Sayfa 21/34 İlkİlk ... 1920212223 ... SonSon
331 sonuçtan 201 ile 210 arası

Konu: Siyer-i Nebi (s.a.v) Riyaz'üs Salihin

  1. #201
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Siyer-i Nebi (s.a.v) Riyaz'üs Salihin

    İYİLİK VE TAKVÂDA YARDIMLAŞMAK


    179. Ebû Abdurrahman Zeyd İbni Hâlid el-Cühenî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Kim Allah yolunda cihada gidecek bir gaziyi techiz eder, cihad için gerekli olan ihtiyaçlarını karşılarsa, âdeta cihada gitmiş gibi sevab kazanır. Cihada giden gazinin arkada bıraktığı ailesine güzelce bakıp onların ihtiyaçlarını karşılayan kimse de sanki cihad yapmış gibi sevap kazanır. "
    Buhârî, Cihâd 38; Müslim, İmâre 135-136. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 20; Tirmizî, Fezâilü'l-cihâd 6; Nesâî, Cihâd 44

    180. Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Hüzeyl kabilesinin Lihyânoğulları üzerine ordu sevketmek istedi. Bu sebeple şöyle buyurdu:
    "İki kişiden biri cihada gitsin. Kazanılacak sevap ikisi arasında ortaktır. "
    Müslim, İmâre 137

    181. İbni Abbas radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Ravha mevkiinde bir deve kervanına rastladı ve:
    - "Sizler kimlersiniz?" dedi. Onlar:
    - Biz müslümanlarız, sen kimsin? diye sordular.
    Peygamber efendimiz:
    - "Ben Allah'ın Resulüyüm" dedi. İçlerinden bir kadın, küçük bir çocuğu Peygamberimiz'e doğru kaldırarak:
    - Bu çocuğun haccı olur mu? diye sordu. Resûlullah Efendimiz:
    - "Evet, ayrıca sana da sevap vardır" buyurdu.
    Müslim, Hac 409. Ayrıca bk. Ebu Dâvûd, Menâsik 7

    182. Ebû Mûsâ el-Eş'arî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Kendisine emredileni tamı tamına, eksiksiz olarak ve gönül hoşluğu ile yerine getirip verilmesi istenilen kişiye veren güvenilir müslüman kasadar, sadaka veren iki kişiden biridir. "
    Buhârî, Vekâlet 16; Müslim, Zekât 79. Ayrıca bk. Buhârî, Zekât 25, İcâre 1; Nesâî, Zekât 57, 67
    Bir rivayette: "Emredileni veren" şeklindedir.




    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  2. #202
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Siyer-i Nebi (s.a.v) Riyaz'üs Salihin

    KABİR ZİYARETİ


    581. Übey İbni Kâ'b radıyallahu şöyle dedi:
    Gecenin üçte biri geçince, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem uyanıp kalktı ve şöyle buyurdu:
    "İnsanlar! Allah'ı zikredin! Yeri yerinden oynatan birinci sûr üflenecek. Arkasından ikincisi gelecek. Ölüm bütün şiddetiyle gelip çatacak. Ölüm bütün şiddetiyle gelip çatacak. "
    Übey diyor ki, Hz. Peygamber'e:
    - Yâ Resûlallah! Ben sana çok salavât-i şerîfe getiriyorum. Acaba bunu ne kadar yapmam gerekir? diye sordum.
    - "Dilediğin kadar", buyurdu.
    - Dualarımın dörtte birini salavât-i şerîfeye ayırsam uygun olur mu? diye sordum.
    - "Dilediğin kadarını ayır. Ama daha fazla zaman ayırırsan senin için iyi olur", buyurdu.
    - Öyleyse duamın yarısını salavât-i şerîfeye ayırayım, dedim.
    - "Dilediğin kadar yap. Ama daha fazla zaman ayırırsan senin için hayırlı olur", buyurdu.
    Ben yine:
    - Şu halde üçte ikisi yeter mi? diye sordum.
    - "İstediğin kadar. Ama artırırsan senin için hayırlı olur", buyurdu.
    - Öyleyse duaya ayırdığım zamanın hepsinde sana salavât-ı şerîfe getirsem nasıl olur? deyince:
    - "O takdirde Allah bütün sıkıntılarını giderir ve günahlarını bağışlar" buyurdu.
    Tirmizî, Kıyamet 23

    582. Büreyde radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Kabirleri ziyaret etmenizi yasaklamıştım. Ama artık ziyaret edebilirsiniz. "
    Müslim, Cenâiz 106, Edâhî 37. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cenâiz 77; Tirmizî, Cenâiz 60; Nesâî, Cenâiz 100

    Başka bir rivayete göre şöyle buyurdu:
    "Kabirleri ziyaret etmek isteyen ziyaret etsin. Çünkü kabir ziyareti bize âhireti hatırlatır"
    Tirmizî, Cenâiz 60; Ebû Dâvûd, Cenâiz 77

    583. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
    Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Âişe'nin yanında kaldığı gecelerin sonuna doğru Bakî mezarlığına giderek şöyle derdi:
    "Selâm size, ey mü'minler diyârı! Başınıza geleceği söylenen şeylerle nihâyet karşılaştınız. Şimdilik ileri bir tarihe bırakıldınız. İnşallah yakında biz de aranıza katılacağız.
    Allahım! Bakîü'l-garkad mezarlığında yatanları bağışla!"
    Müslim, Cenâiz 102. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cenâiz 79; Nesâî, Cenâiz 103; İbni Mâce, Cenâiz 36, Zühd 36

    584. Büreyde radıyallahu anh şöyle dedi:
    Hz. Peygamber ashâb-ı kirâma, kabristana gittikleri zaman şöyle demelerini öğretirdi:
    "Selâm size, ey bu diyârın mü'min ve müslim halkı! İnşallah yakında biz de aranıza katılacağız. Allah'ın bizi de sizi de bağışlamasını dilerim. "
    Müslim, Cenâiz 104. Ayrıca bk. Nesâî, Cenâiz 103; İbni Mâce, Cenâiz 36

    585. İbni Abbas radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
    Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Medine'de bazı kabirlere uğradı. Yüzünü onlara dönerek şöyle buyurdu:
    "Selâm size, ey bu kabirlerde yatanlar! Allah bizi de sizi de bağışlasın. Siz bizden önce gittiniz. Biz peşinizden geleceğiz. "
    Tirmizî, Cenâiz 59
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  3. #203
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Siyer-i Nebi (s.a.v) Riyaz'üs Salihin

    KADINLARA İYİ DAVRANMAK


    275. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ediyorum; vasiyyetimi tutunuz. Zira kadın kısmı kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Kaburga kemiğinin en eğri yeri üst tarafıdır. Eğri kemiği doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Kendi hâline bırakırsan, yine eğri kalır. Öyleyse kadınlar hakkındaki tavsiyemi tutunuz. "
    Buhârî, Enbiyâ 1, Nikâh 80; Müslim, Radâ' 60. Ayrıca bk. Tirmizî, Radâ` 11, Tefsîru sûre (9) 2; İbni Mâce, Nikâh 3
    Buhârî ile Müslim'deki diğer bir rivayete göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Kadın kaburga kemiği gibidir. Onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Eğer ondan faydalanmak istersen bu hâliyle de faydala-nabilirsin. "
    Buhârî, Nikâh 79; Radâ` 65
    Müslim'deki bir başka rivayete göre ise Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:
    "Kadın kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Hep seni hoşnut edecek şekilde davranamaz. Eğer ondan faydalanmak istersen bu hâliyle de faydalanabilirsin. Şayet doğrultayım dersen kırarsın. Kadının kırılması da boşanmasıdır. "
    Müslim, Radâ` 59

    276. Abdullah İbni Zem`a radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm'ı birgün hutbe okurken dinledi.
    Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Sâlih aleyhisselâm'ın dişi devesinden ve onu öldüren adamdan bahsederek:
    "Onların en azgını ileri atıldı" âyetini okudu ve Semûd kavminde gücü kuvveti ile tanınan ve son derece fena olan bir adam deveyi öldürmek için ileri fırladı, diye açıkladı.
    Sonra kadınlardan bahsetti. Onlar hakkında nasihat ederek şöyle buyurdu:
    "Sizden biriniz karısını köleyi döver gibi dövmeye kalkışıyor. Belki de o akşam onunla aynı yatakta yatacaktır. "
    Sonra yellenmeden ötürü gülmemelerini tavsiye ederek şöyle buyurdu:
    "İnsan bizzat kendisinin de yaptığı bir şeye ne diye güler?"
    Buhârî, Tefsîru sûre (91)1; Müslim, Cennet 49. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru sûre 91; İbni Mâce, Nikâh 51

    277. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Bir kimse karısına kin beslemesin. Onun bir huyunu beğenmezse, bir başka huyunu beğenir. "
    Müslim, Radâ` 61

    278. Amr İbni Ahvas el-Cüşemî radıyallahu anh, Vedâ haccı'nda Peygamber aleyhisselâm'ı dinlediğini, Allah'a hamd ü senâ edip halka öğüt verdikten sonra Resûlullah'ın şöyle buyurduğunu söylemektedir:
    "Ashâbım! Kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ediyorum. Vasiyye-timi tutunuz. Zira onlar sizin idarenize ve himâyenize verilmişlerdir.
    Kesin olarak bildiğiniz bir ahlâksızlık yapmadıkları takdirde, onlar üzerinde zorbalık kurmaya hakkınız yoktur. Eğer ahlâk dışı bir hareket yaparlarsa, onları yataklarında yalnız bırakın. Bir yerlerini incitmeyecek şekilde dövün. Şayet size itaat ederlerse, artık onlara zarar verecek bir şey yapmayın.
    Şunu bilin ki, sizin kadınlar üzerinde haklarınız olduğu gibi onların da sizin üzerinizde hakları vardır.
    Sizin onlar üzerindeki haklarınız, yatağınızı yabancılardan korumaları, istemediğiniz kimseleri evinize almamalarıdır.
    Onların sizin üzerinizdeki hakları ise, giyim kuşam ve yeme içme konularında kendilerine iyi imkânlar sağlamanızdır. "
    Tirmizî, Radâ` 11. Ayrıca bk. İbni Mâce, Nikâh 3

    279. Muâviye İbni Hayde radıyallahu anh şöyle dedi:
    - Yâ Resûlallah! Kadınlarımızın bizim üzerimizdeki hakkı nedir? diye sordum. Şöyle buyurdu:
    -"Yediğiniz ölçüde yedirmek, giydiğiniz seviyede giydirmek, yüzlerine vurmamak, yaptıkları işin ve kendilerinin çirkin olduğunu söylememek, onları yataklarında yalnız bırakmak gerekirse, bu işi sadece evde yapmaktır. "
    Ebû Dâvûd, Radâ` 41. Ayrıca bk. İbni Mâce, Nikâh 3

    280. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Mü'minlerin îmân bakımından en mükemmeli, huyu en iyi olanıdır. Hayırlınız, kadınlarına karşı hayırlı olanlardır. "
    Tirmizî, Radâ` 11. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet, 15; İbni Mâce, Nikâh 50

    281. İyâs İbni Abdullah İbni Ebû Zübâb radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
    - "Kadınları dövmeyiniz" buyurmuştu.
    Hz. Ömer Peygamber aleyhisselâm'ın huzuruna çıkarak:
    - Kadınlar kocalarını dinlemez oldular, dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber kadınların dövülmesine izin verdi.
    Bu defa birçok kadın Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hanımlarına gelerek kocalarını şikâyete başladılar.
    Bunun üzerine Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    -"Birçok kadın Muhammed ailesine gelerek kocalarını şikâyet ediyorlar. Kadınlarını döven o kimseler, sizin hayırlınız değildir. "
    Ebû Dâvûd, Nikâh 42. Ayrıca bk. İbni Mâce, Nikâh 51

    282. Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Dünya geçici bir faydadan ibarettir. Onun fayda sağlayan en hayırlı varlığı dindar kadındır. "
    Müslim, Radâ` 64. Ayrıca bk. Nesâî, Nikâh 15; İbni Mâce, Nikâh 5
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  4. #204
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Siyer-i Nebi (s.a.v) Riyaz'üs Salihin

    KANAAT VE TOKGÖZLÜLÜK



    KANAAT, TOK GÖZLÜLÜK, GEÇİMDE ORTA YOLU SEÇMEK, İNFÂK ETMEK VE ZORDA KALMADIKÇA DİLENMEYİ KÖTÜLEMEK

    523. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Gerçek zenginlik, mal çokluğu değil, gönül tokluğudur. "
    Buhârî, Rikak 15; Müslim, Zekât 130. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 40; İbni Mâce, Zühd 9

    524. Abdullah İbni Amr radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Müslüman olan, yeterli geçime sahip kılınan ve Allah'ın kendisine verdiklerine kanaat etmesini bilen kurtulmuştur. "
    Müslim, Zekât 125. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 35

    525. Hakîm İbni Hizâm radıyallahu anh şöyle dedi:
    Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den (mal) istedim, verdi. Bir daha istedim, yine verdi. Tekrar istedim, tekrar verdi. Sonra şöyle buyurdu:
    - "Ey Hakîm! Gerçekten şu mal çekici ve tatlıdır. Kim onu hırs göstermeksizin alırsa, o malda kendisine bereket verilir. Kim de ona göz dikerek hırs ile alırsa, o malın bereketi olmaz. Böylesi kişi, yiyip yiyip de bir türlü doymayan obur gibidir. Üstteki (veren ) el, alttaki (alan) elden daha hayırlıdır. "
    Hakîm diyor ki, bunun üzerine ben:
    - Ey Allah'ın Resûlü! Seni hak din ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, yaşadığım sürece senden başka kimseden bir şey kabul etmeyeceğim, dedim.
    Gün geldi, Hz. Ebû Bekir, Hakîm'i kendisine ganimet malından hisse vermek için çağırdı. Fakat Hakîm, onu almaktan uzak durdu. Daha sonra Hz. Ömer, kendisini bir şeyler vermek için davet etti. Hakîm yine kabul etmedi. Bunun üzerine Ömer:
    - Ey müslümanlar! Sizi Hakîm'e şahit tutuyorum. Ben kendisine şu ganimetten Allah'ın ona ayırdığı hissesini veriyorum, fakat o almak istemiyor, dedi.
    Netice itibariyle Hakîm, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in vefatından sonra, ölünceye kadar kimseden bir şey kabul etmedi.
    Buhârî, Vasâyâ 9, Cihâd 27, Zekât 47, 50, Humus 19, Rikak 7, 11; Müslim, Zekât 96. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten 26, Zühd 41; Nesâî, Zekât 50, 80, 93; İbni Mâce, Fiten 19

