EZ-ZÂHİR (C.C.)

“Kudret ve saltanatiyle aşikâr olan.”

O'nun kudretine yerde, gökte alâmetler vardır.

O'nun varlığı, hemen herşeyde aşikârdır.

Ayın gülen yüzüne baksan, ondan bir nişane görürsün.

Nazenin çiçeklere na­zar kılsan, O'nun kudretinin nakışlarını bulursun.

Zerreden küreye, güneşten aya, balıktan arslana, fil­den karıncaya kadar gördüğümüz her varlıkta, işittiğimiz her nağmede, dilimizin tattığı her lezzette O'nun kudreti zahirdir.

Kendi vücudumuz, gözümüz, kulağımız, elimiz, ayağımız en mükemmel sanat eseridir.

Bu eserin bir mi­marı, bir sanatkârı yok mudur?

Elbette vardır.

Zahir: Varlığı her şeyde açıkça görünen demektir.

Çünkü âlemdeki herşey O'nun varlığına delildir.

Hiçbir zerre, hiçbir nesne yoktur ki varlıkta ortaya çıkarken daha evvel O'nun varlığını isbat etmiş olmasın.

Bulutlardan tane tane karların inmesi, yağmurun oluk oluk akması, ırmakların dağlar arasında çağlaması, deniz­deki dalgaların başlarını sahillerdeki taşlara vurması, bize O'ndan haberler sunmaktadır.

Ama görmeye göz gerek, duymaya kulak gerek... Mustafa Necati Bursalı, Esma-i Hüsna Şerhi, Erhan Yayınları: 256.