Sayfa 2/3 ÝlkÝlk 123 SonSon
28 sonuçtan 11 ile 20 arasý

Konu: Düþünme metodu

  1. #11
    ***
    DIÞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puaný
    18

    Standart Cevap: Düþünme metodu

    “Bilimsel metot”, nesne üzerinde yapýlan deneylerin yardýmýyla, bu nesne hakkýnda yapýlan araþtýrmanýn gerçekliðini ortaya koymayý hedefleyen, belli bir araþtýrma metodudur. Bu metot, sadece deneysel bilimlere özgü olan, yalnýzca somut maddeler hakkýnda yapýlan araþtýrmalarda kullanýlan bir yöntemdir ve dolayýsýyla birtakým düþünceler meydana getirmekten acizdir. “Bilimsel metot”, maddeyi, maddenin temel koþullarý ve faktörleri dýþýndaki ortamlara sokarak söz konusu maddenin temel koþullarýyla laboratuarlarda kendisine kazandýrýlan yeni koþullarý bir arada gözlemlemek ve madde üzerinde yapýlan bu iþlemde somut olan maddi bir gerçeklik ortaya çýkarmaktan ve bu konuda bir sonuca varmaktan ibarettir.

    Bu metot, hakkýnda araþtýrma yapýlan nesneyle ilgili bilinen tüm ön bilgileri göz ardý ederek nesne hakkýnda deney ve gözleme baþlamayý öngörür. Metot gereði, eðer bir araþtýrma yapmak istiyorsanýz, bu konuda sahip olduðunuz tüm görüþleri, tüm inançlarý unutmanýz ve bilimsel öncülleri meydana getiren “deney ve gözlem”, “ölçme ve deðerlendirme” ve “bir sonuca varma” iþlemlerine baþlamanýz gerekmektedir. Eðer bu iþlemlerden sonra bir sonuca varmýþsanýz, bu teziniz çürütülmediði sürece “bilimsel bir sonuç” olarak kalmaya devam edecektir. Araþtýrmacýnýn “bilimsel metot”la ulaþmýþ olduðu sonuç, “bilimsel bir gerçek” veya “bilimsel bir kanun” olarak adlandýrýlsa da, söz konusu sonuç “kesin” bir sonuç olmayýp her an çürütülebilir “zanni” (kanaate dayalý, tahmini) bir sonuçtur. Bilimsel metotla ortaya konan bir tezin çürütülebilirlik özelliði, bilimsel araþtýrmada göz önünde bulundurulmasý gereken bir husustur.

    Ýþte “bilimsel metot” bundan ibarettir ve irdelendiðinde bir “metot” olarak ortaya atýlmasý yanlýþ deðildir. Bir metotta deðiþmezlik ilkesi esas olduðuna göre ve “bilimsel metot” araþtýrmada sürekli ve belirli bir yöntem olduðuna göre bir “metot” olduðu kesindir. Ancak “bilimsel metot”un düþünceye temel alýnmasý yanlýþtýr. Zira “bilimsel metot”, düþünce üzerine kurulu olmayýp bu temelin sadece bir parçasýdýr. Eðer “bilimsel metot”u düþüncenin temeli olarak kabul edersek, pek çok bilgi ve gerçeði bir kenara atmak gerekir. Böyle bir hareket ise, fiilen var olmasýna ve algýyla somut olarak hissedilmesine raðmen, içinde gerçekleri barýndýran bir çok bilginin yokluðuna hükmetmeye neden olur.

    “Bilimsel metot”, düþünce için temel yöntem olmamasýna raðmen, doðru bir yöntemdir. Dahasý, düþüncenin üsluplarýnda sürekliliði olan bir yöntemdir. “Bilimsel metot”, soyut maddeye uygulanmasý mümkün olmayan, deneylerle maddenin gerçekliðini ortaya çýkarmak amacýyla sadece somut maddeye uygulanabilen, sadece deneysel bilimlere özgü bir yöntemdir.


    devam edecek

  2. #12
    ***
    DIÞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puaný
    18

    Standart Cevap: Düþünme metodu

    “Bilimsel metot”un düþünce için temel olmayacaðý fikrinin altýnda þu iki neden yatmaktadýr:

    1- “Bilimsel metot”un uygulanabilmesi için kesinlikle ön bilgilere ihtiyaç vardýr. Çünkü ön bilgiler olmadan düþünmek mümkün deðildir. Elinde ön bilgi olmadan ne fizikçi, ne kimyager ne de laboratuvarda araþtýrma yapan bilim adamý düþünme eylemini gerçekleþtiremez. “Bilimsel metot”u kullananlarýn; “laboratuvara girerken tüm ön- bilgilerden soyutlanmak gerekir” þeklindeki düþünceleriyle kastetmek istedikleri, ön bilgilerden deðil, ön görüþlerden/ön yargýdan soyutlanmaktýr. Baþka bir ifadeyle bilimsel metodun gereði olarak araþtýrmacýnýn, araþtýrma yaparken kendisini her türlü öncül görüþ ve inançtan soyutlamasý ve bilimsel öncülerin gereði olan “deney ve gözlem”, “ölçme ve deðerlendirme” ve “sonuç” iþlemlerine sýrasýyla baþlamasý gerekir. Ancak “bilimsel metot” deney, gözlem ve sonuçtan ibaret olsa da, bilgilerin yokluðunda bu iþlemler yapýlamaz. Bilgiler ise, ne deneyle ne de gözlemle elde edilirler, maddenin duyular aracýlýðýyla beyne taþýnmasýyla elde edilirler. Ýlk kez yapýlan bilimsel bir araþtýrmada ilk bilgiler henüz meydana gelmediklerinden bunlarýn deneysel bilgiler olmasý mümkün deðildir. Ýlk bilgilerin oluþmasý için maddenin duyular vasýtasýyla beyne taþýnmasý, yani “aklî metotla” oluþmasý gerekmektedir. Bu nedenle “bilimsel metot” temel olamaz. Ancak “aklî metot” temel olabilir. “Bilimsel metot” düþüncenin temeli olan “aklî metot”un bir dalý olarak kabul edilebilir. Bundan dolayýdýr ki “bilimsel metot”un düþünce için temel kabul edilmesi büyük bir yanýlgýdýr.

    2- “Bilimsel metot” hiçbir þeyin maddi ve somut olmadan var olmayacaðýný öngörür. Bu durumda elle tutulup gözle görülmediðinden ve deneye de dayanmadýðýndan; mantýk, tarih, fýkýh, siyaset ve “aklî metot”la sabit olan birçok bilgi var olmaz. Ayný yaklaþýmla Allah'ýn, meleklerin, þeytanlarýn ve daha bir çok varlýðýn inkârý gerekir. Çünkü bunlarýn hiç birinin varlýðý bilimsel olarak, yani madde üzerinde yapýlan deney-gözlem-sonuç iþlemleri vasýtasýyla ortaya çýkarýlmamýþtýr. Ýþte en büyük yanýlgý burada karþýmýza çýkmaktadýr. Çünkü tabii bilimler bilgi ve düþüncenin sadece bir türüdür. Hayatta “bilimsel metot”la sabit olmayan, ancak “aklî metot”la ispatlanabilen pek çok bilgi vardýr. Mesela Allah'ýn varlýðý, “aklî metot”la kesin bir þekilde ispatlanabilir. Ayný þekilde melek ve þeytanlarýn varlýðý da “aklî metot”la kesin olarak tespit edilmiþ subutu ve delaleti kat'i olan bir nassla sabittir. Ýþte bütün bu nedenlerden ötürü “bilimsel metot”un düþünce için temel olmasý doðru deðildir. Bu metodun kesin delillerle kesin olarak var olan bir þeyi ispatlamaktan aciz kalmasý, söz konusu metodun düþünceye temel teþkil edemeyeceðinin apaçýk bir kanýtýdýr.