    526. Ebû Bürde'den, Ebû Mûsâ el-Eş'arî radıyallahu anh'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir:
    Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte bir savaşa çıkmıştık. Altı kişilik bir grup olarak biz nöbetleşe bir deveye biniyorduk. Ayaklarımız delindi. Benim de ayaklarım delinmiş ve tırnaklarım düşmüştü. Ayaklarımıza bez parçaları sarıyorduk. Ayaklarımıza böyle bez parçaları bağladığımız için o savaşa Zâtürrikâ' ismi verildi.
    Ebû Bürde diyor ki; "Ebû Mûsâ bunları söyledi sonra da yaptığından hoşlanmadı ve; "Bunları söylemekle hiç de iyi etmedim" diye pişmanlığını dile getirdi.
    Ebû Bürde, Ebû Mûsâ'nın bu tavrını, "Herhalde o bunu, yaptığı bir yiğitliği ifşâ etmiş olduğu için hoş görmedi" diye yorumladı.
    Buhârî, Meğazî 31; Müslim, Cihâd 149

    527. Amr İbni Tağlib radıyallahu anh şöyle dedi:
    Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e ganimet malları - ya da esirler- getirilmişti. O bunları kimine verip kimine vermemek suretiyle dağıtmıştı. Mal vermediği kişilerin ileri geri söylendikleri kendisine ulaşınca, Allah'a hamd ve senâ ettikten sonra şöyle buyurdu:
    "Allah'a yemin ederim ki, ben kimilerine veriyor, kimilerine vermiyorum. Aslında mal vermediğim kimseler, verdiklerimden bence daha sevgilidir. Ben bazı kimselerin kalbinde sabırsızlık ve tama' gördüğüm için veririm. Bazı kimseleri de, Allah'ın kalblerinde yarattığı kanaat ve hayırla baş başa bırakırım. Amr İbni Tağlib de bunlardan biridir. "
    Amr İbni Tağlib der ki, "Vallahi Hz. Peygamber'in hakkımda söylediği bu söz, benim için bütün dünyaya bedeldir. "
    Buhârî, Cum'a 29, Humus 19, Tevhîd 49

    528. Hakîm İbni Hizâm radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Üstteki el, alttaki elden daha hayırlıdır. Harcamaya, geçimini üstlendiklerinden başla! Sadakanın iyisi, ihtiyaç fazlası maldan ve-rilendir. Dilenmekten sakınmak isteyenleri, Allah iffetli kılar. Halka karşı tok gözlü davranmak isteyenleri de Allah, insanlara muhtaç olmaktan kurtarır. "
    Buhârî, Zekât 18, Vasâyâ 9, Nafakât 2; Müslim, Zekât 95. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 39; Nesâî, Zekât 53, 60.

    529. Ebû Abdurrahman Muâviye İbni Ebû Süfyân Sahr İbni Harb radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Dilenmekte ısrar etmeyiniz. Allah'a yemin ederim ki, sizden biri benden bir şey ister de, hoşuma gitmemesine rağmen, benden bir şey koparırsa, verdiğim malın bereketini görmez. "
    Müslim, Zekât 99

    530. Ebû Abdurrahman Avf İbni Mâlik el-Eşca'î radıyallah anh şöyle dedi:
    Biz dokuz, veya sekiz yahut yedi kişilik bir grub Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında oturuyorduk. Bize:
    - "Allah'ın elçisine bîat etmez misiniz?" buyurdu. Oysa biz, yeni bîat etmiştik. Bu sebeple:
    - Ey Allah'ın Resûlü! Biz sana bîat ettik ya! dedik. Sonra tekrar:
    - "Allah'ın elçisine bîat etmeyecek misiniz?" buyurdu.
    Bu defa bîat için ellerimizi uzatarak:
    - Ey Allah'ın Resûlü! Biz sana bîat etmiştik. Şimdi ne üzerine bîat edeceğiz? dedik.
    - "Allah'a kulluk edip O'na hiçbir şeyi ortak koşmamak, beş vakit namazı kılmak, itaat etmek - sesini alçaltarak bir cümle söyledi ve - kimseden bir şey istememek üzere bîat edeceksiniz! buyurdu.
    Avf İbni Mâlik diyor ki: Yemin ederim ki bu gruptan bazılarını görürdüm; kamçısı yere düşerdi de kimseden onu kendisine vermesini istemezdi.
    Müslim, Zekât 108. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 27; Nesâî, Salât 5; Bîat 18; İbni Mâce, Cihâd 41

    531. İbni Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "İçinizden birilerinin, yüzünde bir parça et bile kalmamış olduğu halde Allah'ın huzuruna çıkacağı güne kadar dilencilik aranızda sürüp gidecektir. "
    Buhârî, Zekât 52; Müslim, Zekât 103, 104

    532. Yine İbni Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem minber üzerinde iken sadaka vermekten, dilenmeyip iffetli yaşamaktan bahsetmiş ve şöyle buyurmuştur:
    "Üstteki el, alttaki elden hayırlıdır. Üstteki el, veren; alttaki el ise, dilenip alan eldir. "
    Buhârî, Zekât 18, 50; Müslim, Zekât 94, 95, 96, 97, 106. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 28. Tirmizî, Zühd 32, Kıyâmet 39; Nesâî, Zekât 50, 52, 53, 93

    533. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Mal biriktirmek için dilenen, gerçekte kor istiyor demektir. Artık ister az, ister çok dilensin. "
    Müslim, Zekât 105. Ayrıca bk. İbn Mâce, Zekât 25

    534. Semüre İbni Cündeb radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Dilenmek, yüz karasıdır. Kişi dilenmek suretiyle kendi yüzünü lekeler. Sadece devlet başkanından hakkını istemesi ya da zaruret sebebiyle dilenmek böyle değildir. "
    Tirmizî, Zekât 38. Ayrıca bk. Nesâî, Zekât 93

    535. İbni Mes'ûd radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Kim ihtiyaç içine düşer de bunu insanlara açarsa, ihtiyacı kapanmaz. Kim de ihtiyacını Allah'a arzederse, Allah'ın, hemen veya ileride o kimseye rızık vermesi umulur. "
    Ebû Dâvûd, Zekât 28. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 18

    536. Sevbân radıyallahu anh şöyle dedi:
    Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
    - "Kim bana, halktan hiçbir şey dilenmeyeceğine dair söz verirse, ben de ona cenneti garanti ederim" buyurdu. Bunun üzerine
    - Ben söz veriyorum, dedim.
    Râvi diyor ki, Sevbân hiç kimseden hiçbir şey istemiyordu.
    Ebû Dûvûd, Zekât 27. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 61

    537. Ebû Bişr Kabîsa İbni'l-Muhârik radıyallahu anh şöyle dedi:
    Yüklendiğim bir kefâlet borcu yüzünden Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem'e başvurdum. Bana;
    - "Bekle biraz. Sadaka malı gelsin, ondan sana verilmesini emrederiz!" dedi. Sonra da şöyle buyurdu:
    - "Ey Kabîsa! Dilenmek yalnızca üç kişi için helâldir:
    Kefâlet üstlenen kişi ki, borcunu ödeyinceye kadar dilenmesi helâldir. Sonra dilenmekten vazgeçer.
    Bütün mal varlığını yok eden büyük bir felâkete uğramış kişinin geçimini yoluna koyacak kadar -yahut ihtiyacını giderecek kadar- dilenmesi helâldir.
    Hakkında, kendisini tanıyanlardan aklı başında üç kişinin "filan fakir düştü" diyecekleri kadar fakr u zarûrete uğramış kişinin geçimini temin edecek kadar dilenmesi helâldir. Ey Kabîsa! Bu hallerin dışında dilenmek haramdır, dilenen haram yemiş olur. "
    Müslim, Zekât 109. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 26; Tirmizî, zekât 23; Nesâî, Zekât 80.

