43. Muhammet! b. Ebî Bekr Es-Sakafî'den: Mina'dan Arafata giderken Enes b. Malik'e:
«— Rasûlullah'la (s.a.v.) beraberken bu gün nasıl yapıyordu*nuz?» diye sordum. Şu cevabı verdi:
«— isteyen bir kısmımız telbiyede bulunur, bir kısmımız da tekbir getirirdi. Hiç kimse kimseyi yadırgamazdı.
44. Cafer b. Muhammed babasından naklediyor: Ali b. Ebî Talip hacda arafe günü güneş zevalden dönünceye kadar telbiye*de bulunur, sonra telbiyeyi-bırakırdı.
îmam Malik'ten: «Memleketimiz Medine'de de böyle yapan âlimler vardı.»
45. Abdurrahman b. Kasım babasından naklediyor: Hz. Aişe
Arafatta vakfe yerine vardığı zaman telbiyeye ara verirdi.
46, Nafî'den: Abdullah b. Ömer Harem'e varınca Kabe'yi taval edinceye ve Safa ile Merve arasında da sa'yini yapıncaya kadar telbiyeye aı*a verir, sonra Mina'dan Arafat'a gidinceye kadar tekrar başlardı. Ertesi gün telbiyeyi artık bırakırdı. Umre yaptı*ğında Harem'e girince telbiyeyi de terk ederdi.
dil-
47. îbn Şihab'dan: Abdullah b. Ömer, Beytullah'ı tavaf eder*ken telbiyede bulunmazdı.
48. Alkame b. Ebî Alkame annesinden naklediyor: Mü'minle-rin annesi Hz. Aişe, Arafat'taki Nemre'de kalır, sonra da Erak'e yönelirdi
Hz. Aişe ve yanındakiler bulundukları yerden ihrama girer*ler, bineği vakfe yerine doğru yöneldiği zaman telbiyeyi bırakır-
lardı.
Hz. Aişe hacdan sonra Zilhicce ayında Mekke'den umre apardı. Sonraları, bunu terkedip Muharrem'in başlarında Cuh-2'ye gelerek orada hilâl görününceye kadar kaldı ve hilâli görünce Lmreye başladı.
48. Yahya b. Saîd'den: Ömer b. Abdülâziz Mina'dan Arafat'a »ittiği sabah yüksek sesle tekbir getirildiğini işitti. Bunun üzerine ıemen yardımcılarını göndererek halka:
«— Ey insanlar! Tekbir değil, telbiye getirin!» diye duyuru yaptırdı.