15- HACCIN ZİKİRLERİ
Bil ki, haccın zikir ve duaları çoktur; bunlar bir sayıya bağlanamazlar. Fakat biz maksadlarına göre önemlilerini göstereceğiz. Hac konusundaki zikirler iki kısımdır: Hac yolculuğundaki zikirler ve haccın kendisinde-* ki zikirler. Biz hac yolculuğundaki zikirleri, İnşaallah yolculuklarla ilgili bölümde anlatacağımız için, bunları sonraya bırakıyoruz.
Haccın kendisi ile ilgili zikirlere gelince, biz onları İnşaallah Tealâ hac işlerinin sırasına göre anlatacağız. Çoğunda da, kitabın uzamasından bunları inceleyenlerin usanmasından korkarak delilleri ve hadisleri kaldıracağım. Çünkü bu bölüm doğrusu çok uzundur. Bundan dolayı İnşaallah Tealâ kısaltmaya koyulacağım.
Bu zikirlerin ilki: İnsan hac için ihrama girmek istediği zaman gusleder, abdest alır, izar ve ridasını giyer (İki parçadan ibaret dikişsiz alt ve üst elbisesine bürünür.) Daha önce, abdest alanın ve gusl edenin söyleyeceği zikirleri ve elbise giyerken söyleyeceklerini bildirmiştik. Sonra iki rekât namaz kılar. Namazın zikirleri de geçmişti. Birinci rekâtta Fatiha'-dan sonra "Kâfirûn" sûresini, ikinci rekâtta "İhlâs" süresini okur. Namazı bitirince, dilediği şekilde duâ etmesi müstahabdır. Zaten namaz arkasında yapılacak duâ ve zikirler daha önce geçmişti. İhrama girmeyi istediği zaman, kalbi ile ihramı niyet eder. Kalb niyetine dili ile söylemeyi eklemek müstahab olur. Şöyle der: Hacca niyet ettim ve Allah Azze ve Celle rızası için ihrama girdim. "Lebbeyk AUâhümme lebbeyke lebbeyke lâ şerîke Seke lebbeyk. İnne'l-hamde venniğmete leke velmülk lâ şerike lek." diyerek telbiyeyi getirir. Kalb ile niyet vacibdir. Dil ile söylemek ise sünnettir. Yalnız kalb ile niyet etmiş olsa kifayet eder. Yalnız dil ile söyleyip kalb ile niyet etmemek caiz olmaz.
İmam Ebu'1-Feth Süleym İbnü Eyyûb El-Razî şöyle demiştir: Kalb ile niyeti kasdettikten sonra şöyle demesi güzel olur: Allah'ım! Benim vücudum, saçlarım, cildim, etim ve kanım senin rızan için ihrama girdi.
Bundan başkası da yine şöyle söyler demiştir: Allah'ım, ben hacca niyet ettim, onu başarmama bana yardım et ve benden onu kabul et. Sonra Telbiye getirmeye başlayıp şöyle söyler:
"Lebbeyk Alîahümme lebbeyk. Lebbeyke lâ şerike leke îebbeyk. İnne'l-hamde vennîğmete leke ve'1-mülk. Lâ şerike lek."
"Allah'ım Sana itaat ve ibâdete hazırını, emrine boyun eğiyorum. Sana ibâdet üzereyim, Senin ortağın yoktur, emrine boyun eğiyorum. Hamd ve nimet gerçekte Senindir, mülk de Sana mahsustur. Senin ortağın yoktur." Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Seüem'İn Telbiyesi budur.
Yaptığı Telbiyenin başında: LEBBEYK ALLAHÜMME BİHACCE-TİN, demesi müstahab olur, eğer hac için ihrama girmişse... Eğer umre için ihrama girmişse, LEBBEYK BİUMR'ETİN demesi müstahabdır. Sahih ve muhtar olan mezhebe göre, diğer telbiyelerde hacc veya umre anılmaz
Bil ki, Telbiye sünnettir. Bir kimse onu terk ederse, haccı ve umresi sahih olur ve üzerine bir ceza gerekmez; fakat büyük bir fazileti ve Resûlüllah Sallallahu Aleyh ve Sellem'e uymayı kaçırmış olur, (Şafi'i) mezhebimizde ve alimlerin çoğunun mezhebinde sahih olan budur. Bazı alimlerimiz Telbiyeyi vacib kılmıştır ve haccın sıhhati için de bazıları Telbiyeyi şart koşmuştur. Bize göre doğrusu evvelki sözdür; fakat muhalefetten çıkmak için ve Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Seîlem'e uymak için Telbiyeyi bırakmamak müstahabdır Allah en doğrusunu bilendir.
Başkası adına ihram edince şöyle der: "Hacca niyet ettim ve falan adına Allah rızası için ihrama girdim. Lebbeyk an fülamn (an Bekrin) "Allah'ım! Filanın yerine da'vetine icabet ediyorum" diyerek, aslen kendisi için yaptığı telbiyeyi sonuna kadar aynen söyler.
Telbiye'den sonra Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e salât getirmek, kendisi için ve dilediği kimse için dünya ve âhiret işleri ile ilgili duâ etmek, Allah'ın rızâsını ve Cennet'i istemek ve ateşden Allah'a sığınmak müstahabdır. Yine Telbiye'yi çok yapmak müstahab olduğu gibi, her halde: ayakta iken, otururken, yaya yürürken, binici iken, yaslanırken, inerken, dolaşırken, abdestsizken, cünüb iken, hayız iken telbiye yapmak müstahabdır. Zaman ve yer bakımından durumların yenilenip değişmesi zamanında da Telbiye getirilir. Gece ve gündüzün değişmesi hallerinde seher vakitlerinde, arkadaşların toplanma zamanında, kalkmak ve oturmak hallerinde, çıkış ve inişlerde, vasıtaya binip inmelerde, namazların arkasında ve bütün mescidlerde getirmek gibi... Sahih olan Tavaf ve Sa'y hallerinde Telbiye getirmemektir. Çünkü bunlar için özel zikirler vardır. Kendine zorluk vermeyecek şekilde telbiyede sesi yükseltmek de müstahabdır. Kadın için ses yükseltmek yoktur. Çünkü onun sesinden fitneye düşmekten korkulur.
Her telbiye getirilişi üç defa veya daha çok yapmak da müstahabdır. Bu telbiyeler arka arkaya yapılır ve arada konuşulmaz ve başka bir iş sebebiyle kesilmez. Bu telbiye halinde olana selâm vermek mekruhtur; fakat verilen selâmı almak gerekir.
Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yaptığına uyarak hoşuna giden bir şey gördüğü zaman şöyle der: "Lebbeyk inneVayşe ayşü'l-ahireti (Lebbeyk! Gerçek yaşayış ahiret yaşayışıdır.)"
Bil ki, Nahir günü (Kurban bayramının birinci günü) Akabe taşlarını atıncaya kadar yahut önceden farz tavafı yapmışsa, tavaf anına kadar telbiye müstehaptır. Bunlardan birine başladığı zaman ilk anda Telbiye'yi keser ve tekbir getirmeye başlar.
İmam Şafi'i (Allah ona rahmet etsin) şöyle demiştir: Umre yapan kimse, tavaf için Hacer-i Esved karşısına çıkıncaya kadar telbiye yapar.
Hac için ihramda olan kimse, Mekke'nin (Allah şerefini artırsın) Harem bölgesine girdiği zaman, şöyle demesi müstahab olur:
("AlIâhümme hazâ haremüke ve emnüke feharrimnî minennâr ve em-minnîmin azâbike yevme tab'asü ibâdeke vec'alnîmin evliyâike ve ehli tâatike.")
"Allah'ım! Burası Senin (hürmete değer) Harem bölgendir ve Senin güven yerindir. Beni cehennem ateşine haram kıl ve beni kullarını dirilttiğin kıyamet günü azabından koru. Beni velî kullarından ve Sana itaat eden kimselerden yap." Sonra istediği duayı yapar. Mekke şehrine girdiği ve gözü Kabe'ye bakıp Mescid'e ulaştığı zaman ellerini kaldırıp duâ etmesi müstahabdır. Kabe'yi gördüğü anda müslümanın ettiği duâ makbul olacağına dair nakil vardır. Şöyle duâ eder:
("Allâhümme zid hâzelbeyte teşrîfen ve ta'zîmen ve tekrîmen ve me-hâbeten. Ve zid men şerrefehû ve kerremehû mimnen haccehû ev i'teme-rehû teşrîfen ve tekrîmen ve ta'zîmen ve binen.")
"Allah'ım! Bu Beyt'e (Kabe'ye) şerefi, ululuğu, fazileti ve heybeti çoğalt. Bunu hac yahut umre için ziyaret eden kimselerden buna şeref ve fazilet dileyenlere şeref, fazilet, manevî büyüklük ve iyilik ver." Yine şöyle söyler:
(Allâhümme ente's-selâmü ve min kesselâmü hayyinâ rabbenâ bisselâmL)
"Allah'ım, Sen noksanlıklardan beri (uzak) olup selâmet üzeresin. Selâmet vermek de Sendendir. Rabbimiz, bizi selâmetle dirilt." Sonra ahi-ret ve dünya hayırlarından dilediği şeyleri ister. Mescide girdiği zaman, kitabın başında bütün mescidler konusunda yazmış olduklarımızı söyler.
Tavafın Duaları Ve Zikirleri
İlk olarak Hacer-i Esved'in karşısında İstilâm yaptığı (kollarını kaldırdığı) zaman ve ayrıca Tavafa başladığı zaman şöyle der:
(Bismillâhi vaîîâhu ekber. Allâhümme îmânen bike ve tasdîkan bikitâ-bike ve vefâen biahdike vettibâ'an lisünneti nebiyyjke (S.A.)
"Allah'ın adıyla (tavafa başlarım). Allah herşeyden büyüktür. Allah'ım Sana îman ederek, kitabını tasdik ederek, Sana verdiğim îman sözüne bağlı kalarak ve Peygamberinin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sünnetine uyarak (tavaf ediyorum.)"
Her tavafta Hacer-i Esved'in hizasına geldikçe bu duayı tekrarlamak müstahabdır. Remel (süratle) yaptığı ilk üç şavtta şöyle der:
(AHâhümme'calhu haccen mebrûren ve zenben mağfûren ve sa 'yen meş-kûren.)
"Allah'ım! Tavafımı makbul yap, onu günahlarımın mağfiretine se-beb kıl ve tarafından kabul edilmiş bir ibâdet yap."
Geri kalan diğer dört şavtta da şöyle der:
(Allâhümme'ğfir verham va'fu amma ta'Iem ve ente'l-eâzzü'I-ekrem. Allâhümme rabbenâ âtinâ fiddünyâ haseneten ve fi'l-âhireti haseneten ve kmâ azâbennâr.)
"Ey Allah'ım! Mağfiret buyur, marhamet et, bildiğin günahları afvet. Sen her şeye üstün gelen ikram sahibisin. Ey Rabbimiz olan Allah! Bize dünyada iyilik ver. Ahirette de iyilik ver. Cehennem azabından da bizi koru."
Allah kendisine rahmet etsin Şafi'i şöyle demiştir: Tavafta söylenen en sevimli duâ: "Allâhümme rabbenâ âtinâ fiddünyâ haseneten..." sonuna kadar söylenen duadır.
Yine demiştir ki, bütün şavtlarda bunu söylemek benim için sevimlidir. İnsanın tavaf esnasında din ve dünya işlerinden istediği duayı yapması da müstahabdır. Bir kişi duâ edip de cemaat amîn derse, güzel olur.
Allah kendisine rahmet etsin, Hasan Basrî'den hikâye edilmiştir: Hacda onbeş yerde duâ kabul olunur: Tavaf içinde, Mültezem'de, oluk altında, Kabe içinde, Zemzem yanında, Safâ'da, Merve'de, Sa'y yolunda, Ma-kâm'ı İbrahim arkasında, Arafat meydanında, Müzdelife'de, Mina'da ve cemrelerin atıldığı üç yerde. Bu yerlerde duâ etmeye gayret göstermeyen mahrumdur.
Şafi'i mezhebinde ve ona bağlı alimlerin çoğunluğuna göre, tavaf esnasında Kur'an okumak mastahab olur; çünkü tavaf zikir yeridir. Zikirlerin en faziletlisi de Kur'an okumaktır.
Şafi'i alimlerinin büyüklerinden olan Ebu Abdullah El-Huleymî, tavafta Kur'anın müstahab olmadığını seçmiştir. Fakat sahih olan önceki sözdür. Alimlerimiz demiştir ki, Peygamberden ve ashabdan nakledilmeyen dualar yerine Kur'an okumak daha faziletlidir. Sahih olan görüşte ashabdan nakledilen duaları yapmak, Kur'an okumaktan daha faziletlidir. Kur'an okumanın bunlardan daha faziletli olduğunu söyleyen de vardır.
Allah kendisine rahmet etsin, Şeyh Ebû Muhammed El-Cüveyni şöyle demiştir: Hac günlerinde yapılan tavaflarda Kur'an okuyup bir hatim yapmanın sevabı büyük olur. En doğrusunu Allah bilir.
Tavafı tamamlayınca ve iki rekât tavaf namazını kılınca, istenilen duanın yapılması müstahabdır. Burada nakledilen dualardan biri şudur:
(Allâhümme ene abdüke vebnü abdike. Eîeytüke bizünûbin kesîretin ve a'mâlin seyyi'etin ve hazâ makâmu'l-âizi bike minennâr. Fağfir lî in-neke ente'l-ğafûru'r-rahîm.)
"Allah'ım, ben Senin kulunum ve kulunun oğluyum. Büyük günahlarla ve kötü işlerle Sana (ibâdete) geldim. Bu yer ateşten Sana sığınanların makamıdır. Beni bağışla. Zira Sen, merhameti geniş, mağfireti bol olansın."