Sayfa 18/34 İlkİlk ... 1617181920 ... SonSon
331 sonuçtan 171 ile 180 arası

Konu: Siyer-i Nebi (s.a.v) Riyaz'üs Salihin

  1. #171
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Siyer-i Nebi (s.a.v) Riyaz'üs Salihin

    ALLAH'IN KULUNU SEVMESİ


    387. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, "Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur" dedi:
    "Her kim bir dostuma düşmanlık ederse, ben ona karşı harb ilân ederim. Kulum, kendisine emrettiğim farzlardan, bence daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık sağlayamaz. Kulum bana (farzlara ilâveten işlediği) nâfile ibadetlerle durmadan yaklaşır; nihâyet ben onu severim. Kulumu sevince de (âdeta) ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden ne isterse, onu mutlaka veririm, bana sığınırsa, onu korurum. "
    Buhârî, Rikak 38

    388. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    Allah Teâlâ bir kulu sevdiği zaman Cebrâil'e:
    "Allah filanı seviyor, onu sen de sev!" diye emreder. Cebrâil de o kulu sever, sonra gök halkına:
    - Allah filanı gerçekten seviyor; onu siz de seviniz! diye hitâbeder.
    Göktekiler de o kimseyi severler. Sonra da yeryüzündekilerin gönlünde o kimseye karşı bir sevgi uyanır.
    Buhârî, Bedü'l-halk 6, Edeb 41, Tevhîd 33; Müslim, Birr 157. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru sûre (19), 7

    Müslim'in rivâyetinde (Birr 157) Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu kaydedilmektedir:
    Allah Teâlâ bir kulu sevdiği zaman Cebrâil'e:
    - "Ben filanı seviyorum onu sen de sev!" diye emreder. Cebrâil onu sever ve sonra gök halkına:
    - Allah filanı seviyor, onu siz de seviniz, diye seslenir. Gök halkı da o kimseyi sever, sonra yeryüzündekilerin kalbinde o kimseye karşı bir sevgi uyanır.
    Allah Teâlâ bir kula buğzettiği zaman, Cebrâil'e:
    - "Ben, filanı sevmiyorum, onu sen de sevme!" diye emreder. Cebrâil de onu sevmez. Sonra Cebrâil gök halkına:
    - Allah filan kişiyi sevmiyor, onu siz de sevmeyin, der. Göktekiler de o kimseyi sevmezler. Sonra da yeryüzündekilerde o kimseye karşı bir kin ve nefret uyanır.

    389. Âişe radıyallahu anhâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ashâbtan bir kişiyi askerî bir bölüğe komutan tayin edip gazaya göndermişti. Bu zat bölüğe her namaz kıldırışında (ikinci rekâtta) İhlâs sûresini okuyarak kıraatını bitirirdi. Dönüşte, komutanın namazı İhlâs sûresi ile bitirmeyi âdet edinmiş olduğunu Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e haber verdiler. O da:
    - "Niçin böyle yaptığını ona sorunuz!" buyurdu. Sordular.
    - İhlâs sûresi, Rahmân'ın sıfatlarını ihtivâ ediyor. Bu sebeple ben onu okumayı severim, dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber:
    - "Allah Teâlâ'nın da onu sevdiğini kendisine müjdeleyiniz!" buyurdu.
    Buhârî, Tevhîd 1; Müslim, Salâtü'l-müsâfirîn 263. Ayrıca bk. Nesâî, İftitâh 69
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  2. #172
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Siyer-i Nebi (s.a.v) Riyaz'üs Salihin

    ALLAH'IN RAHMETİNİ ÜMİT ETMEK


    413. Ubâde İbni's-Sâmit radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Kim, Allah'dan başka ilâh yoktur, yalnız Allah vardır, şeriki yoktur; Muhammed, Allah'ın kulu ve resûlüdür. İsâ da Allah'ın kulu ve elçisi, Meryem'e bıraktığı kelimesi ve Allah tarafından (hayat verilen) bir ruhtur. Cennet, haktır ve gerçektir, cehennem de haktır ve gerçektir" diye şehâdet ederse, Allah o kimseyi, ameli ne olursa olsun, cennete koyar".
    Buhârî, Enbiyâ 47; Müslim, Îmân 46, Müslim'in bir başka rivâyetinde (Îmân 47);

    "Allah'tan başka ilâh yoktur ve Muhammed Allah'ın resûlüdür" diye şehâdet eden kimseye Allah cehennemi haram kılar" buyurulmaktadır.

    414. Ebû Zer radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Allah Teâlâ'nın şöyle buyurduğunu haber vermiştir:
    "Kim bir hayır işlerse, ona onun on misli vardır veya daha da artırırım. Kim bir kötülük işlerse, ona da onun misli vardır. Ya da tamamen affederim. Kim bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım; kim bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. Kim bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak varırım. Kim bana hiçbir şeyi ortak koşmamak şartıyla dünya dolusu günahla gelirse, ben kendisini o kadar mağfiretle karşılarım. "
    Müslim, Zikir 22

    415. Câbir İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi:
    Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e bir bedevî geldi ve:
    - Ey Allah'ın Resûlü! Kişinin cennete veya cehenneme girmesini gerektiren iki etken nedir? diye sordu.
    Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
    - "Allah'a ortak koşmadan ölen cennete girer; Allah'a şirk koşarak ölen de cehennemi boylar" buyurdu.
    Müslim, Îmân 151

    416. Enes radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, (bir sefer esnâsında) terkisine aldığı Muâz'a hitâben üç defa:
    - "Ey Muâz!" diye seslenmiş, o da her defasında:
    - Buyur, ey Allah'ın Resûlü! emrine âmâdeyim, diye cevap vermiştir. Bunun üzerine Hz. Peygamber:
    - "Kim Allah'dan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in, Allah'ın kulu ve peygamberi olduğuna içinden gelerek şehâdet ederse, Allah onu cehenneme haram kılar" buyurmuştur. Muâz:
    - Bu müjdeyi müslümanlara haber vereyim de sevinsinler mi, ey Allah'ın Resûlü? diye izin istemiş; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de:
    - "O zaman onlar buna güvenir (hayırlı işler yapmakta) tembel davranırlar" buyurmuştur.
    Muâz (İbni Cebel) böylesi bir bilgiyi gizleme günahından sıyrılmak için onu vefatına yakın bir zamanda haber vermiştir.
    Buhârî, İlim 49; Müslim, Îmân 53

    417. Ebû Hüreyre veya Ebû Said el-Hudrî radıyallahu anhümâ - burada râvi, hadisin bu iki sahâbîden hangisinden rivâyet edildiğinde tereddüt etmiştir. Sahâbîlerin hepsi de âdil olduğu için sahâbînin kimliği hakkındaki tereddüt hadisin sıhhatine zarar vermez- şöyle dedi:
    Tebük Gazvesi'nde şiddetli açlık çektikleri için sahâbîler:
    - Ey Allah'ın Resûlü! İzin verseniz de develerimizi kesip yesek ve iç yağı elde etsek? dediler. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
    - "Peki öyle yapın!" buyurdu. Derken Ömer radıyallahu anh geldi ve şöyle dedi:
    - Ey Allah'ın Resûlü! Eğer sen develeri kesmelerine izin verirsen, orduda binek azalır. Fakat (isterseniz), onlara ellerinde bulunan azıklarını getirmelerini emrediniz ve sonra da ona bereket vermesi için Allah'a dua ediniz. Umulur ki Allah, bereket ihsan eder.
    Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
    - "Peki öyle yapalım!" buyurdu ve deriden bir yaygı getirtip serdirdi. Sonra da elde mevcut erzakın getirilmesini emretti.
    Askerlerden kimi bir avuç darı, kimi bir avuç hurma ve kimi de ekmek parçacıkları getirdi. Yaygı üzerinde gerçekten pek az bir şey birikmişti. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bereket vermesi için Allah'a dua etti ve sonra:
    - "Kaplarınızı getirip bundan alınız! buyurdu. Askerler kaplarını doldurdular. Öylesine ki doldurulmadık bir tek kap bırakmadılar. Sonra da doyuncaya kadar yediler yine de bir hayli yiyecek arttı.
    Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    - "Allah'dan başka ilah olmadığına ve benim Allah'ın resûlü olduğuma şehâdet ederim. Allah'ın birliğine ve Muhammed'in peygamberliğine şeksiz süphesiz inanmış olarak Allah'a kavuşmayan kimse, cennet(e girmek)ten mutlaka alıkonur. "
    Müslim, Îmân 45

    418. Bedir Gazvesi'ne katılmış sahâbîlerden İtbân İbni Mâlik radıyallahu anh şöyle dedi:
    Kendi kabilem olan Sâlim oğullarına imamlık yapıyordum. Benim (evim)le onlar arasında bir vâdi bulunuyordu. Yağmur yağdığı zaman o vâdiyi geçip mescidlerine gitmek benim için çok güçleşiyordu. Bu sebeple Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e geldim ve şöyle dedim:
    - Ey Allah'ın Resûlü! Gözlerim iyi seçmiyor. Onlarla benim aramdaki vâdinin deresi yağmur yağdığı zaman taşıyor, benim için onu geçmek çok güçleşiyor. Binaenaleyh evimi teşrif edip bir yerinde namaz kılsanız, Ben sizin namaz kıldığınız yeri namazgâh edinmek istiyorum.
    Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
    - "(İnşallah) bu isteğini yerine getiririm" buyurdu.
    Ertesi sabah, güneş yükseldiği bir vakitte, Ebû Bekr ile birlikte Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana geldi. İçeri girmek için izin istedi, verdim. İçeri girdi, daha oturmadan:
    - "Evinin neresinde namaz kılmamı istersin?" buyurdu. Namaz kılmasını istediğim yeri gösterdim, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem orada tekbir alıp namaza durdu. Biz de arkasında saf bağladık. İki rek'at namaz kıldırdı sonra selâm verdi, biz de selâm verdik. Namazı bitirince Resûlullah sallallahu aleyhi ve selem'i, kendisi için hazırlanmış olan hazireyi yemesi için alıkoyduk. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in bizde olduğunu duyan mahalle halkının erkeklerinden bir grup geldi. Evde epeyce insan toplandı. İçlerinden biri:
    - Mâlik (İbni Duhşum) ne yaptı? Onu göremiyorum, dedi. Bir başkası:
    - O, Allah ve Resûlünü sevmeyen bir münâfıktır, dedi.
    Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, derhal müdâhale ederek:
    - "Öyle deme! Görmüyor musun o, Allahın rızâsını dileyerek lâ ilâhe illallah diyor" buyurdu.
    Bunun üzerine adam:
    - Allah ve Resûlü daha iyi bilir. Ancak biz, Allah'a yemin olsun ki, kendisini münâfıkları sever ve onlarla düşer-kalkar olarak görüyoruz, dedi.
    Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    - "Allah Teâlâ, rızâsını umarak lâ ilâhe illallah diyen kimseyi cehenneme haram kılmıştır. "
    Buhârî, Salât 45, 46, Ezân 4, 5, 153, 154, Teheccüd 25, 33, 36, Meğâzî, 12, 13, Et'ime 15, Rikak 6, İstitâbetü'l-mürteddîn 9; Müslim, Îmân 54, 55, Mesâcid 263, 264, 265, Fezâilü's-sahâbe 178. Ayrıca bk. Nesâî, İmâme 10, 46, Sehv 73; İbni Mâce, Mesâcid 8

    419. Ömer İbnü'l-Hattâb radıyallahu anh şöyle dedi:
    "(Bir keresinde) Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e (ayrı düştüğü) çocuğuna duyduğu özlemden dolayı rastladığı her çocuğu kucaklayan, göğsüne bastırıp emziren bir kadının da aralarında bulunduğu bir esir grubunu getirdiler. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem çevresindekilere (o kadını işaretle):
    - "Bu kadının çocuğunu ateşe atacağına ihtimal verir misiniz?"diye sordu.
    - Aslâ, atmaz! dedik.
    Bunun üzerine Hz. Peygamber:
    - "İşte Allah Teâlâ kullarına, bu kadının yavrusuna olan şefkatinden daha merhametlidir" buyurdu.
    Buhârî, Edeb 18; Müslim, Tevbe 22. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cenâiz 1; İbni Mâce, Zühd 35

    420. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Allah varlıkları yarattığı zaman, kendi katında arşın üstünde bulunan kitabına, "Rahmetim gerçekten gadabıma gâlibtir" diye yazmıştır. "
    Bir rivâyette (Buhârî, Bed'ü'l-halk 1) "Rahmetim gadabıma üstün geldi"; bir başka rivayette de (Buhârî, Tevhid 22, 28, 55; Müslim, Tevbe 15) "Rahmetim gadabımı aştı" ifadeleri yer almıştır.
    Buhârî, Tevhîd 15, 22, 28, 55, Bed'ü'l-halk 1; Müslim, Tevbe l4-l6. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 35

    421. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre "Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken dinle-dim" demiştir:
    "Allah, rahmetini yüz parçaya ayırmıştır. Doksan dokuz parçasını kendi katında alıkoymuş, birini yeryüzüne indirmiştir. İşte varlıklar bu bir parça rahmet sebebiyle biribirlerine acırlar. Hatta hayvanlar, yavrusunun üzerine basacağı endişesiyle ayağını çekip kaldırır. "
    Bir başka rivâyette (Müslim, Tevbe 19) şöyle buyurulmuştur:
    "Allah Teâlâ'nın yüz rahmeti vardır. Bunlardan birini insanlar, cinler, hayvanlar ve böcekler arasına indirmiştir. Onlar bu sebeple birbirlerini sever ve birbirlerine acırlar. Yabani hayvan yavrusuna bu sebeple şefkat gösterir. Allah, o doksan dokuz rahmeti kıyamet günü kullarına merhamet etmek için yanında alıkoymuştur. "
    Buhârî, Edeb 19; Müslim, Tevbe 17, 19. Ayrıca bk. Tirmizî, Daavât 99; İbni Mâce, Zühd 35

    Müslim'in Selmân-ı Fârisî'den naklettiği bir başka hadiste (Tevbe, 20), Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
    "Hiç şüphesiz Allah Teâlâ'nın yüz rahmeti vardır. Bu rahmetten bir tanesi sebebiyle varlıklar birbirlerine merhamet ederler. Doksan dokuzu ise, kıyamet gününe alıkonmuştur. "
    Yine Müslim'deki bir başka rivâyette (Tevbe, 21) Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
    "Allah, gökleri ve yeri yarattığı gün, yüz rahmet halketmiştir. Her bir rahmet göklerle yer arasını dolduracak enginliğe sahiptir. Bunlardan sadece bir rahmeti yeryüzüne indirmiştir. İşte anne yavrusuna bu sâyede şefkat gösterir. Yabani hayvanlar ve kuşlar bunun sonucu olarak birbirlerine merhamet ederler. Allah Teâlâ kıyamette bu biri doksan dokuza katarak rahmetini yüze tamamlayacaktır. "

    422. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Allah Tebâreke ve Teâlâ'dan naklederek şöyle buyurmuştur:
    Bir kul bir günah işledi de "Allahım, günâhımı bağışla" dedi mi, Allah Tebâreke ve Teâlâ:
    - "Kulum bir günah işledi ve (fakat) günahı bağışlayacak veya bu yüzden kendisini sorgulayacak bir Rabbi olduğunu bildi" der.
    Sonra kul tekrar günâh işledi de " Rabbim, günâhımı bağışla" dedi mi, Allah Tebâreke ve Teâlâ:
    - "Kulum bir günah işledi ve (fakat) günahı bağışlayacak veya bu yüzden kendisini sorgulayacak bir Rabbi olduğunu bildi" der.
    Sonra kul tekrar günah işledi de "Rabbim, günahımı bağışla" dedi mi Allah Tebâreke ve Teâlâ:
    - "Kulum bir günah işledi ve fakat günahı bağışlayacak veya bu yüzden kendisini sorgulayacak bir Rabbi olduğunu bildi. Ben kulumu affettim, artık dilediğini yapsın" buyurur.
    Buhârî, Tevhîd 35; Müslim, Tevbe 29

    423. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Canım, kudret elinde olan Allah'a yemin olsun ki, siz hiç günah işlememiş olsaydınız, Allah sizi yok eder, yerinize günah işleyip Allah'dan bağışlanma dileyecek bir millet getirir de onları bağışlardı. "
    Müslim, Tevbe 11

    424. Ebû Eyyûb Halid İbni Zeyd radıyallahu anh, "Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken dinledim" demiştir:
    "Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah, günah işleyen ve günahlarından tövbe ve istiğfar eden bir topluluk yaratır da onları bağışlardı. "
    Müslim, Tevbe 10

    425. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:
    Aramızda Ebû Bekir, Ömer ve bir kaç kişi daha bulunduğu halde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte oturuyorduk. Bir ara Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kalkıp aramızdan ayrıldı. Dönmesi gecikince bir şey mi oldu diye endişelendik. Bu endişeyi ilk duyan bendim. Kalktım ve onu aramaya başladım. Neticede, Medineliler'e ait bir bahçeye geldim. - Ebû Hüreyre olayı baştan sona anlattı-. En sonunda Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in kendisine şöyle buyurduğunu haber verdi:
    "Git, bu bostanın dışında, Allah'dan başka ilâh olmadığına gönülden inanıp şehâdet getiren kime rastlarsan, ona cennetlik olduğu müjdesini ver!"
    Müslim, Îmân 52

    426. Abdullah İbni Amr İbni'l-Âs radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Allah Teâlâ'nın, İbrahim alehisselâm hakkındaki:
    "Rabbim, putlar insanlardan birçoğunun sapmasına sebep oldular. Şimdi kim bana uyarsa o bendendir" [İbrâhim sûresi (14), 36] âyetini ve Îsâ aleyhisselâm'ın:
    "Eğer kendilerine azâb edersen, şüphesiz onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen izzet ve hikmet sahibisin" meâlindeki sözünü [Mâide sûresi (5), 118] okudu, ellerini kaldırdı ve:
    "Allahım, ümmetimi koru, ümmetime acı!" diye dua etti ve ağladı.
    Bunun üzerine Allah Teâlâ:
    "Ey Cebrâil! - Rabbin herşeyi daha iyi bilir ya - git, Muhammed'e niçin ağladığını sor, buyurdu. Cebrâil geldi, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de ümmeti için duyduğu endişeden dolayı ağladığını söyledi. Zaten Allah her şeyi en iyi bilendir. ( Cebrâil'in dönüp durumu haber vermesi üzerine) Allah Teâlâ:
    "Ey Cebrâil! Muhammed'e git ve ona şu sözümüzü ilet" buyurdu:
    "Ümmetin konusunda seni razı edeceğiz ve seni asla üzmeyeceğiz. "
    Müslim, Îmân 346

    427. Muâz İbni Cebel radıyallahu anh şöyle dedi:
    Ben, merkeb üzerinde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in terkisinde idim. Hz. Peygamber:
    - "Ey Muâz! Allah'ın kullar üzerinde, kulların da Allah üzerinde ne hakkı vardır, bilir misin?" buyurdu. Ben:
    - Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dedim. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
    - "Allah'ın, kulları üzerindeki hakkı, onların sadece Allah'a kulluk etmeleri ve hiçbir şeyi O'na ortak tutmamalarıdır. Kulların da Allah üzerindeki hakkı, kendisine hiçbir şeyi ortak tutmayan(lar)a azâb etmemesidir" buyurdu. Ben hemen:
    - Ey Allah'ın Resûlü! Bunu insanlara müjdeleyeyim mi? dedim.
    - "Müjdeleme, onlar buna güvenip tembellik ederler" buyurdu.
    Buhârî, Cihâd 46; Müslim Îmân 48, 49. Ayrıca bk. Buhârî, Libâs 101, İsti'zân 30, Tevhîd 1; Tirmizî, Îmân 18; İbni Mâce, Zühd 35

    428. Berâ İbni Âzib radıyallahu anhumâ'dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Müslüman kabirde sorguya çekildiği zaman, Allah'dan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın resûlü olduğuna şehâdet eder. İşte bu şehâdet, Kur'ân-ı Kerîmdeki "Allah, kendisine iman edenleri hem dünyada hem de âhirette sağlamlaştırır " [İbrâhim sûresi (14), 27] âyetinin delâlet ettiği mânâdır. "
    Buhârî, Cenâiz 87, Tefsîru sûre (14), 2; Müslim, Cennet 73

    429. Enes radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Gerçek şudur ki kâfir bir iyilik yaptığı zaman, onun karşılığında kendisine dünyalık bir nimet verilir. Mümine gelince, Allah onun iyiliklerini âhirete saklar, dünyada da yaptığı kulluğa göre ona rızık verir. "
    Müslim, Münâfıkîn 57

    Bir rivâyete göre de (Müslim, Münâfıkîn 56) Resûl-i Ekrem şöyle buyurmuştur:
    "Şüphesiz ki Allah, hiçbir mü'minin işlediği iyiliği karşılıksız bırakmaz. Mümin, yaptığı iyilik sebebiyle hem dünyada hem de âhirette mükâfatlandırılır. Kâfire gelince, dünyada Allah için yaptığı iyilikler karşılığında kendisine rızık verilir. Âhirete vardığında ise, kendisiyle mükâfatlandırılacağı herhangi bir hayrı kalmaz. "

    430. Câbir radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
    "Beş vakit namaz, herhangi birinizin kapısı önünden gürül gürül akan ve içinde günde beş defa yıkandığı ırmağa benzer. "
    Müslim, Mesâcid 284

    431. İbni Abbas radıyallahu anhümâ, "Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken işittim" demiştir:
    "Hangi müslümanın cenâzesinde Allah'a şirk koşmamış kırk kişi hazır bulunup namazını kılarsa, Allah, onların ölü hakkındaki şefaatini mutlaka kabul eder. "
    Müslim, Cenâiz 59

    432. İbni Mes'ûd radıyallahu anh şöyle dedi:
    Deriden yapılmış bir çadır içinde kırk kadar kişi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte bulunuyorduk. Hz. Peygamber bize:
    - "Siz cennetliklerin dörtte biri olmaya razı mısınız? diye sordu. Biz:
    - Evet, dedik. Hz. Peygamber:
    - "Cennetliklerin üçte biri olmaya razı mısınız?" buyurdu. Biz:
    - Evet, dedik.
    Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
    - "Muhammed'in canı, kudret elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki ben, sizin cennetliklerin yarısı olacağınızı umarım; çünkü cennete müslüman olmayan kimse giremez. Siz, müşriklere nisbetle kara öküzün derisindeki beyaz benek ya da kırmızı (beyaz) öküzün derisindeki siyah benek gibisiniz" buyurdu.
    Buhârî, Rikak 45, 46, Enbiyâ 7, Eymân 3, Tefsîru sûre (22), 1; Müslim, Îmân 377. Ayrıca bk. Tirmizî, Cennet 13; İbni Mâce, Zühd 34

    433. Ebû Mûsâ el-Eş'arî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Kıyamet günü Allah, her müslümana bir yahudi veya hıristiyan verir ve Bu senin cehennemden kurtuluş fidyendir buyurur. "
    Müslim, Tevbe 49

    Müslim'in yine Ebû Mûsâ radıyallahu anh'den bir başka rivayetinde (Tevbe 51), Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
    "Kıyamet günü bazı müslümanlar dağlar kadar günahlarla gelir, Allah da onları affeder. "

    434. İbni Ömer radıyallahu anhümâ "Ben, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken işittim" demiştir:
    Mü'min kıyamet günü Rabbinin lutuf ve keremine o kadar yakın olur ki, Allah onu halktan gizler ve günahlarını itiraf ettirir:
    - Şu günahını biliyor musun, şu günahını biliyor musun? der. Mü'min:
    - Biliyorum yâ Rab, der. Cenâb-ı Hak da:
    - "Ben bu günah(ların)ı dünyada örtmüş gizlemiştim, bugün de bağışlıyorum" buyurur.
    Bunun üzerine o kimseye iyiliklerinin kaydedildiği defter verilir.
    Buhârî, Mezâlim 3, Tefsîru sûre (11), 4, Edeb 60, Tevhîd 36; Müslim Tevbe 52. Ayrıca bk. İbni Mâce, Mukaddime 13

    435. İbni Mes'ûd radıyallahu anh şöyle dedi:
    Bir kadını öpmüş olan bir kişi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelerek olayı anlattı. Bunun üzerine Allah Teâlâ, "Gündüzün iki yanında ve gecenin gündüze yakın saatlerinde namaz kıl. Gerçekten iyilikler, kötülükleri silip süpürür" [Hûd sûresi (11), 114] âyetini indirdi. O kişi:
    - Ey Allahın Resûlü! Bu hüküm bana mı aittir? dedi. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
    - "Bütün ümmetime aittir" buyurdu.
    Buhârî, Mevâkît 4; Tefsîru sûre (11), 6; Müslim, Tevbe 39-43. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru sûre (11), 6

    436. Enes radıyallahu anh şöyle dedi:
    Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e geldi ve:
    - Ey Allah'ın Resûlü! Ben cezayı gerektiren bir iş işledim, cezâmı ver! dedi.
    Tam o sırada namaz vaktiydi. Adam, Resûlullah ile birlikte namazı kıldı. Namazdan sonra:
    - Ey Allah'ın Resûlü! Ben cezayı gerektiren bir iş yaptım, cezamı ver! dedi.
    Hz. Peygamber:
    - "Sen bizimle birlikte namaz kıldın mı?" buyurdu. Adam:
    - Evet, dedi. Hz. Peygamber de:
    - "Öyleyse sen affolundun" buyurdu.
    Buhârî, Hudûd 27; Müslim, Tevbe 44, 45. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Hudûd 10

    437. Enes radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Allah Teâlâ, kulunun bir şey yedikten sonra hamdetmesinden, bir şey içtikten sonra hamdetmesinden hoşnut olur. "
    Müslim, Zikir 89. Ayrıca bk. Tirmizî, Et'ime 18

    438. Ebû Musâ radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Azîz ve celîl olan Allah, gündüz günah işleyenin tövbesini kabul etmek için gece rahmet kapısını açık tutar; gece günah işleyenin tövbesini kabul etmek için gündüz rahmet kapısını açık tutar. Bu uygulama güneş batıdan doğuncaya kadar böylece devam eder. "
    Müslim, Tevbe 31

    439. Ebû Necîh Amr İbni Abese es-Sülemî radıyallahu anh şöyle dedi:
    Ben Câhiliye devrindeyken, halkın sapıklık üzere bulunduğunu ve doğru bir yolda olmadığını biliyordum. Çünkü onlar putlara tapıyorlardı. Derken Mekke'de bir kişinin önemli haberler verdiğini duydum. Bineğime atlayıp derhal o zâta geldim. Bir de baktım, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gizlenmiş, Mekkeliler onun aleyhinde cür'etkar bir vaziyette. . Onunla görüşmenin yolunu aradım, Mekke'de kendisine ulaştım ve:
    - Sen kimsin, necisin? dedim.
    - "Ben peygamberim" cevabını verdi.
    - Peygamber ne demek? dedim.
    - "Beni Allah gönderdi" dedi.
    - Ne ile gönderdi seni? dedim.
    - "Hısım ve akrabanın gözetilmesi, putların kırılması, Allah'ın bir bilinmesi, O'na hiçbir şeyin ortak koşulmaması vazifesiyle gönderdi" buyurdu.
    - Sana bu konuda yardımcı olacak yanında kim var? dedim.
    - "Hür bir erkek ve bir köle" cevabını verdi. O gün yanında müminlerden sadece Ebû Bekir ile Bilâl vardı. Ben:
    - Sana ben de tâbî olup yardım etmek için yanında kalmak istiyorum, dedim.
    - "Sen bugün, bu dediğini yapamazsın. Benim halimi ve ortalığın durumunu görmüyor musun? Şimdi sen ailene dön. Ne zaman benim meydana çıktığımı duyarsan, yanıma gel" buyurdu.
    Ben ailemin yanına döndüm. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Medine'ye hicret etti. Ben hâlâ ailemin yanındaydım. Onun Medine'ye gelişini bekliyor ve haberlerini almaya gayret ediyordum. Derken Medinelilerden bir kaç kişi yanıma geldi.
    - Medineye gelen o zât ne yaptı? diye sordum.
    - Halk ona koşuyor; kavmi onu öldürmek istemiş, başaramamış, cevabını verdiler.
    Bunun üzerine Medine'ye gelip Peygamber'in huzuruna çıktım ve:
    - Ey Allahın Resûlü, beni tanıdınız mı? dedim.
    - "Evet, Mekke'de sen benimle görüşmüştün" buyurdu.
    - Evet, cevabını verdim. Sonra da:
    - Ya Resûlallah! Allah'ın sana öğrettiği ve benim bilmediğim şeyleri bana öğret; bana namazı öğret! dedim.
    - "Sabah namazını kıl. Sonra güneş doğup bir mızrak boyu yükselinceye kadar namaz kılma. Çünkü güneş, şeytanın iki boynuzu arasından (tepesinden) doğar. Kâfirler de ona o zaman secde ederler. Sonra dikilmiş mızrağın gölgesi azalıp bitinceye kadar (nâfile olmak üzere) namaz kıl. Çünkü namaz isbatlı şahitlidir. Sonra namaza ara ver. Çünkü o vakit cehennem kızdırılır. Sonra gölge döndüğü zaman öğle namazını kıl. Çünkü namaz isbatlı şahitlidir. Onu İkindiye kadar kılmaya devam et. İkindi namazını kıldıktan sonra güneş batıncaya kadar namaza ara ver; çünkü güneş şeytanın iki boynuzu arasından (tepesinden) batar, kâfirler de o zaman güneşe secde ederler" buyurdu. Ben:
    - Yâ Nebiyyallah! Bana abdestten de bahset, dedim.
    - "İçinizden her kim, abdest suyunu hazırlayıp ağzına burnuna su verir ve burnunu temizlerse, mutlaka yüzünün, ağzının ve burnunun günahları dökülür! Sonra Allah'ın emrettiği gibi yüzünü yıkarsa, yüzünün günahları su ile birlikte sakalının etrafından dökülür. Sonra dirsekleriyle birlikte ellerini yıkarsa, elinin günahları su ile beraber parmak uçlarından akar gider. Sonra başını meshederse, başının günahları su ile birlikte saçlarının ucundan dökülür. Sonra topuklarıyla beraber ayaklarını yıkarsa, ayaklarının günahları su ile beraber ayak parmaklarının ucundan akar. Eğer (böylece abdest alan) bu adam, kalkıp namaz kılar, Allah'a hamd ve senâ eder, O'nu layık olduğu vasıflarla yüceltir ve gönlünü tam anlamıyla Allah'a bağlarsa, mutlaka anasından doğduğu günkü gibi günahlarından arınmış olur" buyurdu.
    Amr İbni Abese bu hadisi, sahâbî Ebû Ümâme'ye haber vermiş. Ebû Ümâme:
    - Ey Amr, bir işten dolayı şu kişiye verilen büyük mükâfat konusundaki sözlerini iyi düşün, ikâzında bulunmuştur. Bunun üzerine Amr:
    - Ey Ebû Ümâme! Yaşım ilerledi, kemiklerim zayıfladı, ecelim yaklaştı. Ne Allah'a ne de Resûlullah'a yalan söyleme ihtiyacındayım. Ben bu hadisi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den bir, iki, üç hatta yedi kere işitmemiş olsaydım aslâ rivâyet etmezdim. Bu hadisi ben, Resûlullah'dan bundan da fazla duymuş bulunmaktayım" demiştir.
    Müslim, Müsâfirîn 294

    440. Ebû Mûsâ el-Eş'arî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Allah Teâlâ, bir ümmete rahmetle muamele etmek isterse, o ümmetin peygamberini onlardan önce öldürür. Onu, kendileri için âhirette öncü ve kılavuz yapar. Allah Teâlâ, bir ümmeti de helâk etmek isteyince, daha peygamberleri sağ iken o millete azâbeder, onun gözü önünde onları mahveder. Peygamberi yalanlayıp emrine karşı gelmeleri yüzünden onları helâk etmek suretiyle peygamberini de memnun ve teselli eder. "
    Müslim, Fezâil 24

    ALLAH'IN RAHMETİNİ ÜMİT ETMENİN FAYDASI
    441. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    Azîz ve celîl olan Allah, "Ben, kulumun beni düşündüğü gibiyim; beni andığı (her) yerde, onunlayım (rahmet ve yardımım onunla beraberdir)" buyurmuştur.
    Allah'a yemin ederim ki Allah'ın, kulunun tövbe etmesinden dolayı duyduğu hoşnutluk, herhangi birinizin ıssız çölde kaybettiği devesini bulduğu zamanki sevincinden daha büyüktür. " (Nitekim Allah şöyle buyurmuştur):
    "Bana bir karış yaklaşana ben bir arşın yaklaşırım, bir arşın yaklaşana bir kulaç yaklaşırım. Bana yürüyerek gelene ben koşarak giderim. "
    Buhârî, Tevhîd 15, 35, 55; Müslim, Tevbe 1, Zikir 2, 19. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 51, Daavât 131; İbni Mâce, Edeb 58

    Bu, Müslim'in rivâyetlerinden birinin metnidir (Tevbe 1) ve önceki konuda açıklaması geçmiştir (414 numaralı hadis). Sahihayn'da (Buhârî, Tevhîd 15; Müslim, Zikir 2), "kulum beni andığı zaman" şeklinde rivâyet edilmişken burada "beni andığı yerde" diye geçmektedir. Her ikisi de doğrudur, sahihtir.

    442. Câbir İbni Abdullah radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
    Vefâtından üç gün önce Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken dinledim:
    "Her biriniz (başka şekilde değil) ancak Allah'a hüsnüzan ederek ölsün. "
    Müslim, Cennet 81, 82. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cenâiz 13

    443. Enes radıyallahu anh, ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken dinledim, dedi:
    "Allah Teâlâ:
    Ey âdemoğlu! Sen bana dua ettiğin ve benden affını umduğun sürece, işlediğin günahlar ne kadar çok olursa olsun onların büyüklüğüne bakmadan seni bağışlarım.
    Ey âdemoğlu! Günahların gökleri dolduracak kadar olsa, sen benden bağışlanmanı dilersen, günahlarını affederim.
    Ey âdemoğlu! Sen yeryüzünü dolduracak kadar günahla huzuruma gelsen, fakat bana hiçbir şeyi ortak tutmamış, şirke bulaşmamış olsan, ben de seni yeryüzü dolusu mağfiretle karşılarım" buyurmuştur.
    Tirmizî, Daavât 98

    KORKU ve ÜMİT ARASINDA YAŞAMAK
    444. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Eğer mü'min, Allah'ın azabının nitelik ve niceliğini bilseydi, cennet ümidine kapılmazdı. Kâfir de Allah'ın rahmetinin nitelik ve niceliğini tam olarak kavrayabilseydi, O'nun cennetinden asla ümidini kesmezdi".
    Müslim, Tevbe 23

    445. Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Ölü tabuta konulup da insanlar (veya erkekler) onu omuzladığı zaman, eğer iyi bir kişi ise "Beni çabuk götürünüz, beni çabuk götürünüz!" diye seslenir. Eğer iyi olmayan biri ise, "Eyvah!. Bu tabutu nereye götürüyorsunuz?" der. O cenâzenin sesini insandan başka her şey duyar. Eğer insan bu sesi duysaydı, bayılırdı. "
    Buhârî, Cenâiz 50, 53, 90. Ayrıca bk. Nesâî, Cenâiz 44

    446. Abdullah İbni Mes'ûd radıyallahu anh'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Cennet size ayakkabılarınızın bağından daha yakındır. Cehennem de öyledir. "
    Buhârî, Rikak 29
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  3. #173
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Siyer-i Nebi (s.a.v) Riyaz'üs Salihin

    ANA BABAYA İYİLİK VE AKRABAYI ZİYARET


    314. Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Mes`ûd radıyallahu anh şöyle dedi:
    Peygamber aleyhisselâm'a:
    - Allah'ın en çok beğendiği amel hangisidir? diye sordum.
    - "Vaktinde kılınan namazdır" diye cevap verdi.
    - Sonra hangi ibadet gelir? dedim.
    - "Ana ve babaya iyilik ve itaat etmek" buyurdu.
    - Daha sonra hangisi gelir? diye sordum.
    - "Allah yolunda cihâd etmek" buyurdu.
    Buhârî, Mevâkît 5, Cihâd 1, Edeb 1, Tevhîd 48; Müslim, Îmân 137-139. Ayrıca bk. Tirmizî, Salât 14, Birr 2; Nesâî, Mevâkît 51

    315. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Hiçbir evlâd babasının hakkını ödeyemez. Şayet onu köle olarak bulur ve satın alıp âzâd ederse, babalık hakkını ödemiş olur. "
    Müslim, İtk 25. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 120; Tirmizî, Birr 8; İbni Mâce, Edeb 1

    316. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse akrabasına iyilik etsin. Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse ya faydalı söz söylesin veya sussun!"
    Buhârî, Edeb 85; Müslim, Îmân 74, 75. Ayrıca bk. Buhârî, Nikâh 80, Edeb 31, Rikak 23; Ebû Dâvûd, Edeb 123; Tirmizî, Kıyâmet 50; İbni Mâce, Edeb 4

    317. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Allah Teâlâ varlıkları yaratma işini tamamlayınca, akrabalık bağı (rahim) ayağa kalkarak:
    - (Huzurunda) bu duruş, akrabalık bağını koparan kimseden sana sığınanın duruşudur, dedi.
    Allah Teâlâ:
    - Pekâlâ, seni koruyup gözeteni gözetmeme, seninle ilgisini kesenden rahmetimi kesmeme râzı değil misin? diye sordu.
    Akrabalık bağı:
    - Evet, râzıyım, dedi.
    Bunun üzerine Allah Teâlâ:
    - Sana bu hak verilmiştir, buyurdu.
    Bunları anlattıktan sonra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
    - İsterseniz (bunu doğrulayan) şu âyeti okuyunuz, buyurdu:
    "Ey münâfıklar! Siz iş başına geçecek olursanız, yeryüzünde fesat çıkarır, akrabalarla ilginizi kesersiniz, değil mi? İşte Allah'ın lânete uğrattığı, kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimseler bunlardır" [Muhammed sûresi (47), 22-23].
    Buhârî, Tefsîru sûre 47, Edeb 13, Tevhîd 35; Müslim, Birr 16

    Buhârî'nin bir rivayetine göre Cenâb-ı Hak şöyle buyurdu:
    "Ey akrabalık bağı! Seni gözeteni gözetirim. Seninle ilgiyi kesenden ben de ilgimi keserim. "
    Buhârî, Edeb 13

    318. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:
    Bir adam Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e gelerek:
    - Kendisine en iyi davranmam gereken kimdir? diye sordu.
    Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
    - "Anan!" buyurdu.
    Adam:
    - Ondan sonra kimdir? diye sordu.
    - "Anan!" buyurdu.
    Adam tekrar:
    - Ondan sonra kim gelir? diye sordu.
    - "Anan!" dedi.
    Adam tekrar:
    - Sonra kim gelir? diye sordu.
    Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
    - "Baban!" cevabını verdi.
    Buhârî, Edeb 2; Müslim, Birr 1. Ayrıca bk. İbni Mâce, Vesâyâ 4; Ebû Dâvûd, Edeb 120; Tirmizî, Birr 1

    Bir rivayete göre o adam:
    - Ey Allah'ın Resûlü! Kendisine en iyi davranılması gereken kimdir? diye sordu.
    Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
    - "Anan, sonra anan, daha sonra yine anan, sonra baban, sonra da sana en yakın olan akraban" buyurdu.
    Müslim, Birr 2

    319. Yine Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Anne ve babasına veya onlardan sadece birine yaşlılık günlerinde yetişip de cennete giremeyen kimse perişan olsun, perişan olsun, perişan olsun"
    Müslim, Birr 9, 10

    320. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre bir adam:
    - Yâ Resûlallah! Benim akrabam var. Ben kendilerini ziyaret ediyorum, onlar bana gelip gitmiyorlar. Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar. Ben onlara anlayışlı davranıyorum, onlarsa bana kaba davranıyorlar, dedi.
    Bunun üzerine Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    - "Eğer dediğin gibi isen, onlara sıcak kül yutturmuş oluyorsun. Sen böyle davrandıkça, Allah'ın yardımı seninledir. "
    Müslim, Birr 22

    321. Enes radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Rızkının çoğalmasını, ömrünün uzamasını isteyen kimse, akrabasını kollayıp gözetsin. "
    Buhârî, Edeb 12, Büyû` 13; Müslim, Birr 20, 21. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 45

    322. Yine Enes radıyallahu anh şöyle dedi:
    Medine'de ensâr arasında en fazla hurmalığı bulunan Ebû Talha idi. Ebû Talha'nın en sevdiği malı da Mescid-i Nebevî'nin karşısındaki Beyruhâ adlı hurma bahçesiydi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bu bahçeye girer ve oradaki tatlı sudan içerdi.
    Enes (sözüne devamla) dedi ki: "Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça, en iyiye eremezsiniz" âyet-i kerîmesi nâzil olunca, Ebû Talha Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına geldi ve:
    - Yâ Resûlallah! Cenâb-ı Hak sana "Sevdiğiniz şeylerden Allah yo-lunda harcamadıkça, en iyiye eremezsiniz" âyetini gönderdi. En sevdiğim malım Beyruhâ adlı bahçedir. Onu Allah rızası için sadaka edi-yorum. Allah'dan onun sevabını ve âhiret azığı olmasını dilerim. Beyruhâ'yı Allah'ın sana göstereceği şekilde kullan, dedi.
    Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    - "Âferin sana! Kârlı mal dediğin işte budur! Seni duydum, Ebû Talha. Onu akrabalarına vermeni uygun görüyorum. "
    Ebû Talha:
    - Öyle yapayım, yâ Resûlallah, dedi ve bahçeyi akrabaları ve amcası-nın oğulları arasında taksim etti.
    Buhârî, Zekât 24, Vekâlet 14, Vesâyâ 10, 17, 26, Tefsîru sûre (3) 5, Eşribe 13; Müslim, Zekât 42, 43

    323. Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
    Bir adam Peygamber aleyhisselâm'ın yanına gelerek:
    - Hicret ve cihâd etmek üzere sana bîat ediyorum. Bunların sevabını Allah'tan dilerim. dedi.
    Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
    - "Ana ve babandan hayatta olanlar var mı?" diye sordu.
    Adam:
    - Evet, her ikisi de hayatta, dedi.
    Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
    - "Allah'tan sevap kazanmak istiyorsun değil mi?" diye sordu.
    Adam:
    - Evet, deyince:
    - "Ana ve babanın yanına dön. Onlara iyi bak!" buyurdu.
    Buhârî, Cihâd 138, Edeb 3; Müslim, Birr 6
    Bu rivayet Sahîh-i Müslim'den alınmıştır. Buhârî ile Müslim'in bir başka rivayeti ise şöyledir:
    Bir adam Resûlullah'ın yanına gelerek cihâd etmek üzere ondan izin istedi. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
    - "Anan, baban sağ mı?" diye sordu.
    Adam:
    - Evet, deyince:
    - "Öyleyse onlara hizmet etmeye çalış!" buyurdu.
    Buhârî, Cihâd 138; Müslim, Birr 5. Ayrıca bk. Tirmizî, Cihâd 2; Nesâî, Cihâd 5

    324. Yine Abdullah İbni Amr İbni Âs'dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Akrabasının yaptığı iyiliğe aynıyla karşılık veren, onları koruyup gözetmiş sayılmaz. Akrabayı koruyup gözeten adam, kendisiyle ilgiyi kestikleri zaman bile, onlara iyilik etmeye devam edendir. "
    Buhârî, Edeb 15. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 45; Tirmizî, Birr 10

    325. Hz. Âişe'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Akrabalık bağı Arş-ı âlâ'ya tutunarak şöyle demiştir: Beni koru-yup gözeteni, Allah koruyup gözetsin. Benimle ilgisini kesenden Allah rahmetini kessin. "
    Buhârî, Edeb 13; Müslim, Birr 17

    326. Mü'minlerin annesi Meymûne Binti'l-Hâris radıyallahu anhâ'dan rivayet edildiğine göre, Hz. Meymûne Peygamber aleyhisselâm'a haber vermeden bir câriye âzâd etmişti. Kendi nöbet gününde Resûl-i Ekrem yanına gelince:
    - Yâ Resûlallah! Farkına vardın mı, câriyemi âzâd ettim, dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
    - "Gerçekten mi?" diye sordu. Hz. Meymûne:
    - Evet, gerçekten âzâd ettim, deyince:
    - "Eğer câriyeyi dayılarına hediye etseydin daha çok sevap kazanırdın" buyurdu.
    Buhârî, Hibe 15, 16; Müslim, Zekât 44

    327. Hz. Ebû Bekir'in kızı Esmâ radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
    İslâmiyet'i kabul etmemiş olan annem Resûlullah zamanında yanıma gelmişti. Resûlullah'ın görüşünü almak için:
    - Annem, beni özleyip gelmiş. Ona ikramda bulunabilir miyim? diye sordum.
    Peygamber aleyhisselâm:
    - "Evet, annene iyi davran!" buyurdu.
    Buhârî, Hibe 29, Cizye 18, Edeb 8; Müslim, Zekât 50. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 34

    328. Abdullah İbni Mes`ûd radıyallahu anh'ın karısı Zeynep es-Sekafiyye radıyallahu anhâ'dan rivayet edildiğine göre birgün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
    - "Ey kadınlar! Zînet eşyânızdan bile olsa sadaka veriniz" buyurmuştu.
    Zeynep sözüne devamla dedi ki: Bunun üzerine ben Abdullah İbni Mes`ûd'un yanına dönerek:
    - Sen eli dar bir adamsın. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize sadaka vermemizi emretti. Ona git de bir soruver. Sadakamı sana vermekle bu emri yerine getiriyorsam ne âlâ. Şayet olmuyorsa başkasına vereyim, dedim. Abdullah:
    - Kendin git sor, deyince ben de gittim. Hz. Peygamber'in kapısına varınca, ensârdan bir kadının orada beklediğini gördüm. Meğer onun derdi de benimkinin aynıymış. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in huzuruna girmeye de pek çekinirdik.
    İçeriden Bilâl çıkıverince ona:
    - Hz. Peygamber'e git de, "Kapıda iki kadın bekliyor ve kocalarıyla kendi yetimlerine verecekleri sadakanın kabul olup olmadığını soruyorlar, de!. Ama bizim kim olduğumuzu söyleme!" dedik.
    Bilâl hemen Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in huzuruna gire-rek meseleyi anlattı.
    Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
    - "Kim onlar?" diye sordu.
    Bilâl de:
    - Ensârdan bir kadınla Zeynep, deyince, Resûlullah salllallahu aleyhi ve sellem:
    - "Hangi Zeynep'miş o?" diye sordu. Bilâl:
    - Abdullah'ın karısı, dedi.
    Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    - "Onlar -böyle yapmakla- iki sevap birden kazanırlar. Biri yakınlarını himâye sevabı, diğeri de sadaka sevabı. "
    Buhârî, Zekât 48; Müslim, Zekât 45. Ayrıca bk. Buhârî, Zekât, 44; Nesâî, Zekât 82; İbni Mâce, Zekât 24

    329. Ebû Süfyân Sahr İbni Harb radıyallahu anh'den -Herakliyus kıssasına dair uzun hadiste- rivayet edildiğine göre, Herakliyus Ebû Süfyân'a Peygamber aleyhisselâm'ı kastederek:
    - O size ne emrediyor? diye sordu.
    Ebû Süfyan der ki:
    - Ben de onun bize, sadece Allah'a ibadet ediniz; ona hiçbir şeyi denk tutmayınız; dedelerinizin taptığı şeyleri bırakınız dediğini, bize namaz kılmayı, doğru ve iffetli olmayı, akrabayı görüp gözetmeyi emrettiğini söyledim.
    Buhârî, Bed'ü'l-vahy 6, Salât 1, Zekât 1, Cihâd 102, Şehâdât 28, Edeb 8, Tefsîru sûre (3) 4; Müslim, Cihâd 74

    330. Ebû Zer radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Siz (bir para birimi olan) kîrâtın kullanıldığı bir yeri mutlaka fethedeceksiniz. "
    Diğer bir rivayete göre ise şöyle buyurdu:
    "Siz kîrâtın kullanıldığı Mısır'ı fethedeceksiniz. Oranın halkına iyi davranmanızı tavsiye ediyorum; vasiyetimi tutunuz. Zira onlara bir ahid ve eman görevimiz, bir de akrabalık bağımız vardır. "
    Bir diğer rivayete göre şöyle buyurdu:
    "Siz orayı fethettiğiniz zaman, halkına iyi davranın. Zira onlara bir ahid ve eman görevimiz, bir de akrabalık bağımız vardır" veya "ahid ve eman görevi ve hısımlık bağı vardır" buyurdu.
    Müslim, Fezâilü's-sahâbe, 226, 227

    331. Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:
    "Yakın akrabalarını uyar!" [Şu`arâ sûresi (26), 214] âyeti nâzil olunca, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Kureyş kabilesini toplantıya çağırdı. Onlar da geldiler. Peygamber aleyhisselâm kimine genel, kimine de özel olarak şöyle hitâb etti:
    "Ey Abdüşems oğulları! Ey Ka`b İbni Lüey oğulları! Kendinizi cehennemden kurtarınız!
    Ey Abdümenâf oğulları! Kendinizi cehennemden kurtarınız!
    Ey Hâşim oğulları! Kendinizi cehennemden kurtarınız!
    Ey Abdülmuttalib oğulları! Kendinizi cehennemden kurtarınız!
    Ey Fâtıma! Kendini cehennemden kurtar! Çünkü sizi Allah'ın azâbından kurtarmaya benim gücüm yetmez. Ama aramızdaki akrabalık bağı sebebiyle sizinle ilgimi kesmeyeceğim. "
    Müslim, Îmân 348, 351. Ayrıca bk. Buhârî, Tefsîru sûre (26) 2; Tirmizî, Tefsîru sûre (27) 2; Nesâî, Vesâyâ 6

    332. Ebû Abdullah Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
    Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i gizli değil açıkca şöyle buyururken dinledim:
    "(Akrabam olan) Falan oğulları ailesi benim dostlarım değildir. Benim dostlarım Allah Teâlâ ile iyi mü'minlerdir. Fakat ötekilerle aramızda akrabalık bağı bulunduğu için kendileriyle ilgimi kesmeyeceğim. "
    Buhârî, Edeb 14; Müslim, Îmân 366

    333. Ebû Eyyûb Hâlid İbni Zeyd el-Ensârî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre bir adam:
    - Yâ Resûlallah! Beni Cennete götürüp cehennemden uzaklaştıracak davranışı haber ver, dedi.
    Bunun üzerine Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:
    - "Allah'a ibadet edip ona hiçbir şeyi denk tutmazsın. Namazı kılar, zekâtı verir ve akrabanı koruyup gözetirsin. "
    Buhârî, Edeb 10; Müslim, Îmân 14. Ayrıca bk. Nesâî, Salât 10

    334. Selmân İbni Âmir radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:
    "Biriniz orucunu açacağı zaman hurma ile açsın; çünkü hurma bereketlidir. Eğer hurma bulamazsa orucunu su ile açsın; çünkü su temizdir. "
    Peygamber aleyhisselâm sözüne devamla şöyle buyurdu:
    "Yoksula verilen sadaka bir sadaka, akrabaya verilen sadaka ise iki sadaka yerine geçer: Biri sadaka sevabı, öteki de akrabayı koruyup gözetme sevabıdır. "
    Tirmizî, Zekât 26. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 21; Nesâî, Zekât 82; İbni Mâce, Sıyâm 25, 28

    335. İbni Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre şöyle dedi:
    Çok sevdiğim bir kadınla evliydim. Babam Hz. Ömer o kadını beğenmiyordu. Bu sebeple bana:
    - Onu boşa! dedi.
    Ben de boşamak istemedim.
    Bunun üzerine Ömer radıyallahu anh Peygamber aleyhisselâm'a gelerek durumu anlatmış.
    Peygamber aleyhisselâm da:
    - "O kadını boşa!" diye emretti.
    Ebû Dâvûd, Edeb 120; Tirmizî, Talâk 13. Ayrıca bk. İbni Mâce, Talâk 36

    336. Ebü'd-Derdâ radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, bir adam ona gelerek:
    - Benim bir karım var. Annem ise onu boşamamı emrediyor. Ne yapmalıyım? diye sordu.
    Ebü'd-Derdâ radıyallahu anh ona şu cevabı verdi:
    - Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in:
    "Anne ve baba, cennete en ortadaki kapıdan girmeye vesile olur" buyurduğunu işittim. Artık sen o kapıyı ister bırak, ister elinde tut.
    Tirmizî, Birr 3. Ayrıca bk. İbni Mâce, Talâk 36

    337. Berâ' İbni Âzib radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:
    "Teyze anne sayılır. "
    Tirmizî, Birr 6. Ayrıca bk. Buhârî, Sulh 6, Megâzî 43; Ebû Dâvûd, Talâk 35
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  4. #174
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Siyer-i Nebi (s.a.v) Riyaz'üs Salihin

    AYIPLARI ÖRTMEK


    242. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Bir kul, bu dünyada başka bir kulun ayıbını örterse, kıyamet gününde Allah da onun ayıbını örter. "
    Müslim, Birr 72. Ayrıca bk. Buhârî, Mezâlim, 3; Ebû Dâvûd, Edeb 38; Tirmizî, Birr 19; İbni Mâce, Mukaddime 17

    243. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "İşlediği günahları açığa vuranlar dışında, ümmetimin tamamı affedilmiştir. Bir adamın, gece kötü bir iş yapıp, Allah onu örttüğü halde, sabahleyin kalkıp:
    Ey falan! Ben dün gece şöyle şöyle yaptım", demesi, açık günahlardandır. Oysa o kişi, Rabbi kendisinin kötülüğünü örttüğü halde geceyi geçirmişti. Fakat o, Allah'ın örttüğünü açarak sabahlıyor. "
    Buhârî, Edeb 60; Müslim, Zühd 52

    244. Ebû Hüreyre radıyallahu anh' den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Bir câriye zina eder ve zina yaptığı da kesinleşirse, sahibi ona had cezası uygulasın. Fakat suçunu başına kakmasın. Sonra ikinci defa zina yaparsa, aynı şekilde had uygulasın, ama yine de suçunu yüzüne vurup kötü sözlerle kınamasın. Sonra bu câriye üçüncü defa zina ederse, artık efendisi onu kıldan bir ip bedeline bile olsa satsın. "
    Buhârî, Itk 17, Hudûd 35, 36 Büyû' 66, 110; Müslim, Hudûd 30. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Hudûd 32; Tirmizî, Hudûd 8; İbn Mâce, Hudûd 14

    245. Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:
    Nebî sallallahu aleyhi ve sellem' in huzuruna şarap içmiş bir adam getirdiler. Peygamber Efendimiz:
    "Ona had vurunuz" buyurdu. Ebû Hüreyre der ki:
    Bizden eliyle vuran, ayakkabısıyla vuran ve elbisesiyle vuranlar oldu. Had icra edildikten sonra adam ayrılıp gidince, ashâbdan biri:
    - Allah seni kahretsin, rezil etsin, dedi. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
    - "Böyle demeyiniz, onun aleyhine şeytana yardım etmeyiniz" buyurdular.
    Buhârî, Hudûd 4, 5. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Hudûd 35
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  5. #175
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Siyer-i Nebi (s.a.v) Riyaz'üs Salihin

    BABA DOSTLARINA İKRAM


    343. İbni Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:
    "En makbul iyilik, baba dostunu koruyup gözetmektir. "
    Abdullah İbni Dînâr'dan rivayet edildiğine göre, Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
    Bedevilerden biri Abdullah İbni Ömer'le Mekke yolunda karşılaştı. Abdullah İbni Ömer ona selâm verdi; kendi bindiği eşeğe onu bindirdi ve başındaki sarığı da ona verdi.
    Abdullah İbni Dinâr sözüne devamla dedi ki: Biz İbni Ömer'e:
    - Allah iyiliğini versin, bu adam bedevilerden biri. Onlar aza kanaat ederler, deyince bize şunları söyledi:
    - Bu zâtın babası, (babam) Ömer İbni Hattâb'ın dostuydu. Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu duydum:
    "En makbul iyilik, baba dostunun ailesini koruyup gözetmektir. "
    Abdullah İbni Dînâr'ın Abdullah İbni Ömer'den bir başka rivayeti de şöyledir:
    Bir defasında İbni Ömer Mekke'ye gitmek üzere yola çıktı. Deveye binmekten usandığı zaman üzerinde istirahat edeceği bir merkebiyle, başına sardığı bir de sarığı vardı. Birgün İbni Ömer eşeğin üzerinde dinlenirken bir bedeviye rastladı. Ona:
    - Sen falan oğlu falan değil misin? diye sordu.
    Adam:
    - Evet, deyince eşeği ona verdi ve:
    - Buna bin, dedi. Sarığı da ona uzatarak, bunu da başına sar, dedi.
    Arkadaşlarından biri İbni Ömer'e:
    - Allah seni bağışlasın. Üzerinde dinlendiğin eşek ile başına sardığın sarığı şu bedeviye boşuna verdin, deyince İbni Ömer şunları söyledi:
    - Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i "İyiliklerin en değerlisi, insanın babası öldükten sonra, baba dostunun ailesini kollayıp gözetmesidir" buyururken duydum. Bu adamın babası, (babam) Ömer radıyallahu anh'in dostuydu.
    Müslim, Birr 11-13. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 120; Tirmizî, Birr 5

    344. Ebû Üseyd Mâlik İbni Rebîa es-Sâidî radıyallahu anh şöyle dedi:
    Bir gün biz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in huzurunda otururken Selemeoğulları kabilesinden bir adam çıkageldi ve:
    - Yâ Resûlallah! Anamla babam öldükten sonra onlara yapabileceğim bir iyilik var mı? diye sordu.
    Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu:
    - "Evet, onlara dua eder günahlarının bağışlanmasını dilersin; vasiyetlerini yerine getirirsin; akrabasını koruyup gözetirsin; dostlarına da ikramda bulunursun. "
    Ebû Dâvûd, Edeb 120. Ayrıca bk. İbni Mâce, Edeb 2

    345. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
    Peygamber aleyhisselâm'ın hanımlarından hiçbirini Hatice'yi kıskandığım kadar kıskanmadım. Üstelik onu (Resûl-i Ekrem'in yanında) hiç görmedim. Fakat Resûl-i Ekrem onu sık sık anardı. Bir koyun kesip etini parçaladığında, çoğu zaman Hatice'nin dostlarına gönderirdi. Bazan (dayanamayıp) Resûl-i Ekrem'e:
    - Sanki dünyada Hatice'den başka kadın kalmadı! derdim.
    Resûl-i Ekrem:
    - "O şöyle şöyleydi" diye özelliklerini sayar ve "Çocuklarım ondan oldu", derdi.
    Buhârî, Menâkıbü'l-ensâr 20; Müslim, Fezâilü's-sahâbe 74-76. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 70, Menâkıb 70

    Bir rivayete göre Hz. Âişe:
    - Resûl-i Ekrem koyun kesecek olursa, Hatice'nin arkadaşlarına yeteri kadar gönderirdi, dedi.
    Buhârî, Menâkıbü'l-ensâr 20; Müslim, Fezâilü's-sahâbe 74
    Başka bir rivayete göre ise Hz. Âişe şöyle dedi:
    Resûl-i Ekrem koyun kestiği zaman, "Ondan Hatice'nin arkadaşlarına da gönderin" derdi.
    Müslim, Fezâilü's-sahâbe 75
    Başka bir rivayete göre Hz. Âişe şöyle dedi:
    Hatice'nin kızkardeşi Hâle Binti Huveylid birgün Resûlullah'ın huzuruna girmek için izin istemişti. Resûl-i Ekrem Hatice'nin sesini hatırladı ve:
    "Allahım, bu Huveylid kızı Hâle!" diye heyecanlandı.
    Buhârî, Menâkıbü'l-ensâr 20; Müslim, Fezâilü's-sahâbe 78

    346. Enes İbni Mâlik radıyallahu anh şöyle dedi:
    Cerîr İbni Abdullah el-Becelî ile bir yolculuğa çıkmıştım. (Benden yaşlı olduğu hâlde) Cerîr bana hizmet ediyordu. Ona:
    - Böyle yapma! deyince bana şunları söyledi:
    - Ben ensarın Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e pek çok hizmet ettiğini gördüm ve kendi kendime "Şâyet ensardan biriyle arkadaşlık edersem ben de ona hizmet edeceğim" diye yemin etmiştim.
    Buhârî, Cihâd 71; Müslim, Fezâilü's-sahâbe 181

    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  6. #176
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Siyer-i Nebi (s.a.v) Riyaz'üs Salihin

    BAŞKASINI KENDİNE TERCİH ETMEK



    565. Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:
    Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelerek:
    - Ben açım, dedi.
    Allah'ın Resûlü hanımlarından birine haber salarak yiyecek bir şey göndermesini istedi. O da:
    - Seni peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, evde sudan başka bir şey yok, dedi.
    Hz. Peygamber bir başka hanımından yiyecek bir şeyler istedi. O da aynı cevabı verdi. Daha sonra Resûl-i Ekrem'in öteki hanımları da: Seni peygamber olarak gönderene yemin ederim ki, evde sudan başka bir şey yok, diye haber gönderince, Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem ashâbına dönerek:
    - "Bu gece bu şahsı kim misafir etmek ister?" diye sordu.
    Ensardan biri:
    - Ben misafir ederim, yâ Resûlallah, diyerek o yoksulu alıp evine götürdü. Eve varınca karısına: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in misafirini ağırla, dedi.
    Bir başka rivayete göre karısına:
    - Evde yiyecek bir şey var mı? diye sordu.
    Hanımı:
    - Hayır, sadece çocuklarımın yiyeceği kadar bir şey var, dedi.
    Sahâbî:
    - Öyleyse çocukları oyala. Sofraya gelmek isterlerse onları uyut. Misafirimiz içeri girince de lambayı söndür. Sofrada biz de yiyormuş gibi yapalım, dedi.
    Sofraya oturdular. Misafir karnını doyurdu; onlar da aç yattılar.
    Sabahleyin o sahâbî Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına gitti. Onu gören Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    - "Bu gece misafirinize yaptıklarınızdan Allah Teâlâ memnun oldu. "
    Buhârî, Menâkıbü'l-ensâr 10, Tefsîru sûre (59), 6; Müslim, Eşribe 172

    566. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "İki kişinin yiyeceği üç kişiye, üç kişinin yiyeceği de dört kişiye yeter. "
    Buhârî, Et'ıme 11; Müslim, Eşribe 178. Ayrıca bk. Tirmizî, Et'ıme 21

    Müslim'in Câbir İbni Abdullah'tan rivayet ettiği bir hadise göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Bir kişinin yiyeceği iki kişiye, iki kişinin yiyeceği dört kişiye, dört kişinin yiyeceği ise sekiz kişiye yeter. "
    Müslim, Eşribe 179-181. Ayrıca bk. Tirmizî, Et'ıme 21; İbni Mâce, Et'ıme 2

    567. Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh şöyle dedi:
    Bir defasında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile bir seferde bulunuyorduk. Bu sırada devesine binmiş bir adam çıkageldi. Bir şeyler umarak sağa sola bakınmaya başladı.
    Bunun üzerine Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
    "Yanında ihtiyacından fazla binek hayvanı olanlar, olmayanlara versinler. Fazla azığı olanlar, azığı olmayanlara versinler" buyurdu.
    Hz. Peygamber daha birçok mal çeşidi saydı. İşte o zaman kimsenin ihtiyacından fazla bir şey bulundurmaya hakkı olmadığını anladık.
    Müslim, Lukata 18. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 32

    568. Sehl İbni Sa'd radıyallahu anh şöyle dedi:
    Bir kadın dokuduğu kumaşı (bürdeyi) Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e getirip verdi ve:
    - Bunu giyesin diye kendi ellerimle dokudum, dedi.
    Böyle bir kumaşa ihtiyacı olan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onu aldı, izâr olarak (belden aşağısına) giyinip yanımıza geldi.
    Bunu gören falanca, Hz. Peygamber'e:
    - Ne kadar da güzelmiş! Bunu ver de ben giyineyim, dedi.
    Resûl-i Ekrem:
    - Peki, dedi. Orada biraz oturduktan sonra evine döndü. Kumaşı katlayıp o adama gönderdi.
    Ashâb-ı kirâm o sahâbîye:
    - Hiç de iyi yapmadın. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem öyle bir kumaşa ihtiyacı olduğu için onu giyinmişti. Üstelik sen, Hz. Peygamber'in, kendisinden bir şey isteyeni geri çevirmediğini bile bile o kumaşı istedin, dediler.
    O şahıs şunları söyledi:
    - Vallahi ben o kumaşı giyinmek için değil, kendime kefen yapmak için istedim.
    Hadisin râvisi Sehl İbni Sa'd'ın dediğine göre o kumaş bu zâtın kefeni oldu.
    Buhârî, Cenâiz 28, Büyû' 31, Libâs 18, Edeb 39. Ayrıca bk. Nesâî, Zînet 97; İbni Mâce, Libâs 1

    569. Ebû Mûsâ el-Eş'arî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Eş'arîler, gazâda azıkları tükenmeye yüz tuttuğu veya Medine'de ailelerinin yiyeceği azaldığı zaman, yanlarında ne varsa getirip bir yaygıya dökerler. Sonra bunu bir kapla aralarında eşit olarak paylaşırlar. İşte bu sebeple Eş'arîler bendendir, ben de onlardanım. "
    Buhârî, Şirket 1; Müslim, Fezâilü's-sahâbe 167
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  7. #177
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Siyer-i Nebi (s.a.v) Riyaz'üs Salihin

    BİD'ATLARDAN SAKINMAK


    171. Âişe radıyallahu anhâ'dan rivâyet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Kim bizim bu dinimizde ondan olmayan bir şey ortaya çıkarırsa, o şey kabul edilmez. "
    Müslim'in bir rivayeti şöyledir:
    "Kim bizim dinimizde olmayan bir şey yaparsa o merduttur, makbul değildir. "
    Buhârî, Sulh 5; Müslim, Akdiye 17, 18. Ayrıca bk. İbni Mâce, Mukaddime 2

    172. Câbir radıyallahu anh şöyle dedi:
    Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hutbe irad ettiği zaman gözleri kızarır, sesi yükselir, "Düşman sabah ve akşam üzerinize hücum edecek, kendinizi koruyunuz" diye ordusunu uyaran kumandan gibi öfkesi artar ve şehadet parmağı ile orta parmağını bir araya getirerek:
    "Benimle kıyametin arası şu iki parmağın arası kadar yaklaştığı sırada ben peygamber olarak gönderildim" derdi. Sonra da sözlerine şöyle devam ederdi:
    "Bundan sonra söyleyeceğim şudur ki: Sözün en hayırlısı Allah'ın kitabıdır. Yolların en hayırlısı Muhammed sallallahu aleyhi ve sel-lem' in yoludur. İşlerin en kötüsü, sonradan ortaya çıkarılmış olan bid'atlardır. Her bid'at dalâlettir, sapıklıktır. " Sonra da şöyle buyurdu:
    "Ben her mü'mine kendi nefsinden daha ileriyim, daha üstünüm. Bir kimse ölürken mal bırakırsa o mal kendi yakınlarına aittir. Fakat borç veya yetimler bırakırsa, o borç bana aittir; yetimlere bakmak da benim görevimdir. "
    Müslim, Cum'a 43. Ayrıca bk. İbni Mâce, Mukaddime 7
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  8. #178
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Siyer-i Nebi (s.a.v) Riyaz'üs Salihin

    CİMRİLİKTEN VE AÇGÖZLÜLÜKTEN SAKINMAK



    564. Câbir İbni Abdullah radıyallahu anh'den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Zulüm yapmaktan sakının. Çünkü zulüm kıyamet gününde zâlime zifirî karanlık olacaktır. Cimrilikten de sakının. Zira cimrilik sizden önce yaşayan insanları, birbirini boğazlamaya ve dokunulmaz haklarını çiğnemeye götürmek suretiyle perişan etmiştir. "
    Müslim, Birr 56
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  9. #179
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Siyer-i Nebi (s.a.v) Riyaz'üs Salihin

    CÖMERTLİK


    545. İbni Mes'ûd radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Ancak iki kişiye gıbta edilir:
    Allah'ın verdiği malı hak yolunda harcamayı başaran kimse.
    Yine Allah'ın kendisine verdiği ilim ve hikmet ile yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına öğreten kimse. "
    Buhârî, İlim 15, Zekât 5, Ahkâm 3, Temennî 5, İ'tisâm 13, Tevhîd 45; Müslim, Müsâfirîn 268

    546. Yine İbni Mes'ûd radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, ashabına:
    - "Hanginize mirasçısının malı, kendi malından daha sevimlidir?" diye sordu. Onlar :
    - Ey Allah'ın Resûlü! Hepimiz malımızı herşeyden fazla severiz, dediler.
    Hz. Peygamber de:
    - "Kişinin kendi malı hayır yaparak önceden gönderdiği, mirasçısının malı ise, harcamayıp geriye bıraktığıdır!" buyurdu.
    Buhârî, Rikak 12

    547. Adî İbni Hâtim radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Yarım hurma ile de olsa cehennemden korunun!"
    Buhârî, Zekât 9, 10, Menâkıb 25, Rikak 49, 51, Edeb 34, Tevhîd 36; Müslim, Zekât 66-68. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyâmet 1, Zühd 37; Nesâî, Zekât 63, 64; İbni Mâce, Mukaddime 13; Zekât 28

    548. Câbir radıyallahu anh şöyle dedi:
    Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den bir şey istendiği zaman asla "yok" demezdi.
    Buhârî, Edeb 39; Müslim, Fezâil 56

    549. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, âlâ şöyle buyurdu:
    "Her sabah iki melek iner. Biri:
    - Ya Rabb!. Cömertlik edene malının karşılığını (halef) ver, der. Diğeri de:
    - Ya Rabb!. Cimrilik edenin malını telef et, diye dua eder. "
    Buhârî, Zekât 27; Müslim, Zekât 57

    550. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, "Allah Teâlâ şöyle buyurdu" demiştir:
    "Ey âdemoğlu! (Allah için) infak et ki, sana da infak olunsun!"
    Buhâri, Tefsîru sûre (11) 2; Nefekât 1; Tevhid 35; Müslim, Zekât 36, 37. Ayrıca bk. İbni Mâce, Keffârât 15

    551. Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhumâ'dan rivayet edildiğine göre bir kimse Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e:
    - Müslümanın hangi ameli daha hayırlıdır? diye sordu. Hz. Peygamber de:
    - "Tanıdık tanımadık herkese yemek yedirmen ve selâm vermendir" buyurdu.
    Buhârî, Îmân 6, 20; İsti'zân 9, 19; Müslim, Îmân 63. Ayrıca bk. Nesâî, Îmân 12; İbni Mâce, Et'ime 1.

    552. Yine Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhumâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Kırk iyilik vardır. Bunların en üstünü, birisine sağıp sütünden faydalanması için ödünç olarak sütlü bir keçi vermektir. Kim, sevâbını umarak ve mükâfâtını Allah'ın vereceğine inanarak bu kırk hayırdan birini işlerse, Allah Teâlâ onu bu sebeple cennete koyar. "
    Buhârî, Hibe 35. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 42

    553. Ebû Ümâme Suday İbni Aclân radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Ey âdemoğlu! İhtiyâcından fazla olan malını sadaka olarak vermen senin için iyi; vermemen kötüdür. İhtiyacına yetecek kadarını elinde tutmandan dolayı ayıplanmazsın. İyiliğe, geçimini üstlendiklerinden başla. Veren el, alan elden üstündür (unutma). "
    Müslim, Zekât 97. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 32.

    554. Enes radıyallahu anh şöyle dedi:
    Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, İslâm için kendisinden ne istenirse onu mutlaka verirdi. Hele bir keresinde yanına gelen bir adama iki dağ arasını dolduran bir koyun sürüsü verdi. . . Adam kabilesine dönünce :
    - Ey milletim! (Koşun) müslüman olun. Çünkü Muhammed, fakirlik ve ihtiyaç korkusu duymadan çok büyük ikrâm ve ihsanlarda bulunuyor, dedi.
    (Hadisin râvisi Enes diyor ki), kimileri sırf dünyalık elde etmek için müslüman olurlardı. Fakat çok geçmeden müslümanlık onların gözünde, dünyadan ve dünya üzerindeki her şeyden daha değerli hale gelirdi.
    Müslim, Fezâil 57-58

    555. Ömer radıyallahu anh şöyle dedi
    Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem mal taksim etti. Ben:
    - Ey Allah'ın Resûlü! Kendilerine mal verdiğiniz şu kimselerden başkaları o mala daha layıktır!" dedim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
    - "Onlar beni iki durumla karşı karşıya bıraktılar: Ya çirkin sözlerle benden mal isteyecekler, vereceğim. Ya da vermeyeceğim bu defa da beni cimrilikle suçlayacaklar. Ben cimri değilim" buyurdu.
    Müslim, Zekât 127

    556. Cübeyr İbni Mut'im radıyallahu anh şöyle dedi:
    Huneyn Gazvesi'nden dönüşte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte yürürken bedevi arablar ganimetin taksimini ısrarla istemeye başladılar. Neticede Hz. Peygamber'i Semüre ağacının altında durdurdular. Cübbesi ağaca takılıp kaldı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem devesini durdurup:
    "Cübbemi verin bana! Şayet şu gördüğünüz ağaçlar kadar hayvanım olsaydı, onların tamamını size paylaştırırdım. Siz de benim cimri, yalancı ve korkak olmadığımı görürdünüz!" buyurdu.
    Buhârî, Cihâd 24, Humus 19

    557. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Sadaka vermek malı eksiltmez. Kul başkalarının hatalarını bağışladıkca Allah da onun şerefini arttırır. Kim Allah için alçak gönüllü davranırsa, Allah da onu yükseltir. "
    Müslim, Birr 69. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 82

    558. Ebû Kebşe Amr İbni Sa'd el-Enmârî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre o, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken dinlemiştir:
    "Haklarında yeminle söz söyleyebileceğim üç haslet vardır; iyi belleyiniz!
    Sadaka vermekle kulun malı eksilmez.
    Uğradığı haksızlığa sabredenin Allah şerefini arttırır.
    Dilenme kapısını açan kimseye Allah, fakirlik kapısını açar. (Veya buna benzer bir cümle söyledi).
    "Yine size bir söz daha söyleyeceğim, onu da iyi belleyiniz" dedi ve şöyle buyurdu:
    "Dünyada dört kısım insan vardır:
    (Birincisi) Allah'ın kendisine mal ve ilim verdiği kimsedir. Bu kişi Allah'a karşı saygılı davranır, hısımlarını görüp gözetir, o maldaki Allah'ın hakkını yerine getirir. Bu, en üst derecedir.
    (İkincisi), Allah'ın kendisine ilim verip mal vermediği iyi niyetli kimsedir. O, iyi niyetle, "Eğer malım olsaydı ben de falan adam gibi davranırdım" der. Bu, iyi niyetinin karşılığını görür. İkisinin sevabı eşittir.
    (Üçüncüsü), Allah'ın mal verip ilim vermediği kimsedir. O bilgisizliği yüzünden malını gelişi güzel harcar, Allah'a karşı sorumlu davranmaz, hısımlarını görüp gözetmez, o malda Allah'ın hakkı olduğunu idrak etmez. Böylesi kişi, en kötü durumdadır.
    (Dördüncüsü), Allah'ın ne mal ne de ilim verdiği kimsedir. Bu kişi der ki, "Eğer malım olsaydı, ben de falan gibi yer-içerdim". Bu da niyetinin karşılığını görür. Binaenaleyh bu iki kişinin vebâli eşittir. "
    Tirmizî, Zühd 17

    559. Âişe radıyallahu anhâ'dan rivayet edildiğine göre, Resûl-i Ekrem'in ailesi bir koyun kesmişlerdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir ara:
    - "Ondan geriye ne kaldı?" diye sordu. Hz. Aişe:
    - Sadece bir kürek kemiği kaldı, cevabını verdi.
    Bunun üzerine Hz. Peygamber;
    - "Desene bir kürek kemiği hariç, hepsi duruyor!" buyurdu.
    Tirmizî, Sıfatu'l-kıyâme 35

    560. Esmâ Binti Ebû Bekir radıyallahu anhumâ'dan rivayet edildiğine göre Esmâ, "Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle buyurdu" demiştir:
    - "Kesenin ağzını sıkma! Allah da sana sıkarak verir!"
    Bir rivayette (Müslim, Zekât 88) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:
    "İnfak et sayıp durma, Allah da sana karşı nimetini sayıp esirger. Paranı çömlekte saklama, Allah da senden saklar. "
    Buhârî, Zekât 21; Müslim, Zekât 88. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd. Zekât 46; Tirmizî, Birr 40; Nesâî, Zekât 62

    561. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre o, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işitmiştir:
    "Cimri ile cömerdin durumu, göğüsleri ile köprücük kemikleri arasına zırh giyinmiş iki kişinin durumuna benzer. Cömert, sadaka verdikce, üzerindeki zırh genişler, uzar, ayak parmaklarını örter ve ayak izlerini siler. Cimri ise, bir şey vermek istediğinde zırhın halkaları birbirine iyice geçer, onu sıkıştırır; genişletmek için ne kadar çalışsa da başaramaz. "
    Buhârî, Cihâd 89; Zekât 28, Talâk 24; Libâs 9; Müslim, Zekât 76-77. Ayrıca bk. Nesâî, Zekât 61

    562. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    "Kim, helâl kazancından bir hurma kadar sadaka verirse, - ki Allah, helâlden başkasını kabul etmez - Allah o sadakayı kabul eder. Sonra onu dağ gibi oluncaya kadar, herhangi birinizin tayını büyüttüğü gibi, sahibi adına ihtimamla büyütür. "
    Buhârî, Zekât 8; Tevhîd 23; Müslim, Zekât 63, 64. Ayrıca bk. Tirmizî, Zekât 28, Nesâî, Zekât 48; İbni Mâce, Zekât 28

    563. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
    Sahrada yolculuk yapmakta olan adamın biri, yolculuk esnâsında, bulut içinden "falanın bahçesini sula!" diye bir ses duydu. Bunun üzerine o bulut, kara taşlık bir yere saptı ve oraya suyunu boşalttı. Adam derelerden birinin o suyun tamamını topladığını hayretle gördü ve suyu takip etti. Bir de baktı ki, adamın biri bahçesinde elindeki kürekle suyu oraya buraya çevirip bahçesini suluyor. Ona:
    - Ey Allahın kulu! Adın nedir? diye sordu.
    Adam, daha önce buluttan duyduğu ismi söyledi, peşinden de:
    - Ey Allahın kulu! Adımı niçin soruyorsun? dedi. O da:
    - Ben şu suyu yağdıran buluttan, "senin adını vererek falanın bahçesini sula!" diye bir ses duymuştum da onun için soruyorum. Sen ne yapıyorsun ki bu lutfa mazhar oluyorsun? dedi. Bahçe sahibi:
    - Madem ki merak ediyorsun söyliyeyim; "Ben bu bahçenin ürününü hesap ederim; üçte birini sadaka olarak dağıtırım, üçte birini çoluk-çocuğumla birlikte yerim, üçte birini de tohumluk olarak ayırırım" dedi.
    Müslim, Zühd 45
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  10. #180
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Siyer-i Nebi (s.a.v) Riyaz'üs Salihin

    DİN İÇİN ÖFKELENMEK



    650. Ebû Mes'ûd Ukbe İbni Amr el-Bedrî radıyallahu anh şöyle dedi:
    Bir adam Peygamber aleyhisselâm'a gelerek:
    - Filanca bize namaz kıldırırken o kadar uzatıyor ki, bu yüzden bazan sabah namazına gelemiyorum, dedi.
    Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i hiçbir konuşmasında o günkü kadar öfkeli görmedim. Şöyle buyurdu:
    - "İnsanlar! İçinizde nefret ettiren kimseler var! Kim imamlık yaparsa, namazı kısa kıldırsın; zira arkasındaki cemaatin içinde yaşlısı var, çocuğu var, iş güç sahibi olanı var. "
    Buhârî, İlim, 28, Ezân 61-63, Edeb 75, Ahkâm 13; Müslim, Salât 182-185. Ayrıca bk. İbni Mâce, İkâme 48

    651. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
    Evimin sofasını üzerinde resimler bulunan bir perde ile ayırdığım gün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir seferden dönmüştü. Resimli örtüyü görünce yüzü renkten renge girdi ve onu çekip kopardı. Sonra da bana şunları söyledi:
    - "Âişe! Kıyamette insanların en şiddetli azâb görenleri, yaptıklarını Allah'ın yarattığına benzetenlerdir. "
    Buhârî, Libâs 91; Müslim, Libâs 91-92. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Libâs 45; Nesâî, Zînet 111

    652. Yine Hz. Âişe'den rivayet edildiğine göre, Mahzûm kabilesinden hırsızlık yapan bir kadının durumu Kureyşlileri pek üzmüştü. Bunun üzerine:
    - Bu konuyu Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile kim görüşebilir? diye kendi aralarında konuştular. Bazıları:
    - Buna Resûlullah'ın sevgilisi Üsâme İbni Zeyd'den başka kimse cesaret edemez, dediler.
    Üsâme de onların istekleri doğrultusunda Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile konuştu.
    Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Üsâme'ye:
    - "Allah'ın koyduğu cezalardan birinin uygulanmaması için aracılık mı yapıyorsun?" buyurduktan sonra kalkıp bir konuşma yaptı ve şunları söyledi:
    "Sizden önceki milletlerin yok olmasına sebep, içlerinden soylu biri hırsızlık yapınca ona dokunmayıp, zayıf ve kimsesiz biri hırsızlık yapınca ona cezasını vermeleriydi. Allah'a yemin ederim ki, Muhammed'in kızı Fâtıma hırsızlık yapsaydı, onun da elini keserdim. "
    Buhârî, Enbiyâ 54, Megâzî 53, Hudûd 11, 12; Müslim, Hudûd 8, 9. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Hudûd 4; Tirmizî, Hudûd 6; Nesâî, Sârık 6; İbni Mâce, Hudûd 6

    653. Enes radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Mescid'in kıble duvarında bir tükürük gördü. Buna pek üzüldüğü yüzünden belli oldu. Hemen kalkıp onu eline aldığı bir çakıl taşıyla kazıdı. Sonra da şunları söyledi:
    "İnsan namaza durduğu zaman Rabbine yönelmiş olur. Rabbi ise kendisiyle kıble arasındadır. O halde hiçbiriniz kıbleye karşı tükürmesin. Mecbur kalınca (cami dışında iken) sol tarafına veya ayağının altına tükürsün. " Sonra cübbesinin bir ucunu tuttu, içine tükürüp kumaşı katladı "Veya böyle yapsın" buyurdu.
    Buhârî, Salât 34-36, 39, Ezân 94, el-Amel fi's-salât 12, Edeb 75; Müslim, Mesâcid 50-53, Zühd 74. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 22; Nesâî, Mesâcid, 32, 35; İbni Mâce, Mesâcid 10, İkâme 61
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Sayfa 18/34 İlkİlk ... 1617181920 ... SonSon

Benzer Konular

  1. Siyer-i Nebi (s.a.v) Savaş ve Gazalar.
    By MaHiR 01 in forum Hz. Muhammed (S.A.V.)
    Cevaplar: 25
    Son Mesaj: 06.10.10, 13:01
  2. Siyer-i Nebi (s.a.v) Medine Devri.
    By MaHiR 01 in forum Hz. Muhammed (S.A.V.)
    Cevaplar: 67
    Son Mesaj: 05.10.10, 17:04
  3. Siyer-i Nebi (s.a.v)
    By MaHiR 01 in forum Hz. Muhammed (S.A.V.)
    Cevaplar: 53
    Son Mesaj: 05.10.10, 06:00
  4. Islâm davasının tarihi; siyer-i nebi
    By Reyhani in forum Efendimizin Hayatı
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 07.04.10, 20:05
  5. Selef-i Sâlihîn
    By Konyevi Nisa in forum S -Harfi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.12.08, 12:14

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •