4- EZAN'IN FAZİLETİ
91- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Ahn) Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Eğer insanlar, ezanda (ezan okumada) ve ilk safta ne kadar büyük bir fazilet olduğunu bilseler, sonra sıkışıklıktan kura çekmekten başka çare bulamasalar, muhakkak (ön saffı elde etmek için) anılarında kura çekerlerdi.'[1]
92- Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
"Namaz için ezan okunduğu zaman, şeytan ezan sesini işitemeyinceye kadar, kıç atıp geri kaçar."[2]
93- Muaviye'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve SellenVin şöyle buyurduğunu işittim: "Müezzinler, kıyamet gününde insanların boyca en uzun (en şerefli ve baş) olanlarıdır."[3]
94- Ebû Sa'îd El-Hudrî'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre,
Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den işittim:
"Müezzinin sesinin ulaştığı son hudud içerisinde, onun sesini duyan hiç bir cin, hiç bir insan ve hiç bir (cansız) şey yoktur ki, kıyamet gününde o müzzine şahidlik etmesin."[4] Ezanın fazileti hakkındaki hadisler çoktur.
Ezan okumakla imamlık görevlerinden hangisinin daha faziletli olduğu konusunda alimlerimiz dört görüşle ihtilâf etmişlerdir:
1- Sahih olan, ezanın daha faziletli olduğudur.
2- İmamlık daha faziletlidir.
3- İkisi de fazilette eşittir.
4- Eğer imam, imamlık haklarını yerine getirdiğini ve imamlık hasletlerini toplamışsa, imamlık daha faziletlidir, değilse müezzinlik daha faziletlidir.
Ezanın Şekli
Ezanın lâfızları, herkesçe bilinen sözlerdir. Ezanda terci' yapmak bize göre sünnettir. Terci' şudur: Müezzin en yüksek sesiyle dört defa:
"Allahu. ekber, Aîlahu ekber, AÜahu ekber, Allahu ekber" Dedikten sonra kendisine ve yanındakilere işittirecek kadar gizlice:
"Eşhedü en lâ ilahe illallah, Eşhedü en lâ ilahe illallah - Eşhedü enne Muhammeden resûlüllah, Eşhedü enne Muhammeden resûlüllah"
der. Sonra bu gizli söylediklerini aynen yüksek sesiyle tekrarlar. Yani:
"Eşhedü en lâ ilahe illallah, eşhedü en lâ ilahe illallah, eşhedü enne Muhammeden resûlüllah, eşhedü enne Muhammeden resûlüllah"
söyler.
Tesvîb de bize göre sünnettir. Tesvîb şudur: Özellikle sabah ezanında "Hayye ale'l-felâh" sözünü bitirince:
"Esselâtü hayrün mine'n-nevm, esseiâtü hayrün mine'n-nevm" (Namaz uykudan hayırlıdır)
demektir. Ezanda terci' ve tesvîb yapmaya dair hadîsler naklolmuştur, bunlar meşhurdur.
Bilinmelidir ki, terci' ve tesvîb'i terk edenin ezanı sahihtir; ancak faziletli olanı bırakmış olur. Mümeyyiz olmayan (kâr-zararı ayıramayacak kadar küçük olan) kimsenin, kadının ve kâfirin ezanı sahîl olmaz. Mümeyyiz olan çocuğun ezanı sahih olduğu gibi, ezan okuyup da şehadet kelimelerini getiren bir kâfirin de ezanı, muhtar olan mezhebe göre İslâm'ından dolayı sahîh olur. Bazı alimlerimiz de, İslâm hükmünü ezan taşımadığından ezanı sahîh olmaz; çünkü başlangıçta müslüman değildi. Ezanın bir kısmı İslâm'dan önce okunduğundan onun ezanı sahîh olmaz.
Bu bölümle ilgili fer'i meseleler çok olup fıkıh kitablarmda tespit edilmiştir. Burası onları saymak yeri değildir.
İkâmetin Şekli
Sahîh hadislerle sabit olan muhtar ve sahîh mezhebe (Şafiî mezhebine) göre, İkâmet onbir cümleden ibarettir. Hanefi mezhebinde ise, ezanın şekli ile ikamet arasında fark yoktur; yalnız "Felâh"Iardan sonra iki defa: "Kad kameti's-salâtü kad kameti's-salâh" denilir.
(Şafiî mezhebine göre) İkamet cümleleri şöyledir:
"Allahü Ekber Allahu Ekber, Eşhedü en lâ ilahe illallah, Eşhedü Enne Muhammeden Resûlüllah, Hayye Alessalâh, Hayye Alelfeiâh, Kad kameti 's-salâh, Kad katemi's-saîâh, Allahü Ekber, Allahu Ekber, Lâ ilahe illallah..."
Bilinmelidir ki, bizim mezhebde (Şafiîlerde) sahih olan, ezan ve ikametin sünnet oluşudur. Bu hususta cuma ve diğer namazların ezanı müsavidir. Bazı alimlerimiz de demişlerdir ki, bunların ikisi de farzı kifayedir. Bazıları da, cumada bunlar farzı kifayedir, diğer namazlarda değil. Eğer ezan ve ikametin farzı kifaye olduğunu kabul edecek olursak, bir şehir veya bir mahalle müslümanlan tüm olarak bunları terk ettikleri takdirde, onları bu terklerinden dolayı yola getirmek için şiddet kullanmak gerekir. Fakat bunları sünnet olarak kabul edince, onlara bu şiddeti uygulamak, sahîh mezhebde yoktur; nitekim öğlenin ve diğer vakitlerin sünnetlerini terkden dolayı şiddet kullanılmadığı gibi... Bazı alimlerimiz de demişlerdir ki, ezan ve ikamet, İslâm'ın alâmetleri olduğundan, bunları terk eden topluma şiddet kullanılır.
Ezanda sesi yükseltmek ve ağır ağır okumak müstehabdır. İkamet ise çabukça getirmek ve ezandan daha hafif bir sesle okumak müstehabdır. . Ezan okuyan müezzinin güzel sesli, güvenilir ve itimad edilir, gönüllü ve vakıttan haberdar kimse olması da müstehabdır. Müezzinin yüksek yerde durması, kıbleye yönelmesi, ayakta olması, abdestli bulunması hem ezanda, hem de ikamette yine müstehabdır.
Bir kimse, kıbleye arka çevirerek yahud oturarak, yahud yatarak, yahud abdestsiz olarak, yahud cünüb bulunarak ikamet veya ezan okursa ezanı kerahetle sahîh olur. Cünübdeki kerahet, abdestsiz olandan daha şiddetlidir. Bu durumlarda ikamette olan kerahet çok daha şiddetlidir.
Ezan, ancak beş vakit namaz için meşru' kılınmıştır: Sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı. Bu namazlar ister kaza, İster edâ olsun ve ister namaz kılan mukim olsun, ister müsafir bulunsun, fark etmez. Yine ister tek başına kılsın, ister cemaatla kılsın. Ancak bir kişinin ezan okuması ve ikamet getirmesi kâfidir, diğerlerinin getirmesine gerek yok.
Bir vakit içinde, bir çok kaza namazları kıhnsa, yalnız ilk kaza için ezan okunur ve ondan sonra kılınan her kaza namazı için ikamet getirilir. (Arafat ve Müzdelife'de olduğu gibi) iki vakit namazı bir arada kıhnsa, yalnız birinci için ezan okunur, her namaz için ikamet yapılır. Beş vakit namaz dışındaki namazların hiç biri için ezan okumak yoktur; bunda ittifak vardır.
Bazı namazlar vardır ki, bunlar cemaatla kılınmak istendiği zaman "Essaîâtü camiatün (Cematla namaza)" demek müstehab olur; bayram namazı, güneş tutulma namazı, yağmur duası namazı gibi... Bir kısım namazlar için bunu söylemek müstehab olmaz; sünnet namazları, mutlak nafile namazları gibi... Bir kısım namazlar da vardır ki, bunlarda namaza davet edip etmemekte ihtilâf vardır. Teravih ve cenaze namazları gibi... Doğrusu, teravih namazı için davet yapılır, cenaze namazı için yapılmaz.
İkamet, ancak vakit içinde ve namaza girmek istendiği zaman sahîh olur. Ezan ise, sabah vakti müstesna, namaz vakti girdikten sonra sahîh olur. Sabah vakti için, vakit girmeden önce ezan okunması caizdir. Fakat sabah namazının vaktinden önce hangi zamanlarda ezan okunabileceği
Dualar Ve Zikirler
hususunda ihtilâf vardır. Sahîh olanı, gece yarısından sonra okunmasının * cevazıdır. Seher vaktinde okunabileceği söylenmiştir. Bütün gece boyunca okunabileceği söylenmişse de, bu bir şey ifade etmez. Gecenin üçte ikisinden sonra okunabilir sözü de vardır; fakat ilk hüküm geçerlidir.
Kadın ve Hünsa-i müşkil (Erkek veya kadın olduğu tesbit edilemeyen kişi) ikamet getirebilirler fakat ezan okuyamazlar; çünkü bunlar seslerini yükseltmekten yasaklanmışlardır.