***
DIŞARDA
Points: 20.602, Level: 90
Level completed: 51%,
Points required for next Level: 248
Overall activity: 0%
Achievements


Hakiki Veliler Keramete hiç iltifat etmezler!…
Vâris-i Nebî olan Süleyman Hilmi Tunahan Efendi Hazretleri;
Velî’lerin elinde kerâmet zuhurunu “Hayz-i Ricâl” olarak kabul ederlerdi…
Efendi Hazretlerinin Rahle-i Tedrisinde ve sohbetlerinde bulunma şerefine mazhar olanlar, zaman zaman, ihtiyaç olduğunda veya İmam-i Rabbânî Evlâdından her hangi birisi bir yere gönderilirken, Efendi Hazretlerinin sol eliyle Yeleğinin sağ cebinden, hiç kullanılmamış, çeşitli değerlerdeki paraları çıkarıp verdiğini gördüklerinde:
Efendi Hazretlerinin kerâmet izhar ettiğini sanarlardı. Halbuki, gerçekten Vâris-i Nebî olan Efendi Hazretleri, velî’lerin elinde kerâmet zuhurunu “Hayz-i Ricâl” olarak kabul ediyor, darlık ve meşakkat zamanında, vârisi olduğu Fahr-i Kâinât Efendimiz nasıl davranmışsa, öyle davranmayı kendisine şiar edinmişti. Bilindiği üzere, Cenab-i Hakk, Âlemlerin, Fahrî, Seyyid-i Kâinât Efendimizi kulu ve Resûl olmakla, Melîk ve Sultan olmak arasında muhayyer kılmış, dilerse, Uhud Dağını altına çevirebileceğini haber vermiştir. Resûl-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz, Allah yolunda çile ve meşakkatlere tâlip olmuş, kul ve Resûl olmayı tercih etmiştir.
Gerçek vâris-i Nebî’ler de, vâris-i oldukları Peygamber gibi, çileye, mihnete ve meşakkate tâlip olduklarından, Sünnetu’llâha aykırı olarak böylesine bir kerâmete tâlip olmaları zâten düşünülemez.
Öyleyse işin doğrusu neydi?
Kemâl Kacar beyfendi, diğer nesildaşları gibi, tedbire, ihtiyata çok önem veren bir zât idi. Sanayi ve Ticaret hayatında hiç Banka Kredisi kullanmamıştır.
Veresiye mal almamıştır, satmamıştır. Hiç bir Banka’da şahsi ve firmaları için hesap açtırmamıştı.
Nukud ve menkûl kıymetlerini Osmanlı Bankasındaki Kiralık Kasasında muhafaza ederdi.
Meraklısına:
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının Para basma Matbaası kuruluncaya kadar T.C.’nin kağıt paraları, Fransa’da Osmanlı Bankası tarafından bastırılmaktaydı. Kemâl Bey, her konuda olduğu gibi, para taşıma konusunda da fevkalâde titiz davranırdı. Kağıt paralar için ayrı, bozuk paralar için ayrı cüzdanları vardı. Osmanlı Bankasından aldığı hiç kullanılmamış, ambalajındaki muhtelif değerlerdeki paraları kiralık kasasında muhafaza eder, ihtiyaç oldukça, ilk defa kendisinin elinin değdiği bu paraları kendi cüzdanına koyar veya Efendi Hazretlerine getirirdi.
İşte; Efendi Hazretlerinin zaman zaman, ihtiyaç hâsıl oldukça evlatlarına cebinden çıkarıp verdiği paralar Kemâl Bey’in kendisine getirdiği paralardı.
Kemâl Beyin ifâdesiyle;
“bâzı tevâguşlar”, (bazı sevenler) Efendi Hazretlerinin cebinden hiç el değmemiş paraları çıkarmasını kerâmet izharı olarak sanarlardı…
Bir kıssa;
Çırpanlı Hazretleri Akşam Namazın’da Kurs’a geldi Namaz’dan sonra Camide toplandık.
Namaz’dan sonra rahleyi önüne koydular yaşlanmıştı hafiften sakallıydı Allah dostu olduğu yüzünden belli oluyordu nur yüzlüydü binlerce alim yetiştiren bu büyük zatın şu anda önündeydim…
Daha evvel Kastamonu’da okurken halen Ankara’da sağ olan Allah uzun ömürler versin Ali Erol Abinin sohbetinde bulunmuştum o da Süleyman efendinin ilk talebelerinden Çırpanlı Hocaefendinin ders arkadaşlarından’dı ve o da çırpanlı hazretleri gibi çok kısa bir zamanda Süleyman efendiden bütün ilimleri öğrenip Müftü olanlardan’dı tabi bunlar 40 ‘lı yıllarda çok zor şartlarda okumuşlardı işte o büyük alimin sohbetindeydim, heyecanla ne anlatacağını bekliyoruz,
dediki….
Bu akşam uzun uzadıya sohbet etmiyeceğim yüzünüz’ü görmeye geldim, çünki ben ne anlatsam zait, burada Bilgin Hoca var o benim anlatacaklarımı benden daha güzel bir şekilde size anlattığını tahmin ediyorum, şunu’da açık söyleyim burada bu akşam maneviyat o kadar yüksek’ki ben Bilgin hoca’nın kerametine burada şu talebeleri görünce şahit oluyorum dedi ve bu keramet meselesini izah etmeye başladı.
Büyük kadın evliyalar’dan Rabia adviye hazretleri vardır, her daim duası şuydu.
” Yarabbi muhabbetim sebebiyle de Cennet’i arzu etmiyorum, sen benim emelim,maksudum muradım oldukca Cehennem’dende kaçmıyorum Allahım sen benim mevlam olursan, hanki Cennet varki arzu edilsin, hanki Cehennem varki korkulsun”….
Bir gün bir dostu hizmetcisiyle kendisine 10 çörek gönderiyor,
Hizmetçi; taze pişmiş çöreğe imreniyor, sayıyla teslim edecek değilim ya, deyip birtanesini yolda yiyor.
Rabia’ya çörekleri teslim ettiği zaman,
Rabia; bu çöreğin bir tanesi ne oldu? diye soruyor.
Hizmetçi; efendim hanımefendi selamlarıyla bu kadar gönderdiler, diyor.
Rabia; “olmaz! bu çörekler ya on tane olacak yahutta ondan fazla olacak,sen hakikatı söyle yavrum!” diyor.
Hizmetçi; Efendim çörekler henüz pişmişti.Kokusu çok hoşuma gitti,imrendim bir tanesini yedim.Rabia “afiyet olsun bunlardan istediğin kadar al ye ” diye hizmetçinin hatırını hoş edince hizmetci;bu büyük kadına.
Efendim, çöreğin eksikliğini nasıl bildiniz, diye ısrarla sorunca;
Kura’nı kerimin verdiği habere uymuyorda onun için ben dün bu çöreğin cinsinden birine hak namına bir tane verdim. Cenabı hak Kur’anı keriminde ( bir kimse ihtiyaç sahibine Allah için o kimseye verdiğinin en az on misli verilir) buyurmuştur.
Onun için o çörekler ya on tane olur yahutta ondan fazla olacaktır, dokuz olamaz; diye cevap veriyor.
Yine Bir gün tanınmış velilerden Hasan Basri Hazretleri ile bir nehir kenarında karşılaşırlar. Hasan Basri bir cilve olsun diye postunu nehir üzerine atarak oturur. Hz.Rabia’da onun tepesinden kuş misali uçuş yapar, bir müddet sonra sahile yanaşır ve yanına iner, ve derki;
eyyy Hasan aciz bir mahluk olan balık senden iyi yüzer keza bir sivri sinek benden iyi uçar!..
Kemal bu değildir, Bana söyle bakalım kaç adam yetiştirdin? Kaç kimseye Allahın kitabını öğrettin, kaç kişiye Allah ve Resülü sevdirdin? Kaç düşmüşün elinden tuttun, kaç kişinin aczini giderdin, kaç kimseye sabrı hakkı tavsiye ettin sarayı ilahi olan kaç gönül aldın?.
Yoksa suda yüzmek havada uçmak keramet bu değildir . Asıl keramet ve velilik, Muradı ilahiyeyi Arzuyu Sübhaniyeyi bozmadan iyi anlayıp iyi anlatarak halkı aydınlatıp insan yetiştirmektir.
Çırpanlı Hazretleri bu kıssa’yı noktaladı ve talebeye doğru baktı işte Bilgin Hocanın en Büyük kerametini burada görüyorum dedi akabinde dua etti.
"Şu benim zamanımda bazı şakirdlerin,üstadlarının kitaplarını Kur'an'ın önüne koyduklarına şahit oluyorum.Bu çok vahim bir yanlıştır"
üstâz Süleyman Hilmi Tunahân (kuddise sirruhû)