Sadat-ı Kiram'ın nisbeti bir müridin üzerine, Allah-u Zülcelal'in emir ve nehiylerine bağlı olmasına göre gelmektedir. Eğer mürid, yaptığı amele bid’at karıştırırsa, emir ve nehiyleri yerine getirmezse ve Sünnet-i Şerif'e uygun hareket etmezse, Sadat-ı Kiram'dan gelen nisbet kesileceği gibi, diğer tarikat silsilelerinden gelen nisbet de kesilir.
Fakat, mürid ameline bid'at karıştırmayıp, sünnete uygun hareket ettiği ve Allah-u Zülcelal'in emir ve nehiylerini uyguladığı zaman, hem kendi silsilesinin hem de diğer tarikat silsilelerinin himmet (dua) ve nisbetleri onun üzerine gelir.
Bu yolun büyükleri olan Nakşibendi Sadatı'nın nisbeti, kışın en şiddetli zamanında yağıp bütün yeryüzünü kaplayan karlar gibidir. Ancak şevke dayalı bir nisbetten mütevellid olan mürid, nefsini ıslah etmiş sayılmaz. Çünkü şevkten dolayı meydana gelen nisbet müride mülk olmaz. Yani kazanılmış, daimi bir ahlâki olgunluk oluşturmaz.
Seyda Muhammed Konyevi Hz. (K.S.)