4 sonuçtan 1 ile 4 arası

Konu: Şüpheli şeylerden kaçınma ahlakı

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 42.870, Level: 100
    Points: 42.870, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 4,9%
    Overall activity: 4,9%
    Achievements
    Zümrüt - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jan 2009
    Yer
    ıstanbul rize
    Mesajlar
    7.510
    Points
    42.870
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    24

    Standart Şüpheli şeylerden kaçınma ahlakı

    İslam tarihi boyunca; takvalarıyla, Resulullah Efendimizin sünnetine sımsıkı bağlanarak yaşamaları ve seçici, güzel amelleri ile herkese örnek olmuş Allah dostlarının, en önemli vasıflarından biri de verâdır. Sadece yasak olduğu açık olan şeyleri değil; aynı zamanda dinen şüpheli şeyleri dahi terk etmeleriydi. Verâ dinin aslı ve özüdür.

    Belki ehlullah gibi verâ ahlakının zirvesine çıkamaz, onlar gibi yaşamaya güç yetiremeyiz ama yine de onların muhteşem hayatlarından esinlenerek, kendimize, gücümüzün yettiği, elimizin erdiği nispette bir verâ anlayışı inşa edebiliriz. Bu dahi büyük bir saadettir.


    Hadisi şerifte şöyle buyruluyor: “Allah'ın seni yasakladığı şeylerden uzak dur, insanların en muttakisi (en çok çekinen) olursun.” (Buhari)
    Buradaki “uzak dur” tavsiyesi, Verâya işaret etmektedir. Çünkü birçok kötülükten, ancak “uzak durarak” kendimizi koruyabiliriz. Örneğin; göz zinasına düşmemek için önceden tedbir almak, belirli ortamlara gitmemek, uygun olmayan TV kanalını izlememek, internet sitelerine girmemek gibi. Zira “uzak durmakla”, daha en baştan, nefsin uyanması ve şeytanın azdırmasına karşı tedbirimizi almış oluyoruz.

    Verâ’nın önemine çarpıcı bir misali, İbn-i Abbâs (radıyallahu anhu) Efendimizden dinleyelim. Buyuruyor ki; “Kiriş gibi dümdüz oluncaya kadar oruç tutsanız, yay gibi oluncaya değin namaz kılsanız, samimî bir verâ anlayışına sahip olmadıkça, bunlar size bir yarar sağlamaz.”

    Yine, Ebû Hureyre (ra) şöyle diyordu: “Kıyamet günü Allah'ın hemdemleri (her an Allah’ın Cemal’ini görecekler) verâ sahipleri ile zahitler olacak.”

    Verâ yoksa hayır da yok ilim de!


    Fudayl b. İyâz (rahmetullahu aleyh) şöyle diyordu: “Huşu içermeyen namazda, cömertlik yapılmayan malda hayır olmadığı gibi; verâdan yoksun fıkıh bilgisinde de hayır yoktur.”

    Şöyle ki; bir kimse istediği kadar ilim sahibi olsun, eğer bu bilgisi onu diğer insanlardan daha takva sahibi yapmıyorsa şüphelilere dikkat ederek, belki bu şüpheli olan şey beni harama götürebilir korkusunu içinde taşımıyorsa onun ilminde hayır yoktur. Ne kendisine ne de çevresindeki insanlara bir menfaati olmaz.

    Yunus b. Ubeyd (rahimehullah) şöyle anlatırdı: “Verâ, şüpheden çıkmak ve her adımda nefsi kontrol etmektir. Böyle olmayan, verâ sahibi sayılamaz.”

    Ebû Abdullah el-Antâkî (rahimehullah) ise verânın başka bir boyutuna işarette bulunur ve şöyle diyordu: “Ufak meselelerde verâ gösterme hususunda gevşek davranma, çünkü küçük meselelerde gevşeklik, daha büyük meselelerde, takvayı bırakmaya merdiven dayamak demektir.”


    Bu sözden, belki şu anlaşılmalıdır; insan ‘işim var’ diye bu gün sünnetleri bırakacak, diğer gün nefsi açık kapı bulduğunda, ona farzı bırakmayı teklif edecek ve belki farzları da ona bıraktıracaktır.

    İbni Semmâk (r.aleyh) şöyle diyordu: “Amelsiz, ilim peşinde koşanların önderi İblis’tir, riyaset (makam-mevki) peşinde koşanların lideri Firavun'dur, verâ elde etmeğe çalışanın liderleri ise peygamberlerdir (aleyhimus salâtu vesselam).

    Dahhâk isminde bir Allah dostu şöyle derdi: “Bizim yetiştiğimiz insanlar verâyı öğreniyorlar, bu amaçla, üç ay veya daha fazla süreli seyahatlere çıkarlardı. Oysa günümüzde uyarılmalarına rağmen, kimsenin böyle bir derdi yoktur. Allah encamımızı hayreylesin.”


    Onlar, İslam’ın genel manada yaşandığı bir toplumda olmalarına rağmen, böyle söylüyorlar ve dönemlerindeki insanları beğenmiyorlardı. Peki, bu ahir zaman için nasıl düşünmek lazım acaba?


    Ehlullah nerede biz neredeyiz!

    Allah dostlarının (rahmetullahu aleyh) bir ahlâkı da Müslüman kardeşlerinin kusurlarını gizlemeleri, verâ makamı konusunda kendilerini en ince ayrıntılarına kadar sorgulamaları idi.

    Onlar, kimsenin ayıbının açığa çıkarılarak, fâş edilmesini istemezlerdi. Sözlerinde, fiillerinde, yemelerinde, içmelerinde, nefislerini hesaba çekerler, özellikle dil, mide, edep yerleri ve gözler ile ilgili olarak Allah'ın haram kıldığı hususlarda organlarını sıkı sıkıya denetlerlerdi.


    Onlar, verâda o kadar ileriydiler ki, Muhammed b. Sîrîn (r.aleyh) şüpheli gördüğü şeye el sürmez, evindeki tüm mallarda kuşkuya düşecek olsa, hepsini elinden çıkarırdı.

    Abidlerin önderlerinden Efendimiz Hz. Ömer b. El-Hattâb (radıyallahu anhu) (belki de yetişme dönemlerini kastederek) şöyle diyordu: “Haramlara düşeriz kaygısıyla, helâllerin onda dokuzunu bırakırdık.”

    Geçmiş büyükler bir yerde, söz gelimi bir dinarlarını düşürdükten sonra hatırlayıp geri dönerek paralarını bulduklarında: “Neme lâzım bakarsın bunu bir başkası düşürmüştür, benim paramı başkası almış olabilir” diyerek, parayı almazlardı.

    Muhammed b. Sîrîn'e (r.aleyh), ganimet malları arasında bulunan kokuları bölüştüren kişinin, eliyle burnunu tutup tutmayacağı, tutmadığı takdirde hissettiği kokudan ötürü sorumlu olur mu? Diye sorulduğunda: “Bu hususta bir şey söyleyemem” diye cevap verir.

    Aynı soru Kasîm b. Muhammed'e (r.aleyh) de sorulur. O ise şu cevabı verir: “Bu kişinin burnunu tutması verâ göstermeğe benzemektedir, verâ sözcüğüne saygımdan ötürü bu bir verâ'dır, diyemiyorum.”


    Evet, günümüz insanına bu sözler ne kadar tuhaf, hatta “Bu kadar da olmaz!” dedirtircesine “alakasız” (!) gelebilir. Fakat asıl düşünmemiz gereken nokta şudur; “Onlar dinin aslına bizden daha yakın ve daha vakıf idiler. Onlar böyle olduğuna göre, biz asıl kendi durumumuzu muhasebe etmeliyiz.” Verânın ince örneklerini gözden geçirmeye devam edelim…

    Rabâh el-Kays'a: “Bize, (Halife) Ömer b. Abdülaziz'in (ra) verâ anlayışında gördüğün bir davranışını anlatır mısın?” Denilir. Şu olayı anlatır: “Allah rahmet etsin, bir gece bizi (özel olarak) yemeğe davet etti, yemek yerken, bizlere ‘Bu kandilin yağı, işlerine baktığım kamuya (devlete) aittir, durun şahsıma ait kandili yakayım’ dedi ve devlete ait olan kandili söndürdü.”

    Yine, Ömer b. Abdülaziz'in (r.aleyh) çocuklarından biri, bir keresinde Beytülmal'e ait bir elmayı ağzına götürünce, derhal müdahale edip elmayı ağzından çıkartmış ve: “Allah'tan korkarak çıkartıyorum ama bunu yaparken sanki kalbimden çıkarıyor gibiyim” demiştir.


    Anlatıldığına göre, Ehli Sünnetin büyük İmamı Ebû Hanife (r.aleyh) bir gün alacağını istemeğe gitmiş, alacaklısının evinin önünde bir ağaç varmış. Kızgın güneşe rağmen, Ebû Hanife Hazretleri ağacın gölgesinde değil, güneşte durarak borcunu ister. Kendisine:

    — Ağacın altında bekleyemez misin? Denildiğinde şunları söyler:
    — Hayır, çünkü sahibinden alacağım var. Hadiste şöyle buyrulmuştur: “Menfaat sağlayan her borç faizdir.” (Beyhaki)


    Muğire b. Şu'be (r.aleyh) seyyar satıcılardan bir şey almak istediğinde, gelip geçenlere engel olmamak için satıcıyı bir kenara çeker öyle alışveriş yapardı. Böylece, tarafına geçecek muhtemel bir kul hakkından kendini korumuş olurdu.


    Yoğun trafikte, saygısız ve pervasızca araba kullanarak, önüne geleni sollayan, arkadaki araca inat olsun diye yol vermeyip geçmesine müsaade etmeyen insanların aramızda bolca bulunduğu bu çağda, acaba İslam ahlakının neresindeyiz? Allah dostları nerede, biz neredeyiz?...

    Müslüman medeni insandır

    Allah dostlarının öyle halleri vardır ki düşüncedeki incelikleriyle insanı hayrette bırakıyorlar.

    İşte, onlardan birisi daha! Kadı Bekkâr b. Kuteybe, ekmek yaparken giyinmek için annesinden emanet olarak entarisini alır. Yolda giderken, arkadaşlarından biri kendisi ile konuşmak isteyince durmaz. Bu duruma üzülen arkadaşı:

    — Ne o, benimle niye konuşmuyorsun? Deyince şu cevabı alır:
    — Kardeşim bu entariyi, ekmek yaparken giyinmek üzere aldım, yolda birisi ile çene çalmak için değil, benimle konuşacağını bilseydim bunun için de annemden izin alırdım!


    Bekr b. Abdullah el-Müzenî damına koyduğu oluğun ağzını, akan sular sokaktan geçenlerin üzerine akmasın diye, kendi avlusuna doğru çevirirmiş. İşte bize bir medenilik örneği, demek ki gerçek medeniyet de takva ve verâdan doğuyormuş! Hakiki Müslüman en medeni insandır.

    Fudayl b. Iyâz (r.aleyh) şöyle diyordu: “Aman şüpheli bir şeyle Mekke'ye gitmeyin; bir danik (söz gelimi bir kuruş) haramı veya şüpheli bir nesneyi elden çıkarmak, Allah katında şüpheli bir malla yapılan beş yüz Hac’tan daha üstündür.”


    Asrımızda yaşayan bir Allah dostu, öncekilerin ahlakını anlatırken hep “Cennet onlara helal olsun!” der! Çünkü onlar tertemiz bir Müslümanlıkla Allah’ın huzuruna gitmek için tüm ömürlerine verâ ahlakını hâkim kılmışlar. Cennet temizdir öyle değil mi? Peki, Allah’ın zikriyle temizlenmemiş, verâdan nasibi olmayan, haramla kirlenmiş kalplere cennette ne kadar yer olabilir ki?

    İnsan, nasıl olur da kalbinde onların ahlakının zerresi yokken, onlar gibi olduğunu ya da takva bir hayat sürdüğünü iddia eder. Kaldı ki onların hayatını okuyunca dahi hayret ediyor, şaşırıyoruz.


    İşte, İslam ahlakının incelikleri, tasavvuf disiplini içerisinde böyle ince düşünmek ve şüpheli şeylerden kaçınmakla ortaya çıkmış, bizlere de en güzel örnekleri sunmuştur. Allah (cc) bizleri de onların bu güzel ahlakından nasibdar eyleye. (Âmin)

    Kaynaklar: 1- İmam-ı Şa’râni, Tenbihü’l-Muğterrin, Bedir yayınları. 2- Şihabüddin Sühreverdi, Avârifü’l-Meârif, Erkam Yayınları.

    Derviş Kır Gülistan Dergisi sayı 109

    Mecnun Misali Leylâ’nın Zülfüne Hemen Gönül Bağlama.
    Çünkü seni AŞK Çöllerinde Gezdirip Duran Leylâ Değil Mevlâ’dır Hep…

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 18.904, Level: 87
    Points: 18.904, Level: 87
    Level completed: 11%,
    Points required for next Level: 446
    Level completed: 11%, Points required for next Level: 446
    Overall activity: 7,0%
    Overall activity: 7,0%
    Achievements
    yagmurdamlasi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Sitemizin Ninesi
    Üyelik tarihi
    Jan 2009
    Mesajlar
    2.304
    Points
    18.904
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    19

    Standart Cevap: Şüpheli şeylerden kaçınma ahlakı

    İşte, İslam ahlakının incelikleri, tasavvuf disiplini içerisinde böyle ince düşünmek ve şüpheli şeylerden kaçınmakla ortaya çıkmış, bizlere de en güzel örnekleri sunmuştur. Allah (cc) bizleri de onların bu güzel ahlakından nasibdar eyleye. (Âmin)
    amin. müslümanız elhamdülillah şüpheli şeylerden bilinçli olarak uzak durmak için ilim ögrenmemiz şart
    emegine saglık zümrüdüm
    Yuvasız Kuşa Bile Dal Verip Yuva Kurduran Rabbim...Hakkımızda En Hayırlısı Neyse Bizlere de Onu Nasip Eyle. AMİN..


  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 42.870, Level: 100
    Points: 42.870, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 4,9%
    Overall activity: 4,9%
    Achievements
    Zümrüt - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jan 2009
    Yer
    ıstanbul rize
    Mesajlar
    7.510
    Points
    42.870
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    24

    Standart Cevap: Şüpheli şeylerden kaçınma ahlakı

    tşk ederim ablacım okuyan gözlerin güzel görsün inşlh

    Mecnun Misali Leylâ’nın Zülfüne Hemen Gönül Bağlama.
    Çünkü seni AŞK Çöllerinde Gezdirip Duran Leylâ Değil Mevlâ’dır Hep…

  4. #4
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Şüpheli şeylerden kaçınma ahlakı

    Emeğine sağlık kardeşim. Allah (c.c) razı olsun.

Benzer Konular

  1. Helal İle Amel ve Şüpheli Şeyleri Terk Babı
    By ACİZKUL in forum Hadis Bahçesi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 08.01.10, 20:21
  2. Şüpheli şeylerden sakınmak
    By ACİZKUL in forum Hadis Bahçesi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 06.11.09, 18:06
  3. Şüpheli şeylerden sakınmak
    By ACİZKUL in forum Hadis Bahçesi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 04.10.09, 19:53
  4. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 08.08.09, 21:43
  5. Şüpheli gıdaları yemek
    By SiLa in forum Neleri yiyip içebiliriz
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 07.06.08, 12:04

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •