***
DIŞARDA
Points: 47.246, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 75,0%
Achievements


El-Mucîb (c.c)
EL-MUCÎB (C.C.)
“Kendine niyaz edenlerin dileklerini veren (dua için açılan elleri boş döndürmeyen).”
Alemde padişahtan köleye kadar herkes Allah'a muhtaçtır.
Herkesin teknesine hamuru o verir, herkesin dileklerini hiç eksiksiz yerine getirme kudreti ancak onda vardır.
Dünya sultanları kendilerinden bir şey istendiğinde çok kere kızarlar, isteyeni kapılarından kovarlar.
Allahü Teâlâ ise kendisine iltica etmeyenlere, dua ve niyazda bulunmayanlara gadap eder.
O, hâşâ kullarının eksiklerini bilmiyor mu?
Elbette biliyor.
Çünkü o insana şah damarından daha yakındır.
Bu yakınlık mekân ve cihet yakınlığı değil,
ilmiyle her şeyi kuşatmıştır.
O'nun her zerreye, her noktaya yakınlığı müsavidir.
Birine Kabe'de, birine İstanbul'da yakındır denmez.
Kabe de, İstanbul da onun ilminde aynıdır.
Birini kuşatırken, öbürünü ilminden ve kudretinden hariç tutmaz.
Dua da bir ibadettir.
Ve herkesin Allah'a ihtiyacı vardır.
Kullarının gönüllerinde olanlarını bildiği gibi ihtiyaçlarını da bilir.
İster ki kendisine yüz tutulsun, kendisinden dilekte bulunulsun.
O, dilerse kulunun arzusunu anında verir, dilerse bir zaman sonra verir, dilerse ahirete saklar, dilerse hiç vermez.
Ama O'na gönül ellerini açıp da aşk ve vecd içinde dua edenlerin mahrum edildiği görülmemiştir.
Kur'an-ı Kerim'in beyaniyle:
“Şüphesiz rabbim (ilmi ile mahlûkatına) yakındır; (duaları kabul) edicidir.” Hûd: 61.
Âlemde öyle işler olur ki, onu ortadan kaldırmaya bütün insanlar bir araya gelse güç yetiremezler.
O belanın kalkması ancak Allah'ın imdat etmesiyledir.
İşte böyle zamanlarda en günahkâr kimseler bile yüzlerini O'na tutup dua ederler.
Çaresiz kalanların çok kere: “Yâ Rabbi, Yâ Rabbi!” diye çığlık attıkları görülmüştür.
Rahman, Rahim, Mucîb, Kerîm, Aziz ve Celîl olan Allah kullarına selâmet kapılarını açar, belâ çemberini yırtar atar ve hiç ummadıkları bir anda rahmetiyle kuşatıverir.
Sonsuz rahmetin, nihayetsiz kudretin sahibi bulunan bir yaratıcıyı bırakıp da yaratılan mahlûklara ilâhlık payesi vermek ahmaklıktan başka bir şey değildir.
Ne yazık ki, bunu yapanlar çoktur.
Geçen bir gazetede okudum, bilmem hangi partinin belediye başkanı için “köyün İlâhı” deniyordu. Yuf olsun size!..
Mustafa Necati Bursalı, Esma-i Hüsna Şerhi, Erhan Yayınları: 187-188.
Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
13.Asrın Müceddidi
BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