Bu simadayüzde yalan hile yok...
Hazreti Muhammed için Medine günleri başlamıştı. Mescit'in yapımına hız verilmişbir an önce bitmesi için tam bir seferberlik ilan edilmişti.
Mescit'in inşa çalışmalarındaen çok gayret sarf edenlerden biri Ammar bin Yasir'dır. Herkes bir
iki taş taşırken
Ammar'ın sırtına üç–dört taş birden yükleniyor
dur durak demeden çalışıyordu. Ammar
yorgun düştüğü anlardan birinde yarı şaka yarı ciddi Resulullah SallALLAHu Aleyhi ve Sellem'e arkadaşlarını şikâyet eder:
–Ya Resulullah! Beni öldürdüler. Kimse yüklenmeyen yükü bana yüklediler.
Resulullah SallALLAHu Aleyhi ve Sellem Efendimizin hanımı Ümmi Seleme derki:
–O gün gördüm kiResulullah Ammar'ın saçlarını eli ile temizliyordu. Onun saçları kıvırcık ve çokta sıktı.
Resulullah buyurdu ki:
–Yazık ey İbn–i Sümeyye! Onlar seni öldürecek değiller. Seni ancak bağiler öldürecek.(1)
Bağının Türkçe karşılığıazgın
sapıtmış yoldan çıkmış manasındadır. Aradan uzun yıllar geçecek
Hazreti Ali RadıyALLAHu Anh'ın hilafet zamanında
Hazreti Muavıye ile yapılan Sıffın savaşında
Ammar Muaviye'nın ordusu tarafından şehit edilecektir.
* * *
Resulullah Medine'ye hicret etmiş ancak ailesi Mekke'de kalmıştı. Sadece kızlarından Hazreti Rukiyekocası Hazreti Osman ile birlikte daha önce Medine'ye hicret etmişti. Mescit'in yapımına başlandığı günlerde
Resulullah kızları ve zevcesi Sevde validemizi getirtmek için Zeyd bin Harise ile Ebu Rafi'yi Mekke'ye gönderdi.
OnlardaHazreti Ümmü Gülsüm
Hazreti Fatima
Sevde validemiz
Zeyd'-in hanımı Ümmü Eymen ve oğlu Üsame'yı alıp Medine'ye döndüler. Onlarla birlikte Ebu Bekir'in çocukları ve zevcesi de geldi.
Mekke'de sadece Resulullah'ın büyük kızı Hazreti Zeynep kalmıştı. Oda; kocası Rabi oğlu Ebul Ashenüz Müslüman olmadığı için Mekke'den ayrılamamış
yâda ayrılmasına izin verilmemişti. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra Hazreti Zeynep'te Medine'ye hicret etmiştir.(2)
* * *
Mekke'den hicret edenler için sıkıntılı günler Medine'de de yakalarını bırakmadı. Medine hayatına ayak uydurmada zorlanıyorMekke'nin havası burunlarında tutuyordu. Hava değişikliği birçoğunun hasta olmasına sebep oldu. Hazreti Ebu Bekir ve Hazreti Bilal sıtma hastalığına yakalandı.
Rivayet edilir ki; bu iki güzide şahsiyete sıtma nöbeti geldiğindeMekke'yi hatırlar
hastalıklarının şiddeti hafiflerdi.
Bilal–i HabeşiMekke'den çıkmalarına sebep olan
özellikle Rebia oğlu Utbe'ye
Rebia oğlu Şeybe'ye ve Half oğlu Ümeyye'ye beddua ederdi.
Resulullah arkadaşlarının bu durumunu görür çok üzülürdü. Bir gün şöyle dua etti:
"Ya Rabbi! Sen bize Mekke gibi Medine'yi de sevdir ve burada bize geçim bolluğubereket ver."
Bu duadan kısa zaman sonra Medine Muhacirlere sevdirildi.
Hazreti Ömer'in de şöyle dua ettiği rivayet edilmiştir:
"Ya Rabbi! Bana senin yolunda şehitlik nasip eyle! Resulünün şehrinde ölmeyi nasip eyle."(3)
* * *
Medine Yahudileri arasındaâlim
bilge bir zat vardı. Bu zatın Yusuf Aleyhisselam'ın soyundan geldiği söylenirdi. Bu zatın ismi Abdullah bin Selam'dır...
Abdullah bin Selam'ın babası olanSelam'da Yahudilerin önemli âlimlerindendi. Abdullah babasından Tevrat'ın tefsirini öğrenmişti. Baba Selam oğluna Tevrat'ın tefsirini öğretmekle kalmamış
Tevrat'ın gelecekte meydana gelecek olaylar hakkındaki bilgilerini de öğretmişti. Ahir zamanda gelmesi beklenen peygamber hakkındaki bilgileri de öğretmiş ve şunları söylemişti:
–Beklenen peygamberin gelmesi yakındır. O eğer Harun'un neslinden gelirse ona tabı olacağım. Aksı halde tabı olmam.
Baba SelamPeygamberimiz Medine'ye hicret etmeden önce ölmüştü.
* * *
Peygamberimiz Medine'ye ayak bastığı günYahudiler feryat ederek halka duyururlar. Rivayet edilir ki; Abdullah bin Selam peygamberin Medine'ye ayak bastığını duyduğunda "ALLAH–u Ekber" diyerek tekbir getirmişti.
Abdullah'ın ALLAH–u Ekber dediğini gören ailesi ona sitem etti:
–ALLAH seni umduğuna ulaştırmasın. Sana Musa Peygamberin geleceğini bildirmiş olsalardı bundan fazlasını yapmazdın.
Abdullah bin Selem.
–Gelen Musa değil ama onun kardeşidir. VALLAHı oda onun gibi bir peygamberdirdedi.
Ev halkı:
–Yoksa ahır zamanda geleceği haber verilen Peygamber bu mudur? diye sorunca:
–Evetodur.
Ev Halkı:
–Öyleyse yaptıklarında haklısın.
Bu konuşmadan bir iki gün sonra Abdullah bin selem Resulullah'ı görmek için peygamberimizin yanına gelir. Peygamberimiz arkadaşları ile oturmuş sohbet ediyordu. Abdullah uzaktan onun insanlara nur saçan mübarek sımasını görünceağzından şu cümleler döküdü:
–Bu simadabu yüzde yalan
hile yoktur.(4)
* * *
Abdullah bin Selem'ın gelecek peygamber hakkındaki bilgilerinigördüklerini ile destekleyince
içinde zerre kadar şüphe kalmadı. O'nu ziyaret edip
özel olarak konuşmaya karar verdi. Ebû Eyyûb el–Ensârî'nin evine geldi. Resulullah ile tanıştı ve:
–Size birtakım sualler soracağımdedi. Peygamberimizde:
–Sorbuyurdular. Abdullah bin Selam Tevrat'tan sorular sormaya başladı. Her sorduğu soruya Tevrat'a uygun cevaplar aldı. Bunun üzerine orada şahadet getirerek Müslüman oldu.
Abdullah bin Selam Peygamber Efendimizden bir istekte bulundu:
–Ya Resulullah! Yahudi milleti yalancıiftiracı bir millettir. Benim Müslüman olduğumu duyduklarında
bana olmadık iftiralarda bulunacaklar. Benim Müslümanlığım sizin yanınızda gizli kalsın. Siz önce Yahudilerden benim hakkımda bilgi edinin
ondan sonra Müslümanlığımı açığa vurayım.
ResulullahAbdullah bin Selam'ın bu isteğini kabul eder.
* * *
Abdullah bin SelamYahudilerin Beni Kaynuka kabilesindendi. Müslüman olmadan önceki ismi el–Husayn idi. Müslüman olunca peygamberimiz ona Abdullah ismini verdi. Genç bir Yahudi âlimi olup
Yahudiler arasında mevkisi pek yüksek bir şahsiyetti.
Abdullah bin Selam'ın Müslüman olmasından birkaç gün sonraResulullah Medine'deki Yahudi'lerin ileri gelenlerini
görüşmeye davet etti. Yahudi'ler gelmeden öncede Abdullah bin Selem bir yere gizlendi. Yahudi cemaatinin ileri gelenleri geldi
Efendimiz onlara:
–Siz benim hak peygamber olduğumu pekâlâ bilirsiniz. Gelin inat etmeyinMüslüman olun! dedi.
Yahudi cemaati:
–Hayırbiz senin peygamber olduğunu kabul etmiyor ve sana da inananlardan değiliz.
Peygamber Efendimiz ne kadar dil döktüyse bir sonuç alamadıYahudiler inatlarında ısrar ettiler. Peygamberimiz onlara sordu:
–Sizin içinizde el–Husayn isminde biri varo nasıl bir kişidir?
Yahudi Cemaati:
–O bizim içimizde hayırlı bir babanın oğludur. Kendisidebabası gibi hayırlıdır
âlimdir
dediler.
Peygamberimiz:
–Ey Yahudi cemaati! El–Husayn Müslüman olsa buna ne dersiniz?
Yahudi Cemaati:
–Olmazböyle bir şey olamaz
dediler. Peygamberimiz bunu birkaç defa Yahudilere tekrarlattırdı
her seferinde de Yahudiler aynı cevabı verdiler. Bunun üzerine Abdullah bin Selam'a haber verildi. Abdullah saklandığı yerden çıkıp geldi ve Yahudilere Müslüman olduğunu söyledi:
–Ey Yahudi cemaati! ALLAH'tan korkunuz! Size söyleneni kabul edin. Şu karşınızda duranTevrat'ta ismi ve sıfatları yazılı olan Resulullah'tır. Bütün Yahudileri Müslüman olmaya çağırdı.
Yahudiler kısa bir panik durumundan sonra üzerlerindeki şaşkınlık geçince:
–Sen yalancısınyalanlarınla bize ihanet ettin.
Abdullah bin Selam hakkında daha birçok yalan ve iftiralarda bulundular.
Yahudilerin bu tepkisi üzerine AbdullahResulullah'a dönerek:
–Ya Resulullah korktuğum işte buydu. Ben size onlarınne kadar alçak
yalancı
fitne fesat ehli olduğunu söylemiştim. İşte söylediklerim bir bir çıktı
dedi.
* * *
Abdullah bin SelamAshabın güzide şahsiyetlerinden biri oldu. Onun ortaya koyduğu karakteri
sadece müminler takdir etmedi. ALLAH Celle Celaluhu onun bu dik ve onurlu duruşunu ayet–i kerime ile haber verdi. Abdullah hakkında ayet nazil olan sahabeler arasına katıldı.
Sad İbnu Ebî Vakkâs RadıyALLAHu anh anlatıyor:
–Yeryüzünde yürüyen hiç kimseye Resûlullah'ın "Cennetliktir" dediğini duymadım. Ancak Abdullah bin Selam müstesna. Onun hakkında şu ayet indi:
"De ki: Söyleyin banaeğer bu Kur'ân ALLAH tarafından gönderildiği halde onu inkâr ettiyseniz ve İsrailoğulları'ndan bir şahit de
Tevrat'a dayanarak onu hak kitap olduğuna şahitlik edip iman ettiği halde
siz iman etmeyi büyüklüğünüze yediremezseniz
zalim olmaz mısınız? Muhakkak ki ALLAH zalimler güruhuna yol göstermez"(5)
Ayet–i Kerimde geçen "İsrailoğulları'ndan bir şahit"in Abdullah bin Selam olduğu bildirilmiştir. Aksini söyleyenlerde vardır. Ancak ekser görüşe göre ayet–i kerimde işaret edilen zat İbn–i Selam'dır.
* * *
Abdullah bin SelamHazreti Osman'ın halifeliğinin son zamanlarında
anarşinin hızla arttığı zamanda
halife evine kapanmış dışarı çıkamıyor
şehit edilmesi an meselsidir. Böyle bir ortamda Abdullah bin Selem Halife'nin evine gider.
Bundan sonrasını Abdullah bin Selam'dan dinleyelim.
"Osman'ın yanına gittimbana dedi ki:
–Sen niçin geldin?
–Sana yardım edeyim diye geldimdedim.
Osman:
–Öyleyse halka çık. Onları benden uzaklaştır. Zira sen bana hariçte olursanyanımda olmaktan daha faydalı olursun! dedi.
Ben de dışarı çıkıp insanlara seslendim:
–Ey insanlar! Bilirsinizbenim adım cahiliye devrinde Husayn'dı. Ama Resulullah beni Abdullah diye tesmiye buyurdu. Benim hakkımda Kitabullah'ta bir kısım ayetler nazil olmuştur. Şu ayet benim hakkımda nazil olanlardan biridir:
"De ki: "Söyleyin banaeğer bu Kur'an ALLAH tarafından gönderildiği halde
onu inkâr ettiyseniz ve İsrailoğulları'ndan bir şahit de Tevrat'a dayanarak onun hak kitap olduğuna şahitlik edip iman ettiği halde siz iman etmeyi büyüklüğünüze yediremezseniz
zalim olmaz mısınız? Muhakkak ki
ALLAH zalimler güruhuna yol göstermez"(6)
Keza şu ayet de benim hakkımda nazil oldu: "İnkâr edenler 'Sen ALLAH tarafından gönderilmiş bir peygamber değilsin' diyorlar. De ki: 'Sizinle benim aramızda şahid olarak ALLAH ile O'nun kitapları hakkında bilgi sahibi olanlar yeter."(7)
ALLAH'ın size karşı kınına konmuş bir kılıcı var. Resulullah'ın inmiş olduğu bu beldenizde melekler size mücavir oldular. Öyleyse bu adamı öldürmekten ALLAH'tan korkun! ALLAH'tan korkun! ALLAH'a yemin olsun eğer onu öldürürsenizkomşularınız olan melekleri buradan tardetmiş olacaksınız ve ALLAH'ın size karşı kında tuttuğu kılıcı kınından çıkartacaksınız ve artık o kıyamete kadar kınına girmeyecek!"
Bu sözlerim üzerine orada toplananlar:
"Şu Yahudi'yi öldürün! Osman'ı öldürün" diye bağrıştılar."(
* * *
Peygamber EfendimizMedine'ye gelişlerinin ilk günlerinde
etrafı tanımaya çalışıyor. Daha önce hicret edenlerle görüşüp hasret gideriyordu. Başta mescit olmak üzere
muhacirlerin yerleşmesi ve ihtiyaçlarını temine çalışıyordu. Bir yandan da Medine halkına İslam'ı tebliğ ediyordu. Rivayet edildiğine göre Medine'de irad ettiği ilk hutbe şudur:
"Ey insanlar! Kendiniz için bir şeyler hazırlayınız! ALLAH'a yemin ederim ki ayılacaksınızsonra sürünüzü çobansız olarak bırakacaksınız. Sonra Rabbiniz tercümansız ve perdesiz diyecek ki:
'Resulüm size tebliğ etmedi mi? Size mal vermedim miihsanda bulunmadım mı? kendinize ne hazırladınız?'
Fakat o sağına ve soluna bakar bir şey göremez. Sonra önüne bakar ve cehennemden başkasını göremez. Madem böyle olacak kendisini ateşten korumaya gücü olan bir hurmanın yarısıyla dahi olsabunu yapsın. Bunu bulamayan kimse güzel bir sözle bunu yapsın. Çünkü onun sebebiyle hasene on mislinden yedi yüz katına kadar mükâfatlandırılır. Selam ALLAH'ın rahmeti ve bereketleri üzerine olsun."(9)
Dipnotlar:
1– İbn–i Hişamİslam Tarihi
Kahraman Yayınları
Ter; Hasan Ege
İstanbul 1985
cilt
2
sh.165
2–Ahmet Cevdet PaşaPeygamber Kıssaları ve İslam Tarihi
Sad
İsmail Şen
Ankara 1996 cilt
1
sh.112
3– Ahmet Cevdet PaşaPeygamber Kıssaları ve İslam Tarihi
Sad
İsmail Şen
Ankara 1996 cilt
1
sh.113
4–Prof. Dr. İ.CananKütübi Sitte Muhtasarı
cilt 3
sh.446
5–Ahkaf Süresi;10Buharî
Menâkibu'l–Ensâr 19; Müslim
Fezâilu's–Sahabe 147
(2483)
6–Ahkaf Süresi; 10
7–Ra'd Suresi; 43
8–Tirmizî TefsirAhkaf
9–İbn–i Hişamİslam Tarihi
Kahraman Yayınları
Ter; Hasan Ege
İstanbul 1985
cilt
2
sh.171