    538. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Miskin, bir iki lokma veya bir iki hurma için kapı kapı dolaşan kimse değildir. Asıl miskin, ihtiyacını karşılayacak bir şeyi bulunmadığı halde, durumu bilinmediği için kendisine sadaka verilemeyen ve kendisi de kalkıp insanlardan bir şey istemeyen kimsedir. "
    Buhârî, Zekât 25; Tefsîru sûre (2) 18; Müslim, Zekât 101, 102. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 24; Nesâî, Zekât 76

    DİLENMEKSİZİN ve GÖZ DİKMEKSİZİN SADAKA ALMAK
    539. Sâlim İbni Abdullah İbni Ömer, babası Abdullah İbni Ömer'den, o da Ömer radıyallahu anhüm'den rivayet ettiğine göre Ömer şöyle dedi:
    Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem arada sırada bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de kendisine:
    Bunu benden daha fakir ihtiyaç içinde kıvranan birine verseniz, derdim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de cevaben:
    - "Sen bunu al! Göz dikmediğin ve istekli de olmadığın halde sana gelen böylesi malı al. Kendine mal et, ister ye ister tasadduk et! Fakat böyle olmayan bir malın peşine de düşme!"
    Buhârî, Zekât 51; Ahkâm 17; Müslim, Zekât 110. Ayrıca bk. Nesâî, Zekât 94

    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  5. #205
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Siyer-i Nebi (s.a.v) Riyaz'üs Salihin

    KİBİRLENMENİN VE KENDİNİ BEĞENMENİN HARAM OLDUĞU


    613. Abdullah İbni Mes'ûd radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Peygamber sallalalahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    - "Kalbinde zerre kadar kibir olan kimse cennete giremez."
    Sahâbinin biri:
    - İnsan elbise ve ayakkabısının güzel olmasını arzu eder, deyince şunları söyledi:
    - "Allah güzeldir, güzeli sever. Kibir ise hakkı kabul etmemek ve insanları küçümsemektir."
    Müslim, Îmân, 147. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Libâs 26; Tirmizi, Birr 61

    614. Seleme İbni Ekva' radıyallahu anh şöyle dedi:
    Adamın biri Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında sol eliyle yemek yiyordu. Resûl-i Ekrem ona:
    - "Sağ elinle ye!" buyurdu. Adam:
    - Yapamıyorum, diye cevap verdi.
    Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem adama:
    - "Yapamaz ol!" buyurdu.
    Seleme'nin dediğine göre adam kibirinden dolayı böyle söylemişti. Resûlullah'ın bedduasını alınca, elini ağzına götüremez oldu.
    Müslim, Eşribe 107

    615. Hârise İbni Vehb radıyallahu anh Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken dinledim, dedi:
    "Size cehennemliklerin kimler olduğunu söyleyeyim mi? Katı kalbli, kaba, cimri ve kurularak yürüyen kibirli kimselerdir. "
    Buhârî, Eymân 9, Tefsîru sûre (68), 1, Edeb 61; Müslim, Cennet 47. Ayrıca bk. Tirmizî, Cehennem 13; İbni Mâce, Zühd 4

    616. Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Cennet ile cehennem münakaşa ettiler.
    Cehennem:
    - Bende zorbalar ve kibirliler var, dedi.
    Cennet:
    - Bende yalnız zayıflar ve yoksullar var, dedi.
    Bunun üzerine Allah Teâlâ onların çekişmesini şöyle halletti:
    - Ey cennet! Sen benim rahmetimsin, dilediğime seninle merhamet ederim.
    Ey cehennem! Sen de benim azâbımsın. Dilediğime seninle azâb ederim. Ben her ikinizi de dolduracağım. "
    Müslim, Cennet 34; Buhârî, Tefsîru sûre (50), 1, Tevhid, 25. Ayrıca bk. Tirmizî, Cennet 22

    617. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Böbürlenerek elbisesini yerde sürüyen kimsenin suratına Allah Teâlâ kıyamet gününde bakmaz. "
    Buhârî, Libâs 1, 2, 5, Fezâilü's-sahâbe 5; Müslim, Libâs 42-48. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Libâs 25-27; Tirmizî, Libâs 8-9; İbni Mâce, Libâs 6, 9

    618. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Allah Teâlâ kıyamet gününde üç kişiyle konuşmaz, onları temize çıkarmaz, suratlarına bile bakmaz; üstelik onlar korkunç bir azâba uğrarlar.
    Bunlar; zina eden ihtiyar, yalan söyleyen hükümdar, kibirlenen fakirdir. "
    Müslim, Îmân 172. Ayrıca bk. Tirmizî, Cennet 25; Nesâî, Zekât 75, 77


    619. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dedi:
    "Allah Teâlâ şöyle buyurdu:
    Yücelik ve kudret (izzet) benim izârım, büyüklük de benim ridâm sayılır. Bunlardan biri kendisinde de varmış gibi davranan olursa, onun cezasını veririm. "
    Müslim, Birr 136. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Libâs 26; İbni Mâce, Zühd 16

    620. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Vaktiyle kendini beğenmiş bir adam güzel elbisesini giymiş, saçını taramış, çalım satarak yürüyordu. Allah Teâlâ onu yerin dibine geçiriverdi. O şahıs kıyamete kadar debelenerek yerin dibini boylamaya devam edecektir. "
    Buhârî, Enbiyâ 54, Libâs 5; Müslim, Libâs 49, 50. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyâmet 47; Nesâî, Zînet 101

    621. Seleme İbni Ekva' radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Bir kimse kibirlene kibirlene sonunda zalimler grubuna kaydedilir. Böylece zalimlere verilen ceza ona da verilir. "
    Tirmizî, Birr 61
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  6. #206
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Siyer-i Nebi (s.a.v) Riyaz'üs Salihin

    KOCANIN KARISI ÜZERİNDEKİ HAKLARI


    283. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Bir erkek karısını yatağına çağırır da karısı gelmez ve erkek ona dargın olarak gecelerse, melekler o kadına sabaha kadar lânet ederler. "
    Buhârî, Bed'u'l-halk 7; Müslim, Nikâh 122. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Nikâh 40
    Buhârî ile Müslim'in bir başka rivayeti şöyledir:
    "Kadın geceyi kocasının yatağını terk ederek geçirirse, melekler sabaha kadar ona lânet ederler. "
    Buhârî, Nikâh 85; Müslim, Nikâh 120

    284. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Bir kadın kocası yanındayken onun izni olmadan oruç tutamaz. Kocasının izni olmadan bir kimseyi evine alamaz. "
    Buhârî, Nikâh 84, 86; Müslim, Zekât 84. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 73; Tirmizî, Savm 64; İbni Mâce, Sıyâm 53

    285. İbni Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:
    "Hepiniz çobansınız. Hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Âmir memurlarının çobanıdır. Erkek ailesinin çobanıdır. Kadın da evinin ve çocuğunun çobanıdır. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve hepiniz idâre ettiklerinizden sorumlusunuz. "
    Buhârî, Cum`a 11, İstikrâz 20, İtk 17, 19, Vesâyâ 9, Nikâh 81, 90, Ahkâm 1; Müslim, İmâre 20. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, İmâre 1, 13; Tirmizî, Cihâd 27

    286. Ebû Ali Talk İbni Ali radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Bir koca karısına ihtiyaç duyup da onu yanına çağırdığında, kadın ocak başında bile olsa, hemen kocasının yanına gelsin. "
    Tirmizî, Radâ` 10; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, İşretü'n-nisâ bâbı.

    287. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:
    "İnsanın insana secde etmesini emredecek olsaydım, kadının kocasına secde etmesini emrederdim. "
    Tirmizî, Radâ` 10. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Nikâh 40; İbni Mâce, Nikâh 4

    288. Ümmü Seleme radıyallahu anhâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Kocasını memnun ederek ölen kadın cennetliktir. "
    Tirmizî, Radâ` 10. Ayrıca bk. İbni Mâce, Nikâh 4

    289. Muâz İbni Cebel radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Dünyada bir kadın kocasını üzerse, o kimsenin hûrilerden olan hanımı o kadına şöyle seslenir:
    - Allah canını alsın! Üzme onu! O senin yanında şimdilik misa-firdir. Yakında senden ayrılıp bize kavuşacaktır. "
    Tirmizî, Radâ` 19. Ayrıca bk. İbni Mâce, Nikâh 62

    290. Üsâme İbni Zeyd radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:
    "Benden sonra erkeklere kadınlardan daha zararlı bir fitne sebebi bırakmadım. "
    Buhârî, Nikâh 17; Müslim, Zikir 97, 98. Ayrıca bk. Tirmizî, Edeb 31; İbni Mâce, Fiten 31
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  7. #207
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Siyer-i Nebi (s.a.v) Riyaz'üs Salihin

    KOMŞU HAKKI VE BUNUNLA İLGİLİ TAVSİYELER


    305. İbni Ömer ve Âişe radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Cebrâil bana komşuya iyilik etmeyi tavsiye edip durdu. Neredeyse komşuyu komşuya mirasçı kılacak sandım. "
    Buhârî, Edeb 28; Müslim, Birr 140-141. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 28; İbni Mâce, Edeb 4

    306. Ebû Zer radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Ey Ebû Zer! Çorba pişirdiğin zaman suyunu çok koy ve komşularını gözet!"
    Müslim, Birr 142. Ayrıca bk. İbni Mâce, Et`ıme 58; Tirmizî, Et`ıme 30

    Müslim'in Ebû Zer'den diğer bir rivayeti şöyledir:
    Dostum Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle vasiyet etti:
    "Çorba pişirdiğin zaman suyunu çok koy. Sonra da komşularını gözden geçir ve gerekli gördüklerine güzel bir şekilde sun!"
    Müslim, Birr 143

    307. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm:
    - "Vallâhi imân etmiş olmaz. Vallâhi imân etmiş olmaz. Vallâhi imân etmiş olmaz" buyurdu.
    Sahâbîler:
    - Kim imân etmiş olmaz, yâ Resûlallah? diye sordular.
    - "Yapacağı fenalıklardan komşusu güven içinde olmayan kimse!" buyurdu.
    Buhârî, Edeb 29; Müslim, Îmân 73. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyâmet 60

    Müslim'in bir rivayetine göre ise:
    "Yapacağı fenalıklardan komşusu güven içinde olmayan kimse cennete giremez" buyurdu.
    Müslim, Îmân 73

    308. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh' den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Ey müslüman kadınlar! Komşu hanımlar birbiriyle hediyeleşmeyi küçümsemesin! Alıp verdikleri şey bir koyun paçası bile olsa!. . "
    Buhârî, Hibe 1, Edeb 30; Müslim, Zekât 90. Ayrıca bk. Tirmizî, Velâ' 6

    309. Yine Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Hiçbiriniz duvarına ağaç çakmak isteyen komşusuna engel olmasın"
    Ebû Hüreyre hadisi rivayet ettikten sonra oradakilere:
    Neden bu sünneti yerine getirmekten çekiniyorsunuz? Vallahi ben bu sünneti size benimsetene kadar uğraşacağım, dedi.
    Buhârî, Mezâlim 20, Eşribe 24; Müslim, Müsâkât 136. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Akdıye 31; Tirmizî, Ahkâm 18; İbni Mâce, Ahkâm 15

    310. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse komşusunu rahatsız etmesin. Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse ya faydalı söz söylesin veya sussun!"
    Buhârî, Nikâh 80, Edeb 31, 85, Rikak 23; Müslim, Îmân 74, 75. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 123; Tirmizî, Kıyâmet 50; İbni Mâce, Edeb 4

    311. Ebû Şüreyh el-Huzâ`î radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:
    "Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse komşusuna iyilik etsin. Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse ya faydalı söz söylesin veya sussun!"
    Müslim, Îmân 77

    312. Hz. Âişe radıyallahu anhâ'dan rivayet edildiğine göre şöyle dedi:
    - Yâ Resûlallah! İki komşum var. Hangisine hediye vereyim? diye sordum.
    - "Kapısı sana daha yakın olana ver" buyurdu.
    Buhârî, Şüf`a 3, Hibe 16, Edeb 32

    313. Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Allah Teâlâ'ya göre arkadaşların hayırlısı, arkadaşına faydalı olandır. Yine Allah Teâlâ'ya göre komşuların hayırlısı, komşusuna faydalı olandır. "
    Tirmizî, Birr 28
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  8. #208
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Siyer-i Nebi (s.a.v) Riyaz'üs Salihin

    MÜCÂDELE


    96. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, "Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur" dedi:
    "Her kim (ihlâs ile bana kulluk eden) bir dostuma düşmanlık ederse, ben de ona karşı harb ilân ederim. Kulum kendisine farz kıldığım şeylerden, bence daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık kazanamaz. Kulum bana (farzlara ilâveten işlediği) nâfile ibadetlerle durmadan yaklaşır, nihayet ben onu severim. Kulumu sevince de (âdetâ) ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden her ne isterse, onu mutlaka veririm; bana sığınırsa, onu korurum. "
    Buhârî, Rikak 38

    97. Enes radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'in Rabbinden rivâyet ettiği bir hadîs-i kudsîde Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
    "Kul(um) bana bir karış yaklaştığı zaman, ben ona bir arşın yaklaşırım; o bana bir arşın yaklaşınca ben ona bir kulaç yaklaşırım; o bana yürüyerek geldiği zaman, ben ona koşarak varırım. "
    Buhârî, Tevhîd 50. Ayrıca bk. Müslim, Zikir 2, 3, 20-22, Tevbe 1; Tirmizî, Daavât 131; İbni Mâce, Edeb 58

    98. İbni Abbas radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "İki nimet vardır ki, insanların çoğu bu nimetleri kullanmakta aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit. "
    Buhârî, Rikak 1. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 1; İbni Mâce, Zühd 15

    99. Âişe radıyallahu anhâ'dan rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, gece ayakları şişinceye kadar namazı kılardı. Âişe diyor ki, kendisine:
    - Niçin böyle yapıyorsun (neden bu kadar meşakkate katlanıyorsun) ey Allah'ın Resûlü? Oysa Allah senin geçmiş ve gelecek hatalarını bağışlamıştır, dedim.
    - "Şükreden bir kul olmayı istemeyeyim mi?" buyurdu.
    Buhârî, Tefsîru sûre (48), 2; Müslim, Münâfikîn 81. Ayrıca bk. Buhârî, Teheccüd 6, Rikak 20; Müslim, Münâfikîn 79-80; Tirmizî, Salât 187; Nesâî, Kıyâmü'l-leyl 17; İbni Mâce, İkâme 200

    100. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
    "Ramazan ayının son on günü gelince, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem geceleri ibadetle ihyâ eder, ailesini uyandırır, kulluğa soyunup paçaları sıvardı. "
    Buhârî, Leyletü'l-kadr 5; Müslim, İ'tikâf 7. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Ramazan 1; Nesâî, Kıyâmü'l-leyl 17; İbni Mâce, Sıyâm 57

    101. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Kuvvetli mü'min, (Allah katında) zayıf mü'minden daha hayırlı ve daha sevimlidir. (Bununla beraber) her ikisinde de hayır vardır. Sen, sana yararlı olan şeyi elde etmeye çalış. Allah'dan yardım dile ve asla acz gösterme. Başına bir şey gelirse, "şöyle yapsaydım, böyle olurdu" diye hayıflanıp durma. "Allah'ın takdiri bu, O, ne dilerse yapar" de. Zira "eğer şöyle yapsaydım" sözü şeytanı memnun edecek işlerin kapısını açar. "
    Müslim, Kader 34. Ayrıca bk. İbni Mâce, Mukaddime 10.

    102. Ebû Hureyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Cehennem, nefse hoş gelen şeylerle kuşatılmış; cennet ise, nefsin istemediği şeylerle çepeçevre sarılmıştır. "
    Buhârî, Rikak 28; Müslim, Cennet 1. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 22; Tirmizî, Cennet 21; Nesâî, Eymân 3

    103. Ebû Abdullah Huzeyfe İbnü'l-Yemân radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
    "Bir gece Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in arkasında namaz kıldım. Bakara sûresini okumaya başladı. Ben içimden herhalde yüz âyet okuyunca rükû eder, dedim. O yüz âyetten sonra da okumaya devam etti. Ben yine içimden bu sûre ile namazı bitirecek, dedim. O yine devam etti. Bu sûreyi bitirip rükû eder dedim, etmedi. Nisâ sûresi'ne başladı; onu da okudu. Sonra Âl-i İmrân sûresi'ne başladı; onu da okudu. Ağır ağır okuyor, tesbih âyetleri gelince tesbih ediyor, dilek âyeti gelince dilekte bulunuyor, istiâze âyeti geçince Allah'a sığınıyordu. Sonra rükûa gitti. "Sübhâne rabbiye'l-azîm (büyük rabbimi tenzîh ederim)" demeye başladı. Rükûu da aşağı-yukarı ayakta durduğu kadar uzun oldu. Sonra "semiallâhu limen hamideh, rabbenâ leke'l-hamd (Allah, kendisine hamd edeni duyar, hamd yalnız sanadır ey rabbimiz)" dedi ve kalktı. Hemen hemen rükûna yakın uzunca bir süre ayakta durdu. Sonra secdeye vardı ve "sübhâne rabbiye'l-a'lâ (yüce rabbimi tenzih ederim)" dedi. Secdesini de aşağı-yukarı kıyâmı kadar uzattı. "
    Müslim, Müsâfirîn 203

    104. İbni Mes'ûd radıyallahu anh şöyle dedi:
    Bir gece Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in arkasında namaz kıldım. Ayakta o kadar uzun durdu ki, en sonunda, içimden hoş olmayan bir şey yapmayı bile geçirdim.
    - Ne yapmayı düşündün? dediler.
    - Peygamber'i ayakta bırakıp oturmayı düşündüm, dedi.
    Buhârî, Teheccüd 9; Müslim, Müsâfirîn 204

    105. Enes radıyallahu anh'den, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sel-lem'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
    "Ölüyü (kabre kadar) üç şey takip eder: Çoluk-çocuğu, malı ve ameli. Bunlardan ikisi döner, biri kalır. Çoluk-çocuğu ve malı döner, ameli (kendisiyle) kalır. "
    Buhârî, Rikak 42; Müslim, Zühd 5. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 46; Nesâî, Cenâiz 52

    106. İbni Mes'ûd radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Cennet size, ayakkabınızın bağından daha yakındır. Cehennem de öyledir. "
    Buhârî, Rikak 29.

    107. Resûlullah'ın hizmetkârı ve Ehl-i suffe'den olan Ebû Firâs Rebîa İbni Ka'b el-Eslemî radıyallahu anh şöyle dedi:
    "Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte gecelerdim. Abdest suyunu ve öteki ihtiyaçlarını ona getirirdim. Buna karşılık bir keresinde bana:
    - "Dile (benden ne dilersen)" buyurdu. Ben:
    - Cennette seninle beraber olmayı isterim, dedim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
    - "Başka bir şey istemez misin?" buyurdu. Ben:
    - Benim dileğim bundan ibarettir, dedim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
    - "Öyleyse çok namaz kılıp secde ederek, kendin için bana yardımcı ol!" buyurdu.
    Müslim, Salât 226. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu' 22; Nesâî, Tatbîk 79

    108. Ebû Abdullah (veya Ebû Abdurrahman) Sevbân radıyallahu anh'den -ki kendisi Resûlullah'ın azadlı kölesidir- rivayet edildiğine göre o "Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken işittim" demiştir:
    "Çok secde etmeye bak! Zira senin Allah için yaptığın her secde karşılığında Allah seni bir derece yükseltir ve bir hatânı siler. "
    Müslim, Salât 225. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu' 22; Tirmizî, Salât 169; Nesâî, Tatbîk 80, 89

    109. Ebû Safvân Abdullah İbni Büsr el-Eslemî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "İnsanların en kârlısı, ömrü uzun, ameli güzel olandır. "
    Tirmizî, Zühd 21, 22

    110. Enes radıyallahu anh şöyle dedi:
    Amcam Enes İbni Nadr radıyallahu anh Bedir Savaşı'na katılmamıştı. Bu ona çok ağır geldi. Bu sebeple:
    - "Ey Allah'ın Resûlü! Müşriklerle yaptığın ilk savaşta bulunamadım. Eğer Allah Teâlâ müşriklerle yapılacak bir savaşta beni bulundurursa, neler yapacağımı elbette Allah Teâlâ görecektir" dedi.
    Sonra Uhud Savaşı'nda müslüman safları dağılınca, -arkadaşlarını kastederek- "Rabbim, bunların yaptıklarından dolayı özür beyan ederim" dedi. Müşrikleri kastederek de "Bunların yaptıklarından da uzak olduğumu sana arzederim" deyip ilerledi. Sa'd İbni Muâz ile karşılaştı ve:
    - Ey Sa'd! istediğim cennettir. Kâbe'nin Rabbine yemin ederim ki, Uhud'un eteklerinden beri hep o cennetin kokusunu alıyorum, dedi. Sa'd (olayı anlatırken) "Ben onun yaptığını yapamadım, ya Resûlallah" dedi.
    Enes radıyallahu anh devamla şöyle dedi:
    Amcamı şehid edilmiş olarak bulduk. Vücudunda seksenden fazla kılıç, süngü ve ok yarası vardı. Müşrikler müsle yapmış, uzuvlarını kesmiş-lerdi. Bu sebeple onu kimse tanıyamadı. Sadece kızkardeşi parmak uçlarından tanıdı.
    Enes dedi ki, biz şu âyetin amcam ve amcam gibiler hakkında inmiş olduğunu düşünmekteyiz:
    "Mü'minler içinde öyle yiğit erkekler vardır ki, Allah'a verdikleri sözlerinde durdular. Onlardan kimi ahdini yerine getirdi (çarpıştı, şehid düştü), kimi de sırasını bekliyor. Bunlar aslâ sözlerini değiştirmemişlerdir" [Ahzâb sûresi (33), 23].
    Buhârî, Cihâd 12; Müslim, İmâre 148

    111. Ebû Mes'ûd Ukbe İbni Amr el-Ensârî el-Bedrî radıyallahu anh şöyle dedi:
    Sadaka âyeti inince, biz sırtımızla yük taşıyarak, (hammallık yaparak) sadaka vermeye başladık. Derken bir adam geldi çokca sadaka verdi. Münâfıklar, "Gösteriş yapıyor" dediler. Bir başkası geldi, bir ölçek hurma getirdi. Yine münâfıklar, "Allah'ın, bunun bir ölçek hurmasına ihtiyacı yoktur" dediler. Bunun üzerine, "Sadakalar hususunda gönülden veren mü'minleri çekiştiren ve güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanlarla alay edenler yok mu, Allah onları maskaraya çevirmiştir. Onlar için acı bir azab vardır" [Tevbe sûresi (9), 79] âyeti indi.
    Buhârî, Zekât 10; Müslim, Zekât 72

    112. Saîd İbni Abdülazîz'in Rebîa İbni Yezîd'den; Rebîa'nın Ebû İdrîs el-Havlânî'den, onun Ebû Zer Cündeb İbni Cünâde radıyallahu anh'den; Ebû Zer'in Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'den; onun da Allah Tebâreke ve Teâlâ hazretlerinden rivayet ettiğine göre Allah Teâlâ şöyle buyurdu:
    "Kullarım! Ben zulmetmeyi kendime haram kıldım. Onu sizin aranızda da haram kıldım. Artık birbirinize zulmetmeyiniz.
    Kullarım! Benim hidâyet ettiklerim dışında hepiniz sapıtmışsınız. O halde benden hidâyet dileyin ki sizi doğruya ileteyim.
    Kullarım! Benim doyurduklarım hariç, hepiniz açsınız. Benden yiyecek isteyin ki sizi doyurayım.
    Kullarım! Benim giydirdiklerim hariç, hepiniz çıplaksınız. Benden giyecek isteyin ki sizi giydireyim.
    Kullarım! Siz gece-gündüz günah işlemektesiniz, bütün günahları afveden de yalnızca benim. Benden af dileyin ki sizi bağışlayayım.
    Kullarım! Bana zarar vermek elinizden gelmez ki, zarar verebilesiniz. Bana fayda vermeye gücünüz yetmez ki, fayda veresiniz.
    Kullarım! Evveliniz ahiriniz, insanınız cinleriniz, en müttaki bir kişinin kalbi ve duygusuna sahip olsalar, bu benim mülkümde herhangi bir şey arttırmaz.
    Kullarım! Evveliniz âhiriniz, insanınız cinleriniz, en günahkâr bir kişinin kalbi ve duygusuna sahip olsalar, bu benim mülkümden en küçük bir şey eksiltmez.
    Kullarım! Evveliniz âhiriniz, insanınız cinleriniz bir yerde toplanıp benden istekte bulunacak olsalar, ben de her birine istediğini versem, bu benim mülkümden ancak, iğne denize daldırılıp çıkarıldığında denizden ne kadar eksiltebilirse işte o kadar azaltır. (Yani hiç bir şey eksiltmez. )
    Kullarım! İşte sizin amelleriniz. Onları sizin için saklar, sonra onları size iâde ederim. Artık kim bir hayır bulursa Allah'a hamd etsin. Kim de hayırdan başka bir şey bulursa öz nefsinden başka kimseyi ayıplamasın. "
    Saîd İbni Abdülaziz dedi ki, Ebû İdris el-Havlânî bu hadisi rivâyet ettiği zaman dizleri üzerine çöküverdi.
    Müslim, Birr 55
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  9. #209
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Siyer-i Nebi (s.a.v) Riyaz'üs Salihin

    MÜSLÜMANLARIN DOKUNULMAZ HAKLARI



    224. Ebû Mûsâ el-Eş'arî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Mü'minin mü'mine karşı durumu, bir parçası diğer parçasını sımsıkı kenetleyip tutan binalar gibidir. "
    Hz. Peygamber bunu açıklamak için, iki elinin parmaklarını birbiri arasına geçirerek kenetledi.
    Buhârî, Salât 88, Mezâlim 5; Müslim, Birr 65. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 18; Nesâî, Zekât 67

    225. Ebû Mûsâ radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Yanında ok varken mescidlerimize veya çarşı-pazarımıza uğrayan kimse, müslümanlardan herhangi birine onlardan bir zarar gelmemesi için, okunun ucunun demirlerini eliyle tutsun. "
    Buhârî, Salât 66, Fiten 7; Müslim, Birr 120-124. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 65; Nesâî, Mesâcid 26; İbn Mâce, Edeb 51

    226. Numân İbni Beşir radıyallahu anhümâ' dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Mü'minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar. "
    Buhârî, Edeb 27; Müslim, Birr 66

    227. Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:
    Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, Ali radıyallahu anh'in oğlu Hasan'ı öpmüştü. O sırada Akra İbni Hâbis de Peygamberimiz'in yanında bulunuyordu. Akra:
    Benim on tane çocuğum var, onlardan hiç birini öpmedim, dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona hayretle bakıp:
    "Merhamet etmeyen kimseye merhamet olunmaz" buyurdular.
    Buhârî, Edeb 18; Müslim, Fezâil 65. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 145; Tirmizî, Birr 12

    228. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
    Çölde yaşayan bedevîlerden bir grup Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem' in huzuruna geldiler ve:
    - Siz çocuklarınızı öpüyor musunuz? diye sordular. Peygamberimiz:
    - "Evet" buyurdu. Onlar:
    - Fakat biz, Allah'a yemin ederiz ki, onları öpmüyoruz, dediler. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
    - "Allah sizin kalblerinizden merhamet duygusunu çıkarıp almışsa, ben ne yapabilirim ki!" buyurdu.
    Buhârî, Edeb 18; Müslim, Fezâil 164. Ayrıca bk. İbni Mâce, Edeb 3

    229. Cerîr İbni Abdullah radıyallahu anh'den rivâyet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "İnsanlara merhamet göstermeyen kimseye Allah da merhamet etmez. "
    Buhârî, Edeb 18, Tevhîd 2; Müslim, Fezâil 66. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 16, Zühd 48

    230. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Sizden biriniz, insanlara namaz kıldırdığı zaman, hafif tutsun. Çünkü onların arasında zayıf, hasta ve yaşlılar vardır. Herhangi biriniz kendi başına namaz kıldığında ise dilediği kadar uzatsın. "
    Buhârî, İlim 28, Ezân 62; Müslim, Salât 183-186. Ayrıca bk. Tirmizî, Salât 61; Nesâî, İmâmet 35; İbni Mâce, İkâme 48, 49

    231. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
    Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bir işi yapmayı çok istediği halde, onu ahali de yapmaya kalkar da üzerlerine farz kılınır diye korktuğu için, yapmaktan vazgeçerdi.
    Buhârî, Teheccüd 5; Müslim, Müsâfirîn 77. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu' 12

    232. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
    Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, kendilerine acıdığı için, sahâbenin iftar etmeksizin peşpeşe oruç tutmalarını yasakladı. Onlar:
    - Fakat sen bunu yapıyorsun, dediklerinde:
    - "Ben sizin durumunuzda değilim. Ben, Rabbim beni yedirmiş ve içirmiş vaziyette geceliyorum" buyurdular.
    Buhârî, Savm 20, 48; Müslim, Sıyâm 55, 61

    233. Ebû Katâde Hâris İbni Rib'î radıyallahu anh' den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Ben, uzatmayı arzu ederek, namaza dururum da, bir çocuğun ağlamasını işitir, onun annesine güçlük çıkarıp üzmekten hoşlanmadığım için, namazı kısa keserim. "
    Buhârî, Ezân 61, 163. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 123; İbni Mâce, İkâme 49

    234. Cündüb İbni Abdullah radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Sabah namazını kılan kimse Allah'ın himâyesindedir. Allah, bizzat himâyesinde olan bir konuda sizi sorguya çekmesin. Allah, himâyesindeki bir konudan sorguya çektiği kimseyi cezalandırır, sonra da onu yüzüstü cehenneme atar. "
    Müslim, Mesâcid 262. Ayrıca bk, Tirmizî, Salât 51, Fiten 6; İbn Mâce, Fiten 6

    235. Abdulah İbni Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter. "
    Buhârî, Mezâlim 3; Müslim, Birr 58. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 38, 60; Tirmizî, Hudûd 3, Birr 19; İbni Mâce, Mukaddime 17

    236. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona hiyânet etmez, yalan söylemez ve yardımı terketmez. Her müslümanın, diğer müslümana ırzı, malı ve kanı haramdır. Takvâ buradadır. Bir kimseye şer olarak müslüman kardeşini hor ve hakir görmesi yeter. "
    Tirmizî, Birr 18

    237. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Birbirinizle hasetleşmeyiniz. Almayacağınız bir malın fiyatını müşteri kızıştırmak için artırmayınız. Birbirinize kin ve nefret beslemeyiniz. Birbirinize darılıp yüz çevirmeyiniz. Birinizin satışı üzerine başka biriniz satış yapmasın. Ey Allah'ın kulları, böylelikle kardeş olunuz. Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona zulüm ve haksızlık yapmaz, yardımı kesmez ve onu hakir görmez. -Peygamberimiz üç defa göğsüne işaret ederek buyurdular ki- Takvâ buradadır. Müslüman kardeşini hor ve hakir görmesi, bir kimseye şer olarak yeter. Her müslümanın kanı, malı ve ırzı, başka müslümana haramdır. "
    Müslim, Birr 32. Ayrıca bk. Buhârî, Edeb 57; Ebû Dâvûd, Edeb 47; Tirmizî, Birr 24; İbni Mâce, Duâ 5 (Müslim rivayeti dışındakiler, Enes İbni Mâlik'ten gelmiştir)

    238. Enes radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Sizden biriniz kendisi için sevip arzu ettiği şeyi din kardeşi için de sevip arzu etmedikçe gerçek anlamda iman etmiş olmaz. "
    Buhârî, Îmân 7; Müslim, Îmân 71-72. Ayrıca bk. Tİrmizî, Kıyâmet 59; Nesâî, Îmân 19, 33; İbn Mâce, Mukaddime 9

    239. Enes radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Din kardeşin zalim de mazlum da olsa ona yardım et. "
    Bir adam:
    - Ya Resûlallah! Kardeşim mazlumsa ona yardım edeyim. Ama zâlimse nasıl yardım edeyim, söyler misiniz? dedi. Peygamberimiz:
    - "Onu zulümden alıkoyar, zulmüne engel olursun. Şüphesiz ki bu ona yardım etmektir" buyurdu.
    Buhârî, Mezâlim 4; İkrâh 6. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten 68

    240. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı beştir: Selâmı almak, hastayı ziyaret etmek, cenazeye iştirak etmek, dâvete icabet etmek, aksırana "yerhamukellah" demek. "
    Buhârî, Cenâiz 2; Müslim, Selâm 4. Ayrıca bk. İbn Mâce, Cenâiz 1
    Müslim'in bir başka rivayeti şöyledir:
    "Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı altıdır: Karşılaştığın zaman selâm ver, seni dâvet ederse git, senden nasihat isterse nasihat et, aksırınca Allah'a hamdederse yerhamukellah de, hastalandığında onu ziyaret et, öldüğü zaman cenazesinin ardından git. "
    Müslim, Selâm 5

    241. Ebû Ümâre Berâ İbni Âzib radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
    Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize yedi şeyi emretti, yedi şeyi de yasakladı. Bize şunları emretti: Hastayı ziyaret etmek, cenazeye katılmak, aksırana "yerhamükellah" demek, yeminini bozmayıp yemin üzere devam etmek, zulme uğrayana yardım etmek, dâvet edenin dâvetine katılmak, selâmı yaygınlaştırmak. Resûlullah bize şunları da yasakladı: Altın yüzükler veya yüzük takmak, gümüş kaptan su içmek, ipek minder kullanmak, ipekten yapılmış elbise giymek, ince ipek giymek, kalın ipek giymek, hâlis ipek kumaştan elbise giymek.
    Buhârî, Cenâiz 2, Mezâlim 5, Nikâh 71, Eşribe 28; Müslim, Libâs 3. Ayrıca bk. Tirmizî, Edeb 45; Nesâî, Cenâiz 53
    Müslim'in bir rivâyetinde: Yitiği ilân etmek, ilk yedi şey arasında sayılmıştır.

    A
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  10. #210
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Siyer-i Nebi (s.a.v) Riyaz'üs Salihin

    MÜSLÜMANLARIN İHTİYAÇLARINI KARŞILAMAK


    246. Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmana teslim etmez. Din kardeşinin ihtiyacını karşılayanın, Allah da ihtiyacını karşılar. Müslümandan bir sıkıntıyı giderenin Allah da kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Bir müslümanın ayıbını örtenin, Allah da kıyamet gününde ayıplarını örter. "
    Buhârî, Mezâlim 3; Müslim, Birr 58. Ayırca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 38; Tirmizî, Hudûd 3, Birr 19; İbn Mâce, Mukaddime 17

    247. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Bir kimse, bir mü'minden dünya sıkıntılarından birini giderirse, Allah da kıyamet gününde o mü'minin sıkıntılarından birini giderir. Bir kimse darda kalana kolaylık gösterirse, Allah da ona dünya ve âhirette kolaylık gösterir. Bir kimse, bir müslümanın ayıbını örterse, Allah da onun dünya ve âhiretteki ayıplarını örter. Mü'min kul, din kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da o kulun yardımındadır. Bir kimse ilim elde etmek için bir yola girerse, Allah da ona cennetin yolunu kolaylaştırır. Bir cemaat, Allah Teâlâ'nın evlerinden bir evde toplanıp Allah'ın kitabını okur ve onu aralarında müzakere eder, anlayıp kavramaya çalışırlarsa, üzerlerine sekinet iner ve kendilerini rahmet kaplar. Melekler onları kuşatırlar, Allah Teâlâ da onları kendi nezdinde bulunanların arasında anar. Amelinin kendisini geride bıraktığı kişiyi, nesebi öne geçirmez. "
    Müslim, Zikr 38. Ayrıca bk. İbni Mâce, Mukaddime 17
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Sayfa 21/34 İlkİlk ... 1920212223 ... SonSon

Benzer Konular

  1. Siyer-i Nebi (s.a.v) Savaş ve Gazalar.
    By MaHiR 01 in forum Hz. Muhammed (S.A.V.)
    Cevaplar: 25
    Son Mesaj: 06.10.10, 13:01
  2. Siyer-i Nebi (s.a.v) Medine Devri.
    By MaHiR 01 in forum Hz. Muhammed (S.A.V.)
    Cevaplar: 67
    Son Mesaj: 05.10.10, 17:04
  3. Siyer-i Nebi (s.a.v)
    By MaHiR 01 in forum Hz. Muhammed (S.A.V.)
    Cevaplar: 53
    Son Mesaj: 05.10.10, 06:00
  4. Islâm davasının tarihi; siyer-i nebi
    By Reyhani in forum Efendimizin Hayatı
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 07.04.10, 20:05
  5. Selef-i Sâlihîn
    By Konyevi Nisa in forum S -Harfi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.12.08, 12:14

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •