başında, hem de sonunda Allah'ın ismini anarım."[3]
    574- Cabir'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde demiştir ki, Resû­lüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu işittim: "İnsan evine girer de, girdiği zaman Allah Tealâ'yi anarsa, yemek yediğinde de anarsa (Bismillah, derse) Şeytan (arkadaşlarına) der ki size (burada) ge­celemek ve yemek yoktur. Fakat insan evine girer de, girdiği zaman Al­lah Tealâ'yı anmazsa şeytan şöyle der: Siz geceleyecek yere kavuştunuz. İnsan yemeğinde Besmele çekmezse (Allah Tealâ'yı anmazsa), Şeytan derki; hem geceleyecek yere, hem de akşam yemeğine kavuştunuz."[4]
    575- Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edilen hadisi şerifde Resûlül­lah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in açık mucizelerinden biri vardır. Şöyle ki, Ebû Talha ve (zevcesi) Ümmü Süleym, Peygamberi yemeğe davet et­tikleri zaman, Enes der ki (yemek bir kişi için hazırlanmıştı. Oysa ki Peygamber yanında bulunan seksen kadar sahâbiyi de beraberinde götürdü. Peygamber önce Besmele getirdi) sonra Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu: (Dışarıda bulunanlardan) on kişiye izin ver (içeri girsin­ler ve yesinler. Ebû Talha da izin verip içeri girdiler, (yemeğe oturdular). Bunun üzerine Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem (onlara) buyurdu: Yiyiniz ve Allah Tealâ'yı anın (Besmele çekin). Onlar da yediler. Seksen kişiye (onar onar) uygulayacak şekilde bunu yaptı.[5]
    576- Huzeyfe'den (Radiyallahu Anh) yapılan rivayette şöyle demiştir:
    "Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile bir yemekte bulunduğumuz zaman, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem başlayıp elini koymadıkça biz ellerimizi (yemeğe) koymazdık. Bir defa biz Peygamberle bir yemekte bulunuyorduk. Hemen bir cariye gelip acele olarak elini yemeğe uzatmak istedi. Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem elini engelledi. Sonra bir bedevi geldi, (yemeğe uzanmak için) acele etti. Peygamber hemen elini tuttu. Bundan sonra Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu: Ye­mek üzerine Besmele çekilmemek halinde Şeytan o yemeğe hak kazanmış olur. İşte Şeytan bu cariye ile geldi ki, yemekten yesin. Ben de elini engel­ledim. Sonra Şeytan bu Bedevi ile geldi, yemekten yesin diye. Ben de bu­nun elini tuttum. Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, bu ikisinin elile beraber Şeytanın eli benim elimdedir. (Besmele ile onların bereketsizlik tasarrufunu engellerim). Sonra Peygamber Allah'ın ismini andı (Besmele çekti) ve yedi!"[6]
    577- Sahabi olan Ümeyye İbni Mahşi (Radıyallahu Anh) den yapılan rivayetde o şöyle demiştir:
    "Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem oturuyordu. Bir adam da ye­mek yiyordu. Adam bir lokma kalıncaya kadar Besmele yapmamıştı. Son lokmayı ağzına kaldırınca, Bismillâhi evvelehû ve âhirehû, dedi. Bunun üzerine Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem güldü, sonra buyurdu: Şey­tan bununla beraber yeyip duruyordu; fakat Allah'ın adını anınca Şey­tan karnmdakileri kustu. "[7]
    Hadisi şerifin yorumu şöyle; Yemek yemekte olanın başlangıçta Bes­mele çekmediğini Peygamber bilmiyordu. Bunu işin sonunda anladı. Yoksa adamı daha önce uyarırdı.
    578- Hazrati Aişe'den (Radiyallahu Anha) yapılan rivayetde, o şöyle anlatmıştır: Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem arkadaşlarından altı kişi arasında yemek yiyordu. Sonra bir a'rabî gelip ondan iki lokma ye­di. Bunun üzerine Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu: Bu (beraberinde şeytan ile gelen) adam besmele getireydi, onun besmelesi si­ze de yeterdi. (Bunun besmelesiz yemesi onun şeytanını engelleyemediği gibi, size de zararı olmuştur. Besmele getirseydi sizin içinde yeterli olur-du.)"[8]
    579- Cabir (Radiyallahu Anh)ın Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sel-Iem'den anlattığına göre Peygamber (s.a.v) şöyle dedi:
    "Yemeğinde Besmele yapmayı unutan kimse, yemeği bitirince ihlâs sû­resini okusun[9]
    Ben derim ki, yemeğin başında Besmele getirmenin müstahab olduğu görüşünde âlimler görüş birliğine varmışlardır. Eğer başlangıçta kasden, yahut unutarak, yahut zorlanarak, yahut başka bir sebebten dolayı Bes­meleyi terk ederse ve sonra yemek arasında Besmele getirmeye imkân bu­lursa, geçen hadisden dolayı Besmele getirmesi ve şöyle demesi müstahab olur: "BismiJlâhi evvekhû ve âhirehû." Hadisde böyle varid olmuştur.
    Su, süt, bal, çorba ve diğer içecekleri içerken, yemeklerin hepsinde an­lattığımız gibi Besmele getirilir. Mezheb âlimlerimizden ve diğer âlimler­den bir kısmı demişlerdir ki, Besmele çekmek için başkalarına bir uyar­ma olsun ve kendine uyulsun diye, Besmeleyi sesli olarak yapmak müsta-habdır. En doğrusunu Allah bilir.
    Bilinmesi gereken en önemli şey, Besmelenin şeklini ve kifayet mikda-rını bilmektir. Bil ki, en faziletli olan: "Bismillâhirrahmânirrâhîm. " de­mektir. Eğer yalnız "Bismillah" denirse yeterli olur ve sünnet yerine ge­lir. Besmele konusunda cünub ve hayız olanlar ve başka bir halde bulu­nanlar eşittir, besmele getirirler. Bir arada yemek yemekte olanlardan her birinin Besmele getirmesi uygundur. Fakat bunlardan birinin besmelesi, diğerleri için de yeterlidir. İmam Şafi'i (Rahimehullah) buna delil göster­miştir. Ben İmam Şafi'i'nin hal Tercemesinde (Tabakat Kitabında) bunu çok kimselerden naklettim. Besmele işi, selâm alma ve aksirana teşmit yap­ma (Yerhamukellah söyleme) işine benzer. Toplum içinden bir kişinin mu­kabelede bulunması kifayet eder.
    Yiyecek Ve İçecek Ayıblanmaz


    580- Ebû Hüreyre'den (Radıyalllahu Anh) yapılan rivayetde şöyle de­miştir:
    "Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem hiç bir zaman yemeği ayıbla-mamıştır. Yemek hoşuna gitmişse onu yemiştir. Hoşuna gitmemişse onu yememiştir. Müslim'in diğer bir rivayeti şöyle: "Yemek hoşuna gitme­mişse, susmuştur. "[10]
    581- Sahabi olan Hülb'den yapılan rivayetde, O şöyle demiştir: "Re­sûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i dinledim: Bir adam ona sordu. Ye­meklerden öylesi vardır ki, ondan kasılıyorum (canım çekmiyor). Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu. "Seni hıristiyanhğa benzete­cek bir işin (hissin duygunun) senin kalbinde yeri olmasın"[11]


    Gerek Duyulduğu Zaman Bu Yemeği İçim Çekmiyor Yahut Bunu Yemeyi Adet Edinmedim" Ve Benzeri Söz Söylemek Caizdir


    582- Halid îbn Velid'den (Radıyallâhu Anh) keler hayvanı ile ilgili ri­vayet edilen hadisde, kızarmış olarak keleri Resûlüllah Sallallahu Aley­hi ve Sellem'e takdim ettikleri zaman, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sel­lem elini ona uzattı. Dediler ki, bu kelerdir, yâ Resûlellah! Bunun üzeri­ne Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem elini kaldırdı. Halid sordu: Ke­ler harammıdır, yâ Resûlellah? Peygamber (s.a.v.): "Hayır, fakat benim kavmimin memleketinde bulunmuyor. Onun için bundan hoşlanmıyo­rum." buyurdu.[12]


    Yediği Yemeği İnsanın Övmesi


    583- Cabir'den (Radıyallâhu Anh) rivayet edildiğine göre: "Peygam­ber Sallallahu Aleyhi ve Sellem (yemek için) ailesinden katık istedi. Dedi­ler ki, sirkeden başka bir katığımız yoktur. Peygamber (s.a.v) sirkeyi is­tedi. Sonra ondan yiyerek şöyle demeğe başladı: Sirke ne güzel bir katık­tır! Sirke ne güzel bir katıktır!"[13]


    Oruçlu Olduğu Halde Bir Yemekte Bulunan Kimse, Yemiyecekse Okuyacağı Dua


    584- Ebû Hüreyre'den (Radiyallahu Anh) yapılan rivayetde o demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem söyle buyurdu:
    "Sizden biriniz (yemeğe) davet edildiği zaman kabul etsin. Oruçlu ise duâ etsin, değilse yesin."[14]
    İbni Sünnî'nin kitabında bundan başka bir hadis rivayet ettik. Orada şöyle buyurmuştur: "Eğer oruçlu değilse yesin. Eğer oruçlu ise davet edene bereket dilesin."


    Davet Edilen Kimsenin Arkasına Başka Biri Takıldığı Zaman Davet Edilen Ne Söyler


    585- Ebû Mes'ud El-Ensarî'den (Radıyalfahu Anh) yapılan rivayetde, O şöyle anlatmıştır: "Bir adam Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem için hazırladığı beş kişilik bir yemeğe Peygamberi davet etti. Bunların ar­kasına bir adam takıldı. Kapıya varınca Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem {ev sahibine) buyurdu: Bu adam bize uyup geldi. İstersen ona izin ver, istersen dönsün. Adam: Ben buna izin veriyorum, yâ Resûlellah, dedi."[15]


    Yemek Âdabına Uymayana Öğüt Ve Edeb Vermek


    586- Ömer İbni Ebi Seleme'den (Radıyallahu Anhüma) yapılan riva­yetde, O şöyle anlatmıştır: "Ben, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in himayesinde bulunan bir çocuktum. (Yemek yerken) elim tabağın etra­fında dolaşıyordu. Bunun üzerine Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana şöyle dedi: Ey çocuk! Allah Tealâ'nın adını an (Besmele getir), sağ elinle yemek ye ve önünden ye (elin tabağın etrafında gezmesin).[16]
    Buhârî'nin diğer bir rivayeti şöyle: "Bir gün Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile yemek yedim. Tabağın etrafından yemeğe başladım. Bunun üzerine Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana şöyle dedi: Önünden ye."
    587- Cebele İbni Süheym'den yapılan rivayetde o şöyle anlatmıştır: Ben ve İbni Zübeyr bir kıtlık yılma uğradık. Sonra yiyecek olarak bize hurma verildi. Abdullah İbni Ömer de (Radıyallahu Anhüma) biz hurmaları yer­ken bize tesadüf etmişti. Bize diyordu ki, (hurmaları) ikişer yemeyeniz; çünkü Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, ikişer ikişer yemeği yasak­lardı, sonra
    "Ancak kişi kardeşinden izin alması halinde (ikişer) yiyebilir." buyurdu.[17]
    588- Seleme İbni'l-Ekvâ'dan (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde, o şöyle anlatmıştır:
    "Bir adam Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanında sol eli ile yemek yedi. Peygamber (ona): Sağ elinle ye, buyurdu. Adam dedi ki, gücüm yetmiyor. Peygamber ona: Gücün yetmez otsun, dedi. Adam kib­rinden dolayı bu muhalefeti (peygambere) yapmıştı. Artık adam elini ağ­zına kaldıramadı. "[18]
    Derim ki, bu adamın ismi Büsr olup Ra'i'-Ayr'ın oğludur. Aynı za­manda Sahabî'dir. Ben bunun durumunu Müslim şerhine bu hadis mü­nasebeti ile uzunca anlattım. Allah en iyisini bilendir.


    Yemek Üzerinde Konuşmak Müstahabdır


    Bu konu üzerinde, daha önce "Yemeği övme" bölümünde anlattığı­mız Cabir'in hadisi vardır. Ebû hamid El-Gazalî İhya kitabının "Yeme­ğin edebleri" bölümünde şöyle demiştir: Yemek yiyenler yemek sırasında iyi şeyler konuşmalıdırlar ve yemekler üzerinde ve diğer şeyler hakkında iyi kimselerin hikâyelerini anlatmalıdırlar.


    Yemek Yeyip De Doymayan Kimse Ne Söyler Ve Ne Yapar


    589- Vahşi İbni Harb'dan (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde, o şöy­le anlatmıştır: "Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ashabı dediler ki: Ey Allah'ın Resulü! Biz yiyoruz ve doymuyoruz. Peygamber (onlara) buyurdu: Ayrı ayrı yemek yemiş olmayasımz? Onlar, evet dediier. Pey­gamber buyurdu: Siz yemeğiniz üzerinde toplanınız ve Allah'ın ismini anı­nız. Yemek size bereketlenir. "[19]


    Hastalıklı Bir Kimse İle Yiyince Ne Söylenir?


    590- Câbir'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde demiştir ki: "Re-sûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Cüzzamlı birinin elini tuttu da onu beraber (yedikleri) tabağa koydu. Sonra (peygamber ona) dedi: Allah'ın ismini anarak, Allah'a güvenerek ve O'na tevekkül ederek ye."[20]


    Misafir Ve Misafir Yerinde Olan Kimse Elini Yemekten Kaldırınca, Yemek Sahibi Onun Doymadığını Anlasa Ona "Ye" Demesi Ve Bunu Tekrarlaması Müstahabtır. İçmek İşinde, Koku Sürünmede Ve Diğer İkramlarda Da Böyle Yapar


    Bil ki, böyle hareket etmek kişinin zevcesine ve ondan başkasına karşı da müstahabdır; eğer yemekten ihtiyaçlarını karşılamadan ellerini kaldırmış olurlarsa, yemek az olsa bile...
    Buna delil, Buhârî'nin Sahih'inde Ebû Hüreyre'den rivayet ettiğimiz uzun boylu hadistir ki, orada Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in açık mucizeleri vardır. Şöyle ki: Ebû Hüreyre şiddetli bir şekilde acıkınca yol üzerinde oturdu. Kendisinin açlığım anlarlar ve ona ikramda bulu­nurlar diye,kendisine uğrayanlara Kur'andan (ayetler) soruyordu. (Gelip geçenler halini anlayamamışlardı). Sonra Peygamber (s.a.v) onun halini anladı. (Kendisi ile beraber ikramda bulunmak için Peygamber) onu Suf-fe arkadaşlarını çağırmaya gönderdi. Ebu Hüreyre onları (Peygamberin saadethanesine) getirdi. Sonra onların hepsini bir kadehdeki sütten içirip kandırdı. Nihayet şöyle deyinceye kadar olayla ilgili Hadisi anlattı: Re­sûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana şöyle dedi: "Ben ve sen kaldık (içmeyen değil mi?)" Dedim ki, doğru buyuruyorsun, ey Allah'ın Resu­lü. Bana: "Otur ve iç, dedi. Ben de oturdum ve içtim. Yine iç buyurdu, ben de içtim. Ben, hayır, seni hak olarak gönderene yemin ederim ki, ar­tık gönderecek yer bulamıyorum deyinceye kadar bana "iç" diyordu. Bana ver, dedi. Ben de kadehi ona verdim. Sonra Allah Tealâ'ya hamd etti, Besmele çekti ve artığı içti.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  2. #22
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Dualar ve Zikirler. (Darulkitap İslam Ansiklopedisi)

    Vasıtaya Veya Bineğe Binilirken Okunacak Duâ


    549- Hüseyin İbni Ali'den (Radıyallahu Anhüma) yapılan rivayetde de­miştir ki, Resûlüllah Sallaliahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Gemi­ye bindikleri zaman şöyle söylemeleri ümmetim için boğulmaya karşı bir güvencedir:
    "Bismillâhi mecrâha ve mürsâhâ, inne rabbî leğafurun ahim."
    "Geminin gidişi de duruşu da Allah'ın atlıyladır. Gerçekten Ruh hım çok bağışlayandır, çok merhametlidir. -Allah'ın büyüklüğünü gereği üzere bilemediler).[19]


    Yolculukta Duâ Etmek Mestahabdır


    550- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde demiştir ki Resûlüllah Sallaliahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Üç duâ vardır ki, onlar müstecabdır (kabul olunurlar), onlarda şübhe yoktur: Haksızlığa uğramışın duası, yolcunun (müsafirin) duası, babanın çocuğuna duası. "[20]


    Yolcunun Yüksek Ve Benzeri Yerlere Çıkışında Tekbir Getirmesi Ve Vadi GibiYerlere İnmesi Halinde Tesbîhde Bulunması


    551- Câbir'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde şöyle anlatmıştır: "Biz yüksek yerlere çıktığımız zaman tekbir getirirdik (Allahu Ekber, der­dik), indiğimiz zaman tesbihde bulunurduk (Sübhânellah, derdik)."[21]
    552- "insanın bir hayvana binince okuyacağı Duâ" bölümünde bun­dan önce sahih hadis olarak İbni Ömer'den (Radıyallahu Anhüma) yapı­lan rivayetde şöyle demişti:
    ''Peygamber ve onun akserleri yüksek yerlere çıktıkları zaman tekbir getirirlerdi. Aşağı indikleri zaman teşbih yaparlardı."[22]
    553- İbni Ömer'den (Radıyallahu Anhüma) yapılan rivayetde şöyle de -mistir: "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem hacdan yahut ömreden döndüğü zaman her yüksek yere yahut bir tepeye çıkınca üç defa tekbir getirirdi. Sonra, şöyle buyururdu:
    "Lâ ilahe illallahu vahdehû lâ şerike lehû. Lehu'I-müIkü velehü'I-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadir. Âyibûne tâibûne âbidûne sâcidûne lirabbi-nâ hâmidûnesadaka'llâhu va'dehû venasara abdehû vehezeme'l-ahzâbe vahdehû."
    "Allah'dan başka hiç bir İlâh yoktur; yalnız O vardır. O'nun ortağı yoktur. Bütün mülk O'nundur. Hamd O'na mahsustur. O, her şeye ka­dirdir. Tevbe ediciler olarak, ibâdet ediciler olarak, secde ediciler olarak, Rabbimize hamd ediciler olarak dönüyoruz. Allah sözünde sadık olmuş­tur, kuluna yardım etmiştir ve yalnızca düşmanları perişan etmiştir."[23]
    554- Ebû Musa El-eş'arî'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde de­miştir ki: Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile beraberdik. Bir vadi üzerine çıktığımız zaman Tehlîl ve Tekbîr getirirdik (Lâ ilahe illallah ve A İla hu Ekber, derdik.) Böylece seslerimiz yükselmişti. Bunun üzerine Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu: Ey inşalar! Kendinize zorluk çıkarmayın; çünkü siz ne işitmeyene, ne de gaibde olana seslenmi­yorsunuz. Alİalı sizinle beraberdir. Rahmeti ile yakındır, her şeyi (gizli aşîkâr) işitendir."[24]
    555- Öğüt almak bölümünde, daha önce Tirmi/î*nin kitabından nak­lettiğimiz hadisi şerifde Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle bu­yurmuştu: "Daima Allah'dan bir korku üzere bulun ve (yolda giderken) her yüksek yerde tekbir getir.
    556- Enes'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayet de şöyle demiştir: "Pey­gamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem yeryüzünden yüksek bir yere çıktığı zaman şöyle buyururdu: "Allâhümme leke'ş-şerefu alâ külli şerefin ve leke'l-hamdü alâ külli hâlin." (Allah'ım! Her şeref ve yükseklik üze-irde şeref, Sana mahsustur. Her halde de hamd Sanadır."[25]


    Hayvanı Ürküp Kaçan Kimsenin Okuyacağı Duâ


    557- Abdullah İbni Mes'ud'dan (Radıyallahu Anh) yapılan rivayette Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu anlatmış­tır: "Sizden birinizin hayvanı ıssız bir arazide ürküp kaçtığı zaman şöyle seslensin: Ey Allah'ın kullan tutuklayin, ey Allah'ın kullan tutuklayın!... Çünkü Aziz ve yüce olan Allah'ın yeryüzünde (göremediğiniz) bir yaka-layıcısı vardır, o hayvanı tutuklar."
    Derim ki: İlim bakımından büyük olan hocalarımızından biri bana şöyle anlatmıştır: Onun bir hayvanı -hatırladığıma göre bir katırı ürküp kaçtı. O kimse bu hadîsi biliyordu. Bunu söyledi, hemen Allah o hayvanı za- • man geçmeden tutuklatıp onlara gönderdi. Ben de bir defa cemaatle be­raberdim. İnsanlar arasından bir hayvan ürküp kaçtı. Onu yakalayama-dılar. Ben hadisi şerifde emredilen sözleri söyledim de, söylediğimden başka bir sebeb olmaksızın derhal hayvan durdu. (Böylece yakalanmış oldu.)[26]


    Serkeş Olan Hayvan Üzerinde Okunacak Duâ


    558- Din ilimlerinde kemal ve üstünlük vasıflarını, diyanet ve takvası ile bir araya toplamış bulunan1 Tabi'în âlimlerinin büyüğü meşhur Ebu Abdullah Yunus'dan (Allah kendisine rahmet etsin) yapılan rivayet de şöyle demiştir: "Hayvanında serkeşlik bulunan kimse hayvanının kulağına şu ayeti okursa, muhakkak Allah Tealâ'nın izni ile hayvan duraklar:
    "Efeğayra dinSâhi yebğûne ve îehû esleme men fissemâvâti vel arzı tav'-an ve kerhen ve ileyhi yurcaûn."
    "Onlar Allah'ın dininden başkasını mı arıyorlar? Oysa ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi ister istemez O'na boyun eğmiştir. Sonunda da O'na döndürüleceklerdir."[27]


    Bir Kasabaya Girmeyi İstesin Yahut İstemesin Onu Görünce Yolcunun Okuyacağı Dualar


    559- Süheyb'den (Radiyallahu Anh) yapılan rivayete göre şöyle anlat­mıştır:
    "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, içine girmek istediği bir kö­yü gördüğü zaman muhakkak şöyle derdi:
    "Allâhümme rabbe's-semâvâti's-seb'i ve mâ ezlelne ve'1-erazîne's-seb'i ve mâ akleine ve rabbe'ş-şeyâtîni ve mâ adlelne ve rabbe'r-riyâhi ve mâ zereyne, es'elüke hayre hazihi'I-karyeti ve hayre ehlihâ ve hayre mâ fîhâ ve neûzü bike min şerrihâ ve şerri ehlihâ ve şerri mâ fîhâ."
    "Ey yedi kat göklerin ve bunların barındırdıklarının, yedi kat arzın ve bunların taşıdıklarının Rabbı ve şeytanlarla şeytanların saptırdıklarının Ruhlu ve rüzgârların bunların savurduklarının Rabbı olan Allah! Senden bu köyün hayrını, halkının hayrını ve içinde bulunanların hayrını istiyo­rum. Bu köyün kötülüğünden halkının kötülüğünden ve köy içinde bulu­nanların kötülüğünden Sana sığınırım."[28]
    560- Hazreti Aişe'den yapılan rivayete göre, o şöyle anlatmıştır: "Re-sûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir yere girmek istediği zaman orayı görünce şöyle derdi:
    "Allâhümme innîes'elüke min hayrı hazihi ve hayri mâ cema'te fîhâ. Ve eûzü bike min şerrihâ ve şerri mâ cema'te fîhâ. Allâhümme'r-zuknâ, hayâhâ ve e'iznâ min vebâhâ ve habbibnâ ilâ ehlihâ ve habbib sâJihî ehli­hâ ileynâ.
    "Allah'ım! Bu yerin ve bu yerde topladığın bereketlerin hayrını Sen­den istiyorum. Buranın kötülüğünden ve içinde topladığın şeylerin kötü­lüğünden Sana sığınıyorum. Allah'ım, buranın bolluğu ile bizi rızıklan-dır ve vebasından (hastalığından bizi koru. Halkına bizi sevdir. İyi halkı­nı da bize sevdir)."[29]


    İnsanlardan Yahut Başka Şeyden Korkunca Okunacak Duâ


    561- Sahih bir isnadla Ebû Musa El-Eş'arî'nin şu hadisini daha önce yazmıştık:
    "Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir toplumun tehlikesinden korktuğu zaman şöyle derdi:
    "Allâhümme innâ nec'aiüke fînuhürihim ve neûzü bike min şurûrihim."
    "Allah'ım, Senin gücünle onların boğazlarını tıkarız ve onların kötü­lüğünden de Sana sığınırız.)"[30]
    Bu dua yanında musibet dualarını ve anlattığımız başka duaları oku­mak iyi olur.


    Cin Ve Şeytanlar Şekillere Bürünerek Yolcuya Göründüklerinde Okunacak Duâ


    562- Cabir'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayette Peygamber Sallal­lahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
    "Cinler-şeytanlar, şekillere bürünüp size göründükleri zaman, (onları savmak için) ezan okuyun."[31]
    Derim ki, El-ğîlân" şeytan ve cinlerden bir cinstir. Bun­lar onların sihirbazlarıdır. Bunların kötülüğünü ezanla savın; çünkü şey­tan ezanı işitince dönüp kaçar manası murad edilmektedir.
    Biz "insana arız olan şeyler" bölümünün başında Şeytan saldırısı için yapılacak dua ve zikirler arasında bunun benzerini daha önce yazmıştık. Bu konuda zikredilen Kur'an ayetlerini okumanın da uygun olduğunu söy­lemiştik.


    İnsanın Bir Yerde Konaklayınca Okuyacağı Dualar


    563- Havle binti Hakim'den (Radıyallahu Anha) yapılan rivayete gö­re, o demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyur­duğunu dinledim: "Kim bir yere inip konaklar da sonra şu sözleri söyler­se, o yerinden göç edinceye kadar hiç bir şey ona zarar veremez:
    Eûzü bikeh'mâtihi't-tâmmâti min şerri mâ haleka."
    "Ayıpvenoksanı bulunmayan Allah'ın kelimelerine (Kur'anına) sığı­nırım, yarattığı şeylerin kötülüğünden..."[32]
    564- Abdullah İbni Ömer İbni'l Hattab'dan (Radıyallahu Anhüma) ya­pılan rivayete göre, şöyle anlatmıştır:
    "Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Selîem yolculuğa çıktığı zaman ak­şam olunca şöyle buyurdu:
    "Ya arzu rabbî ve rabbükillâhu. Eûzü billahi min şerriki ve şerri mâ fîki ve şerri mâ hulika ftki ve şerri mâ yedibbu aleyki. Eûzü bike min ese-din ve esvede ve mine'l-hayyeti ve'1-akrebi ve min sakini'1-beledi ve min vâlidin ve mâ velede."
    "Ey arz! Benim ve senin Rabbın Allah'dır. Senin şerrinden, sende ola­nın şerrinden, sende yaratılanın şerrinden, üzerinde dolaşanların şerrin­den Allah'a sığınırım. Aslandan, soyguncudan, yılandan, akrebden, bel­delerde oturan cinlerden, İblisden ve şeytanlardan Rabbım Sana sığını­rım. "[33] (Yerin sakinleri) sözünden maksad yeryüzünde yaşayan cinler­dir. Vâlid (Doğuran) sözü ile İblis ve doğurduğu şeyle de, şeytanlar murad edilmiş olabilir.


    Seferden (Yolculuktan) Dönünce Okunacak Duâ


    Sünnet olan, Yolcu yüksek bir yere çıkınca yolcunun Tekbir getirmesi bülümünde biraz önce anlattığımız İbni Ömer'in hadisini söylemektir.
    565- Enes'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde şöye anlatmıştır: Ben, Ebû Talha ile Safiyye de Peygamberin devesi üzerinde peygamberin arka tarafında olduğu halde, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile (Hayber'den Medine'ye) dönüyorduk. Medine'nin görünüm yerine var­dığımız zaman Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştu:
    "Âyibûne, tâibûne,âbidûne lirabbinâ hâmidûne."
    "Tevbe ediciler olarak, ibadet ediciler olarak, Rabbimize ha in d edici­ler olarak dönüyoruz.” Medine'ye varıncaya kadar bunu söyler dururdu[34]


    Misafirin Sabah Namazından Sonra Okuyacağı Dualar


    Bil ki, Müsafir olmayanın sabah namazından sonra okuyacaklarını mi­safirin de okuması iyi olur. Bunun da açıklaması geçmişti. Bununla bera­ber şu rivayet ettiğimizi de söylemesi müstahab olur.
    566- Ebû Berze'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayete göre, şöyle de­miştir:
    "Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem sabah namazını kılınca,- (ravi der ki, sadece yolculukta olduğunu bilemiyorum)- arkadaşlarına duyura­cak şekilde sesini yekseltip şöyle derdi:
    “Allâhümme aslıh Iî dîniyellezî cealtehu ismete emrî. Allâhümme aslih lî dünyâyelletî cealte fîhâ meâşî."
    "Allah'ım! Benim işimin temeli kıldığın dinimi düzelt. Allah'ım! İçin­de geçimimi kıldığın dünyamı düzelt" ve üç defa:
    "Allâhümme, aslıh lî âhiretilletî cealte ileyhâ mercii.
    "Allah'ım! Dönüşümü kendesine yaptığın âhiretimi benim için düzelt)
    ve üç defa:
    "AHâhümme eûzü birizâke min suhtike, Allâhümme eüzü bike."
    "Allahım! Gazabından Senin rızâna sığınırım. Allâhım Sana sığınırım)
    ve üç defa:
    "Lâmâni'a limâ a'teyte ve lâ mu'tiyelimâ mena' te velâ yenfa'u zel-ceddi minke'l-ceddü."
    "Senin verdiğini engelleyici yoktur, vermediğini de verecek kimse yok­tur. Zengine (zenginliği) fayda vermez, zenginlik ancak Sendendir)."[35]


    Memleketini Görünce Okunacak Duâ


    Bu bölümden önceki Enes'den naklettiğimiz hadisi söylemek, bir köyü gördüğü zaman okunacak dualar bölümündekini okumak müstahab ol­duğu gibi şunu da okur:
    "Allâhümme'c-al lenâ bihâ karâren ve rızkan hasenen." "Allah'ım, burada kararlaşmayı bize nasib et ve güzel nzık ver)."


    Seferden (Yolculuktan) Dönüp De Evine Girince Okunacak Duâ


    567- İbni Abbas'dan (Radıyallahu Anhüma) yapılan rivayet de şöyle anlatmıştır: "Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem seferinden dönüp de evine girdiği zaman şöyle buyururdu:
    "Tevben tevben Hrabbinâ evben lâ yuğâdiru havben."
    (Rabbimize yönelerek tevbemizin kabulünü istiyoruz. (Rabbimiz bağış­layınca) günah bırakmaz)."[36]


    Yolculuğundan Dönen Kimseye Okunacak Duâ


    Yolculuğundan dönen kimseye: "Seni selâmet üzere getiren Allah'a hamd olsun" yahut: "Çevreni muhafaza edip toplayan Allah'a hamd olsun" demek yahut buna benzer söz söylemek iyi olur.
    Allah Tealâ şöyle buyurmuştur:
    "Eğer şükrederseniz elbette size (nimetlerimi) çoğaltırım."[37]
    Bundan sonraki bölümde yine bu konuda Hazreti Aişe'nin (Radıyalla-hu Anha) hadisi vardır.


    Savaştan Dönen Kimseye Okunacak Duâ


    568- Hazreti Aişe'den (Radıyallahu Anha) yapılan rivayetde o şöyle de­miştir: "Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir savaşta idi. (Savaştan dönüp de) eve girince onu karşıladım ve elinden tuttum. Dedim ki: Seni zafere ulaştıran, seni üstün kılan ve sana ikram eden Allah'a hamd ol­sun. .."[38]


    Hacdan Dönen Kimseye Okunacak Duâ Ve Hacının Okuyacağı Duâ


    569- İbni Ömer'den (Radıyallahu Anhüma) yapılan rivayetde, o şöyle anlatmıştır:
    "Bir genç Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelip şöyle dedi: Ben hac yapmak istiyorum. Bunun üzerine Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onunla beraber yürüdükten sonra şöyle dedi:
    "Zevvedekallâhu't-takvâ ve vecceheke fi'1-hayri ve kefâke'I-hemme."
    "Ey Genç! Allah sana takvâ'yı azık yapsın, seni hayırlara yöneltsin ve seni üzüntüden korusun." Genç dönüp geldiği zaman, Peygamber Sal­lallahu Aleyhi ve Selleme selâm verdi. Peygamber (ona) şöyle dedi:
    "Gabilellâhu hacceke ve ğafera zenbeke ve ahlefe nefegateke."
    "Ey genç! Allah haccını kabul etsin, günahlarını bağışlasın ve harcadı­ğının yerine sana rızık versin."[39]
    570- Ebu Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde şöyle de­miştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Allah'­ım, hac yapanın günahını bağışla, hac yapan kimsenin dua ettiği kimse­den de günahı bağışla. "[40]




    [1] Kur'anı Kerim, Âl-i İmrân Süresi: 159.
    [2] İbni Sünnî.
    [3] Ahmed b. Hanbel. Nesâî.
    [4] İbni Sünnî. Nesâî
    [5] Ebü Dâuıd.
    [6] Tirmizî
    [7] Tirmizî. İbni Mâce. Ahmed b. Hanbel. (Tirmizi, bu sahih ve lıasen bir hadistir, demidir.)
    [8] Ebû Dâvud. İbni Sünnî. Nesâî.
    [9] Tirmizî. (Tirmizî demiştir ki, bu hadis hasendir.)
    [10] Tirmizî. İbni Mâce. (Tirmizî demiştir ki, bu hasen hadistir.)
    [11] Ebu Dâvud. Tirmizî. (Tirmizî demişıir ki, bu sahih olan hasen bir hadistir.)
    [12] Kur'an-ı Kerim, Zuhruf Süresi: 12-14.
    [13] Ebû Dâvud. Tirmizî. Nesâî.
    [14] Müslim. Ebû Dâvud. Nesâî.
    [15] Müslim.
    [16] Tirmizı. Nesâî. İbni Mâce. Ahmed b. Hanbel.
    [17] Kur'an-ı Kerim, Hû d Sıiresi:41
    [18] Kur’an-ı Kerim, Zuhrul" SüreM:12
    [19] Kur'anı Kerim, Zuhruf Süresi: 67. İbni Sünnî
    [20] Ebü Dâvud. Tirmizı. İbni Mâce. Buhârî, Edebül-Müfred. (Tİrmizî demiştir ki, bu hasen bir
    hadistir.)
    [21] Buhârî, Nesâİ, Ibn Sünnî, Ahmed B. Hanbel
    [22] Ebû Dâvud.
    [23] Buhârî. Müslim. Muvatta'. Ebû Dâvud. Tirmizî. Nasâî.
    [24] Buhârî. Müslim. Ebû Dâvud. Tirmizî. Nesâî. İbni Mâce.
    [25] ibni Sünnî.
    [26] İbni Sünnî.
    [27] İbni Sünnî.
    [28] Nesâî. İbni Sünnî.
    [29] İbni Sünnî.
    [30] Ebû Dâvud. Nesâî.
    [31] İbni Sünnî. Nesâî.
    [32] Müslim. Muvatta. Tirmizî.
    [33] Ebû Dâvud, Nesâî.
    [34] Müslim
    [35] İbni Sünnî.
    [36] İbni Sünnî. Ahmed b. Hanbel.
    [37] Kur'anı Kerim, îbrahim Süresi:7.
    [38] İbni Sünnî. Müslim, Nesâî. Ebû Dâvud.
    [39] İbni Sünnî.
    [40] Beyhakî Süneninde. (Hakim demiştir ki, bu hadis Müslim'in şartına göre şahindir.)
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  3. #23
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Dualar ve Zikirler. (Darulkitap İslam Ansiklopedisi)

    17- YOLCULUĞA ÇIKANIN OKUYACAĞI DUALAR VE ZİKİRLER.. 1
    İstihare Ve İstişare. 1
    -(Allah'dan hayır istemek ve danışmak)1
    Yolculuğa Karar Verdikten Sonra Yapılacak Dualar Ve Zikirler. 2
    Evinden Çıkmak İsteyenin Yapacağı Dualar Ve Zikirler. 3
    Evden Çıkarken Okunacak Dualar Ve Zikirler. 4
    Yolcunun Vedalaşırken Okuyacağı Dua:4
    Hayırlı Kimselerden Duâ Ve Öğüt İstemek. 5
    Mukim Misafirden Daha Faziletli Olsa Bile, Mukimin Misafirden Hayırlı Yerlerde Kendisine Duâ Etmesini İstemesi Müstahabdır. 5
    Hayvana Veya (Bir Vasıtaya) Binince Okunacak Duâ. 5
    Bir Gemiye Binince Okunacak Duâ. 7
    Vasıtaya Veya Bineğe Binilirken Okunacak Duâ. 7
    Yolculukta Duâ Etmek Mestahabdır. 7
    Yolcunun Yüksek Ve Benzeri Yerlere Çıkışında Tekbir Getirmesi Ve Vadi GibiYerlere İnmesi Halinde Tesbîhde Bulunması7
    Hayvanı Ürküp Kaçan Kimsenin Okuyacağı Duâ. 8
    Serkeş Olan Hayvan Üzerinde Okunacak Duâ. 8
    Bir Kasabaya Girmeyi İstesin Yahut İstemesin Onu Görünce Yolcunun Okuyacağı Dualar9
    İnsanlardan Yahut Başka Şeyden Korkunca Okunacak Duâ. 9
    Cin Ve Şeytanlar Şekillere Bürünerek Yolcuya Göründüklerinde Okunacak Duâ. 9
    İnsanın Bir Yerde Konaklayınca Okuyacağı Dualar. 10
    Seferden (Yolculuktan) Dönünce Okunacak Duâ. 10
    Misafirin Sabah Namazından Sonra Okuyacağı Dualar. 11
    Memleketini Görünce Okunacak Duâ. 11
    Seferden (Yolculuktan) Dönüp De Evine Girince Okunacak Duâ. 11
    Yolculuğundan Dönen Kimseye Okunacak Duâ. 11
    Savaştan Dönen Kimseye Okunacak Duâ. 12
    Hacdan Dönen Kimseye Okunacak Duâ Ve Hacının Okuyacağı Duâ. 12


    17- YOLCULUĞA ÇIKANIN OKUYACAĞI DUALAR VE ZİKİRLER



    Bil ki, ikamet halinde olan kimse için gece-gündüz ve değişik hallerde müstahab olan daha önce belirttiğimiz zikirler, yolcu için de yine müsta-habdır. Ayrıca bu bölümle ilgili zikirler vardır ki, onlar maksada göre dağınık ve gerçekten çoktur. Ben Allah'dan yardım dileyerek ve O'na gü­venerek Allah Tealâ'nın izni ile bu zikirlere uygun bölümler ayırarak on­ları özetleyeceğim,


    İstihare Ve İstişare



    -(Allah'dan hayır istemek ve danışmak)


    Bil ki, kalbine yolculuğa çıkmak düşüncesi kime gelirse, bu konuda na-sihatına güvendiği duygulu ve anlayışlı bildiği din ve bilgisine güvendiği kimseye danışması müstahabdır. Allah Tealâ şöyle buyurmuştur:
    "(Ey Peygamber, yapılacak) işler hakkında sen mü'minlerle istişare et "[1] İstişarenin gereğine dair deliller çoktur. İstişarede bulunur da onu iyi görürse, bunun için yüce olan Allah Tealâ'ya istiharede bulunur. Şöy­le ki, farz namazdan başka iki rekât namaz kılar ve daha önce bölümün­de yazdığımız istihare duasını okur. Bu istiharenin delili de, Buhârî'nin sahihinden nakledilen geçmiş hadistir. Burada duanın edeblerini ve bu na­mazın şeklini takdim ediyoruz. Allah en iyi bilendir.


    Yolculuğa Karar Verdikten Sonra Yapılacak Dualar Ve Zikirler


    Yolculuk niyeti kesinleşince şu işleri başarmaya önem vermelidir: Ya­pılması gerekli olan şeyleri tavsiye ve vasiyyet etmelidir. Yapacağı vasiyet için şahid bulundurmalı. Arkadaşlık yaptığı yahut işkurduğu kimselerle helallaşmalidır. Ana-babasının ve hocalarının rızasını ve iyi ve şefkatli kim­selerin duasını almalıdır.
    Bütün günahlardan ve aykırı hareketlerden Allah'a tevbe eder ve O'-ndan mağfiret diler. Yolculuk için Allah'dan yardım ister. Yolculukla il­gili olan lüzumlu şeyleri öğrenmeye gayret göstermelidir.
    Eğer savaş için yola çıkılıyorsa, savaşçının muhtaç olduğu muharebe işlerini ve duaları, ganimet işlerini, savaştan kaçmanın büyük günahlar­dan olduğunu ve buna benzer şeyleri öğrenmeye gayret etmelidir.
    Eğer Hac ve-Ömre işi için yola çıkıyorsa, hac ibâdetlerini öğrenir ya­hut bununla ilgili bir kitab yanında bulundurulur. Hem öğrenir, hem de yanında kitab bulundurursa, daha iyi olur. Savaş için yahut başka bir iş için yola çıkan kimse de böyle yapmalıdır.
    Muhtaç olduğu bilgileri öğrenmek için yanında bir kitabın bulunması iyi olur. Eğer tüccar ise, ticaretin sahih ve haram olan işlerini, mubah ve mekruh olan halleri ve tercih sebeblerini öğrenir, Eğer insanlardan ayrı olarak ibâdet maksadı İle yolculuğa çıkmışsa, din konusunda ihtiyaç du­yulan şeyleri öğrenir. En önemli olan da bunu yapmaktır. Eğer sefere çı­kan avcılardan biri ise, avcıların muhtaç olduğu şeyleri yanında bulun­durduğu kitabdan öğrenir. Avlanması haram olan ve helâl olan hayvan­lar, helâl olan ve haram olan av aletleri, boğazlanmaları şart olan hay­vanların hangileri olduğu, köpek veya merminin öldürdüklerinde hangi­lerinin yeterli olduğu ve bunlar gibi benzeri meseleleri öğrenmiş olur.
    Eğer yola çıkan kimse çoban ise, yalnız başına sefere çıkan gibi din iş­lerini ve insan haklarını, hayvanlara yumuşak davranıîmasını, hayvanla­rı iyi gözetip onlara güzel bakmasını bu hususta dikkatli olmasını Öğre­nir. Hayvan sahihlerinden, ihtiyaç duyulduğu zaman hayvan kesebüme iznini de almalıdır.
    Eğer bir devlet başkanından diğer bir devlet başkanına yahut benzeri bir kimseye elçi olarak gönderilmişse büyüklerle konuşma âdabı ile ilgili şeyleri öğrenmeye önem gösterir ve yapılacak konuşmalarda verilecek ce­vaplan, ziyafet ve hediyelerden helal olan ile helâl olmayanı, gözetilmesi gerekli tavsiyeleri, gizli şeylerden hangilerinin açıklanacağını, hile ve al­datma yapılmayacağım, vefasızlığa sebebiyet verecek haram şeylerin ne olduğunu ve bunlar gibi benzeri işleri öğrenir. Eğer ahş-veriş için yahut ödünç işi için yahut diğer işler için vekil ise, yapacağı işlerle ilgili mesele­leri öğrenir. Satın alınması caiz olan ve caiz olmayan şeyleri, satılması caiz olan ve olmayan mallan, tasarrufta bulunacağı ve bulunamayacağı şeyleri, şahid tutmanın nerede şart olduğunu ve nerede buna gerek olma­dığını, hangi seferlere çıkıp çıkmayacağını öğrenir. Bütün isimleri geçen şu kimselerin deniz ahvalini bilip deniz yolculuğu yapılıp yapılamayaca­ğını tayin edebilmelidirler. Andığımız bu meselelerin hepsi fıkıh kitabla-rında vardır. Bunları bir araya getirip toplamak şu kitabımız için uygun değildir. Çünkü burada benim maksadım özellikle zikirleri anlatmaktır. Bu bilgileri öğrenmek, bu kitabın başında söylediğimiz gibi, zikirlerin ge­reği olan şeylerdir.
    Allah'dan başarı ve kendim için, dostlarım için, bütün müslamanlar için hayırlı akıbet dilerim.


    Evinden Çıkmak İsteyenin Yapacağı Dualar Ve Zikirler


    Yola çıkacağı zaman iki rekât namaz kılması müstahabdır. Âyetel-Kürsî'nin Fazileti:
    533- Çünkü Mut'im (Mukaddim) İbni'l-Mıkdâm (Radıyallahu Anha)ın naklettiği hadiste diyor ki, Resûllüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Yolculuğa çıkacak olan bîr kimse, ailesi yanında kıldığı iki rekât namazdan daha faziletli bir şey bırakmış olamaz." Bunu Tabe-rânî rivayet etmiştir. Alimlerimizden biri demiştir ki, birinci rekâtta Fati-ha'dan sonra "Kâfirûn" sûresini, ikinci rekâtta da "İhlâs" süresini oku­mak müstahabdır. Bazıları da demiştir ki, "Fatiha"dan sonra "Felak" süresini ve ikinci rekâtta da "Nâs" süresini okur.
    İki rekât namazı tamamlayıp selâm verince "Âyetel-Kürsî"yi okur. Ri­vayet edildiğine göre, evinden çıkmadan önce Âyetel-Kürsî'yi okuyan kim­seye, evine dönünceye kadar bir fenalık isabet etmez. Yine Kureyş" sûre­sini okumak müstahabtır.
    Büyük İmam Ebû'l-Hasan El-Kazvini, Şafi'i fukahasından, açık kera metler sahibi, yüksek meziyet ve ahlâk sahibi şöyle demiştir: Kureyş sû" resini okumak, her kötülük için bir koruyucudur.
    Ebu Tahir İbni Cahşeviye de şöyle demiştir: Bir yolculuğa çıkmak iste­miştim, fakat yolculuktan korkuyordum. Kazvinini'nin yanına vardım ki bana duâ etsin. Daha söze başlamadan kendiliğinden bana dedi: Kim yol­culuğa niyet eder de düşmandan yahut vahşi hayvandan korkarsa "Kureyş" sûresini okusun, çünkü onu okumak her kötülüğe karşı bir emandır. Bunun üzerine ben de okudum ve şu ana kadar bana bir fenalık dokunmadı. Bu okuyuşu yaptıktan sonra ihlâsla ve duygulu bir kalb ile duâ etmek müstahab olur. Okuyacağı en güzel duâ şudur:
    ' 'Allâhümme bike esteînu ve aleyke etevekkülü. Aîiâhümme zelîil lî su '-ûbete emri ve sehhil aleyye meşakkate seferî verzuknîmine'l-hayri eksera mimmâ etlubu vesrifannî külle şerrin. Rabbi'şrahlî sadrı ve yessir lî emrî. Allâhümme innî estahfizuke ve estevdi'uke nefsî ve dinî ve ehlî ve ekâribî ve külle mâ eriamte aleyye ve aleyhim bihî min âhiratin ve dünyâ. Fah~ feznâ ecmaîne min külli sû'in, yâ kerîmu!"
    (Allah'ım! Senden yardım istiyorum ve Sana güveniyorum. Allah'ım! İşimin güçlüğünü bana hafiflet ve yolculuğumun zorluğunu bana kolay-laştir. Hayırdan istediğim rızkın çoğunu bana ver ve her kötülüğü ben­den uzaklaştır. Rabbim, benim kalbimi genişlet ve işimi kolayladır. Al­lah'ım! Ben, nefsimi, dinimi, ailemi, akrabamı, bana ve onlara dünyâ ve ahiret işlerinden bütün ihsan ettiklerini koruyup muhafaza etmeni Sen­den istiyorum. Her kötülükten hepimizi koru, ey ikram sahibi!...)"
    Allah'a hamd ve Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e salât ve se­lâm getirerek duaya başlar ve yine bunlarla duayı bitirir.
    Oturduğu yerden kalkıp gideceği zaman, rivayet etiğimiz şu hadisi okur:
    534- Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edilmiştir:
    "Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, sefere çıkmak için oturduğu yerden kalktığı zaman:
    "AHâhümme ileyke teveccehtü ve bikeiğtesamtü. Allâhümmekfinî mâ hemmenî ve mâ lâ ehtemmü lehû. Allâhümme zevvidnî ettekvâ vağfir lî zenbî ve veccihnî li'1-hayri eynemâ teveccehtü."
    (Allah'ım! Senin rızâna yöneldim ve Sana güvendim. Allah'ım, önem­sediğim ve önemsemediğim şeylerden beni koru. Allah'ım, bana takvayı azık yap ve benim günahımı bağışla. Ben her nereye yönelirsem, beni hayra yönelt.)"[2]


    Evden Çıkarken Okunacak Dualar Ve Zikirler


    İnsan evinden çıktığı zaman yapacağı zikirleri kitabın baş tarafında söy­lemiştik. Bunlar yolcu için de müstahabdır. Ayrıca bu zikirleri çok yap­mak, ailesiyle akrabaları ile, arkadaşları ve komşuları ile vedalaşmak müs­tahabdır. Hem kendisine duâ etmelerini ister hem de onlara duâ eder.
    535- İbni Ömer (Radıyallahu Anh) Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sel­lem'in şöyle buyurduğunu anlatmıştır.
    "Bir şey Allah'ın korumasına bırakılırsa, Allah onu korur!"[3]
    536- Ebu Hüreyre'den, o da Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'-den rivayetinde, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu:
    “Yolculuğa çıkan kimse, geride bıraktığı kimselere şöyle desin:Sizi ,emanetleri zayi olmayana emanet ediyorum.”[4]
    537- Yine Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayetde Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu anlatmıştır:
    "Sizden biriniz yolculuğa çıkacağı zaman, (din) kardeşleri ile vcdalaş-sm. Çünkü Allah Tealâ onların dualarına hayır verir."


    Yolcunun Vedalaşırken Okuyacağı Dua:


    Yolculuğa çıkan kimsenin vedalaştiğı kimseye, Ebû Davud'un Süne-ninde rivayet edilen şu sözü söylemesi sünnettir:
    538- Kaze'a rivayetinde demiştir ki, İbni Ömer (Radıyallahu Anhüma) bana şöyle dedi: Gel, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Seliem benimle ve-dalaştığı gibi, ben de seninle vedalaşayım:
    "Senin dinini, emânetini ve işlerinin sonunu Allah'ın himayesine bıra­kıyorum. "[5]
    İmam Hattabî demiştir: Burada emanet, insanın ailesi ve geriye bırak­tığı şahıslar ve mutemedine teslim ettiği mallardır.
    Burada din de emanet konusu olmuştur. Çünkü yolculukta meşakkat olduğu için, din işlerinde bazı aksamalar olabilir.
    539- Nafi yolu ile İbni Ömer'den rivayet edildiğine göre, İbni Ömer şöyle demiştir: "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Selîem, bir adamla vadalaşa-cağı zaman onun elini tutar ve adam Peygamber Salîallahu Aleyhi ve Sel­lem'in elini bırakmadıkça onunla vedalaşmazdı ve Şöyle buyururdu: Se­nin dinini, emânetini ve işinin sonunu Allah'ın himayesine bırakı­yorum. "[6]
    540- Salim'den rivayet edildiğine göre, İbni Ömer yolculuk yapacağı zaman İnsana: "Bana yaklaş, Resülüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellemin bizimle vedalaştiğı gibi seninle vedalaşayım." der. Sonra şöyle söylerdi: Senin dinini, emânetini ve işinin sonunu Allah'ın himayesine bırakı­yorum. "[7]
    541- Sahih bir isnadla Abdullah İbni Yezid El-Hatmî Es-Sahabî'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde şöyle anlatmıştır: "Peygamber Sal­lallahu Aleyhi ve Seliem (sefere çıkan) askerle vedalaşacağı zaman şöyle buyururdu: Dininizi emânetinizi ve işinizin sonunu Allah'ın himayesine bırakıyorum."[8]
    542- Enes'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayete göre; "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bir adam gelip dedi ki: Ey Allah'ın Resulü, ben bir sefere (yolculuğa) çıkmak istiyorum. Bana azık ver. Peygamber (s.a.v) (ona) şöyle dedi: Allah sana azık olarak takvayı versin. (Adam daha fazla duâ isteği ile) bana çoğalt, dedi. Peygamber (s.a.v): Günahını ba­ğışlasın, buyurdu. Bana çoğalt, dedi. Peygamber (s.a.v): Nerede olursan, seni hayra Kavuştursun, buyurdu."[9]


    Hayırlı Kimselerden Duâ Ve Öğüt İstemek


    543- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, bir adam (Peygambere) şöyle dedi:
    "Ey Allah'ın Resulü! Ben yolculuğa çıkmak istiyorum, bana öğüt ver. Peygamber: Takva üzere bulun ve her yüksek yere çıkınca Tekbir getir, buyurdu. Adam dönüp gidince Peygamber (s.a.v): Allah'ım buna uzağı yaklaştır ve yolculuğu ona kolaylaştır." dedi.[10]


    Mukim Misafirden Daha Faziletli Olsa Bile, Mukimin Misafirden Hayırlı Yerlerde Kendisine Duâ Etmesini İstemesi Müstahabdır


    544- Ömer İbni'l-Hattab'dan (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde şöyle anlatmıştır:
    "Ömre ziyaretine (haccma) gitmek için Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den izin istedim. İzin verip buyurdu: Kardeşim, duandan bizi unutma. Bu şekilde peygamber bir söz söyledi ki, onun karşılığında bü­tün dünya benim olsa, beni öyle sevindirmezdi." Diğer bir rivayette Pey­gamber (Hazreti Ömer'e şöyle) dedi: "Kardeşim, duana bizi ortak yap.[11]
    Hayvana Veya (Bir Vasıtaya) Binince Okunacak Duâ


    Allah Tealâ şöyle buyurmuştur: "Allah sizin için gemilerden ve hay­vanlardan bineceğiniz şeyler yarattı, onların sırtlarına binip oturasınız diye. Sonra onların üzerine oturunca Allah'ın nimetini hatırlayıp şöyle diyesi-niz: (Bunları bizim hizmetimize veren Allah'ın sânı ne yücedir! (O, bü­tün noksanlıklardan bendir. O'nun ihsanı olmasaydı, biz bunlara güç ye-tiremezdik. Muhakkak ki biz Rabbimize dönmüş olacağız.)"[12]
    545- Ali İbni Rabîa'dan sahih isnadlarla rivayete göre şöyle demiştir: Üzerine binmesi için Ali İbni Ebû Talib'e (Radiyallahu Anh) bir hayvan getirildiği bir zamanda ben de bulundum. Hz. Ali ayağını üzengiye koy­duğu zaman "Bismillah" (Allah'ın adıyla) dedi. Hayvanın sırtına binip oturduğu zaman:
    "Elhamdülillâhillezî sehhara lenâ hazâ vemâ künnâ lehû mugarrinin. Ve innâ ilâ rabbinâ lemüngaîibûn,
    "Bunları bizim hizmetimize veren Allah'ın sânı ne yücedir! O'nun ih­sanı olmasaydı, biz buna güç yetiremezdik. Muhakkak ki biz, Rabbimize dönmüş olacağız." dedi.
    Sonra üç defa "El-Hamdü Lillâh" dedi. Sonra üç defa "Allahu Ekber" dedi. Sonra:
    "Sübbâneke innî zaîemtü nefsî fağfirlî innçhü lâ yağfiruzzünübe illâ ente."
    "Alah'ım, Seni tenzih ederim. Ben kendime yazık etlim, beni bağışla, çünkü günahları ancak Sen bağışlarsın" dedi. Sonra güldü. Kendisine so­ruldu: Ey müminlerin Emiri neden güldün? Şöyle cevab verdi:
    Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i gördüm, benim bu yaptığım gibi yapmıştı. Sonra gülmüştü. Ben (ona) sordum: Ey Allah'ın Resulü, neden güldün? Şöyle dedi:
    Noksanlardan, münezzeh olan senin Rabbın, kulunun şöyle demesin­den memnun kalır: Allah'tan başka günahları bağışlayanın yok olduğu­nu bilerek: Allah'ım Benim günahlarımı bağışla.[13]
    546- Abdullah İbni Ömer'den (Radıyallahu Anhümâ) rivayet edildiği­ne göre: "Resülüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, bir sefere çıkarken de­vesi üzerine oturunca üç defa tekbir getirirdi.Sonra (şu ayeti okurdu:"
    "Bunu bizim hizmetimize veren Allah'ın sânı ne yücedir. O'nun ihsanı olmasaydı biz buna güç yetiremezdik. Muhakkak ki biz Rabbimize dön­müş olacağız. "Allah'ım, biz bu seferimizde senden iyilik ve takva ve ra­zı olduğun amel istiyoruz. Allah'ım, bizim bu yolculuğumuzu kolaylaş-tır, uzaklığını bize yaklaştır. Allah'ım yolculukta sen koruyucusun, aile hakkında da gözeticisin. Allah'ım, yolculuğun meşakkatinden, üzüntülü halinden, mal ve aile hakkında kötü bir akıbetten Sana sığınırım." Seferden dönünce de bunları söylerdi ve şunu sözlerine eklerdi: Tevbe edi­ciler olarak, Rabbimize ibâdet ediciler olarak, hu m d ediciler olarak (se­ferimizden) dönüyoruz!"[14] Bu söz, Müslim'in rivayetidir. Ebû Davut rivayetine şunu ilâve etmiştir:
    "Peygamber ve askerleri hayvanlara bindikleri zaman tekbir getirirler­di. İndikleri zaman ise, teşbih ederlerdi (Sübhânellah derlerdi.)
    547- Abdullah İbni Sercis'den (Radiyallahu Anh) yapılan rivayctdc şöyle demiştir: "Resûlüllah Sallaliahu Aleyhi ve Sellem sefere (yola) çıktığı za­man yolculuğun güçlüğünden, üzüntülü akıbetten, iyi halden kötüye dön­mekten, zulme uğramışın duasından, aile ve mal hususunda fena görün­tüden Allah'a sığınırdı."[15]
    548- Sahih isnadlaria Abdullah İbni Sercis'den yapılan rivayete göre şöyle demiştir:
    "Peygamber Sallaliahu Aleyhi ve Sellem sefere çıktığı zaman şöyle bu­yururdu:
    "Allâhümme ente's-sâhibu fi's-seferi vel-halîfetü fi'l-ehli. Allâhüm-me innî e'ûzü bike min va'sâi's-seferi ve keâbcti'l-munkaiebi ve mine'I-havri bade'I-kevni ve min daveti'l-mazlûmi ve min sûi'l-manzari fil-ehü ve'1-mâli."
    "Allah'ım! Yolculukta her şeye sahih olan, geride kalan aile halkını koruyup idare eden sensin. Allah'ım! Yolculuğun meşakkatinden, akıbet üzüntüsünden, iyi halden kötüye dönüşten, haksızlığa uğramışın duasın­dan ve mal ile ailede kötü görüntüden Sana sığınırım."[16]


    Bir Gemiye Binince Okunacak Duâ


    Allah Tealâ buyurdu: "(Nuh) dedi: Allah'ın adım anarak (Bismillah diyerek) gidişinde ve duruşunda gemiye bininiz."[17]
    Yine Allah Tealâ buyurdu: "Allah sizin için gemilerden ve hayvanlar­dan bineceğiniz şeyler yarattı."[18] İki ayet sonuna kadar okunmalıdır.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  4. #24
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Dualar ve Zikirler. (Darulkitap İslam Ansiklopedisi)

    Düşmanla Karşılaşınca ve Bir Musibet Anında Okunacak Dualar:


    522- Bundan önce rivayet ettiğimiz hadis, Enes'den {Radıyaİlahu Anh) de rivayet edilmiştir. O şöyle demiştir:
    "Bir savaşta Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile beraberdik. Son­ra düşmanla karşılaşınca, şöyie dediğini duydum: Ey (ahiretteki) hesab gününün sahibi, yalnız Sana ibâdet ederiz ve ancak Senden yardım iste­riz. Ben gerçekten gördüm ki, düşman erkeklerin önlerinden ve arkala­rından melekler vuruyor ve onları düşürüyor. "[19]
    523- İmam Şafi'i (Allah ona rahmet etsin) t)mm kitabında mürse! bir isnadla Peygamber Sallailahu Aleyhi ve Sellem'den rivayetine göre Pey­gamber (s.a.v): "Ordular karşılaşınca, namaza durulunca, yağmur yağınca duânm kabul edilmesini isteyin." buyurdu.
    Ben derim ki: Kur'andan kolaya geleni okumak ve daha önce anlattı­ğımız musibet duasını okumak kuvvetli bir müstahabdır.
    Buhar! ve Müslim'de de şu duâ vardır:
    "Lâ ilâhe illâllâhu'l-azîmu'l-halîmu, lâ ilahe illâllâhu rabbu'I-arşi'l-azîmi, lâ ilahe illâllâhu rabbü's-semâvâti ve'1-arzı ve rabbü'l-arşı'i-kerîmi."
    "Büyük olan Halîm olan Allah'dan başka hiç bir İlâh yoktur. Büyük Arş'm Rabbı olan Allah'dan başka hiç bir İlâh yoktur. Göklerin Rabbı, Arzın Rabbı ve Kerîm olan Arş'm Rabbı Ailah'dan başka hiç bir İlâh yok­tur."
    Bu konuda daha önce yazdığımız başka bir hadisteki şu duayı da söyler:
    "Lâ ilahe iHâHâhu'I-halîmu'l-kerîmu, sübhanelîâhi rabbissemâvâti's-seb'i ve rabbi'l-arşi'l-azîmi, lâ ilahe illâ ente azze cârüke ve celle scnâükc,"
    "Halim ve Kerîm olan AHah'dan başka hiç bir İlâh yoktur. Vedi gö­ğün ve büyük Arşın Rabbı olan Allah bütün noksanlıklardan münezzeh­tir. Ancak Sen varsın, Senden başka hiç bir İlâh yoktur. Koruduğun azizdir, övgün yücedir.")
    Yine daha önce yazdığımız başka bir hadisi şerifdeki duayı okur:
    "Hasbünellâhu ve ni'me'I-vekîlü" "Allah bize kâfidir ve O ne güzel bir vekildir." Şunu da söyler:
    "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahi'1-azîzi'l-hakîmi, mâ şâellâhu lâ kuv­vete illâ billahi, i'tesamnâ billahi, istaannâ billahi. Tevekkelnâ alellâhi."
    (Kuvvet ve kudret ancak ve ancak Aziz ve Hakîm olan Allah'ındır. Al­lah'ın dilediği olur. Kuvvet ancak Allah'ındır. Allah'a güvendik, AHah'­dan yardım istedik, Allah'a tevekkül ettik."
    Yine şöyle söyler:
    "Hassantünâ küllenâ ecmaîne bi'1-hayyi'l-kayyûmillezîlâ yemûtu ebe-dâ. Ve defa'tü annâ assû'e bilâ havle velâ kuvvete illâ biljâhi'l-aliyyi'l-azîmi."
    "Ebediyyen Ölmeyen, her şeyi idare edip ayakta tutan, her an varlığı ile hayyolan Allah ile hepimizin korunduğuna inandım, büyük ve yüce olan Allah'ın kuvvet ve kudreti ile ancak kötülüğü bizden kaldırdım inan­cındayım.”
    Yine duasında şöyle söyler:
    "Ya kidîme'l-ihsâni, ya men ihsânühü fevka külli ihsanın. Yâ mâlike'd-dünyâ ve'1-âhireti. Yâ hayyu yâ kayyûmu yâ ze'1-celâli ve'1-ikrâmi. Yâ men lâ yu'cizuhû şey'un ve lâ yeteâzamuhû. Unsurnâ alâ a'dâ inâ hâülâi ve ğayrihim ve ezhirnâ aleyhim fi afiyetin ve selâmetin âmmetin acilen."
    "(Ey ihsanı kadîm olan, ey ihsanı her ihsanın üstünde olan, ey dünya ve âhirete sahih olan, ey hayyolan, ey kayyûm olan, ey azamet ve ikram sahibi bulunan, ey kendisini hiç bir şey âciz bırakamayip üzerine yükse-linmeyen (Allah)! Şu düşmanlarımıza ve onlardan başkalarına karşı bize yardım et ve afiyet ve selâmet üzere acilen bizi onlara üstün kıl."
    Tecrübeler göstermiştir ki, bütün bu anılan dualarda cihâda sağlam bir şekilde teşvik vardır.


    Gereksiz Olarak Savaşta Sesi Yükseltmenin Yaşarlığı


    524- Allah kendisine rahmet etsin Tâbi'in'den Kays İbni Ubâd'm şöyle dediği rivayet edilmiştir.
    "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ashabı, savaş esnasında ses­lenmeyi hoş görmezlerdi."[20]


    Düşmanını Korkutmak İçin Savaş Halinde İnsanın Ben Falan Kimseyim Demesi


    525- Resûllüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Huneyn (savaşı) gününde şöyle dedi: "Ben Peygamberim, yalan (söylemem!) Ben Abdülmuttabil'-in oğluyum."[21]
    526- Seleme İbnü'l-Ekvâ'dan yapılan rivayete göre, Hazreti Ali (Radı-yallahu Anhüma), Hayber fethinde Yahudi olan Hayber'li Merhab ile mü-bârezeye (ikili döğüşmeye) çıktığı zaman şöyle demişti: "Ben o kimseyim ki, anam bana aslan ismini vermiştir."
    Yine Seleme'den rivayete göre (Peygamberin doğuma yakın devesini aşıranlardan deveyi kurtarmak için Seleme onlarla çarpışmış ve deveyi kur­tarmıştı. Bu olayı kısaca anlatırken) deveden dolayı yağmacılarla çarpış­masında (onlara) şöyle demişti: "Ben Ekvâ'nın oğluyum, bugün de, ça­rpışmak için doğurulanların günüdür."[22]


    Çarpışma Halinde Şiir (Veya Ölçülü Söz) Söylemenin Müstahab Olduğu


    Bu bölümden önceki bölümde buna dair hadisler vardır.
    527- Berâ İbni Âzib'den (Radıyallahu Anhüma) yapılan rivayete göre bir adam ona şöyle dedi: Huneyn (savaş) gününde Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den (ayrılıp) kaçtınız mı? Berâ dedi ki; (biz kaçtık) lâ­kin Resülüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kaçmadı. Ben onu beyaz katı­rı üzerinde görmüştüm. Hâris'in oğlu Ebû Süfyan da yularından tutuyordu. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyordu: "Ben peygam­berim, yalan söylemem. Ben Abdülmuttalib'in oğluyum." Bir rivayette de Peygamber hayvandan "indi de duâ etti, yardım diledi." şeklindedir.[23]
    528- Yine Berâ'dan yapılan rivayetde şöyle anlatmıştır: "Ahzab (Hen­dek savaşı) gününde gördüm. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem bi­zimle beraber (hendek içinden) toprak kaldırıyordu. Toprak (derinliği ile) onun karnının beyazlığını örtmüş halde idi. O, şöyle diyordu: Allah'ım, Sen olmasaydın biz doğru yolu bulamazdık, sadaka veremezdik ve na­maz kılamazdık. Bizim üzerimize huzur indir ve düşmanla karşılaşırsak ayaklarımızı kaydırma. Şu kâfirler bize baş kaldırdılar. Bize bir kötülük yapmak isledikleri zaman kaçmayalım."[24]
    529- Enes'den (Radjyaüahu Anh) yapılan rivayetde şöyle demiştir; Mu­hacirlerle Ensar hendek kazmaya ve sıriianııda toprak taşımaya başladı­lar, şöyle diyorlardı: Biz, ölünceye kadar islâm üzere kalmak üzere Mu-hammed'e söz verip ona uyan kimseleriz."
    Diğer bir rivayette: "Biz ebedî kaldıkça eihad yapacağımıza söz ver­dik.1' seklindedir. Peygamber Saliallahu Aleyhi ve Scilcm de onlara ce­vap veriyordu: "Allah'ını, ancak âhirci hayrı vardır: Sen En.sar ve Mu­hacirlere bereket ver."[25]
    Allah Yolunda Yaralanana Sabır Ve Kuvvet Göstermek Ve Aldığı Yaradan Dolayı Kazandığı Sevabla Ve Ulaşacağı Şehidlik Derecesi İle Onu Müjdelemek Ve Bunun Sevincini Göstermek Ve Bunda Bize Bir Zarar Olmayıp Asıl Arzu Ve İsteğimizin Bu Olduğunu Belirtmek Müstahabdır.


    Allah Tealâ şöyle buyurmuştur: "Sen, Allah yolunda öldürülenleri ölü kimseler sanma. Gerçekte onlar Rableri. yanında dindirler, n/ıklandırı-hriar. Allah'ın kendilerine verdiği ihsandan dolayı sevinçlidirler. Arkala­rından gelip de kendilerine yetişemeyen (mücahidîcr) için, onlara bir kor­ku yoktur ve mah/un da olmayacaklardır diye (mücahid kardeşlerinin ha­line) sevinirler. Şehtdİer, Allah'dan bir nimet ve kerametle (kendileri için de) sevinirler. Muhakkak ki Allah, müminlerin mükâfatını zayi etmez. Kendilerine yara isabeı ettikten sonra Allah'ın ve Peygamberin davetine icabet edenler, böylece (görevlerini) güzel bir şekilde yapanlar ve (Allah ile Peygamberine muhalefet etmekten) korkanlar için büyük bir mükâfat 'vardır. Onlar o kimselerdir ki, insanlar onlara: "Düşmanlar size karşı (sa­vaşmak için) toplamdılar, onlardan korkun, diye haber verince, bu onla­rın imanını artırmış ve: Allah bize kâfidir, O ne güze! bir vekildir, demişlerdi. Sonra kendilerine bir keder dokunmadan Allah'dan bir nimet ve bir kazançla (Bedir savaşından) döndüler. Böylece Allah'ın rızasına uy­muş oldular. Allah büyük bir lütuf ve ihsan sahibidir."[26]
    530- Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayete göre Bi'ri Maûne olayında okuyucu hafızlar kâfirler tarafından pusuya düşürüldüler ve onları öldür­düler. Kâfirlerden bir adam, Enes'in dayısı olan Haram İbni Milhanı ok­la vurdu da onu deldi geçti. Bunun üzerine Haram şöyle dedi: Allahu Ek-ber! Kabe'nin Rabbine and olsun, ben (şehid olup) kurtuldum."[27]


    Müslümanların Üstün Çıkıp Galip Geldikleri Zaman Okunacak Dualar


    Böyle bir durumda Allah Tealâ'ya çok şükretmek, O'na hamd ve se­nada bulunmak, bizim güç ve kudretimizle değil, bunun Allah'ın ihsanı _ olduğunu itiraf etmek, zaferin Allah'dan olduğunu bilmek uygun olan iştir.
    Mücahidler, kuvvet ve çoklukları itibariyle gururlanmaktan ve kendi­lerini beğenmekten sakınmalıdırlar. Çünkü bu yüzden acziyete düşürül­mekten korkulur. Nitekim Allah Tealâ şöyle buyurmuştur:"
    Huneyn (savaşı) günü, hani çokluğunuz size güven (ve gurur) vermişti de, size hiç bir yarar sağlamamıştı. Yeryüzü bütün genişliği ile size dar gelmiş sonra arkanızı dönüp çekilmiştiniz. Sonra Allah'ın yardımı ile kâ­firlere galip geldiniz.”[28]


    Kerîm Olan Allah Korusun, Müslümanların Bozguna Uğradığını Görünce Okunacak Dualar


    Böyle bir hal görüldüğü zaman Allah'ı anıp yardımına sığınmak, O'-ndan mağfiret dilemek, O'na duâ etmek, kendi hak dinini üstün çıkara­cağına dair vâ'dının yerine getirilmesini istemek ve daha önce açıklanan musibet zamanına ait şu duaları okumak müstahab olur:
    "Lâ ilahe iilâllahıi'l-azîmu'l-halîmujâ ilahe illâllâhu rabbu'î-arşi'U azîmijâ ilahe illâllâhu rabbü's-semâvâti ve rabbü'I-arzi rabbü'l-arşi'l-kerîmi."
    "Halım olan, büyük olan Allah'dan başka hiç bir İlâh yoktur. Büyük Arş'ın Rabbı olan Allah'dan başka hiç bir İlâh yoktur. Göklerin Rabbı arzın Rabbı Kerîm Arş'ın Rabbı olan Allah'dan başka hiç bir İlâh yoktur."
    Bundan başka daha önce zikredilen duaları ve ilende gelecek korku ve tehlike anlarında söylenecek duaları da okumak müstahabdır. Bundan önce şiir şeklinde ölçülü söz söylemek bölümünde, anlatmıştık ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, (Huneyn savaşında) müslümanların bozgu­na uğradığını görünce, bindiği hayvandan indi, (Allah'dan) yardım-zafer diledi ve duâ etti. Bu duanın sonu zafer oldu." Resûlüllah'ın tutum ve hali sizin için güzel bir örnek olmuştur. "[29]
    531 -Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayete göre şöyle demiştir: Uhud sa­vaşı olduğu ve müslümanlar açığa çıktığı zaman, amcam Nâdir oğlu Enes şöyle dedi: Allah'ım! Şu müslüman kardeşlerimin düştüğü hezimet işin­den ötürü Senden özür diliyor ve şu kâfirlerin yapmış olduğu kötü şeyler­den de beriyim Sana sığınıyorum. Sonra amcam öne geçti de şehid olun­caya kadar çarpıştı. Biz onun üzerinde kılıç yahut süngü yahud ok darbe­lerinden seksen küsur tane bulduk.[30]


    Çarpışmada Üstünlük Göstereni Komutanınövmesi


    532-Seleme İbni'l-Ekva'dan (Radıyallahu Anh) uzun hadisi rivayet edil­diğine ve orada anlatıldığına göre, Medine korusunda kâfirler Peygamr berin devesini aşırmışlar. Seleme ve Ebû Katâde (Radıyallahu Anhüma) kâfirlerin arkasına düşmüşler ve çarpışarak deveyi kurtarmışlardı. Hadî­sin devamı sonunda dedi ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem (bi­zim başarımız için) buyurdu:
    "Bugün binicilerimizin hayırlısı Ebû Katâde ve piyadelerimizin hayır­lısı da Seleme olmuştur. "[31]


    Savaştan Dönünce Okunacak Dualar


    Bu konuda hadisler vardır. Bunlar İnşaallah "Müsafirin Zikirleri" bö­lümünde gelecektir. Başarı ancak Allah iledir.




    [1] Buhârî. Müslim.
    [2] Ebu Davud, Tirmizî, Nesaî lbn-i Mâce (Tirmizî demiştir ki, bu sahîh ve hasen bir hadîstir.)
    [3] Müslim
    [4] Müslim
    [5] Müslim
    [6] Buhari Müslim
    [7] Kur'ani Kerim, F.nl'al süresi:65.
    [8] Kur'anı Kerim, Nisa siîrcsi:84.
    [9] Buharı. Müslim. Tirmizî.
    [10] Kur'anı Kerim, En t al süresi: 45-47.
    [11] Kur'anı Kerim, Kamer süresi: 45-46./Buhârî. Müslim.
    [12] Buhârî. Müslim.
    [13] Buhârî. Müslim. Nesâî.
    [14] Ebû Dâvud.
    [15] Ebû Dâvud. Tirmizî Nesâî. (Tirmizî demiştir ki, bu Hasen bir hadistir.)
    [16] Ebü Dâvud. Nesâî.
    [17] Tirmizî.
    [18] İbni Sünnî.
    [19] İbni Sünnî.
    [20] Ebû Dâvud.
    [21] Buhâri. Müslim.
    [22] Buhâri. Müslim.
    [23] Buhâri. Müslim.
    [24] Buhâri. Müslim.
    [25] Buhâri. Müslim.Tirmizi.
    [26] Kur'anı Kerim Âl-i İmran: 169-174.
    [27] Buhârî. Müslim.
    [28] Kur'anı Kerim, Tevbe Süresi: 25,
    [29] Kur'anı Kerim, Ahzâb Süresi: 21
    [30] Buhârî. Müslim. Tirmizî.
    [31] Buhârî. Müslim.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  5. #25
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Dualar ve Zikirler. (Darulkitap İslam Ansiklopedisi)

    16- CİHADIN ZİKİRLERİ. 1
    Şehid Olmayı İstemenin Fazileti1
    Devlet Reisinin Ordu Kumandanını Allardan Korkmaya Teşvik Etmesi Ve Ona, Düşmanla Savaş İşlerinden Gerekli Olan Şeyleri, Düşmanlarla Anlaşma Ve Benzeri2
    Devlet Reisi Ve Ordu Komutani İçin Sünnet Olan, Savaş Yapılacağı Zaman Başka Bir Şeyi Gösterip Maksadı Gizli Tutmaktır.2
    Savaşanları Savaşa Teşvik Etmek Ve Bu. 2
    Savaş Zamanında Dua Edip Yalvarmak Ve Allah'dan İstemek. 3
    İslam Düşmanları Karşısında Okunacak Dualar. 3
    Düşmanla Karşılaşınca ve Bir Musibet Anında Okunacak Dualar:4
    Gereksiz Olarak Savaşta Sesi Yükseltmenin Yaşarlığı5
    Düşmanını Korkutmak İçin Savaş Halinde İnsanın Ben Falan Kimseyim Demesi6
    Çarpışma Halinde Şiir (Veya Ölçülü Söz) Söylemenin Müstahab Olduğu. 6
    Allah Yolunda Yaralanana Sabır Ve Kuvvet Göstermek Ve Aldığı Yaradan Dolayı Kazandığı Sevabla Ve Ulaşacağı Şehidlik Derecesi İle Onu Müjdelemek Ve Bunun Sevincini Göstermek Ve Bunda Bize Bir Zarar Olmayıp Asıl Arzu Ve İsteğimizin Bu Olduğunu Belirtmek Müstahabdır.7
    Müslümanların Üstün Çıkıp Galip Geldikleri Zaman Okunacak Dualar. 7
    Kerîm Olan Allah Korusun, Müslümanların Bozguna Uğradığını Görünce Okunacak Dualar7
    Çarpışmada Üstünlük Göstereni Komutanınövmesi8
    Savaştan Dönünce Okunacak Dualar. 8


    16- CİHADIN ZİKİRLERİ


    Cihâda çıkış ve dönüş zikirleri, ilerde gelecek olan "Yolculuk zikirleri" bölümünde anlatılacaktır.
    Şehid Olmayı İstemenin Fazileti


    507- Enes'den (Radıyallahu Anlı) rivayet edildiğine göre demiştir ki: "Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ümmü Haram'ın evine vardı da (orada) uyudu. Sonra gülerek uyandı. Ümmü Haram ona sordu: Ey Al­lah'ın Resulü, neden güldün? Peygamber (S.A.V.) buyurdu:
    "Ümmetimden bazı insanlar, şu deniz üzerinde tahtlara oturmuş neş'-eli padişahlar gibi yüzüp giden savaşçılar olarak bana gösterildi. Ümmü Haram dedi: Ey Allah'ın Resulü, benim için duâ et de, beni onlardan yap­sın. Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'de ona duâ etti."[1]
    (Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in teyzesi olan Ümmü Haram, hicretin yirmi yedinci yılında kocası Ubâde İbni Sâmit ile deniz aşırı Kıb­rıs'ın Fethine iştirak etmiş ve orada hayvan üzerinden düşerek şehid ol­muştur. Böylece Hazreti Peygamberin duası kabul olunmuş ve mucizesi de zahir olmuştur.)
    508- Mu'az'dan (Radıyallahu Anh) rivayet, edildiğine göre, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu dinlemiştir: "Kim içinden sıdk ile Allah yolunda ölmeyi Allah'dan dilerse sonra ölürse, yahut öldü-rülürse, muhakkak onun için şehid sevabı vardır.[2]
    509- Enes'den (Radiyallahu Anlı) rivayet edildiğine göre demiştir ki Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellcm şöyle buyurdu:
    “Kim sâdık olarak şehâdcii isterse, düşman tararından öldürülmesc bile kendisine şehidlik sevabı verilir.[3]
    510- Sehl İbnj Huneyf'den (Radıyallahu AnJı) rivayet edildiğine göre Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
    "Kim Allah Tealâ'dan şehid olmayı sıdk ile isterse, yalağında ölse bi­le,-Allah onu şehidler mertebesine ulaştırır.”[4]


    Devlet Reisinin Ordu Kumandanını Allardan Korkmaya Teşvik Etmesi Ve Ona, Düşmanla Savaş İşlerinden Gerekli Olan Şeyleri, Düşmanlarla Anlaşma Ve Benzeri


    511- Büreydç'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, şöyle-de-miştir: "Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, bir ordu yahut bir birlik üzerine bir kumandan görevlendirdiği zaman, kendi tutumu hakkında Al­lah Tealâdan korkmasını ve beraberinde olan müslümanlara iyi davran­masını tavsiye ederdi, sonra şöyle buyururdu: Allah'ın adını anarak Al­lah yolunda savaşın, Allah'ı inkâr edenlerle çarpışın, yağmacılık yapma­yın, ahde vefasızlık etmeyin, burun-kulak gibi uzuvları kesmeyin, çocuk öldürmeyin. Müşriklerden düşmanlarınla karşılaştığın zaman, onları üç şeye davet et."[5] Böylece uzun boylu olan hadisi şerifi anlattı. (Hadi­si şerifin devamında davet edildikleri üç şey: İslâmı kabul, yındlarından hicret ve İslâm hâkimiyetine girip cizye vermektir.)


    Devlet Reisi Ve Ordu Komutani İçin Sünnet Olan, Savaş Yapılacağı Zaman Başka Bir Şeyi Gösterip Maksadı Gizli Tutmaktır.


    512- Kâb İbni Malik'dcn (kadıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: (Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, savaş için bir sefere çık-mak istediği zaman sırrım saklar, başka şey açığa vururdu."[6]
    savaşan kimseye yahut savaşmaya yardım İçin çalışana yüzüne karşı dua etmek ve


    Savaşanları Savaşa Teşvik Etmek Ve Bu


    Allah Tealâ buyurmuştur: "Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et! [7]
    Yine Allah Tealâ buyurmuştur: '"Müminleri de (savaşa) teşvîk et![8]
    513- Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre.şöyle demiş­tir: ''Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hendek savaşı hazırlığına çıktı. O zaman Muhacirlerle Ensar bir sabahın soğuğunda hendek kazıyorlar­dı. Onlardaki yorgunluk ve açlığı Peygamber (S.A.V) görünce şöyle bu­yurdu: Allah'ım! Gerçek yaşayış âhiret yaşayışıdır. Sen Ensar'a (Medi-neli ashaba) ve Muhacirlere (Mekke'den Medineye göçenlere) mağfiret buyur."[9]


    Savaş Zamanında Dua Edip Yalvarmak Ve Allah'dan İstemek


    Azîz ve Yüce olan Allah şöyle buyurmuştur: "Ey iman edenler! (savaş için düşman) bir toplulukla karşılaştığını?, zaman ayak direyin ve Allah'ı çok anın ki, başanyaulaşasınız. Allah'a ve O'nun peygamberine itaat edin, birbirİııizle çekişmeyin; sonra içinize korku düşer ve kuvvetiniz kaybo­lur. Hem de sabırlı olun; çünkü Allah sabredenlerle beraberdir. Bir de, yurdlarından şımarıklıkla ve insanlara gösteriş için çıkanlar ve Allah yo­lundan çevirenler gibi olmayın."[10]
    Alimlerden bin demiştir ki, bu ayeti kerime, savaşın edebleri konusun­da gelenleri en iyi şekilde bir araya toplayandır.
    514- İbni Abbas'dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre demiş­tir ki, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem (Bedir Savaşında) çadırında iken şöyle duâ etmiştir: "Allah'ım! (müminlere zafer vereceğine dair) verdiğin sözünü ve va'dını yerine getirmeni Senden istiyorum. Allah'ım! Eğer dilersen (müminler helak olur da) bu günden sonra Sana ibâdet edil­mez. Bunun üzerine Ebû Bekir (Radıyallahu Anh) Peygamberin elini tu­tup şöyle dedi: Ey Allah'ın Resulü, Rabbinden İsrarla dilekte bulundun, (üzülme, duan) yetişir. Sonra şu ayeti okuyarak Peygamber (çadırdan çık­tı): "Kâfirler topluluğu yakında (Bedir savaşında) bozulacak ve arkaları­nı dönüp kaçacaklardır. Esasen onların vadedildikleri azab vakti kıya­mettir. Kıyametin azabı ise daha dehşetli ve daha acıdır."[11]
    Buhârî'nin rivayetine göre bu olay Bedir gününde olmuştur. Müslim'­in rivayetinde ise, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem kıbleye döndü sonra iki elini kaldırıp Rabbine seslenerek şöyle söylemeye başladı:
    "Allah'ım! Bana verdiğin sözü yerine getir. Allah'ım, bana va'd etti­ğini (zaferi) ver. Allah'ım, müslümanlardan ibaret bu topluluk helak olur­sa, yeryüzünde Sana ibâdet edilmez. Ellerini uzatmış bir halde Rabbine seslenerek duâ edip duruyordu; öyleki (sırtından) hırkası düşmüştü."


    İslam Düşmanları Karşısında Okunacak Dualar


    515- Abdullah İbni Abı Evfâ'dan (Radıyallahu Anhüma) rivayet edil­diğine göre şöyle anlatmıştır:
    "Resûlüllah Sallaflahu Aleyhi ve Sellem, düşmanla karşılaştığı günler­den birinde, güneş (batıya doğru) meyledinceye kadar bekledi sonra in­sanlar arasında kalkıp şöyle buyurdu: Ey insanlar! Düşmanla karşılaş­mayı arzu etmeyin, Allah'dan afiyet isteyin. Fakat düşmanla karşılaştığı­nız zaman, sabredin (ve direnin). Biliniz ki Cennet, kılıçların gölgesi al­tındadır. Sonra buyurdu: Ey kitabları indiren, bulutlan yürüten ve düş­manları parişan eden Allah'ım! Düşmanları perişan et ve bizi. onlara ga­lip kıl."[12] ' Bir rivayette de şöyle duâ etmiştir;
    Ey Kitabları indiren, çabuk hesab gören Allah'ım! Düşmanları peşiran et, Allah'ım onları perişan et ve onları dağıt."
    516- Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, şöyle anlat­mıştır: "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem sabahleyin Hayber'e baskın yaptı. (Düşmanlar) onu ve orduyu görünce, Muhammed ve ordusu! de­diler de, kaleye sığındılar. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem iki eli­ni kaldırıp buyurdu: Allahu Ekber, Hayber harab olsun! Biz düşman bir kavmin bölgesine girdiğimiz zaman, azabla korkutulanların sabahı kötü olur."[13]
    517- Sahih bir isnadla Sehl İbni Sa'd'dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "İki duâ var ki, (boş) çevrilmezler, yahut nadiren çevri­lirler: Ezan zamanında duâ etmek, savaşta birbirine saldınldığı zaman ya­pılan duâ."[14]
    518- Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre şöyle demiş­tir: "Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem savaş yaptığı zaman:
    "Allah'ım, Sen benim kuvvetimsin ve yardımcimsın. Seninle (düşma­nı) engellerim, Senin gücünle saldırırım ve Senin yardımınla çarpışırım" derdi.[15]
    519- Sahih isnadla Ebû Musa El-Eş'ari'den (Radıyallahu Anh) rivaye­te göre şöyle anlatmıştır:
    "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, bir düşman kavmin saldırı­sından endişelendiği zaman:
    "Allah'ım, Senin gücünle onların boğazlarını tıkarız ve kötülüklerin­den Sana sığınırız.”derdi.[16]
    520- Umâre İbni Za'kere'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildildiğine göre demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'im şöyle buyur­duğunu dinledim: Allah Tealâ buyuruyor ki, Benim mükemmel kulum o kimsedir ki, savaş zamanında dengi ile karşılaştığında beni anar"[17]
    521- Câbir İbni Abdullah'dan (Radıyaİlahu Anhüma)rivayetde demiş­tir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Selem Huneyn (savaşı) gününde şöyle buyurdu: "Düşmanla karşılaşmayı arzu etmeyin. Çünkü siz onlar tara­fından nasıl bir belâya uğrayacağınızı bilemezsiniz. Fakat onlarla karşı­laşınca da şöyie deyin:
    "Allah'ım! Sen bizim de Rabbımızsın, onların da Rabbısın. Bizim kaîb-İerlmiz de, onların kalbleri de Senin kudret elindedir. Onlara ancak sen üstün gelirsin."[18]
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  6. #26
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Dualar ve Zikirler. (Darulkitap İslam Ansiklopedisi)



    Meş'arü'l-Haram'dan Mina'ya Dönüşte Müstahab Olan Dualar Ve Zikirler


    Gün ağarınca, Meş'arü'l-Haram'dan Mina'ya doğru yönelir. Yapaca­ğı iş, Telbiye, zikir ve duaları çok tekrarlamaktır. Bu Telbiye zamanının sonu olduğu içinTelbiyeyeönem verir. Olabilir ki, ömründe bundan son­ra bir daha Telbiye mukadder olmaz.


    Nahir (Kurban Bayram) Günü Mina'da Müstahab Olan Dualar Ve Zikirler


    Meş'arü'l-Haram'dan ayrılıp Mina'ya ulaşınca şöyle demek müstahab­dır:
    (Elhamdü lillâhi'llezî belleğanîhâ salimen muâfen. Allâhümme hazihî minen, kad eteytühâ ve ene abdüke ve fîkabzetike. Es'elüke en temünne aleyye bimâ menente bihî alâ evliyâike. Allâhümme innîe'ûzü bike mine'l-hirmâni ve'1-mus'îbeti fi dînî, yâ erhame'r-râhimîn.)
    "Selâmet ve afiyetle beni Mina'ya ulaştıran Allah'a hamd olsun. Al­lah'ım burası Mina'dır. Senin kulun olarak ve kudretin altında buluna­rak buraya geldim. Velî kullarına ihsan ettiğini bana da ihsan etmeni Sen­den istiyorum. Allah'ım! Mahrumiyetten ve dinimde musibetten Sana sı­ğınıyorum, ey merhamet edenlerin en merhametlisi!..."
    Akabe (Büyük Şeytan) taşlarını atmaya başlayınca ilk taşla Telbiye'yi keser. Orada duâ için beklemek sünnet değildir. Kurbanı varsa onu bo­ğazlar yahut keser. Kesim ve boğazlama zamanında şöyle der:
    (Bismillâhhi vallâhu ekber. Allâhümme salli ala muhammedin ve ala âlihî ve sellim.. Allâhümme minke ve ileyke, tekabbel minnî )
    "Allah'ın adıyla (kesmeğe) başlarım. Allah her şeyden büyükfür Al lah'ım! Muhammed üzerine ve ailesi üzerine rahmet el ve selâmet ve Allah'ım, Senden bana ulaşan Senin hediyendir. Benden (bu kurban ibâ detimi) kabul et" Eğer başkası adına hayvanı kesiyorsa "Falancadan ka"
    bul et" söyler. Kurbanı kestikten sonra başını traş eder. Başını traş eder" ken eliyle alnını tutup tekbir getirmesini sonra şöyle demesini bazı alim lerimiz müstahab görmüşlerdir.
    (Elhamdü lillâhi alâ mâ hedânâ, vclhamdü lillâhi alâ mâ en 'ame bihî aleynâ. Allâhümme hazihî nâsiyelî fetakabbel minnî veğfir lî zünûbî. Al-lâhümme'ğfir lî ve li'1-muhallikîne ve'1-mukassırîne yâ vâsia'l-mağfireti, amîn.)
    "Bizi doğru yola ilettiğinden dolayı hamd Allah'a mahsustur. Bize ver­diği nimetlerden dolayı hamd Allah'adır. Şu benim alnımdır, benden ibâ­detimi kabul et, günahlarımı da bağışla. Allah'ım beni, traş olanları ve saçlarını kısaltanları bağışla, ey mağfireti geniş olan Allah!... Allah'ım kabul et."
    Traşı tamamlayınca tekbir alıp şöyle der:
    (Elhamdü Iillâhillezî kada annâ nüsükenâ. Allâhümme zidnâ îmânen ve yakînen ve tevfikan ve avnen veğfir lenâ ve liâbâinâ ve ümmehâtinâ ve'1-müslimîne ecnıaîn.)
    "Bizim hac ibâdetimizi yerine getiren Allah'a hamd olsun. Allah'ım imanı, gerçek anlayışı, başarıyı ve yardımı bize artır. Bizi, babalarımızı, analarımızı ve bütün miislümanları bağışla."
    504- Sahabî olan Nübeyşetü'1-Hayr El-Hüzelî'den yapılan rivayetde de­miştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Teşrik günleri (bayram günü ile diğer üç gün) yemek içmek ve Allah Tealâ'yi zikretmek günleridir."[3]
    Onun için zikirleri çok yapmak müstahabdır. Zikirlerin en faziletlisi de Kur'an okumaktır. Sünnet olan, taş atma günlerinde, (küçük Şeyta­na) taş attıktan sonra orada beklemektir. Kıbleye (Kabe'ye) döner, Allah Tealâ'ya hamd eder, tekbir getirir tehlil yapar (Lâ İlahe illallah, der), tes-bihde bulunur (Sübhânellah, der) ve kalb huzuru ile ve azaların vakan ile duâ eder. Bu şekilde Bakara süresini okuyacak kadar bir zaman bek­ler. İkinci (orta şeytana) taş atışda da aynen böyle yapar. Fakat üçüncü (Akabe-Büyük Şeytan) cemresinde beklemez.
    Mina'dan ayrılınca, hac tamamlanmış olur. Artık hacla ilgili bir zikir kalmaz. Ancak bir müsafir hükmünde olur. Sadece müsafirler için müs­tahab olan Tekbir, Tehlil, Tahmid, Temcid ve bunlardan başka zikirleri yapması müstahab olur. Bunların açıklaması İnşaatları ileride gelecektir.


    Zemzem Suyunu İçerken Okunacak Dualar


    505- Câbir'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Zemzem su­yu hangi şey (niyeti) ile içilmişse onun içindir."[4]
    Alimlerin ve seçkin kimselerin üzerinde yürüdüğü esas budur. Yüksek niyet ve arzuların gerçekleşmesi için Zemzem suyunu içtiler ve arzularına kavuştular.
    Alimler demişlerdir ki, hastalıktan yahut başka bir şeyden şifa bulmak için yahut mağfirete kavuşmak için Zemzemi içen kimsenin içme anında şöyle demesi müstahab olur:
    (Allahümme innehû belaganîenne resûlellâhi (Saüallâhu aleyhi ve sel-leme) kale: "Mâu zemzeme limâ şuribe lehû. " Allâhümme ve innî esra-buhû litağfire lî ve Htef'ale bî keza ve kezâ..,Fağfir lî ev îf'al ev: "Allâ­hümme innî eşrebuhû müsteşfiyen bihî feeşfinî.)
    "Allah'ım! Resûlullah Sutlu I la hu Aleyhi Ve Sellem'in şöyle buyurdu­ğu bana ulaştı: "Zemzem suyu ne niyet için içilmişse onun içindir." Al­lah'ım, ben bunu, beni bağışlaman için ve bana şu şu ihsanlarda bulun­man için içiyorum. Beni bağışla, yahut şöyle ihsanda bulun, yahut: Al­lah'ım Senden şifa dileyerek içiyorum; bana şifa ver ve benzeri dualarda bulunur." Allah en doğrusunu bilendir.
    Mekke'den çıkıp vatanına dönmek istediği zaman veda (ayrılış) için ta­vaf yapar. Sonra Mültezeme gidip orada bulunur ve duâ eder:
    (Allâhümme, el-beytü beytüke. Ve'1-abdü abdüke vebnü abdike vebnü emetıke. Hameltenîalâ mâ sahharte lîmin halkike, hattâ seyyertenî fî bi-lâdike ve belleğtenî bini'metike hattâ eântenî ala kadâi menâsikike fein künte radîte annî fezded annî ndan ve illâ femine'1-âne, kabîe en yen'â ân beytike dârî. Hazâ evânü insırâfî in ezinte lî ğayre müstebdilin bike ve lâbibeytike ve lâ râğıbm anke ve la an beytike. Allâhümme feeshibnî el-âfiyete fî bedenî ve'1-ismete fî dînî ve ahsin münkalebî verzuknî tâate-ke mâ ebkayteni. Vecma'lîhayriyi'l-âhireti ve'd-dünyâ. İnneke ala külli şey'in kadîr.)
    "Allah'ım, bu bey t Senin beytindir. Bu kul da Senin kulundur ve ku­tunun oğludur, kadın kulunun da oğludur. Yaratıklarından benim hiz­metime verdiğin vasıtada beni taşıdın; öyle ki beni memleketlerinde do- , .aştırdın ve nimetlerine ulaştırdın da hac ibâdetlerini yerine gtirinceye ka­dar bana yardım eltin. Eğer benden razı olmuş isen, benden rızânı ço­ğalt. Eğer razı olmamış isen, yerim Senin Bcyt'inden uzaklaşmadan önce şimdi razı ol. Sana ibâdetten ve Bcyt'inden yüz çc> irmeksizin. Senin rı­zândan ve Bcyt'inden ayrılmaksmn eğer bana izin verirsen bu benim dö­nüş /amammdır. Allah'ım, vücûdumda ve dinimin korunmasında afiyeti bende bulundur. Dönüş yerimi güzel yap. beni yaşattığın müddet Sana itaati bana rızık olarak ver. Dünya ve âhiret hayırlarını benim için topla. Muhakkak ki. Sen her şeye kadirsin."
    Bu duayı okumaya başlar ve Allah Sübhânchû ve Tealâ'ya hamd ile, Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Scllem'e salât ile tamamlar, diğer sözü geçen dualarda olduğu gibi...
    Eğer Mekke'den ayrılacak olan hayız halinde bir kadın ise, Mescid'in kapısında durur ve bu duayı ovada yapar ki, bu da müstahabdır. Sonra döner ve ayrılır. Allah en iyi bilendir.


    Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem'in Kabrini Ziyaret Ve Huzrunda Yapılacak Dualar


    Bil ki, Hac yapan kimsenin, Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Scllem'i ziyaret etmesi gerekir, isler yolu istikametinde olsun, ister olmasın. Çün­kü Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i ziyaret etmek, Allah'ın rıza­sına uygun olarak yapılan işlerin en önemlilerinden ve en kazançlı olan-lanndanchr. İstenen şeylerin de en fazUetlilcrindendir. Ziyarete yöneldiği zaman, yol esnasında Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem üzerine çok salât getirir. Gözü Medine'nin ağaç ve Harem bölgesine ulaştığı ve şehir tanındığı zaman, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem üzerine "salât ve selâmı" çoğaltır.-Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i ziyaretten dolayı Allah’dan sevab ister ve bu sebeble dünya ve ahirette kendisini mutlu diler Şöyle der:
    (Allâhümme'ftah aleyye ebvâbe rahmetike verzuknî fiziyareti kabri ne-biyyike (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) mâ rezaktehö evüyâeke ve ehle tâa-tike. Vağfir lî verhamnî yâ hayre mes'ûlin.)
    "Allah'ım rahmet kapılarını bana aç ve Peygamberin Sallallahu Aley­hi ve Sellem'i ziyaretten dolayı, velî kullarına ve Sana itaatkâr olanlara verdiğin rızıkla beni rızıklandır. Beni bağışla, bana merhamet et, ey di­lekte bulunulanların en hayırlısı!.."
    Mescide gireceği zaman, diğer mescidlere girerken söylenenleri söyle­mek müstahab olur. Kitabın başında bunu söylemiştik. Mescid içinde iki rekât "Tahiyyatü'l-Mescid = Mescide hürmet" namazı kılınca Peygam­berin mükerrem kabrine gider. Kabri şerifirl duvarından üç metre kadar uzağında yüzü ona dönük ve arkası kıbleye doğru dönük olarak durur ve sesini yükseltmeyerek orta bir sesle selâm verir ve şöyle söyler:
    (Esselamu aleyke yâ resûlellâh, esselâmü aleyke yâ hıyeretellâhi min hal­kını esselâmü aleyke yâ habîbellâh, esselâmü aleyke yâ seyyidel-mürselîne vetetemennebıyyîne, esselâmü aleyke ve ala âlike ve ashâbike ve ehli bey-tıke ve alennebıyyîne ve sâirissâlihme. Eşhedü enneke belleğternsâlete ve eddeyte 1-emanete ve nesahte'l-ümmete. Fecezâke'llâhu annâ efdale mâ, ceza resülen resülen an ümmetihî.)
    "Sana selâm olsun ey Allah'ın Resulü, sana selâm olsun ey Allah'ın yaratıkları içinden Allah'ın seçkini, sana selâm olsun ey Allah'ın mahbu-ou, sana selam olsun ey peygamberlerin efendisi ve Resullerin sonuncu­su, sana ve ailene, ashabına ve ehli beytine, peygamberlere ve diğer salih kimselere selâm olsun.
    Ben şahidlik ediyorum ki, elçiliği tebliğ ettin, emaneti yerine getirdin ve ümmete öğüt verdin. Bize doğru yolu gösterdiğin için Allah bir pey­gambere verdiği sevabdan daha üstünü ile seni mükâfatlandırsın."
    Eğer bu ziyareti yapan bir kimse, Resülüllah Sallallahu Aleyhi ve Sel-lem'e selâm tavsiyesinde bulunmuşsa, ziyaretçi şöyle der: "Ey Allah'ın Resulü, falan oğlu falandan sana selâm olsun."
    Sonra biraz geri çekilerek bir miktar sağa doğru gider. Ebû Bekire (Ra-diyallahu Anh) selâm verir. Sonra Ömer'e (Radıyallahu Anh) selâm ver­mek için biraz daha geri çekilir. Sonra Resülüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yüzü karşısında olacak şekilde ilk durduğu yere döner de ken­disi için peygaberi vesile edinir. (Peygamberin yüksek makam ve fazileti­ne dayanarak Alîah'dan mağfiret ister." Noksanlıklardan münezzeh olan yüce Rabbine yönelerek peygamberin şefaatçi olmasını ister. Hem kendi­sine, hem de ana-babasına, arkadaşlarına, dostlarına, kendisine iyilik eden­lere ve diğer müslümanlara duâ eder. Bu şerefli yeri ganimet sayarak du­ayı çoğaltmaya gayret gösterir. Allah Tealâya hamd eder, onu teşbihle yüceltir, tekbir ve tehlil getirir. Resülüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e Salât getirir ve bunların her birini çok yapar. Sonra Kabri Şerif ile Min­ber arasındaki "Ravza" mahalline gelir, orada duayı çok yapar.
    506- Ebû Hüreyre'den (Radıyailahu Anh) rivayet edildiğine göre de­miştir ki, Resülüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Benim kabrim ile minberin arasında cennet bahçelerinden bir bahçe vardır. "[5]
    Medine'den çıkıp yolcu olmayı istediği zaman, iki rekât namaz kılmakla Mescide veda etmesi ve istediği duayı yapması müstahab olur. Sonra Kabri şerife gider ve ilk verdiği selâm gibi selâm verir ve duayı tekrar eder. Böy­lece Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e veda eder ve şöyle söyler:
    (Alîâhümme lâ hazâ âhire'1-ahdi biharemi resûlike ve yessir lî yelavde ile'l-haremeyni sebîlen sehleten bimennike ve fadlike ve'r-zukniye'1-afve ve'1-âfiyete fi'd-dünyâ ve'I-âhireti. Ve ruddenâ sâlimîne ğanimîne ilâ ev-tâninâ âmine.)
    "Allah'ım! Bu ziyareti, Resulünün Haremini ziyaretin sonu yapma ve beni iki Harem'e (Mekke ve Medine'nin Harem bölgelerine) senin ihsan ve ikramın ile kolay bir yolla tekrar dönmeye beni muvaffak et. Dünya ve âhirette bana afv ve afiyeti rızık olarak ver ve güven içinde selâmet üzre manevî kazançlarla bizi vatanlarımıza döndür."
    İşte bu zikirler, hac zikirlerinden Allah'ın toplanmasını bana muvaf­fak kıldıklarıdır. Her ne kadar bu kitabın hacmine nisbetle dualardan ba­zıları uzun ise de, bu konuda topladıklarımıza nisbetle kısa sayılırlar. Ke­rim olan Allah'dan, bizi kendisine itaate muvaffak kılmasını ve bizimle kardeşlerimizi Cennetinde bir araya toplamasını diliyoruz.
    Ben "Menasik" kitabında bu zikirlerle ilgili konulan ek ve ilâvelerle genişçe açıkladım. En doğrusunu Allah bilir. Hamd, nimet, başarı ver­mek ve koruma O'na mahsustur.
    Utbî'den rivayete göre, şöyle demiştir: "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kabri yanında oturuyordum. Bir Arabî geldi ve dedi: Esselâ-mu AleykeyaResûlellah! Allah'ın şöyle buyurduğunu dinledim:" "Eğer o günahkârlar, nefislerine zulmettikleri zaman sana gelseler de günahla­rına Allah'dan mağfiret diîeseler, Peygamber de onlar için afv dileseydi, elbette Allah'ı çok tevbe kabul edici, çok esirgeyici bulacaklardı."[6]
    İşte ben günahlarımdan tevbe ederek sana geldim, Rabbim'den senin şefaatini diliyorum. Sonra şu şiiri okudu:
    Ey yeryüzünün düzlüğünde kemikleri gömülenlerin en hayırlısı!...
    O kemiklerin pak ve hoşluğundan bütün yeryüzü ve tepeler pâk-ve hoş olmuştur.
    İçinde bulunduğun kabre benim nefsim feda olsun... İffet de oradadır, cömertlikde oradadır, kerem de...
    Sonra A'rabî dönüp gitti. Gözlerime uyku çöktü de rüyada Peygam­ber Sallallahu Aleyhi ve Selîem'i gördüm, Bana dedi: "Ey Utbî! O A'ra-bî'ye yetiş de ona müjde ver ki, Allah Tealâ kendisini bağışlamıştır."




    [1] Tirmizi
    [2] Kur'anı Kerim, Bakara Süresi:198.
    [3] Müslim.
    [4] Ahmed b.Hanbet. Beyhakî.
    [5] Buhârî. Müslim.
    [6] Kur'anı Kerim, Nisa Süresi:64
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  7. #27
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Dualar ve Zikirler. (Darulkitap İslam Ansiklopedisi)

    Mültezemde (Haceru'l-Esved İle Kabe Kapısının Arasında) Duâ


    Kabe'nin kapısı ile Hacer-i Esved arasındaki yere Mültezem denilir. Az önde orada duanın makbul olduğunu söylemiştik. Ashabdan nakledilen dualardan biri şöyle:
    "Allâhümme Lekelhamdü hamden yuvâfî niameke ve yükâfi'û mezî-deke. Ahmedüke bicemî'imehâmidikemâ aîimtü minhâ vemâîem a'Iem alâ cemî'i niamike mâ alimtü minhâ ve mâ îem a'lem. Ve ala külli hâlin. Allâhümme Salli ve Selîim alâ Muhammedin ve alâ âh Muhammedin. Al­lâhümme e'iznî mineşşeytânirracim ve e'izni min külli sû'in ve kanni'nî bimâ rezakteni ve bâriklî fîhi. Allâhümme'calni min ekremi vefdike aley-ke ve elzimnî sebîlel-istikâmeti hattâ elkâke ya Rabbel'aİemîn."
    "Allah'ım senin nimetlerini ödeyecek ve ziyade ettiklerini karşılayacak olan hamd Sana mahsustur. Senin verdiğin nimetlerden bildiğim ve bil­mediğim bütün nimetlere karşılık bildiğim ve bilmediğim bütün övgüle­rinle Sana hamd ederim; her halde de Sana hamd ederim. Allah'ım! Mu-hammed'e ve Muhammed'in âline rahmet et ve selâmet ver. Allah'ım! Senin rahmetinden kovulmuş şeytanın kötülüklerinden beni koru. Her kö­tülükten de beni koru. Bana verdiğin rızıkla beni kanaattendir ve bana o rızıkta bereket ver. Allah'ım! Senin Beytini ziyarete gelenlerin en çok ikrama kavuşanlarından beni yap. Sana kavuşuncaya (ölünceye) kadar beni doğru yol üzerinde bulundur, ey alemlerin Rabbi!..."
    Sonra istediği duayı yapar.
    Hicr (Hatîm) De Duâ Etmek


    Burası Kabe'den sayılır. Burada duanın makbul olduğunu daha önce söylemiştik. Burada yapıldığı nakledilen dualardan biri şöyle:
    (Ya rabbi etey tüke min şukkatin baîdetin müemmîlen ma'rûfen fen-nilnî rnağ'rûfen min ma'rûftike tuğnînî bihî an mâruf i men sivâkeya ma'­rûfen bilma'rûf!...)
    "Rabbim! Senin büyüklüğünden rahmet umarak uzak bir yoldan Sa­na (ibâdete) geldim. Büyük rahmetinden beni ihsana kavuştur; öyleki Sen­den başkasının ihsanına beni muhtaç bırakmazsın, ey büyük rahmeti ile bilinen ihsan sahibi Allah!,..”


    Kabe'nin İçinde Duâ Etmek


    Orada duanın makbul olduğunu daha önce söylemiştik.
    501- Üsâme İbni Zeyd'den (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine gö­re: "Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Kabe'nin içine girdiği zaman, Kabe kapısının arkasına düşen karşı tarafa doğru yürüyüp yüzünü ve ya­nağını duvar üzerine kor, Allah'a hamd ve sena ederdi. O'ndan ister ve mağfiret dilerdi. Sonra Kabe'nin bütün köşelerine döner, tekbir, tehlil, teşbih getirerek ve yüce olan Aziz Allah'a hamd ederek, dilekte buluna­rak ve mağfiret dileyerek köşeye karşı dururdu. Sonra (Kabe'den) çıkardı.


    Sayin Zikirleri


    Sa'y esnasında duanın makbul olduğu daha önce geçmişti. Sünnet olan, Safa tümseğinde Kabe'ye dönerek beklemeyi uzatıp tekbir almak ve şöy­le söyleyip duâ etmektir:
    (Allâhu ekber, Allâhu ekber, Allâhu ekber ve lilîâhi'1-hamd. AHahu ek-beru ala mâ hedânâ. Ve'1-hamdü IHlâhi aîâ mâ evlâna. Lâ iiâhe illâllahu vahdehû lâ şerike lehu. Lehu'l-mülkü ve tehu'l-hamdü yuhyî ve yumîtü biyedihi'l-hayru ve hüve alâ külli şey'in kadîr. Lâ ilahe illâllahu enceze va'dehû ve nasara abdehû ve hezeme'î-ahzâbe vahdehû lâ ilahe illâllahu ve lâ na'budu illâ iyyâhu muhlisine lehu'ddîne ve lev kerihe '1-kâfirûn. Al-îâhümmeinneke külte: ud'ûnîestecib ieküm. Veinneke lâ tuhlifu'1-mîâd. Veinnîes'elüke kemâ hedeytenîlil-islâmien lâ tenziahû minnihattâ tete-veffâni ve ene müslim.)
    "Allah her şeyden büyüktür. Allah her şeyden büyüktür. Allah her şey­den büyüktür. Hamd Allah'a mahsustur. Bizi hidâyete ileten Allah bü­yüktür. Bize verdiği nimetten ötürü hamd Allah'a mahsustur. Ailah'dan başka hiç bir İlâh yoktur; yalnız O vardır, Onun ortağı yoktur. Bütün mülk Onundur, hamd O'nadır. Diriltir ve öldürür. Hayır O'nun kudret elindedir. O, her şeye kadirdir. Allah'dan başka hiç bir İlâh yoktur. (Di­ni üstün kılacağına dair) sözünü yerine getirdi. (Peygamber) kulunu za­fere ulaştırdı. Allah kendi kudreti ile (İslâmı yok etmek için birleşen) lıi-zibleri perişan etti. Allah'dan başka hiç bir İlâh yoktur. Allah'ın dininde ihlâs sahihleri olarak ancak O'na ibâdet ederiz, kâfirler hoşlannıasalar da... Allah'ım Sen buyurdun: Bana duâ edin sizden kabul edeyim. Mu­hakkak ki Sen verdiğin sözden caymazsın. Şimdi ben Senden istiyorum: Beni nasıl İslama ilettinse, ben müslüman olduğum halde beni Sen öldü-rünceye kadar onu benden ayırma."
    Sonra dünya ve ahiretle ilgili Çayırlı şeyler ister. Bu zikir ve duaları üç kez tekrarlar, telbiye getirmez. Merve tümseğine vardığı zaman, Safâ'da söylediği zikir ve duaları söyler.
    İbni Ömer'den (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre, Safâ'da şöyle duâ ederdi:
    (Allâhümme'simnâ bidînike ve tavâiyetike ve tavâiyeti resûlike (Sal-laîlahu Aleyhi ve Selîem). Ve cennibnâ hudûdeke. Allahümme'calnâ nu-hibbuke ve nuhibbu melâiketike ve enbiyâeke ve rusuleke ve nuhibbu ibâdeke's-sâhhîne. Allahümme habbibnâ ileyke ve ilâ melâiketike ve ilâ en~ biyâike ve rusulike ve ilâ ibâdike's-sâlihîne. Allahümme yessirnâ lilyüsrâ ve cennibne'lusrâ. Veğfir lenâ fil'âhirati ve'l-ûlâ. Vec'-alnâ eimmeti'l-muttakîn.)
    "Allah'ım! Senin dininle, Sana ve Senin Peygamberin Sallallahu Aley­hi ve Sellem'e itaatle bizi koru ve yasaklarından bizi uzaklaştır. Allah'­ım! Bizi, Seni sevenlerden, meleklerini, peygamberlerini ve resullerini se­venlerden ve salih kullarını sevenlerden yap. Allah'ım! Bizi Sana sevdir; meleklerine, peygamberlerine, resullerine ve salih kullarına sevdir, Allah'­ım! Bizi hak olan güzel yola ilet ve bizi kötü yoldan uzaklaştır. Dünya ve ahirette bizi bağışla ve bizi takva sahibi olan kimselerden yap.**
    Safa ve Merve arasında gidip gelirken şöyle duâ eder:
    "Rabbi'gfir verham ve tecâvez amma ta'lem. İnneke ente'l-eâzzü'l-ekrem. Allahümme, itinâ fiddünyâ haseneten ve fi'I-âhirati haseneten ve kmâ azâbennâr."
    "Rabbim, bağışla ve rahmet buyur, (hakkımda günah olarak) bildik­lerini ört; çünkü Sen her şeye üstün gelen en büyük ikram sahibisin. Ey Allah'ım! Bize dünyada iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş aza­bından koru.*'
    Sa'y esnasında ve her yerde yapılması tercih edilen dualardan biri de şu:
    (Allahümme ya mukallibe'l-kuîübi sebbit kalbîalâ dînike. Allahümme innî es'elüke mûcibâti rahmetike ve azâime mağfiretike vesselâmete min külli ismin. Velfevze bi'1-cenneti. Ve'n-necâte minennâri. Allahümme in­nî es'elüke'l-hüdâ vettükâ velafâfe ve'l-ğmâ. Allahümme e'innîalâ zikri-ke ve şükrike ve hüsni ibâdetike. Allahümme innî es'elüke mine'l-hayri küîlihi mâ alimtü minhu ve mâ lem a 'lem ve e'ûzü bike mine'ş-şerri külli-hîmâ alimtü minhu ve mâ lem a'lem ve es'elüke'l-cennete ve mâ karrabe ileyhâ min kavlin ev amelin. Ve eûzü bike mine 'n-nâri vemâ karrabe iley-hâ min kavlin ev amelin.)
    "Ey kalbleri halden hale çeviren Allah'ım! Benim kalbimi Senin dinin üzere sabit kıl. ALLAH'ım! Rahmetinin gereği olan şeyleri ve mağfireti­nin büyüklerini, her günahdan selâmeti, cennete kavuşmayı, ateşten kur­tulmayı Senden istiyorum. Allah'ım! Senden hidâyet, takva, iffet ve ne­fis zenginliği istiyorum. Allah'ım! Seni anmaya, Sana şükretmeye ve Sa­na güzel ibâdet etmeye bana yardım et. Allah'ım! Hayırlardan bildiğim ve bilmediğim her şeyi Senden istiyorum. Kötülüklerden de bilmediğim ve bildiğimin hepsinden Sana sığınırım. Ben Senden cenneti ve söz ve iş­lerden cennete yaklaştıran şeyleri istiyorum. Ateşte ve ateşe yaklaştıran söz ve işlerden de Sana sığınırım."
    Eğer Kur'an okunursa daha faziletli olur. Uygun düşen bu duâ ve zi­kirlerle Kur'an okumayı bir araya toplamaktır. Eğer kısaltmak gereki­yorsa önemli olanla yetinilir.


    Mekke'den Arafata Çıkarken Okunacak Dualar Ve Zikirler


    Mekke'den Mina'ya yönelerek çıkışta şöyle söylemek müstahabdır:
    (Allâhümme iyyâke ercû ve leke ed'ûu, febelliğnî sâliha ameli vağfirlî zünûbi vemnün aieyye bimâ menente bihîala ehli tâatike inneke ala külli şey'in kadîr.) -
    "Allah'ını! Senden ümid ediyorum ve Sana Duâ ediyorum. Beni ya­rarlı emellerine ulaştır, günahlarımı affet ve ehlî tâatine ettiğin şeyle ba­na iyilik et. Sen her şeye muktedirsin."
    Minâdan Arafat'a yüründüğü zaman şöyle duâ etmek müstabdır:
    (Allâhümme ileyke teveccehtü ve vecheke'l-kcrîmeerettü. Fec'al zenbî mağfûren ve haccî mebrûren verhamnî ve tuhayyibnî inneke ala külli şey'in kadîr.)
    "Allah'ım! Sana ibâdete yöneldim ve kerem sahibi olan zâtının rızâsı­nı murad ettim. Benim günahımı bağışlanmış ve haccimi kabul edilmiş kıl. Bana rahmet et ve beni mahrum bırakma; çünkü Sen her şeye kadirsin.
    Telbiye getirir, Kur'an okur ve diğer dualarla zikirleri çok yapar. Şu duayı da çok yapar:
    "Allâhümme âtına fiddünya haseneten ve fil âhireti haseneten ve kmâ azâbennâr"
    (Allah'ım, dünyada bize güzellik ver, âhirette de güzellik (rızâna uy­gun şeyler) ver ve bizi ateş azabından koru.)
    Arafat'da Müstahab Olan Dualar Ve Zikirler


    Bayram zikirleri bülümünde Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şu hadîsini daha önce beyan etmiştik:
    502- "Arafe gününde duaların en hayırlısı, benim ve benden önceki pey­gamberlerin söylediklerimizin en hayırlısı şu:
    (Lâilahe illâllâhu vahdehû lâ şerîkelehu. Lehu'î-mulkü velehu'î-hamdü ve huve alâ külli şey'in kadîr.)
    "Allah'dan başka hiç İlâh yoktur, yalnız O vardır. O'nun ortağı yok­tur, mülk O'nundur. Hamd O'na mahsustur. O, her şeye kadirdir".
    Bu zikir ve duayı çok yapmak,buna gayret sarfetmek müstahabdır. Bu Arefe günü, duâ için yılın en faziletli günüdür. Bu Arafat vakfesi haccın en büyük rüknüdür, haccın maksadı ve dayanağıdır. İnsan için uygun olan gücünü duâ ve zikir, Kur'an okumaya vermek, çeşitli duaları okumak ve türlü zikirleri söylemektir. Ayrıca kendine duâ eder ve her yerde zikir ya­par. Hem tek başına, hem de topluca duâ eder. Şahsına, ana-babasma, yakınlarına, üstadlarına, dostlarına, arkadaşlarına, sevdiklerine, kendi­sine iyilik edenlere ve bütün müslümanlara duâ eder. Bunların hepsi hak­kında noksanlık yapmaktan çok sakınmalıdır. Çünkü bu günü kaçırmak fırsatı ele geçmez. Diğer günler böyle değildir. Duada kafiyeli konuşma­ya kendini zorlamaz; çünkü bu hareket kalbi meşgul eder, tevazu ve hu­zuru, acziyeti ve zilleti ve kalb duygusunu giderir. Kendisinin yahut baş­kasının hazırlayıp da ezberlemiş olduğu duaları okumakta bir sakınca yok­tur; fakat sıralanış ve okunuşlarında zorluğa düşmemelidir. Sünnet olan duada sesi alçaltmak ve istiğfarı çok yapmaktır. Kalb ile inanarak bütün muhalif işlerden dil ile tevbe edilir. Duâ üzerinde ısrarla durulur ve tek­rarlanır. Duanın kabulü acele olarak beklenmez.
    Allah Sübhanehû ve Tealâ Hazretlerine hamd ve sena ile başlar ve onunla tamamlar ve Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e Salât ve selâm da getirerek yine bununla duasını bitirir. Abdestli olmaya ve Kabe'ye yöne­lik bulunmaya dikkat eder.
    503- Hazreti Ali'den (Radiyallahu Anh) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: "Arefe günü vakfe yerinde Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sel­lem'in çoğunlukla duası şu idi:
    (Allâhümme leke'I-hamdü kellezînekûîü vehayren mimmânekûlü. Aİ~ lahümme leke salâtî ve nüsûkî ve mahyâye ve memâtî ve ileyke meâbi ve leke rabbi türâsî. Aüâhümme innî e'ûzü min azâbi'l-kabri ve vesveseti's-sadri ve şetâti'l-emri. Allâhümme innî e'ûzü bike min şerri mâ tecî'û bihi'r-rîhu.)
    "Allah'ım, dediğimiz gibi ve dediğimizden daha hayırlısı ile hamd Sa­na mahsustur. Allah'ım! Namazım, ibâdetim, hayatım ve ölümüm senin içindir. Dönüşüm de Sanadır. Bütün varlığım Senindir Rabbim. Allah'­ım, kabir azabından, kalb vesvesesinden ve (dünya ile ilgili) iş dağınıklı­ğından Sana sığınırım. Allah'ım! Rüzgârın getirdiği kötülükten ben Sana sığınırım."[1]
    Arafat'da vakfe zamanlarında çok telbiye getirmek, Peygamber Sal-lallahu Aleyhi ve Sellem'e fazlaca Salât ve Selâm eylemek müstahabdır. Zikir ve duâ ile ağlamayı çoğaltmalidır. Göz yaşları burada dökülür, gü­nahlar burada kaldırılır ve isteklerin elde edilmesi umulur. Çünkü orası büyük bir toplantı yeridir, yüksek bir toplama yeridir. Orada Allah'ın ihlâs sahibi seçkin kulları toplanır. Orası dünya toplanma yerlerinin en büyü­ğüdür.
    Yine (Arafat) için tercih edilen dualardan:
    (Allâhümme âtına fiddünyâ haseneten ve fi'1-ahirati haseneten ve ki-hâ azâbennâr. AHâhümme innî zalemtü nefsî zulmen kesîren ve innehu îâ yeğfiru'z-zünûbe illâ eme. Feğfir lî mağfireten min indike. Verhamnî inneke ente'l-ğafûru'r-rahîmu. Allâhümme'ğtir lî mağfireten tuslih bihâ şe'nî fiddâreyni. Verhamnîrahmeten es'adü bihâ fiddâreyn. Ve tüb aley-ye (evbeten nasûhan la enküsüha ebedâ. Ve elzimnîsebîle'l-istikâmeti lâ ezîğu anhâ ebeda. Allâhümme''n-kulnîmin zülliîmâ'siyeti ilâ izzittaati ve eğnini bihalâlike an harâmike ve biîâatike an ma 'siyetike ve bifadlike am­men sivâke ve nevvir kalbi ve kabri ve e'iznî mineşşerri küiîihî vecma'lî-yelhayre küllehû.)
    "Allah'ım! Bize dünyada iyilik ver, âhiretde de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru. Allah'ım! Ben kendime çok zulüm yaptım. Muhakkak ki Senden başka günah bağışlayan yoktur. Tarafından bir mağfiretle be­ni bağışla, bana merhamet et; çünkü Sen mağfireti bol olan merhamet sahibisin. Allah'ım! Bana öyle bir mağfiret ihsan et ki, dünya ve ahiret halimi düzeltmiş olsun. Bana bir rahmet ihsan et ki, onunla dünya ve âhi-rette mutlu olayım. Benden öyle kesin bir tevbe kabul et ki, asla hiç bir zaman ondan dönmeyeyim. Doğru yol üzere beni bulundur da ondan mey­letmeyeyim. Allah'ım! Beni masiyet zilletinden itaat izzetine çevir. Beni balalınla haramından koru, Sana itaat etmekle Sana günah işlemekten ko­ru. Bana ihsan etmekle Senden başkasına muhtaç etme. Kalbimi ve kab­rimi nurlarıdır. Bütün kötülüklerden beni koru ve benim için bütün ha­yırları topla."


    Arafat'dan Müzdelife'ye Dönüşte Müstahab Olan Dualar Zikirler


    Her yerde Telbiye'yi çok getirmenin müstahab olduğu daha önce geç­mişti. Bu dönüş esnasında telbiye, diğer yerlerin hepsinden daha kuvvet­lidir. Ayrıca Kur'an cok okunur ve dualar yapılır. Şöyle söylemek müs­tahabdır: (Lâ ilahe illâllâhu vallâhu ekber.) Ayrıca: "Allah'tan başka hiç bir İlâh yoktur ve Allah her şeyden büyüktür.”
    (İleykellâhümme ergâbu ve iyyakc ercû. Fetakabbel nüsükî ve veffıknî verzuknî fîhi mine'l-hayri eksere mâ etlubu ve lâ tuhayyibnî. înneke ente Allâhû el-cevâdü'Ukerîmu.)
    "Allah'ını, ancak Sana, rağbet ederim ve yalnız Senden isterim. Be­nim hac ibadetlerimi kabul et ve beni başarıya ulaştır. Hacda bana istedi­ğimden daha çok hayırdan n/ık ver. Beni mahrum bırakma; çünkü Sen ikramı bol olan Allah'sın." demek de müstehabdır.
    Bu Müzdelife gecesi, kurban bayramı gecesidir. Bayram gecelerini zi­kir ve namazla geçirmenin fazileti, bayram zikirleri bölümünde geçmişti. Burada gecenin şerefine ayrıca yerin şerefi de eklenmiştir. Yine Harem bölgesi olması, ihramda bulunulması, bu büyük hac ibadetinin arkasın­da hacıların toplanma yeri olması, bu iyi duaların o şerefli yerde yapılmış olması da birer şereftir.


    Müzdelife'de Ve Meş'âru'l-Haramda Müstahab Olan Dualar Ve Zikirler


    Allah Tealâ buyurmuştur:
    "Arafat'dan dönüşünüzde (Müzdelife mevkiinde bulunan) Meş'aru'l-Haram'da Allah'ı zikredin. Allah sizi doğru yola ilettiği gibi, sîz de hak üzere O'nu anın. Gerçekten siz, bundan (Allah'ın hidâyetinden) önce, hak
    yoldan sapanlardandınız."[2]
    Müzdelife gecesinde orada duayı çok yapmak müstahabdır. Zikir yap­mak, Telbiye getirmek, Kur'an okumak gibi... Çünkü o gece fazileti çok büyük olan bir gecedir. Nitekim bundan önceki bölümde faziletini söyle­miştik. Orada söylenen dualardan biri şöyle:
    (Allâhümmeinnîes'elükeen terzukanî fîhaza'I-mekâni cevâmi'al-hayri kiilühi ve en tusliha şe'ni küilehu ve en tasrife anni eşşerre küllehû. Fein-nehû lâ yef'alü zâlike ğayrüke ve lâ yecûdü bihi illâ ente.)
    "Allah'ım! Ben bu yerde, hayır esaslarının tümü ile beni rızıklandır-manı, bütün hallerimi düzeltmeni ve her kötülüğü benden uzaklaştırma­nı Senden istiyorum; çünkü Senden başka bunu yapacak yoktur. Bu cö­mertliği ancak Sen yaparsın".
    Sabahın ilk vaktinde sabah namazını kılar, erken vakit olmasına dik­kat eder. Sonra Müzdelife'nin sonunda bulunan ve "KUZAH" diye ad­landırılan Meş'aru'I-Harsama doğru yürümeye başlar. Eğer oraya çıkmak imkânı varsa, çıkar. Değilse Kabe'ye yönelmiş olarak tepenin altında du­rur. Allah Tealâ'ya hamd eder, tekbir getirir, tehlil yapar, tevhid yapar, tesbihde bulunur, telbiye ve duaları çok yapar. Şöyle demek müstahab olur:
    (Allâhümme kemâ veggaftenâ fîhi ve ereytenâ iyyâhu feveffıknâ lizik-rike kemâ hedeytenâ. Vağfir lenâ verhamnâ kemâ vaadtenâ bikavlike ve kavlüke'l-hakku. Feizâ efaztüm min arafâtin fezkürullâheindel maş'aril harami vezkürûhu kemâ hedâküm ve in küntüm min kablihîîeminez zâl­im, sümme efîzû min haysü zennesi vestağfirullâhe innellâhe ğafû-rurrâhîm.)
    "Allah'ım! Bize bu ibâdeti gösterip onu bizi muvaffak kıldığın gibi, bize hak yolu gösterdiğin şekilde Seni zikretmeye bize başarı ver ve "Ara-fat'dan dönüşünüzde Meş'arü'l-Haramda Allah'ı zikredin. Allah sizi doğru yola ilettiği gibi, siz de hak üzere O'nu anın. Gerçekten siz bundan önce hak yoldan sapanlardandınız. Sonra insanların (Mekke'ye doğru) dön­düğü yerden siz de dönün ve Allah'ın mağfiretini isteyin. Çünkü Allah'ın mağfireti boldur, merhameti geniştir." Hak olan sözünle bize söz verdi­ğin gibi, bizi bağışla ve bize merhamet buyur. Sonra Allah'ın şu âyetini tekrarlar ve duâ olarak okur:
    "Rabbimiz, bize dünyada iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru."
    Şöyle söylemek de müstahabdır:
    (Allâhiimme leke'l-hamdü külîühû ve leke'î-kemâlüküllühu ve leke'l-, celâlüküllühû ve leke't-takdîsu külîühû. Allâhümme'ğ-firlî cemîa mâ es-leftühû va'simnî fîmâ bakiye verzuknîamelen sâlihan terdâ bihîannîyâ zelfadli'î-azîmi. Allâhümme innı esteşfi'u ileyke biha vâssı ibâdike ve ete-vesseîü bike ileyke. Es'elüke en terzukanî cevâmia'l-hayri küîîihi ve en temünne aleyye bimâ menente bihî alâ evliyâike ve en tusliha hâli fi'1-âhirati veddünyâ. Yâ erhame'r-râhimîn.)
    "Allah'ını! Bütün ha m d ler Sana mahsustur. Her türlü kemal Senin­dir. Yüceliklerin hepsi Sana mahsustur, kudsiyet tümüyle Sana mahsus­tur. Allah'ım! Geçmişte yapmış olduğum bütün günahları bağışla, geri kalanlarda da beni koru. Benden razı olacağın salih ameli bana rızık ola­rak ver, ey ihsanı büyük olan!... Allah'ını, Senin seçkin kullarınla Sen­den şefaat diliyorum ve Sana ibâdetle Sana yöneliyorum. Bütün hayırla­rın esaslarını bana rızık olarak vermeni Senden istiyorum. Veli kullarına ihsan ettiğin şeyleri bana da ihsan etmeni, dünya ve ahirette, durumumu düzeltmeni Senden diliyorum, ey merhamet edenlerin en merhametlisi!..."
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  8. #28
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Dualar ve Zikirler. (Darulkitap İslam Ansiklopedisi)

    15- HACCIN ZİKİRLERİ



    Bil ki, haccın zikir ve duaları çoktur; bunlar bir sayıya bağlanamazlar. Fakat biz maksadlarına göre önemlilerini göstereceğiz. Hac konusunda­ki zikirler iki kısımdır: Hac yolculuğundaki zikirler ve haccın kendisinde-* ki zikirler. Biz hac yolculuğundaki zikirleri, İnşaallah yolculuklarla ilgili bölümde anlatacağımız için, bunları sonraya bırakıyoruz.
    Haccın kendisi ile ilgili zikirlere gelince, biz onları İnşaallah Tealâ hac işlerinin sırasına göre anlatacağız. Çoğunda da, kitabın uzamasından bun­ları inceleyenlerin usanmasından korkarak delilleri ve hadisleri kaldıra­cağım. Çünkü bu bölüm doğrusu çok uzundur. Bundan dolayı İnşaallah Tealâ kısaltmaya koyulacağım.
    Bu zikirlerin ilki: İnsan hac için ihrama girmek istediği zaman gusle­der, abdest alır, izar ve ridasını giyer (İki parçadan ibaret dikişsiz alt ve üst elbisesine bürünür.) Daha önce, abdest alanın ve gusl edenin söyleye­ceği zikirleri ve elbise giyerken söyleyeceklerini bildirmiştik. Sonra iki re­kât namaz kılar. Namazın zikirleri de geçmişti. Birinci rekâtta Fatiha'-dan sonra "Kâfirûn" sûresini, ikinci rekâtta "İhlâs" süresini okur. Na­mazı bitirince, dilediği şekilde duâ etmesi müstahabdır. Zaten namaz ar­kasında yapılacak duâ ve zikirler daha önce geçmişti. İhrama girmeyi is­tediği zaman, kalbi ile ihramı niyet eder. Kalb niyetine dili ile söylemeyi eklemek müstahab olur. Şöyle der: Hacca niyet ettim ve Allah Azze ve Celle rızası için ihrama girdim. "Lebbeyk AUâhümme lebbeyke lebbeyke lâ şerîke Seke lebbeyk. İnne'l-hamde venniğmete leke velmülk lâ şerike lek." diyerek telbiyeyi getirir. Kalb ile niyet vacibdir. Dil ile söylemek ise sünnettir. Yalnız kalb ile niyet etmiş olsa kifayet eder. Yalnız dil ile söy­leyip kalb ile niyet etmemek caiz olmaz.
    İmam Ebu'1-Feth Süleym İbnü Eyyûb El-Razî şöyle demiştir: Kalb ile niyeti kasdettikten sonra şöyle demesi güzel olur: Allah'ım! Benim vücu­dum, saçlarım, cildim, etim ve kanım senin rızan için ihrama girdi.
    Bundan başkası da yine şöyle söyler demiştir: Allah'ım, ben hacca ni­yet ettim, onu başarmama bana yardım et ve benden onu kabul et. Sonra Telbiye getirmeye başlayıp şöyle söyler:
    "Lebbeyk Alîahümme lebbeyk. Lebbeyke lâ şerike leke îebbeyk. İnne'l-hamde vennîğmete leke ve'1-mülk. Lâ şerike lek."
    "Allah'ım Sana itaat ve ibâdete hazırını, emrine boyun eğiyorum. Sa­na ibâdet üzereyim, Senin ortağın yoktur, emrine boyun eğiyorum. Hamd ve nimet gerçekte Senindir, mülk de Sana mahsustur. Senin ortağın yok­tur." Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Seüem'İn Telbiyesi budur.
    Yaptığı Telbiyenin başında: LEBBEYK ALLAHÜMME BİHACCE-TİN, demesi müstahab olur, eğer hac için ihrama girmişse... Eğer umre için ihrama girmişse, LEBBEYK BİUMR'ETİN demesi müstahabdır. Sa­hih ve muhtar olan mezhebe göre, diğer telbiyelerde hacc veya umre anıl­maz
    Bil ki, Telbiye sünnettir. Bir kimse onu terk ederse, haccı ve umresi sa­hih olur ve üzerine bir ceza gerekmez; fakat büyük bir fazileti ve Resû­lüllah Sallallahu Aleyh ve Sellem'e uymayı kaçırmış olur, (Şafi'i) mezhe­bimizde ve alimlerin çoğunun mezhebinde sahih olan budur. Bazı alimle­rimiz Telbiyeyi vacib kılmıştır ve haccın sıhhati için de bazıları Telbiyeyi şart koşmuştur. Bize göre doğrusu evvelki sözdür; fakat muhalefetten çık­mak için ve Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Seîlem'e uymak için Telbiye­yi bırakmamak müstahabdır Allah en doğrusunu bilendir.
    Başkası adına ihram edince şöyle der: "Hacca niyet ettim ve falan adı­na Allah rızası için ihrama girdim. Lebbeyk an fülamn (an Bekrin) "Al­lah'ım! Filanın yerine da'vetine icabet ediyorum" diyerek, aslen kendisi için yaptığı telbiyeyi sonuna kadar aynen söyler.
    Telbiye'den sonra Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e salât getir­mek, kendisi için ve dilediği kimse için dünya ve âhiret işleri ile ilgili duâ etmek, Allah'ın rızâsını ve Cennet'i istemek ve ateşden Allah'a sığınmak müstahabdır. Yine Telbiye'yi çok yapmak müstahab olduğu gibi, her halde: ayakta iken, otururken, yaya yürürken, binici iken, yaslanırken, inerken, dolaşırken, abdestsizken, cünüb iken, hayız iken telbiye yapmak müsta­habdır. Zaman ve yer bakımından durumların yenilenip değişmesi zama­nında da Telbiye getirilir. Gece ve gündüzün değişmesi hallerinde seher vakitlerinde, arkadaşların toplanma zamanında, kalkmak ve oturmak hal­lerinde, çıkış ve inişlerde, vasıtaya binip inmelerde, namazların arkasın­da ve bütün mescidlerde getirmek gibi... Sahih olan Tavaf ve Sa'y halle­rinde Telbiye getirmemektir. Çünkü bunlar için özel zikirler vardır. Ken­dine zorluk vermeyecek şekilde telbiyede sesi yükseltmek de müstahab­dır. Kadın için ses yükseltmek yoktur. Çünkü onun sesinden fitneye düş­mekten korkulur.
    Her telbiye getirilişi üç defa veya daha çok yapmak da müstahabdır. Bu telbiyeler arka arkaya yapılır ve arada konuşulmaz ve başka bir iş se­bebiyle kesilmez. Bu telbiye halinde olana selâm vermek mekruhtur; fa­kat verilen selâmı almak gerekir.
    Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yaptığına uyarak hoşuna gi­den bir şey gördüğü zaman şöyle der: "Lebbeyk inneVayşe ayşü'l-ahireti (Lebbeyk! Gerçek yaşayış ahiret yaşayışıdır.)"
    Bil ki, Nahir günü (Kurban bayramının birinci günü) Akabe taşlarını atıncaya kadar yahut önceden farz tavafı yapmışsa, tavaf anına kadar tel­biye müstehaptır. Bunlardan birine başladığı zaman ilk anda Telbiye'yi keser ve tekbir getirmeye başlar.
    İmam Şafi'i (Allah ona rahmet etsin) şöyle demiştir: Umre yapan kim­se, tavaf için Hacer-i Esved karşısına çıkıncaya kadar telbiye yapar.
    Hac için ihramda olan kimse, Mekke'nin (Allah şerefini artırsın) Ha­rem bölgesine girdiği zaman, şöyle demesi müstahab olur:
    ("AlIâhümme hazâ haremüke ve emnüke feharrimnî minennâr ve em-minnîmin azâbike yevme tab'asü ibâdeke vec'alnîmin evliyâike ve ehli tâatike.")
    "Allah'ım! Burası Senin (hürmete değer) Harem bölgendir ve Senin gü­ven yerindir. Beni cehennem ateşine haram kıl ve beni kullarını dirilttiğin kıyamet günü azabından koru. Beni velî kullarından ve Sana itaat eden kimselerden yap." Sonra istediği duayı yapar. Mekke şehrine girdiği ve gözü Kabe'ye bakıp Mescid'e ulaştığı zaman ellerini kaldırıp duâ etmesi müstahabdır. Kabe'yi gördüğü anda müslümanın ettiği duâ makbul ola­cağına dair nakil vardır. Şöyle duâ eder:
    ("Allâhümme zid hâzelbeyte teşrîfen ve ta'zîmen ve tekrîmen ve me-hâbeten. Ve zid men şerrefehû ve kerremehû mimnen haccehû ev i'teme-rehû teşrîfen ve tekrîmen ve ta'zîmen ve binen.")
    "Allah'ım! Bu Beyt'e (Kabe'ye) şerefi, ululuğu, fazileti ve heybeti ço­ğalt. Bunu hac yahut umre için ziyaret eden kimselerden buna şeref ve fazilet dileyenlere şeref, fazilet, manevî büyüklük ve iyilik ver." Yine şöyle söyler:
    (Allâhümme ente's-selâmü ve min kesselâmü hayyinâ rabbenâ bisselâmL)
    "Allah'ım, Sen noksanlıklardan beri (uzak) olup selâmet üzeresin. Se­lâmet vermek de Sendendir. Rabbimiz, bizi selâmetle dirilt." Sonra ahi-ret ve dünya hayırlarından dilediği şeyleri ister. Mescide girdiği zaman, kitabın başında bütün mescidler konusunda yazmış olduklarımızı söyler.


    Tavafın Duaları Ve Zikirleri


    İlk olarak Hacer-i Esved'in karşısında İstilâm yaptığı (kollarını kaldır­dığı) zaman ve ayrıca Tavafa başladığı zaman şöyle der:
    (Bismillâhi vaîîâhu ekber. Allâhümme îmânen bike ve tasdîkan bikitâ-bike ve vefâen biahdike vettibâ'an lisünneti nebiyyjke (S.A.)
    "Allah'ın adıyla (tavafa başlarım). Allah herşeyden büyüktür. Allah'­ım Sana îman ederek, kitabını tasdik ederek, Sana verdiğim îman sözüne bağlı kalarak ve Peygamberinin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sünnetine uyarak (tavaf ediyorum.)"
    Her tavafta Hacer-i Esved'in hizasına geldikçe bu duayı tekrarlamak müstahabdır. Remel (süratle) yaptığı ilk üç şavtta şöyle der:
    (AHâhümme'calhu haccen mebrûren ve zenben mağfûren ve sa 'yen meş-kûren.)
    "Allah'ım! Tavafımı makbul yap, onu günahlarımın mağfiretine se-beb kıl ve tarafından kabul edilmiş bir ibâdet yap."
    Geri kalan diğer dört şavtta da şöyle der:
    (Allâhümme'ğfir verham va'fu amma ta'Iem ve ente'l-eâzzü'I-ekrem. Allâhümme rabbenâ âtinâ fiddünyâ haseneten ve fi'l-âhireti haseneten ve kmâ azâbennâr.)
    "Ey Allah'ım! Mağfiret buyur, marhamet et, bildiğin günahları afvet. Sen her şeye üstün gelen ikram sahibisin. Ey Rabbimiz olan Allah! Bize dünyada iyilik ver. Ahirette de iyilik ver. Cehennem azabından da bizi koru."
    Allah kendisine rahmet etsin Şafi'i şöyle demiştir: Tavafta söylenen en sevimli duâ: "Allâhümme rabbenâ âtinâ fiddünyâ haseneten..." sonuna kadar söylenen duadır.
    Yine demiştir ki, bütün şavtlarda bunu söylemek benim için sevimli­dir. İnsanın tavaf esnasında din ve dünya işlerinden istediği duayı yap­ması da müstahabdır. Bir kişi duâ edip de cemaat amîn derse, güzel olur.
    Allah kendisine rahmet etsin, Hasan Basrî'den hikâye edilmiştir: Hac­da onbeş yerde duâ kabul olunur: Tavaf içinde, Mültezem'de, oluk altın­da, Kabe içinde, Zemzem yanında, Safâ'da, Merve'de, Sa'y yolunda, Ma-kâm'ı İbrahim arkasında, Arafat meydanında, Müzdelife'de, Mina'da ve cemrelerin atıldığı üç yerde. Bu yerlerde duâ etmeye gayret göstermeyen mahrumdur.
    Şafi'i mezhebinde ve ona bağlı alimlerin çoğunluğuna göre, tavaf es­nasında Kur'an okumak mastahab olur; çünkü tavaf zikir yeridir. Zikir­lerin en faziletlisi de Kur'an okumaktır.
    Şafi'i alimlerinin büyüklerinden olan Ebu Abdullah El-Huleymî, tavafta Kur'anın müstahab olmadığını seçmiştir. Fakat sahih olan önceki sözdür. Alimlerimiz demiştir ki, Peygamberden ve ashabdan nakledilmeyen dua­lar yerine Kur'an okumak daha faziletlidir. Sahih olan görüşte ashabdan nakledilen duaları yapmak, Kur'an okumaktan daha faziletlidir. Kur'an okumanın bunlardan daha faziletli olduğunu söyleyen de vardır.
    Allah kendisine rahmet etsin, Şeyh Ebû Muhammed El-Cüveyni şöyle demiştir: Hac günlerinde yapılan tavaflarda Kur'an okuyup bir hatim yap­manın sevabı büyük olur. En doğrusunu Allah bilir.
    Tavafı tamamlayınca ve iki rekât tavaf namazını kılınca, istenilen dua­nın yapılması müstahabdır. Burada nakledilen dualardan biri şudur:
    (Allâhümme ene abdüke vebnü abdike. Eîeytüke bizünûbin kesîretin ve a'mâlin seyyi'etin ve hazâ makâmu'l-âizi bike minennâr. Fağfir lî in-neke ente'l-ğafûru'r-rahîm.)
    "Allah'ım, ben Senin kulunum ve kulunun oğluyum. Büyük günah­larla ve kötü işlerle Sana (ibâdete) geldim. Bu yer ateşten Sana sığınanla­rın makamıdır. Beni bağışla. Zira Sen, merhameti geniş, mağfireti bol olan­sın."
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  9. #29
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Dualar ve Zikirler. (Darulkitap İslam Ansiklopedisi)

    İftar Zamanında Okunacak Dualar


    493- İbni Ömer'den (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
    "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem iftar ettiği zaman şöyle derdi:
    Susama gitti ve damarlar yatıştı. Mükâfat da inşa Allahu Tealâ sabit oldu."
    Allah Tealâ buyurmuştur:
    "Çünkü (Allah yolunda cihad edenlere) bir susama isabet etmez ki, onun mükâfatını bulmuş olmasınlar."[8]
    494- Muaz İbni Zühre'den rivayet edildiğine göre, ona şöyle anlatılmış: "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem iftar ettiği zaman şöyle derdi:
    (Allâhümmc leke sumtü ve ala nzktke cftartü) "Allah'ım Senin için oruç tuttum ve Senin rızkınla iftar ettim."[9]
    495- Yine Muaz İbni Zühre'den rivayet edildiğine göre, şöyle denmiş­tir: "Resülüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem iftar ettiği zaman şöyle derdi:
    (Elhamdü lillâhillczî c'ânenî fesumtü ve razakanî feeftartü).
    "Bana yardım edip de oruç tuttuğum ve bana rızık verip de iftar etti­ğim Allah'a hamd olsun."[10]
    496- İbni Abbas'dan (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğne göre, şöyle demiştir: "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem iftar ettiği zaman şöy­le derdi:
    (Allâhümme leke sumnâ ve alâ nzkıke eftarnâ. Fetakabbel minnâ in-
    neke ente's-semî'ul-alîm.)
    "Allah'ım! Senin rızan için oruç tuttuk ve rızkınla iftar ettik. Bizden (orucumuzu) kabul et. Muhakkak Sen her şeyi işitensin, bilensin.)"[11]
    497- Abdullah İbni Ebû Müleyke'den, o da Abdullah İbni Amr İbni'l-As'dan (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre demiştir ki, Resû-lüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu işittim: "Ger­çekten oruçlunun iftarı anında bir duası vardır ki geri çevrilmez (kabul olunur."
    İbnü Ebu Müleyke demiştir: Abdullah İbni Amr'dan işittim, iftar etti­ği zaman şöyle derdi:
    (Allâhümmc innî es'elüke birahmetike'lletî vesi'ai külle şey'in en tağ-f'ire lî.)
    "Allah'ım! Her şeyi kaplayan rahmetinle beni bağışlamanı Senden istiyorum."[12]


    Başkasının Yanında İftar Edenin Okuyacağı Duâ


    498- Sahih bir isnadla Enes'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki: "Pey­gamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Sa'd İbni Ubâde'nin yanına vardı. Ubâde ekmek ve zeytin yağı getirdi. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sel­lem yedi sonra şöyle dedi:
    (Eftare indekümussâimûne ve ekele taâmekümü'l-ebrâru ve sallet aleykümü'l-melâiketü).
    "Yanınızda oruçlular iftar etsin ve iyi kimseler yemeğinizi yesin. Me­lekler de size mağfiret dilesin."[13]
    499- Enes'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki: "Peygamber Sallal­lahu Aleyhi ve Sellem bir toplum yanında iftar ettiği zaman, onlara (498) nolu hadisteki duayı aynen yapardı.[14]


    Kadir Gecesinde Okunacak Dualar


    500- Sahih isnadlarla Hazreti Aişe'den (Radiyallahu Anha) rivayet edil­diğine göre, şöyle anlatmıştır:
    "Dedim, ey Allah'ın Resulü, Kadir gecesini bilirsem, o gece ne söyle­yelim? Şöyle söyle, buyurdu:
    (Allâhümme inneke afüvvün tühibbu'1-afve fa'f annî.)
    "Allah'ım! Sen çok bağışlayansın, bağışlamayı seversin. O halde beni (günahlarımı) bağışla. "[15]
    Alimlerimiz {Allah onlara rahmet etsin) demiştir: Kadir gecesinde bu duayı çok yapmak müstahabdır. Yine şerefli yerlerde Kur'an okumak ve müstahab olan diğer duâ ve zikirleri yapmak müstahabdır. Bu duâ ve zi­kirler daha önce topluca ve parça parça gösterilmişti.
    İmam Şafi'i (Allah ona rahmet etsin) şöyle demiştir: Bir kimsenin Ka­dir gecesinde gösterdiği ibâdet gayretini gündüzünde de yapmasını iyi gö­rürüm. Onun ifadesi şöyle: Kadir gecesinde müslümanlann önemli işleri ile ilgili duaları çok yapmak müstahabdır. Salih kimselerin ve Allah'ın arif kullarının yolu budur. Başarı Allah'ın yardımıyladır.


    İtıkaftaki Zikirler


    İtikâfda Kur'an okumayı ve diğer zikirleri çok yapmak müstahabdır.




    [1] Dârimi. Tirmizi. (Tîrmizî, bu Hasen hadistir, demiştir.)
    [2] Dârimî.
    [3] Ebû Dâvud.
    [4] İbni Sünnî. Tirmizî. Nesâî
    [5] İbni Sünnî.
    [6] Buhârî. Müslim.
    [7] Tirmizî. İbni Mâce. Ahmed b. Hanbel. (Tirmizî demişlir ki, bu hadis Hasendir.)
    [8] Kur'anı Kerim. Tevbe Suresi: 120
    [9] Ebû Davud.
    [10] îbni Sünnî.
    [11] îbni Sünnî.
    [12] İbni Mâce. İbni Sünnî, Sahih isnadia.
    [13] Ebû Dâvud, Nesâî.
    [14] îbni Sünnî.
    [15] Tirmîzi. Nesâî. İhni Mâce. (Tirmîzi demiştir ki, bu lıasen hadisi ir, .sahilidir
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  10. #30
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Dualar ve Zikirler. (Darulkitap İslam Ansiklopedisi)



    14- ORUCUN ZİKİRLERİ



    Hilali Ve Dolun Ayı Görenin Okuyacağı Dualar


    486- Talha İbni Ubeydullah'dan rivayet edildiğine göre, Peygamber Sal-lallahu Aleyhi ve Sellem hilâli (henüz doğan ayı) gördüğü zaman şöyle
    buyururdu:
    (Allâhümme ehillehû aleynâ bilyümni ve'l-îmâni vcsselânıeti ve'i-isiâmi. Rabbî ve rabbüke'IIâhu.)
    "Allah'ım! bu hilâli üzerimize bereketle, imanda itminanla, selâmetle ve islâm üzere bulunmakla devam ettir. Benim Rabbim ve (ey hilâl) senin Rabbin Ailah'dır."[1]
    487- İbni Ömer'den (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre, de­miştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem hilâli görünce şöyle bu­yurmuştur:
    "Allâhu ekber. AHâhümme ehihehu aleynâ bi'I-emni ve'l-îmâni vesse-îâmetive'1-islâmivettevfîkiIimâtuhibbu veterdâ. Rabbena verabbüke'-Ilahu."
    'Allah her şeyden büyüktür. Allah'ım! Bunu (hilâli) üzerimize güven­le, imanla, selâmetle, islâm ile, sevdiğin ve razı olduğun şeylerde başarı ile devam ettir. Bizim Rabbimiz ve senin Rabbin Allah'dır."[2]
    488- Katâde'den rivayet edildiğine göre, kendisine şu hadis ulaşmıştır: "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem hilâli görünce şöyle buyururdu:
    (Hilâlü hayrın ve rüşdin. Hilâlü hayrin ve rüşdin. Hilâli hayrin ve rüş~ din. Âmentü biHâhiîiezî halekake.)
    Hayır ve hidayet hilâli olsun. Hayır ve hidayet hilâli olsun. Hayır ve hidayet hilâli olsun. Seni yaratan Allah', iman ettim.
    "Bunu üç kez söylerdi sonra buyururdu: Falan ayı giderip falanca ayı getiren Allah'a hamd olsun."[3]
    Katâde'den diğer bir rivayette: "Peygamber Sallalahu Aleyhi ve Sel­lem hilâli gördüğü zaman ondan yüzünü çevirirdi." bunları Mürsei hadis olarak Ebû Dâvud böylece rivayet etmiştir. Ebû Davud'un bazı nüshala­rında, Ebû Dâvud demiştir ki, bu konu ile ilgili senede dayalı sahih bir hadis yoktur.
    489- Hazreti Aişe'den (Radiyallahu Anha) şöyle dediği rivayet edilmiş­tir: "Resûllüllah Sallalahu Aleyhi ve Sellem elimden tuttu. O anda ka­mer (ay) doğmuştu. Bana şöyle dedi: "Karanlığa gömüldüğü zaman bu kamerin (doğan) şerrinden Allah'a sığın"[4]
    490- Hilyetü'I-Evliya kitabında Ziyad El-Nümeyri'den o da Enes'den (radıyallahu anh) rivayet edildiğine göre Enes şöyle demiştir: "Recep ayı girdiği zaman, Resülüllah sallallahu aleyhi ve Sellem:
    (Allâhümme bârik lenâ fî recebe ve şâ'bâne ve belliğnâ ramazâne). "Allah'ım! Bize Receb ayında ve Şaban ayına bereket ver. Bizi de Ra­mazan ayma ulaştır." buyurmuştur.[5]


    Oruçta Müstahab Olan Dualar Ve Zikirler


    Diğer ibâdetlerde olduğu gibi, oruç ibâdetinde de kalb niyetine dil ile söylemeyi eklemek müstahabdır. Yalnız kalb niyeti ile yetinilirse kâfi ge­lir. Eğer (kalb ile değil de) yalnız dil ile söylenirse, ihtilafsız caiz değildir. Eğer oruçlu kimseye kötü söylenir ve küçümsenirse, iki yahut daha çok defa: Ben oruçluyum, ben oruçluyum, demek sünnettir.
    491- Ebu Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Re-sülullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Oruç (günah­lardan koruyan) bir kalkandır. Sizden biriniz oruç tuttuğu zaman kötü söylemesin ve boş konuşmasın. Bir kimse oruçlu olanla çatışırsa yahut ona çirkin söz söylerse, iki defa: Ben oruçluyum, ben oruçluyum, desin."[6]
    Ben derim ki, oruçlu bu sözü dili ile söyler ve kendisine çirkinsözsöy­leyene duyurur. Böyle yapmakla belki adam kötü davranışından döner. Yine denmiştir ki bu sözü kalbi ile söyler ki, çekişmeden sakınmış ve oru­cunun sağlamlığını korumuş olsun. Fakat birinci söz daha kuvvetlidir. Allah her şeyi en iyi bilendir.
    492- Ebu Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, de­miştir ki, Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
    "Üç kimse vardır ki, onların duası geri çevrilmez: İftar edinceye kadar oruçlunun duası, adalet üzre bulunan idarecinin duası, haksızlığa uğra­mışın duası..."[7]
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Sayfa 3/8 İlkİlk 12345 ... SonSon

Benzer Konular

  1. ::ReSiMLi DuaLaR ::
    By Konyevi Nisa in forum Dua Deryası
    Cevaplar: 69
    Son Mesaj: 19.10.13, 06:34
  2. Dualar ve Zikirler – Imam Nevevi
    By By-MUZAFER in forum E-kitap bölümü
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 06.02.11, 14:15
  3. Tavsiye Edilen Zikirler
    By Günışıgı in forum Sünnet-i Seniyye
    Cevaplar: 6
    Son Mesaj: 27.01.11, 21:10
  4. Mescide Girerken Okunacak Duâ Ve Zikirler
    By ACİZKUL in forum Hadis Bahçesi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 22.04.10, 21:13
  5. Samimi Dualar
    By SiLa in forum İbretli Hikayeler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 03.07.08, 13:44

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •