3 sonuçtan 1 ile 3 arası

Konu: Hadİs-İ Şerİflerle tasavvuf - İlİm ve mÜrŞİd-İ kamİl

    Share
  1. #1
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Hadİs-İ Şerİflerle tasavvuf - İlİm ve mÜrŞİd-İ kamİl

    İbni Mes'ûd (r.a.) rivayet ediyor:

    “İnsanların öyleleri vardır ki Allah'ı hatırlamanın anahtarıdır. Onlar görüldükleri anda Allah hatırlanır.”

    (Taberâni’nin Cebf/'inden)

    ***

    Evliyaullah, insanlara önden yol göstererek, onlara imamlık ederek Allah’a ulaştırırlar:

    1461. [3:29, Hadîs No: 2664]


    Mersed el-Ganavî'den rivayetle:

    “Eğer namazınızın kabul edilmesini istiyorsanız, âlimleriniz size imam olsun. Çünkü onlar sizinle Rabbiniz arasında elçilerinizdir”

    (Taberâni'nin Kebîrinden)


    ***

    Eğer istenecekse ahiret istenir.. İstenecekse Allah’tan kendi rahmeti ve sevgisi istenir.. İstediğin Hak olsun.. Allah’ın rızasını arayan Salihler zümresine yakın olmalıdır.. Salih kimselerden maddi şeyler de istenebilir.. Ancak, asıl olan baki olanı istemektir Kaldı ki maddi şeyleri istemek dahi Salihlere yakın olmak demektir:

    1467. [3:35, Hadîs No: 2677]


    El-Ferrâsî'den rivayetle:

    “Bir şeyi mutlaka istemen gerekiyorsa, salih kimselerden iste.”

    (Neseî, Zekât: 84.)


    ***

    Kamil İnsan, Evliyaullah insanı ve halini bilir.. Onlar işinin ehli manevi doktorlardır.. Kişi hasta olduğunu bilip kabullenir, bu Tabib dükkanına ayak atar ise; Mürşid-i Kamiller onun haline feraset ile vakıf olarak ona uygun reçeteler ihsan ederler..

    Çünkü Allah dostları Allah’ın nuruyla bakarlar.. O nur görünmeyeni görünür kılar:

    Bir Hadis-i Şerifte de, "Mü'minin ferasetinden sakının. Çünkü o Allah'ın nuruyla bakar" buyurulmuştur.

    1314. [2:477, Hadîs No: 2349]


    Enes'den (r.a.) rivayetle:

    “Allah'ın öyle kulları vardır ki insanları ferasetleriyle tanırlar.”

    ***

    Allah’a giden yolda izini kaybetmemek için Batın ilmine sahip Mürşid-i Kamil’i adım adım izlemek icap eder:

    1356. [2:519, Hadîs No: 2441]


    Enes'den (r.a.) rivayetle:

    “Yeryüzünde âlimlerin durumu, karanlık gecelerde karada ve denizde kendisine bakılarak yol bulunan gökteki yıldızlara benzer. Yıldızlar kararınca yol arayan yolcuların kaybolması an meselesidir.”

    (Müsned, 3:157.)


    Alim iki türlüdür:

    Birisi Şeriat ilimlerine yani Nübüvvet-i Muhammediyye'ye varis olan alimler; diğeri de kalb ilimlerine yani Velayet-i Muhammediyye'ye varis olanlar.. Bu iki veraset tek bir kimsede toplanabilir ki ona "Mevlana" sıfatını verirler.. Eğer sadece Velayet-i Muhammediyye'ye varis de zahir ilimlerini tahsil etmemişse buna da "Hoca" ya da "Hace" lakabı verilir.. Bir Salih kimsenin "Hoca" olması onun Mürşidlik vasfına halel getirmez ve engel değildir!

    İlim iki türlüdür dedik.. Satırdan okunan ilim; sadırdan alınan ve bilinen ilim.. Tasavvuf, sadır ilmidir.. Her halukarda insanın ilminin kalbine inmesi ve sinmesi gerekiyor.. Öbür türlü insan bütün ilimleri öğrenmiş olsa bile faydası yoktur.. Tasavvuf sadır ilmi olduğu gibi; satır (kitabi) ilimlerin(nin) yaşama geçmesi reçetelerinden birisidir:

    2762. [4:390, Hadîs No: 5717]


    Cabir (r.a.) rivayet ediyor:

    “İlim ikidir: Birisi kalbdedir. Faydalı ilim de budur. Birisi de sadece dildedir. Bu ilim Allah'ın insanoğlu aleyhindeki delilidir.”

    (İbni Ebî Şeybe ve Hatib'in Tarih’inden.)

    ***

    Sadır ilminin ve Allah muhabbetinin merci ve menbası olanlar Allah dostlarıdır.. Musa AS. o ilme "Allah katından kendisine ilim verilen" Hızır AS'a tabi olarak ve onu izleyerek ulaşmıştır.. Çünkü o ilmin mercii Hızır AS.'dı.. Ümmet-i Muhammed'in Hızır'ları ise Mürşid-i Kamillerdir ve Kur'an'da bu örnek Onlara tabi olunması sebebiyle zikredilmiştir.. Hızır'ı, yani Evliyaullah'ı izleyenler her hayıra mutlaka ulaşacaklardır:

    1370. [2:528, Hadîs No: 2465]


    Enes'den (r.a.) rivayetle:

    “İnsanlardan öyleleri vardır ki hayrın anahtarı, şerrin de kilitleridir. Öyleleri de vardır ki şerrin anahtarları, hayrın kilitleridir. Allah'ın ellerine hayrın anahtarını verdiği kimselere müjdeler olsun. Ellerine şerrin anahtarlarını verdiği kimselere de yazıklar olsun”

    (Ibni Mâce, Mukaddime: 19.)


    ***

    Hayrın anahtarı olan Allah dostları öyle bir ali ve yüce bir makamdadır ki:

    1390. [2:540, Hadîs No: 2494]

    Enes (r.a.) rivayet ediyor:

    “Allah'ın öyle kulları vardır ki ‘Şu şöyle olacak’ diye yemin etse, Allah onu yalancı çıkarmaz.”

    (Buhari, Sulh: 8; Cihad: 12; Müslim, Kasame: 24; Timizi, Cehennem: 13.)


    Dost olan, dostunu mahcup etmez.. Dost olan dostunun isteğini geri çevirmez.. O yüzden Evliyaullah’ın kişi hakkındaki duası muradullahtır… O yüzden insanlar Allah dostlarını memnun ve razı edip duasını alma yollarını aramalıdır..


  2. #2
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Hadİs-İ Şerİflerle tasavvuf - İlİm ve mÜrŞİd-İ kamİl

    İlim iki türlüdür .. Satırdan okunan ilim; sadırdan alınan ve bilinen ilim.. Tasavvuf, sadır ilmidir.. Her halukarda insanın ilminin kalbine inmesi ve sinmesi gerekiyor.. Öbür türlü insan bütün ilimleri öğrenmiş olsa bile faydası yoktur.. Tasavvuf sadır ilmi olduğu gibi; satır (kitabi) ilimlerin(nin) yaşama geçmesi reçetelerinden birisidir:

    2762. [4:390, Hadîs No: 5717]


    Cabir (r.a.) rivayet ediyor:

    “İlim ikidir: Birisi kalbdedir. Faydalı ilim de budur. Birisi de sadece dildedir. Bu ilim Allah'ın insanoğlu aleyhindeki delilidir.”

    (İbni Ebî Şeybe ve Hatib'in Tarih’inden.)


    ***

    Sadır ilminin ve Allah muhabbetinin merci ve menbası olanlar Allah dostlarıdır.. Musa AS. o ilme "Allah katından kendisine ilim verilen" Hızır AS'a tabi olarak ve onu izleyerek ulaşmıştır.. Çünkü o ilmin mercii Hızır AS.'dı.. Ümmet-i Muhammed'in Hızır'ları ise Mürşid-i Kamillerdir ve Kur'an'da bu örnek Onlara tabi olunması sebebiyle zikredilmiştir.. Hızır'ı, yani Evliyaullah'ı izleyenler her hayıra mutlaka ulaşacaklardır:

    1370. [2:528, Hadîs No: 2465]


    Enes'den (r.a.) rivayetle:

    “İnsanlardan öyleleri vardır ki hayrın anahtarı, şerrin de kilitleridir. Öyleleri de vardır ki şerrin anahtarları, hayrın kilitleridir. Allah'ın ellerine hayrın anahtarını verdiği kimselere müjdeler olsun. Ellerine şerrin anahtarlarını verdiği kimselere de yazıklar olsun”

    (Ibni Mâce, Mukaddime: 19.)


    ***

    Hayrın anahtarı olan Allah dostları öyle bir ali ve yüce bir makamdadır ki:

    1390. [2:540, Hadîs No: 2494]


    Enes (r.a.) rivayet ediyor:

    “Allah'ın öyle kulları vardır ki ‘Şu şöyle olacak’ diye yemin etse, Allah onu yalancı çıkarmaz.”

    (Buhari, Sulh: 8; Cihad: 12; Müslim, Kasame: 24; Timizi, Cehennem: 13.)


    Dost olan, dostunu mahcup etmez.. Dost olan dostunun isteğini geri çevirmez.. O yüzden Evliyaullah’ın kişi hakkındaki duası muradullahtır… O yüzden insanlar Allah dostlarını memnun ve razı edip duasını alma yollarını aramalıdır..

  3. #3
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Hadİs-İ Şerİflerle tasavvuf - İlİm ve mÜrŞİd-İ kamİl

    Din ilmi ancak ehlinden öğrenilir.. Kalb ilimlerinin ehli ise Evliyaullahtır:

    1398. [2:545, Hadîs No: 2411]


    Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:

    “Şüphesiz bu ilim din ilmidir. Öyle ise dininizi kimden öğrendiğinize iyi bakın.”
    Allah’ın sevdiklerini sevmek, onlara yakın olanlar için ya da onları hiç tanımasalar bile bir şekilde görenler ve karşılaşanlar için mukadderdir.. Kaçınılamayacak bir neticedir:

    203- [1:246, Hadîs No: 356]


    Enes (r.a.) rivayet ediyor:

    “Allah bir kulunu sevdiğinde onun sevgisini meleklerin kalbine kor. Bir kuluna da buğz ederse nefretini meleklerin kalbine kor. Sonra sevgisini de, nefretini de insanların kalblerine atar”

    (Ebû Nuaym'in Hıfye'sinden)

    Tasavvuf farz ibadetleri tamamlamakla birlikte Nafile ibadetler ile Allah'a yaklaşmanın, O'na makbul bir kul olmanın usul ve yöntemlerinden mürekkeptir.. Kul, Allah'a yaklaştıkça O'na yakın ve dost olur.. Allah, o kuluna çok üstün nimetler ihsan eder.. İnsanlar, Allah'a yakınlaşmış bu kimseye karşı ellerinde olmayan bir sevgi ve hürmet duyarlar.. Allah'ı can u gönülden seveni Allah da sever; kulları da sever, meleklerin hepsi de sever.. Allah'a hürmet ve tazim'de; O'ndan çekinip havf duymada ziyade olan kulunu Allah koruyup gözettiği gibi; kulları da ona karşı ister istemez hürmet ve riayet duyarlar.. Melekler, böyle bir kulun şanını semada yad ederler.. Onun ismini anarak, hakkında hayır dua ve temennilerde bulunurlar.. Yeryüzünde de kullar bu kimsenin etrafında pervane olurlar.. İşte bazılarının anlıyamadığı ve hazmedemediği Meşayih'e olan sevgi ve bağlılığın, ona karşı ileri derecdeki hürmet ve bağlılığın asıl nedeni Allah'ın bunu böylecene takdir etmesi yüzündendir.. Bir Allah dostunu sevmeyi, ona karşı hürmet ve bağlılık duymayı "şirk" addedenlerin kulakları çınlaya!

    Allah dostlarını, sevmeyip onlara düşmanlık besleyenlerin hasmı ise Alahu Zül-Celal Hazretleridir.. O nedenle, Allah dostlarına bir şekilde sevgisizlik, hürmetsizlik ve düşmanlık duyanların bir takım nimetlerden mahrum olmasından korkulur.. Hele bir de bu düşmanlıklarını aşikar edip Allah dostlarına dil uzatanlar var ya Allah uyanmak nasip etsin onlara; eğer pişman olup tevbe etmezlerse onların sonu feci olacaktır.. Bu gine Allah dostlarından insanlara bir uyarıdır:

    48- Allah Bir Kulu Sevdiği Vakit, Onu Kullarına da Sevdirmesi Babı

    157- (2637) Bize Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Cerîr Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :

    «Şüphesiz ki, Allah bir kulu sevdiği vakit, Cibril'i çağırır da : "Ben filânı seviyorum, onu sen de sev!" der. Ve onu Cibril de sever. Sonra semâda seslenerek : "Gerçekten Allah filânı seviyor; onu sîz de sevin!" der. Artık onu semâ ehli de severler. Sonra onun için yeryüzüne kabul konur.

    Bir kula da buğzetti mi Cibril'i çağırarak : "Ben filâna buğzediyorum, ona sen de buğzet!" der. Ve Cibril ona buğzeder. Sonra semâ ehli arasında : "Allah filâna buğzediyor, ona sîz de buğzedin!" diye seslenir. Onlar da kendisine buğzederler. Sonra o kul için yeryüzüne buğz konur.» buyurdular.


    Bu Hadis-i Şerifin Senedleri:

    (...) Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ya'kub (yâni İbnr Abdirrahrnan El-Kaâri) rivayet etti. Yine Kuteybe dedi ki: Bize Ahdu'l-Aziz (yâni Ed-Derâverdî) rivayet etti.

    Bize bu hadîsi Saîd b. Anır El-Eş'asî de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abser, Alâ' b. MüseyyeVden naklen haber verdi.

    Bana Harun b. Saîd El-Eylî dahi rivayet etti. (Dedi ki) : Bize îbm Vehl) rivayet etti. (Dedi ki): Bana Mâlik (bu zat İbnü Enes'dir) rivayet etti. Bu râvilerin hepsi Süheyl'den bu isnadla rivayette bulunmuşlardır. Şu kadar var ki: Alâ' b. Müseyyeb'in hadîsinde buğz zikredilmemiştir.

    158- (...) Bana Amru'n-Nâkıd rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Yezid b. Harun rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdu'1-Aziz b. Abdillah b, EM Se-lemete'I-Mâcişun, Süheyl b. Ebî Sâlih'den naklen haber verdi. Süheyl şöyle demiş :

    Arafat'da idik. Derken Ömer b. Abdi'l-Aziz (Tabiinden İslam'ın ilk Mücedditi) geçti. Kendisi hac emîri İdi. İnsanlar ona bakmaya kalktılar. Ben babama :

    — Babacığım! Görüyorum ki, Allah Ömer b. Abdi'l-Aziz'i seviyor, dedim. (Babam) :

    — Ne o? diye sordu.

    — Çünkü insanların kalblerinde onun sevgisi var, dedim. Bunun üzerine babam ;

    — Baban hakkı için yemin ederim ki, ben Ebû Hüreyre'yi Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den rivayet ederken dinledim, dedi. Sonra Cerîr'in Süheyl'den rivayet ettiği hadîs gibi anlattı.

    Bu hadîsin Ebû Hüreyre rivayetini Buhari «Kitâbu'l-Edeb» ile «Kitâbu't-Tevhid»'de tahric etmiştir.

    Allah'ın kulunu sevmesinden murad; onun için hayr irâde buyurması, kendisine hidayet ve nimet vermesidir. Buğzu da azabım veya şekavetini irâde buyurmasıdır. Semâ ehlinden maksad meleklerdir. Cebrail (Aleyhisselâm) ile diğer meleklerin bir kulu sevmeleri, ya onun için istiğfar ve duada bulunmaları yahut sair insanlar gibi sevmeleridir. Ki bu sevgi kalbin meylinden biriyle mülakat için şevk duymasından ibarettir. Meleklerin bir kulu sevmeleri Allahü Teâlâ'ya itaat ettiği ve onun rızasını kazandığı içindir. Kabulün yeryüzüne konmasından murad; insanların o kulu sevmeleri ve ondan razı olmalarıdır. Bunun zıddı da buğz etmeleridir.

    Cebrail (Aleyhisselâm)'ın meleklere seslenmesi, o kul hakkında istiğfar ve niyazda bulunsunlar diyedir.

    ***

Benzer Konular

  1. Bİr İlİm olarak tasavvuf
    By Zümrüt in forum Tasavvuf
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 26.06.10, 17:02
  2. MÜrŞİt-İ kamİl
    By SiLa in forum Tasavvuf
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 08.08.09, 19:50
  3. MÜrŞİd
    By SiLa in forum M- Harfi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 16.12.08, 11:27
  4. İLİM ve TASAVVUF
    By Reyhani in forum Mübareklerin Sohbetleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 20.11.08, 07:18

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •