Veliler seyr ü sülük açısından iki kısımda mütala edilir...Birincileri, bir mürşid-i kamil-i mükemmilin terbiyesi ile müridlik makamından derece derece yükselerek olgunlaşır...İkincileri de görünürde hiç bir mürşide bağlanmaksızın, yüce Allahın lüffu ile ihsanı ile yücelen üveysilerdir...
Birinci yolda esas olan, mürşidin, salik (mürid)in iç alemine ve gönül iklimine yönelerek onu, erginlik ve hidayet nuruna ulaştırmasıdır...Bununda dereceleri olup, mürid ile mürşit, çok defa yüzyüze olmakla birlikte, bunların birbirlerini tanımaları şart değildir...Bütün mesele, mürşidin teveccühüne mazhar olmakta...İster müridin, ister mürşidin iradesi ile gerçekleşsin..Sır, bu teveccühe bağlı...
İkinci yola gelince, Bu konuda Feridüddin Attar buyuruyorki, Evliyadan bir grup vardırki, onlara üveysi derler...Onları Kainatın efendisi, Allah resulü kendi kucağında, bizzat kendi lutfu ile zahiri bir vasıta olmaksızın besleyip yetiştirir ve terbiye eder...Üveysi El karani onlardandır...Bu mertebe öyle büyük öyle yüksekki, o mertebeye ulaşmak pek ender vaki olur...Yani bunlar mürid (isteyen kişi) olmakla değil, murad (istenen kişi) olmakla açıklanır...
Hangi yolda yükselirse yükselsin, bütün velilerin ortak noktası şudur; Hepside ehli tevhid olup şeri şeriften kıl kadar ayrılmazlar...Bununla beraber üzülerek belirtelimki, her zaman ve zeminde, her güzel ve doğrunun istismarcısı, sahtesi ve taklitleri vardır...Bunların içinde bizleri en çok üzen, yalancı mürşitler ve sahte müridlerdir...
Hiç şüphesiz, inanan insanlar, dinlerini istismar etmezler ve ettirmezler...bu işi iğrenç bulurlar...
Esasen din istismarcıları, gerçek dindarlar arasından çıkmaz...Çünkü dini istismar gayretleri ancak münafıklara ve inançsızlara mahsus bir haldir...Maalesef sahte mürşitlik pozları ile piyasaya çıkmış bir sürü din bezirganı, dinin mukaddes derisine yapışmış, parazit gibi, gafil müslümanların maneviyatını emmektedir.................