    Bunun ötesinde bilimsel metotla ileri sürülen bir tezin çürütülebilir özelliðe sahip olmasý da bilimsel araþtýrmada göz önünde bulundurulmasý gereken bir husustur. Bilimsel metodun ortaya koyduðu “bilimsel gerçekler” olarak adlandýrýlan pek çok tezin çürütülmesinden sonra fiilen hatalar ortaya çýkmýþtýr. Örneðin, bilimsel metotla baþlangýçta “atom, maddenin bölünmeyen en küçük parçasýdýr” deniyordu. Fakat daha sonra yine ayný bilimsel metotla atomun bölündüðü ispatlanmýþ, ilk tezin yanlýþ olduðu ortaya çýkmýþtýr. Ayný þekilde baþlangýçta bilimsel metotla maddenin yok olmayacaðý söylenirken, daha sonra yine bilimsel metotla maddenin yok olabileceði ispatlanmýþ, ilk tezin yanlýþlýðý ortaya çýkmýþtýr. “Bilimsel gerçek” veya “bilimsel teori” olarak adlandýrýlýp daha sonra yine bilimsel metotla yanlýþlýðý ispat edilmiþ, çürütülmüþ olan bunun gibi pek çok örnek vardýr. Demek ki bilimsel metodun ortaya koyduðu sonuçlar “kat'i/kesin” deðil, “zanni”dir. Maddenin varlýðý, özelliði ve gerçekliði ile ilgili “zanni” sonuçlar veren bir metodun düþünceye temel teþkil etmesi ise doðru deðildir. Ancak bu noksanlýklarýna raðmen, “bilimsel metot” düþünce metodunun bir türü olup yalnýzca deneysel (pozitif) bilimlerde kullanýlabilir. Gözlem, deney, ölçme ve deðerlendirmeye uygun olmayan alanlarda kullanýlmasý mümkün deðildir.


    devam edecek

  3. #13
    ***
    DIÞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puaný
    18

    Standart Cevap: Düþünme metodu

    Her ne kadar “bilimsel metot”a dayalý olarak birtakým düþünceler ortaya çýkarmak ve bu konuda bir sonuca varmak mümkün ise de, “bilimsel metot” tek baþýna yeni bir düþünce ortaya çýkarmaz. Yeni bir düþünce ortaya çýkarýp bu konuda bir sonuca varmak ancak “aklî metot”la mümkündür. “Bilimsel metot”la eldeki verilere dayalý olarak birtakým düþünceler ortaya konabilir, ancak bu düþünceler “inþai” (ilk kez üretilen) fikirler deðil, “istinbati” (eldeki verilerden yola çýkarak bir sonuca varma) fikirlerdir.

    “Ýnþai” düþünceler, aklýn doðrudan doðruya aldýðý düþüncelerdir. Örneðin; Allah'ýn varlýðýný bilmek, toplumcu düþüncenin bireyci düþünceden üstün olduðunun farkýna varmak, odunun yandýðýný, yaðýn su yüzeyinde toplandýðýný ve kiþinin düþüncesinin toplumun düþüncesinden daha güçlü olduðunu bilmek gibi düþünceler, aklýn doðrudan doðruya aldýðý, sahip olduðu, ürettiði düþüncelerdir. Oysa “inþai” olmayan düþünceler, yani “bilimsel metot”un ortaya koyduðu “istinbati” düþünceler, aklýn bir etki olmaksýzýn doðrudan doðruya sahip olduðu düþünceler deðildir. Bilimsel metot, aklýn geçmiþte kabul ettiði bu düþünceleri deneylerle birlikte ele almýþtýr. Örneðin; suyun oksijen ve hidrojenden meydana geldiði, atomun parçalandýðý ve maddenin yok olduðu gibi bilgiler akýl tarafýndan doðrudan doðruya alýnýp ilk kez meydana getirilmemiþtir. Bu bilgiler, geçmiþte aklýn ortaya koyduðu düþüncelerden alýnarak söz konusu düþüncelerle birlikte denenmiþ, nihayet bir sonuca varýlarak elde edilmiþ bilgilerdir. Burada söz konusu olan, yeni bilgilerin icat edilmesi deðildir. Söz konusu olan, deney yoluyla mevcut düþüncelerden bir sonuç ortaya koymaktýr. Demek ki “bilimsel metot” bir düþünceyi sonuçlandýrabilir, fakat yeni baþtan icat edemez. Dolayýsýyla düþüncenin temelini oluþturmamasý son derece doðaldýr. Bütün bu gerçeklere raðmen, Batý dünyasý, yani Avrupa ve Amerika -Rusya da buna dahildir- “bilimsel metot”a o kadar güvenmiþtir ki, özellikle 19. yüzyýl ve 20. yüzyýlýn baþlarýnda bunu bir tabuya dönüþtürmüþtür. Bu sapma öyle bir düzeye gelmiþtir ki, düþünmenin metodu dendiðinde bilim adamlarýnýn akýllarýna sadece “bilimsel metot” gelmiþ, doðru ve saðlýklý araþtýrmanýn sadece bu metotla yapýlabileceðine inanarak her þey ama her þey hakkýnda bu metotla bir yargýya varýlabileceðine dair yanlýþ bir kanaate sahip olmuþlardýr. Ýþ öylesine çýðýrýndan çýkmýþ ki bu metot, yaþam ve topluma iliþkin alanlarda bile kullanýlýr olmuþtur. Ýnsan ve toplumla ilgili birtakým bilgilerde bilimsel metot tekniði kullanýlarak “aklî” araþtýrmalar yapýlmýþ, bunlara bilim kisvesi giydirilmiþtir. Bütün bu yanýlgýlarýn altýnda ise “bilimsel” metodun genelleþtirilmesi ve düþünce için temel olarak ele alýnmasý yatmaktadýr.


    devam edecek

  4. #14
    ***
    DIÞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puaný
    18

    Standart Cevap: Düþünme metodu

    Komünist düþünürler, hayata bakýþ açýlarýnda, hayat ve toplumsal sistemde “bilimsel metot” çerçevesinde hareket ederek, “toplum”u ve “doða”yý, laboratuarda inceleme konusu olan materyalle kýyaslayarak korkunç hatalara düþmüþlerdir. Bu yanýlgýlarý iki noktada irdeleyebiliriz:

    1- Hatalarýnýn birinci nedeni, “bilimsel metot”u izlemeleriyle ilgilidir. Komünist düþünürlerin “doða”ya bakýþ açýlarý; doðanýn bölünmez bir bütün olduðu, sürekli deðiþim halinde bulunduðu ve bu deðiþimin hem maddede hem de olaylarda determinist diyalektik vasýtasýyla gerçekleþtiði þeklindedir. Onlara göre “diyalektik”, düþüncenin temellerinden birini teþkil etmektedir Halbuki söz konusu “diyalektik” birtakým þeylerde mevcutsa da her þey de mevcut deðildir. Örneðin; ölü ve canlý hücrelerden müteþekkil olduklarý gerekçesiyle canlýlarda var olduðunu ileri sürdükleri “diyalektik”, aslýnda mevcut deðildir. Canlýlardaki ölü ve canlý hücreler, onlarda “diyalektik” olduðu anlamýna gelmez. Varlýklarýn doðup ölmesinde, yok olup var olmasýnda “diyalektik” yoktur. Zira bu durum, hücrenin güçlülüðü veya zayýflýðý, ne derece baðýþýklýk gücüne sahip olduðuyla ilintilidir. Bu ise “diyalektik” deðildir. Öte yandan cansýz varlýklar yok olurlar, fakat doðmazlar. Buna raðmen bütün varlýklarda “diyalektik” olduðunu ileri sürmeleri gariptir. Eþyada (varlýklarda) “diyalektik” olduðunu farzetsek bile bu, olaylarda da diyalektiðin mevcut olduðu anlamýna gelmez. Alýþveriþ, kira, ortaklýk ve benzeri iþlerde herhangi bir diyalektikten söz edilemez. Ayný þekilde namaz, oruç, hac ve benzeri eylemlerde de diyalektikten söz edilemez. Ýþte Komünistlerin takip ettikleri “bilimsel yöntem” onlarý özellikle olaylarda, olgularda, böylesi yanlýþ bir bakýþ açýsýna sevk etmiþtir. Komünistlerin determinist diyalektik”ten ibaret olduðunu öngören yanlýþ bakýþ açýlarý, Avrupa'da kesinlikle böyle bir diyalektiðin meydana geleceði þeklinde yanlýþ kanaatlere sahip olmalarýna yol açmýþtýr. Oysa Avrupa gýrtlaðýna kadar kapitalist sistemin içine batmakta ve komünizmden uzaklaþtýkça uzaklaþmaktadýr. Bu yanýlgýlarýnýn tek nedeni, hem varlýklarý hem de olaylarý, yani her þeyi “bilimsel metot” çerçevesinde ele almalarýdýr.

    2- Ýkinci neden ise, toplum ile ilgili görüþlerinde odaklanmaktadýr. Onlara göre toplum, belli bir coðrafi ortamdaki insanlarýn nüfus artýþý, üretim tarzý ve toplumsal dayanýþmalarýndan meydan gelmektedir. Sonuçta toplumun yapýsýný, düþüncelerini ve siyasi durumunu belirleyen, onun maddi yaþamýdýr. Madem ki maddi yaþam, üretim tarzýný etkilemektedir, o halde toplumu etkileyen faktör, üretim tarzýdýr. Çünkü üretim araçlarý, bu araçlarý kullanan insanlar ve nasýl kullandýklarýna iliþkin sahip olduklarý bilgiler, toplumun üretici gücünü meydana getirirler. Ýþte bu üretici güç bir yandan insanlarýn doðaya karþý davranýþlarýný, ve doðanýn üretici güçlerini ifade ederken, diðer yandan da üretim aþamasýnda insanlar arasýndaki iliþkileri belirler. Bu þekilde özetleyebildiðimiz bu düþünceleri yanýlgýlarla doludur. Çünkü toplum, üretim araçlarý mevcut olsa da olmasa da insanlardan ve aralarýndaki iliþkilerden oluþur. Ýnsanlar arasý iliþkilerin kaynaðýný “maslahat/çýkar/oportünizm” oluþturur. Bu “çýkar” iliþkilerini üretim araçlarý deðil, tatmin etmek istedikleri arzulara yükledikleri düþünceler belirler. Komünistlerin bu yanýlgýlarý, toplumu laboratuardaki bir madde gibi görmeleri dolayýsýyla toplumu adeta bir kadavra olarak kullanmalarýndan ve maddeye uyguladýklarý iþlemleri topluma uygulamaya kalkmalarýndan kaynaklanmaktadýr. Çünkü insan, eþyadan farklý yaratýlýþta bir varlýktýr. Ayrýca insanlar arasý iliþkiler, olaylar ve olgular laboratuarda incelenen bir madde gibi incelenemez. Bu þekilde incelenip deney ve gözlem yoluyla birtakým teoriler ortaya çýkarýldýðýnda ise, hataya düþmek kaçýnýlmaz olur. Sözün özü, Komünist düþünürlerin bütün yanýlgýlarý, olaylar, olgular ve insanlar arasý iliþkileri irdelerken “Bilimsel metot”u takip etmelerinden kaynaklanmaktadýr. Bu da 19. yüzyýlda “bilimsel metot”un esiri olmanýn bir sonucudur.

    Batýlý bilim adamlarýnýn bir baþka hatasý ise, “aklî metod”un ürünü olan düþüncelerle “bilimsel metod”un ortaya koyduðu düþünceleri birbirine karýþtýrmalarýdýr. Bu yanýlgýnýn sonucu olarak “bilimsel metod”u insanýn davranýþlarýna, hal ve hareketlerine uygulamýþlar, psikoloji, sosyoloji ve pedagoji gibi “bilim” dallarý meydana getirmiþlerdir. Bu bilimlerin bu þekilde ortaya konup adýna “bilim” denmesi, bu bariz hatanýn sonucudur. Sözgelimi onlar, psikolojiyi “bilim”, psikolojik düþünceleri ise “bilimsel düþünceler” olarak kabul etmektedirler. Bu “bilimsel düþünceler”, farklý yaþlarda farklý koþullarda çocuklar üzerinde yapýlan gözlemlerin sonucu olarak elde edilmiþ ve söz konusu gözlemler tekrarlandýðýnda ise bunlar “deney” olarak adlandýrýlmýþtýr. Gerçekte ise psikoloji ile ilgili düþünceler, “bilimsel” düþünceler deðil, “aklî” düþüncelerdir. Bilimsel deneyler yapýlýrken, maddeye normal koþullar dýþýnda birtakým yeni þartlar yüklenerek yapýlan bu iþlemin maddeye yaptýðý etki gözlemlenir. Baþka bir ifadeyle, doða ve kimya gibi pozitif alanlarda madde nasýl bir deneye tabi tutuluyorsa, bilimsel metodda da ayný yol izlenir. Ancak araþtýrmaya konu olayýn zaman ve durum deðiþkenleri ile gözlemlenmesi, bilimsel deney kapsamýna girmez. Bu baðlamda deðiþik yaþ ve koþullarda gözlemlenen bir çocuðun davranýþlarý bilimsel deney kapsamýna girmediði gibi bilimsel metot da sayýlamaz. Bu olsa olsa gözlem, gözlemin tekrarý veya gözlemden çýkarýlan bir sonuçtur. Bu nedenle psikoloji, “bilimsel metot”un deðil, “aklî metot”un alanýna girer. Dolayýsýyla psikolojinin bilimsel metodun ürünü olan düþüncelerden sayýlmasý yanlýþtýr. Ýþte bu yanýlgý, “bilimsel metot”un insana uygulanmasý gibi daha büyük bir yanýlgýyý doðurmuþtur. Zira “bilimsel metot”un en önemli unsuru, deneydir. Deney ise sadece madde için söz konusudur.

    Gözleme gelince, gözlem sadece iþ, oluþ ve hareketin veya birtakým nesnelerin, farklý koþullarda gözlemlenmesi deðil, bizzat maddenin ve sahip olduðu asýl koþullarýn gözlemlenmesidir ki, iþte bu aþamadan sonra bir sonucun ortaya çýkmasý mümkündür. Bu nedenle bilimsel metodun madde ve maddenin sahip olduðu koþullar dýþýndaki alanlarda uygulanmasý korkunç yanlýþlara ve hatalý çýkarýmlara yol açabilecek korkunç bir yanýlgýdýr. Batýlý bilim adamlarý da “aklî” metotla incelenmesi gereken konularý “bilimsel” metotla incelemeye kalkýp elde ettikleri sonuçlarý “bilim” veya “bilimsel” düþünceler olarak kabul ederek büyük bir yanýlgýya düþmüþlerdir. Düþtükleri hatalarý, insaný maddeyle kýyaslamýþ olduklarý pek çok örnekle açýklamak mümkün olmakla birlikte bu hatalarý bütün çýplaklýðýyla anlamak için “içgüdüler” konusunu irdelemek yeterlidir.


    devam edecek

  5. #15
    ***
    DIÞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puaný
    18

    Standart Cevap: Düþünme metodu

    ÝÇGÜDÜLER

    Batýlý düþünürler, “bilimsel metot”u insana uygulamakla ve bu uygulamanýn sonucu olarak kiþinin gözlemlemiþ olduklarý davranýþlarýný birtakým faktörlere dayandýrmakla doðru araþtýrma yolundan saparak hatalý sonuçlar elde etmiþlerdir. Oysa “aklî” metodu kullanmýþ olsalardý, insanýn davranýþlarýyla paralel olarak kendi hislerini beyne taþýyacak, insan ve onun davranýþlarýný ön bilgilerle yorumlayacak, “zanni” de olsa ortaya koymuþ olduklarý sonuçlar dýþýnda daha farklý sonuçlara ulaþmalarý mümkün olacaktý. Örneðin; Batýlýlara göre çok sayýda içgüdü vardýr. Her ne kadar baþlangýçta içgüdüleri saymaya kalkýþtýlarsa da sonradan çok sayýda içgüdü olduðu sonucuna vardýlar ve mülkiyet içgüdüsü, korku içgüdüsü, cinsel içgüdü, kitle içgüdüsü gibi pek çok içgüdüden bahsettiler. Böyle bir genellemeye gitmeleri, “içgüdü”, yani “temel güç” ile “içgüdünün sergilediði dýþ görüntü”yü birbirine karýþtýrmalarýndan kaynaklanmaktadýr. Oysa “temel güç” veya “içgüdü”, insanýn yapýsal bir parçasý olup insaný bu parçadan soyutlamak, onu etkisiz hale getirmek veya bastýrmak mümkün deðildir. “Temel güç”ün yani “içgüdü”nün sergilediði görüntü ise insanýn yapýsal bir parçasý olmadýðýndan soyutlanmasý, etkisiz hale getirilmesi veya bastýrýlmasý mümkündür. Örneðin; bencillik ile fedakârlýk, “Beka içgüdüsü”nün iki farklý görüntüsü olmakla beraber bencilliðin fedakârlýkla tedavisi, hatta yok edilmesi, veya bastýrýlmasý mümkündür. Ayný þekilde kadýna karþý cinsel eðilim de, anneye þefkat eðilimi de “Nevi içgüdü”nün iki ayrý görüntüsüdür. Yok edilmesi, tedavisi veya bastýrýlmasý mümkün deðildir. Ancak söz konusu içgüdünün sergilediði dýþ görüntüyü tedavi etmek, bastýrmak, hatta bertaraf etmek mümkündür. Yine kadýna karþý duyulan cinsel eðilim, anneye, kýz kardeþe, kýza vs. duyulan eðilim de “nevi içgüdüsü” nün birer görüntüleridir. Zira kadýna karþý duyulan cinsel eðilimi anne þefkatiyle ödünlemek mümkündür. Nasýl ki bencillik fedakârlýkla ödünlenebiliyorsa, ayný þekilde kadýna karþý duyulan cinsel eðilimi anneye duyulan þefkat eðilimiyle ödünlenebilir. Hatta annelerine duyduklarý aþýrý sevgiyi eþine olan meyline tercih eden, dahasý evlenemeyen, cinsel arzudan uzaklaþan bir çok insan vardýr. Bunun aksine aþýrý cinsel eðiliminden dolayý anne þefkatinden uzaklaþan bir çok kiþi de mevcuttur. Kýsaca “nevi içgüdüsü”nün herhangi bir görüntüsü baþka bir görüntünün kýlýðýna girebilir. Herhangi bir görüntüyü baþka bir görüntüyle ödünlemek, bastýrmak veya yok etmek mümkündür. Ancak “içgüdü” için durum farklýdýr. Çünkü “içgüdü”, insanýn yapýsal özelliðinin bir parçasýdýr.

    Bu baðlamda psikologlar, içgüdüleri tanýmlamada, anlamlandýrmada, sayýlarýný belirlemede ve sonunda içgüdülerin sayýsýz olduðuna karar verme hususunda yanýlmýþlardýr. Gerçekte ise, sadece üç tür içgüdü vardýr:

    1- Beka içgüdüsü

    2- Nevi içgüdüsü

    3- Tedeyyün/Ýnanma ve kutsama içgüdüsü

    “Beka içgüdüsü”nün gereði olarak insan, yaþamýna devamlýlýk saðlamak için mülk edinir, korkar, kaçar, topluluk halinde yaþar. Ancak korku, mülkiyet, cesaret veya kitlesel yaþam birer içgüdü deðildirler. Bunlar, yalnýzca “Beka içgüdüsü” nün birer görüntüleridir.

    Ayný þekilde kadýna karþý duyulan þehvet veya þefkat eðilimleri, boðulanýn imdadýna koþma veya çaresiz kiþiye kucak açma eðilimleri -ki bu örnekler çoðaltýlabilir- birer içgüdü olmayýp “nevi içgüdü”nün yalnýzca birer görüntüleridir. Bu eðilimler, cins içgüdüsü de olamazlar, çünkü “cins” kavramý hayvaný da insaný da kapsar. Öte yandan doðal eðilim, insanýn insana, hayvanýn hayvana duyduðu eðilimdir. Bu açýdan insanýn hayvana veya erkeðin erkeðe karþý cinsel eðilim duymasý doðal deðil, kuraldýþý ve anormal bir durumdur. O halde kadýna karþý duyulan cinsel eðilim, anneye veya kýz çocuða duyulan þefkat eðilimi, “Nevi içgüdü”nün birer görüntüleri olmalarýna karþýn; insanýn hayvana veya erkeðin erkeðe eðilimi, doðal olmayan anormal bir eðilim olup içgüdü sapmasýnýn göstergesidir. O halde içgüdü, “cins”e deðil, “tür”e has bir özelliktir. söz konusu olan, hayvan cinsinin deðil insan türünün “Beka içgüdüsü”dür.

    Yine Allah'a kulluk, kahraman kiþileri yüceltme ve güçlülere karþý saygý gösterme eðilimleri de yalnýzca “Tedeyyün/Ýnanma ve kutsama içgüdüsü”nün birer görüntüleridir. Çünkü insan, doðal bir biçimde “hayatta kalma” ve “ölümsüzlük” duygusuna sahiptir. Ýnsan, bu duyguuya yönelen tehdidin türüne göre korkar veya kendisini tehdit eden unsurun üzerine gider, cimri veya cömert olur, bireysel veya toplum içinde hareket eder. Gördüðü nesnenin niteliðine göre onda bir duygu oluþur ki bu duygu kendisini bir eylemde bulunmaya iten “Beka” arzusundan doðan bir duygudur. Ayný þekilde insan, insan türünün “hayatta kalma” þuuruna, da sahiptir. Çünkü insan türünün yok olmasý, onun varlýðýný tehdit eder. Kendi türünün varlýðýna yönelen her tehdide karþý doðal bir tepki gösterir ve tepkisi tehdidin türüne göre deðiþir. Örneðin, güzel bir kadýn insanda þehveti, anneyi görmek anne sevgisini, çocuðu görmek ise çocuk sevgisini uyandýrýr. Harekete geçen bu duygular, söz konusu duygularla uyumlu ya da onlarla çeliþkili birtakým refleksler, eylemler doðururlar. Fakat insan, kendisinin veya insan türünün “ölümsüzlük” þuurunu tatmin etmekten aciz kalmasý durumunda ise kendisinde boyun eðme veya teslim olma gibi tam tersi eylemler ortaya çýkar ki böyle bir durumda kiþi teslimiyete müstahak olduðunu düþünür. Doðal bir biçimde böyle bir acziyeti hissetmesi sonucu, Allah'a yalvarýr, dua eder, lideri alkýþlar veya güçlüye saygý gösterisinde bulunur. Buradaki içgüdülerin temelinde insanýn, kendisinin veya türünün varlýðýný veya kendisinde doðal olarak beliren acziyet duygusu yatmaktadýr. Bu duygulardan ise birtakým iþler ortaya çýkar. Bunlar duygularýn birer görüntüsü olup her bir görüntü, kaynaðýný yukarýda söz ettiðimiz üç temel içgüdüden almaktadýr. Bu da demektir ki içgüdüler sadece üç tanedir.


    devam edecek

  6. #16
    ***
    DIÞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puaný
    18

    Standart Cevap: Düþünme metodu

    Ýnsanda “dinamik bir enerji, canlý bir potansiyel” vardýr. Bu “dinamik enerji”, bünyesinde insaný tatmin olmaya sürükleyen ve doðal olarak var olan hisler taþýmaktadýr. Bu dürtüler, duygular veya hislerden maydana gelmektedir. Ve bunlar tatmin olmayý gerektirmektedir. Bu hislerin veya duygularýn bir kýsmý mutlaka tatmin olmak zorundadýr. Aksi takdirde “dinamik enerji”nin varlýðý tehdit edileceðinden insan ölür. Bir kýsmý ise, tatmin olmak zorunda olmakla birlikte mutlaka tatmin olmasý gerekmeyen hisler veya duygulardýr. Bunlar doyurulmadýðý takdirde insan ölmez, fakat huzursuz olur. Çünkü bu durumda “dinamik enerji”nin varlýðý deðil, bu enerjinin duyduðu ihtiyaçlar tehdit altýndadýr. Bu açýndan insandaki “dinamik enerji”yi iki gruba ayýrmak gerekir:

    a) Mutlaka tatmin edilmesi gereken ve “organik ihtiyaçlar” diye adlandýrýlan açlýk, susuzluk, dýþkýlarýn dýþarý atýlmasý gibi ihtiyaçlar.

    b) Tatmin edilmesi gereken fakat mutlaka tatmin edilmesi zorunlu olmayan ve “içgüdüler” -ki bunlar “Beka içgüdüsü”, “Nevi içgüdü”, “Tedeyyün/Ýnanma ve kutsama içgüdüsü” olmak üzere üç tanedir- olarak isimlendirdiðimiz ihtiyaçlar.

    Ýnsan ve içgüdüler için en doðru yaklaþým budur. Eðer Batýlýlar, hissin maddeyi duyular aracýlýðýyla beyne taþýmasýyla vakýayý anlamasýna ve yorumlamasýna imkân verecek ön bilgilerin sonucu olarak beynin bir yargýya varmasýný saðlayan “aklî metot”u kullanmýþ olsalardý bu gerçeðe ulaþýrlardý. Oysa “bilimsel metot”u takip etmelerinin sonucu olarak insaný madde gibi gördüklerinden ve insanýn davranýþlarýný týpký bir maddeyi gözlemler gibi gözleme tabi tuttuklarýndan gerçeklerden sapýp içgüdüleri yanlýþ yorumlamýþlardýr. Sadece bununla da kalmamýþlar, psikoloji, sosyoloji, pedagoji olarak adlandýrýlan -ki bunlarý bilim olarak lanse etmeleri baþlý baþýna hatadýr- pek çok meselelerde hata labirentlerinden geçmiþlerdir. Bütün bu yanýlgýlarýn temelinde Amerikalýlar ve Ruslar dahil olmak üzere Batýlýlarýn olur olmadýk her meselede “bilimsel metot”u izlemeleri yatmaktadýr. Bu þekilde olur olmadýk her meseleyi “bilimsel metot”la çözmeye çalýþan herkesin böyle bir akibete uðramasý kaçýnýlmazdýr.

    “Bilimsel metot” da akýl yürütmede doðru bir metottur. Ancak, “Bilimsel metot”, sadece bilimsel meselelerde, yani laboratuarda deneye tabi olmaya elveriþli maddelerde kullanýldýðýnda doðru bir metot olur. Hayata bakýþ açýsýyla ilgili incelemelerde, yani ideolojiyle ilgili meselelerde, insan, toplum, doða, tarih, hukuk, eðitim ve benzeri konularda kullanýlmasý yanlýþtýr. Bilimsel metot, sadece deneye elveriþli maddeyi incelerken takip edilmesi gereken bir metottur.

    Olur olmadýk her konuda “bilimsel metot”un kullanýlmasý, bu metodun “düþünme”nin temelini oluþturmasýna yol açmýþtýr. Bu metodun, “düþünme”ye temel yapýlmasý, her türlü araþtýrmada kullanýlmasýný doðal hale getirmiþtir. Böyle olunca ideoloji, içgüdü, beyin, eðitim gibi bu metoda göre incelenmesi uygun olmayan konularýn araþtýrýlmasýnda da kullanýlmýþ ve bu durum Sosyalist düþünce, psikoloji, pedagoji ve sosyoloji meselelerinde affedilmez hatalara yol açmýþtýr. Bütün bunlarýn ötesinde bilimsel metodu düþünme için temel almak demek, pek çok bilgiyi, hakikati araþtýrmanýn dýþýna itmek; fiilen mevcut ve hisle somut olan pek çok varlýðý da inkâr etmek demektir.

    Bunun yanýnda, bilimsel metodun ortaya koyduðu sonuçlar “zanni”dir. Bilimsel metotla elde edilen sonuçlarýn yanýlabilirlik özelliðine dikkat etmek gerekir. Bu açýdan da düþünmeye temel teþkil edemez. Bilimsel metot, eþyanýn varlýðý, hakikati ve niteliði hakkýnda “zanni” sonuçlar verir. Halbuki varlýklarýna iliþkin þüphe götürmeyen “kat'i” sonuçlar isteyen þeyler de vardýr. Zanni bir metot, her halde kesin bir sonuca varmada esas olmaz. Bu bile tek baþýna bilimsel metodun düþünmeye esas kýlýnamayacaðýný göstermeye yetmektedir.

    Sonuç olarak düþünmenin sadece iki metodu vardýr: “aklî metot” ve “bilimsel metot”. Bu ikisi dýþýnda baþka bir metot yoktur. Ancak “bilimsel metot”un kullaným alaný son derece sýnýrlýdýr. Deneye elveriþli madde dýþýnda herhangi bir bilgi dalýnda kullanýlamaz. “Aklî metot” ise, her türlü araþtýrmada kullanmaya elveriþli yöntemdir. Bu yüzden “aklî metot”un düþünce için temel alýnmasý kaçýnýlmaz olur. Üstelik ancak “aklî metot” yoluyla yeni bir fikir meydana getirilebilir. Bu olmadan düþünceler, yeni baþtan meydana getirilemez.


    devam edecek

  7. #17
    ***
    DIÞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puaný
    18

    Standart Cevap: Düþünme metodu

    “Aklî metot”, “bilimsel metot”un kullaným alanýný da ihtiva eder. “Aklî metot”la gözlem, deney ve sonuç ilkelerini kullanmak bilimsel gerçekleri elde etmek, yani bilimsel metodu oluþturmak mümkün olduðu gibi, tarihi gerçekleri ortaya çýkarýp yanlýþlarla doðrularý birbirinden ayýrt etmek, kâinat, insan ve hayata iliþkin genel düþünceyi ve bunlarla ilgili gerçekleri ortaya çýkarmak da mümkündür. “Aklî metot” bir þeyin özü ve niteliðine iliþkin “zanni” sonuçlar verse de, o þeyin varlýðý hakkýnda “kesin” sonuçlar verir. “Aklî metot” bir þeyin varlýðýna iliþkin “kesin” sonuç verdiðine göre, araþtýrma yaparken bu metodun temel alýnmasý zorunluluðu doðmaktadýr. Bu baðlamda bir þeyin varlýðýyla ilgili “aklî metot”la “bilimsel metot” arasýnda çeliþkili sonuçlar ortaya çýkarsa bu durumda mutlaka “aklî metot”un ortaya koyduðu sonuca itibar edilir. Çünkü tercih edilmesi gereken “zanni” deðil, “kesin” sonuçtur.

    Görüldüðü gibi, yanýlgýnýn temelinde “bilimsel metot”un düþünmeye temel alýnýp bir þey hakkýnda yargýya varmada adeta bir hakem rolü verilmesi yatmaktadýr. Bu yüzden söz konusu yanýlgý giderilmeli ve sadece “aklî metot” düþünce için temel alýnarak bu temelle bir þey hakkýnda herhangi bir yargýya varýlmalýdýr.

    “Mantýk” ise, bir düþünce metodu deðildir. Mantýk, aklî metoda dayalý olarak yapýlan bir araþtýrma tekniðidir. Bu teknikte bir düþünce baþka bir düþünce üzerinde kurularak his noktasýna kadar götürülür ve böylece belli bir sonuca varýlýr. Örneðin;

    Yazý tahtasý aðaçtan yapýlmýþtýr.

    Her aðaç yanar

    Öyleyse yazý tahtasý da yanar.

    Bir baþka örnek:

    Kesilmiþ koyunda hayat olsaydý kýpýrdardý

    Bu koyun kýpýrdamadý

    Öyleyse kesilmiþ olan bu koyunda hayat yoktur.

    Örneklerde görüldüðü gibi önerme sonuçlarý öncüllerden yola çýkarak elde edilmiþlerdir. Bu itibarla eðer öncüller doðruysa sonuç doðru, öncüller yanlýþsa sonuç da yanlýþ olur. Önermelerde her öncülün his noktasýna varmasý þarttýr. Bu nedenle mantýk önermelerinde, öncülün doðru olup olmadýðýna karar vermek için “aklî metot”a baþvurulur ve his vasýtasýyla bir karar verilir. Bu noktada “aklî metot”a dayalý bir teknik kullanýlmýþ olur. Ancak böyle bir teknikte yanýlabilirlik payý da vardýr. Öyleyse mantýkla yapýlan araþtýrmanýn doðruluðunu “aklî metot”a baþvurarak ölçmek yerine, mantýk tekniðine baþvurmadan, daha araþtýrmanýn ilk safhasýnda aklî metodu kullanmak izlenebilecek en tutarlý yoldur.

    Burada iki noktaya dikkat etmek gerekir.

    1- “Bilimsel metot”da aranan en önemli þey, bir konuyu araþtýrmak istediðinizde bu konu hakkýndaki her türlü görüþ ve inançtan soyutlanmanýz gerekmektir. “Bilimsel metot”un savunucularý, bilimsel araþtýrmanýn ancak bu þekilde yapýlabileceðini ileri sürmektedirler. Bu görüþ doðru olmakla birlikte bilimsel deðildir. Yukarýdaki tez, “aklî” bir konudur ve “aklî metot”un ilgi alanýna girer. Zira burada mesele görüþlerle, inançlarla ilgili bir mesele deðildir. Mesele araþtýrmayla ilgilidir. “Aklî” araþtýrmada maddenin his vasýtasýyla beyne aktarýlmasý söz konusudur. “Bilimsel” araþtýrma ise, deney ve gözlemden ibarettir. Ýþte “aklî metot”la “bilimsel metot”u birbirinden ayýrt eden bu özelliklerdir. “Aklî metot”a göre, kiþi bir þeyin varlýðýný hissetmiþse o þey hakkýnda bir yargýya varabilir. Ancak “bilimsel metot”a göre, bir þeyin varlýðý deney ve gözlemle ispatlanmamýþsa, o þey hakkýnda bir yargýya varýlamaz. Mesela “aklî metot”da odunun yanan bir madde olduðunu hissetme, odunun yanan bir madde olmasýyla ilgili bir yargýya varmak için yeterlidir. Fakat “bilimsel metot”da odunun yanan bir madde olduðuna karar vermek için, bu maddeyi deney ve gözleme tabi tutmak gerekir. Öte yandan “aklî metot”da mutlaka ön bilgilerin var olmasý gerekir. “Bilimsel metot” ise ön bilgilerden soyutlanmayý öngörür. Halbuki ön bilgiler olmadan düþünme eylemini gerçekleþtirmek imkânsýzdýr. “Bilimsel metot” savunucularýnýn “araþtýrma yaparken ön görüþ ve inançtan soyutlanmak gerekir” þeklindeki ifadeleriyle kastettikleri aslýnda kiþinin araþtýrma yaptýðý konu veya madde hakkýnda önceden sahip olduðu yargýlar, yani ön yargýlardýr. Bu yüzden onlarýn ileri sürdükleri “ön görüþ” kavramýndan, madde hakkýnda yapýlacak deney ve gözlemi yorumlamaya fýrsat verecek olan “ön yargýlar” anlaþýlmalýdýr. O halde “bilimsel metot”un üzerinde önemle durduðu nokta, ön görüþ veya ön bilgi deðil, madde hakkýnda yapýlan deney ve gözlemdir diyebiliriz.

    Araþtýrmada ön görüþ veya ön inancýn kullanýlýp kullanýlmamasý meselesine gelince; araþtýrmanýn sýhhatini ve sonucunu etkilememesi açýsýndan, araþtýrmacýnýn konuyla ilgili önceden sahip olduðu görüþlerden ve yargýlardan soyutlanmasý gerekir. Örneðin; Almanya ve Fransa'nýn tek bir devlet ve tek bir ulus çerçevesinde birleþmelerinin mümkün olmadýðý þeklinde bir görüþe sahip isem, bu iki ülkenin tek bir devlet ve ulus olarak birleþmeleri hakkýnda yapacaðým araþtýrmada bu görüþümden kendimi soyutlamalýyým. Aksi durumda ne saðlýklý bir araþtýrma yapabilirim ne de saðlýklý bir sonuç elde edebilirim. Ayný þekilde kalkýnmanýn ancak sanayi, keþif ve eðitimle gerçekleþtirilebileceðini düþünüyorsam, halkýmýn veya ümmetimin kalkýnmasýyla ilgili yaptýðým bir araþtýrmada kendimi bu görüþten soyutlamam gerekir. Yine atomun, maddenin bölünmez en küçük parçacýðý olduðunu düþünüyorsam, atomun bölünmesiyle ilgili yaptýðým bir araþtýrmada bu görüþümü dikkate almamam gerekir. Sonuç olarak her hangi bir konuda araþtýrmaya giriþen kiþi, kendisini konuyla ilgili her türlü ön yargýdan soyutlamalýdýr.

    Þu da var ki; araþtýrma yaparken soyutlanmasý gereken bu görüþleri de irdelemek gerekir: Eðer söz konusu görüþler en ufak bir þüpheye yer býrakmayacak tarzda kesin delillerle ispatlanmýþ görüþler ise, araþtýrýlmakta olan konu zanni bir konu ise ve de “zanni” bir sonuç veriyorsa, söz konusu görüþler asla bir kenara atýlmamalýdýr. Zira “kat'i/kesin” ile “zanni” çeliþirse, “kesin” olan tercih edilir. Ancak hem araþtýrma hem de varýlan sonuç “kesin” esaslara dayanýyorsa, bu durumda saðlýklý bir araþtýrma yapmak ve saðlýklý bir sonuç elde etmek için her türlü ön görüþ veya inançtan soyutlanmak gerekir. Fakat araþtýrma “zanni” esaslara dayandýðý halde kesin ve þüphe götürmeyen görüþler söz konusuysa, bu görüþlere sýrt çevirmek doðru olmaz. Baþka bir þekilde ifade edecek olursak, araþtýrmada konuyla ilgili önceden sahip olunan her türlü “zanni” görüþten soyutlanmak gerekir. Bu açýdan “aklî metot” ile “bilimsel metot” arasýnda bir fark yoktur. Zira araþtýrmada ön görüþlerin devreye girmesi, yapýlan araþtýrma için bir felakettir.

    “Objektivizm” (Nesnecilik) kavramýna gelince: Bu kavram ön görüþten soyutlanmanýn yaný sýra, araþtýrmanýn bütün yoðunluðuyla konu üzerinde odaklanmasýný öngörmektedir. Örneðin; eðer araþtýrma konusu zeytin yaðýnýn analiziyse, bu konuyla ilgili olmayan hiç bir konu ve görüþün dikkate alýnmamasý gerekir. Ayný þekilde sanayi politikasý ile ilgili bir araþtýrmada devletin sanayi politikasý dýþýnda araþtýrmacýyý hiç bir þey ilgilendirmez. Bu açýdan araþtýrmacý, piyasa, kâr veya risk faktörleriyle ilgilenmez. Yine þer'i hükmün “istinbat”ý ile ilgili yapýlan bir araþtýrmada, þer'i hükmün “istinbat” usulü dýþýndaki konular üzerinde yoðunlaþmak doðru deðildir. Böyle bir araþtýrmada fayda, zarar veya kamuoyu hesaba katýlmadan söz konusu usul üzerinde yoðunlaþýlýr. “Objektivizm/nesnelcilik”de zihni, araþtýrma konusu üzerinde yoðunlaþtýrmak esastýr. Bunun yaný sýra bir de konu araþtýrýlýrken hiç bir ön görüþün araþtýrmaya müdahale etmemesi ve konunun her türlü dýþ faktörden uzaklaþtýrýlmasý gerekir.


    devam edecek

  8. #18
    ***
    DIÞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puaný
    18

    Standart Cevap: Düþünme metodu

    2- “Mantýk” ve mantýkla ilgili her þey insaný aldatabilir, yanýltabilir. Mantýðýn en çok zarar verdiði alan ise yasama ve siyasettir. Çünkü mantýkta sonuçlar öncüller üzerinde kuruludur. Bu öncüllerin doðru veya yanlýþ olduðunu anlamak her zaman mümkün deðildir. Bu yüzden yanlýþ olan her hangi bir öncülün yanlýþlýðý her zaman açýkça anlaþýlmayabilir. Ayný þekilde doðru olduðuna karar verilen bir önerme yanlýþ bilgiler üzerinde kurulu olabilir ve yanlýþ sonuçlar verebilir. Kaldý ki mantýkla, çeliþkili sonuçlara varmak bile mümkündür. Þu önermeye dikkat edelim:

    Kur'an, Allah'ýn kelamýdýr

    Allah'ýn kelamý “kadim”dir.

    Öyleyse Kur'an da “kadim”dir.

    Þimdi yukarýdaki önermeye zýt bir örnek verelim:

    Kur'an, Allah'ýn Arapça kelamýdýr.

    Arapça mahluktur, sonradan yaratýlmýþtýr.

    Öyleyse Kur'an da mahluktur.

    Mantýk, þu örnekte olduðu gibi yanýltýcý sonuçlar da verebilir:

    Müslümanlar geri kalmýþlardýr.

    Her geri kalan fikren düþüktür.

    Öyleyse Müslümanlar da fikren düþüktür

    Yukarýdaki örneklerde de görüldüðü üzere, mantýk çok büyük tehlikelere, yanýlgýlara, çarpýtmalara, hatta yýkýma yol açabilir. Her þeyi mantýk temeli üzerinde kuran halklar ve ümmetler yaþam standardýný yükseltemezler. Bundan dolayýdýr ki, mantýk “aklî metot”un bir tekniði olsa da, kýsýr, zararlý ve korkunç felaketlere yol açabilen bir tekniktir. Ýþte bu yüzden mantýkçýlýðý terk etmek, hatta ondan kaçýnmak ve bu teknik ile insan arasýna engel koymak gerekir.

    Mantýksal teknik, yani mantýkçýlýk, “aklî metot”un bir tekniði olarak kabul edilse de karmaþýk bir tekniktir. Bu teknikte yanýlabilirlik payý o denli yüksektir ki istediðiniz gerçeðin tam tersini ortaya koyabilir. Bunun da ötesinde mantýk, ister bir teknik olarak öðrenilsin ister bu teknikler kiþide doðuþtan var olsun, her iki durumda da mantýksal teknik, maddeyi doðrudan doðruya hissederek birtakým sonuçlar elde etmeyi saðlamaz. Hatta maddenin hissedilmesini engeller.

    Bu yönüyle mantýðý, düþünmenin üçüncü metodu olarak da algýlamak mümkündür. Ancak düþünmenin sadece iki metodu; “aklî” ve “bilimsel” metodu olduðuna göre, mantýksal tekniðin kullanýlmamasý tercih edilmelidir. Saðlýklý, güvenilir sonuçlar elde etmek için en güvenilir yol, doðrudan doðruya “aklî metot”un kullanýlmasýdýr. Zira “aklî metot”, saðlýklý sonucun garantisini veren tek metottur.

    Bütün bunlara paralel olarak diyebiliriz ki, “aklî metot”, düþüncenin temel metoduna aday tek doðal yöntemdir. Kur'an'ýn ve dolayýsýyla Ýslâm'ýn da metodu budur. Kur'an ayetlerine þöyle bir göz atacak olursak, deliller ileri sürülürken veya hükümler açýklanýrken “aklî metot”u bulmak mümkündür.

    Kur'an'da delillerle ilgili ayetlere þöyle bir göz atalým:

    “Ýnsan neden yaratýldýðýna bir bakýversin.”[1]

    “Peki, (o yeniden dirilmeyi inkâr edenler) bakmazlar mý develere, (ve görmezler mi) nasýl yaratýlmýþ onlar?”[2]

    “Ve (bütün evren üzerindeki hâkimiyetimizin bir parçasý olan) gecede de onlar için bir iþaret vardýr. Biz ondan gün (ýþýðý)ný çekip alýrýz ve birden karanlýkta kalýverirler.”[3]

    “Allah, asla çocuk edinmemiþtir, ne de O'nunla beraber baþka bir ilah vardýr: (Çünkü, eðer baþka herhangi bir ilah) olsaydý, her ilah kendi yarattýðý alemi kendinden yana çeker ve þüphesiz her biri diðerine baskýn çýkmaya çalýþýrdý!”[4]

    “....Sizin Allah'tan baþka yalvarýp-yakardýðýnýz bütün o (düzmece) varlýklar, hepsi bir araya gelseler dahi, bir sinek bile yaratamazlar. Hatta bir sinek onlardan bir þey kapacak olsa, onu bile geri alamazlar! Baþvurup isteyen de, baþvurulan ve istenen de ne kadar güçsüz!”[5]

    “Göklerde ve yerde Allah'tan baþka ilahlar olsaydý, bu iki alem de kargaþalýk içinde yýkýlýp giderdi!...”[6]

    Yukarýda sýraladýðýmýz tüm ayetler, maddenin beyne nakledilmesi için hissin kullanýlmasý çaðrýsýný dile getirmekte, doðru sonucun ancak bu þekilde elde edilebileceðini ifade etmektedir. Hükümlerle ilgili ayetlerde de ayný çaðrýyý bulabiliriz:

    “Anneleriniz size haram kýlýnmýþtýr.”[7]

    “Ölü eti size haram kýlýnmýþtýr.”[8]

    “Hoþunuza gitmese de savaþmak size farz kýlýndý”[9]

    “...Sizden kim bu aya (Ramazan ayýna) eriþirse, onda oruç tutsun.”[10]

    “Ve iþ hakkýnda (toplumu ilgilendiren her konuda) onlarla müþavere et.”[11]

    “...Anlaþmalarýnýza sadýk olun!”[12]

    “Allah'tan ve O'nun Elçisi'nden, kendileriyle anlaþma yapmýþ bulunduðunuz, Allah'tan baþkasýna ilahlýk yakýþtýran kimselere bir yükümsüzlük bildirisidir bu.”[13]

    “...Allah, alýþveriþi helal, faizi haram kýlmýþtýr.”[14]

    “O halde sen Allah yolunda savaþ; çünkü sen yalnýzca kendi nefsinden sorumlusun...”[15]

    “...Mü'minleri savaþa teþvik et.”[16]

    “...(Eðer yetimlere karþý adil davranamamaktan korkuyorsanýz, o zaman), size helal olan (diðer) kadýnlardan biri ile evlenin, (hatta) ikisi, üçü veya dördü ile”[17]

    “Eðer çocuðunuzu emzirirlerse onlara (hak ettikleri) karþýlýðý verin....”[18]

    Bütün bu ayetler, somut vakýalar ve gerçekler için somut hükümler ortaya koymaktadýrlar. Ayetlerin öngördüðü hükümleri veya bu hükümlerin dayandýðý gerçekleri anlamak ise ancak, “aklî metot”la olur. Baþka bir ifadeyle, bu ayetler üzerinde düþünme eylemini gerçekleþtirmek ve onlarý pratiðe geçirmek için, mantýksal tekniðe deðil, “direkt” teknik olarak nitelediðimiz “aklî metot”a baþvurmak gerekir. Ýlk bakýþta mantýksal bir üslup görüntüsü veren;

    “Göklerde ve yerde Allah'tan baþka ilahlar olsaydý, bu iki alem de kargaþalýk içinde yýkýlýp giderdi!”[19] ayeti bile, doðrudan doðruya, direkt bir üslupla ifade edilmiþtir. Çünkü ayette ifade edilen sonuç, birtakým öncüllerle elde edilmemiþtir. Ayet, birbirine baðlý öncüllerin deðil, hissin doðrudan doðruya beyne taþýnmasý çerçevesinde düþünme eylemine yapýlan bir çaðrýnýn ifadesidir.

    O halde insanlarýn takip etmeleri gereken saðlýklý düþünmenin temel ilkesi, “doðrudan doðruya üslup” þeklinde adlandýrabileceðimiz “aklî metot”dur. Ancak bu yolla düþünme eyleminden elde edilen sonuç “zanni” meselelerde gerçeðe en yakýn sonuç olarak karþýmýza çýkarken, “kat'i” meselelerde ise kesin ve þüphe götürmeyen bir sonuç olarak ortaya çýkar. Bütün mesele “düþünme”yle ilgilidir. “Düþünme” ise insanýn ve insan yaþamýnýn en önemli unsurudur. Ýnsanýn hayatýnda nasýl bir rota izleyeceði buna baðlýdýr. Bunu algýlamak için de düþünmenin metodunu iyice kavramak gerekir.

    Ýster gerçeklerin veya olaylarýn algýlanmasýnda ister birtakým metinlerin anlaþýlmasýnda kullanýlmýþ olsun düþünme eylemi sürekli deðiþken ve dallanýp budaklanan bir özelliðe sahip olduðu için, kaygan ve kaypak bir zeminle karþý karþýyadýr. Bu nedenle sadece düþünmenin metodunu irdelemek yetmez. Bizzat "düþünme" mefhumunun da muhtelif hal, olay ve unsurlara göre açýkça irdelenmesi gerekmektedir. Bu açýdan, düþünmenin sistematiðini oluþturmak için, öncelikle birtakým meseleleri açýklýða kavuþturmak gerekir. Bunlar:

    1. Düþünmenin hangi alanlarda eyleme dönüþmeye elveriþli, hangi alanlarda elveriþsiz olduðu meselesi,

    2. Kâinat, insan ve hayat hakkýnda düþünme sistematiði

    3. Hayat standardý hakkýnda düþünme

    4. Gerçekler hakkýnda düþünme

    5. Üsluplar hakkýnda düþünme

    6. Araç gereçler hakkýnda düþünme

    7. Gaye ve hedefler hakkýnda düþünme

    8. Duyduðunu, okuduðunu yani metinleri anlama üzerinde düþünme

    9. "Düþünme"ye iliþkin diðer unsurlar üzerinde düþünme

    Þimdi birtakým kategorilere ayýrarak sistematize ettiðimiz bu düþünme biçimlerini irdelemeye baþlayalým.



    [1] Tarýk: 5

    [2] Ðaþiye: 17

    [3] Yasin: 37

    [4] Mü’minun: 91

    [5] Hacc: 73

    [6] EnBiya: 22

    [7] Nisa: 23

    [8] Maide: 3

    [9] Bakara: 216

    [10] Bakara: 185

    [11] Ali Ýmran: 159

    [12] Maide: 1

    [13] Tevbe: 1

    [14] Bakara: 275

    [15] Nisa: 84

    [16] Enfal: 65

    [17] Nisa: 3

    [18] Talak: 6

    [19] Enbiya: 22


    devam edecek

  9. #19
    ***
    DIÞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puaný
    18

    Standart Cevap: Düþünme metodu

    DÜÞÜNMEYE ELVERÝÞLÝ OLAN VE OLMAYAN ALANLAR

    Düþünmenin nerelerde elveriþli, nerelerde elveriþsiz olduðu meselesinin, düþünürler de dahil olmak üzere pek çok insaný yanýlgýya ve karmaþa içinde karmaþaya ittiði gayet açýktýr. Aklýn tanýmýný bilmek veya baþka bir ifadeyle kesin ve þüphesiz bir þekilde aklýn anlamýný bilmek, düþünmenin ancak vakýa ortamýnda gerçekleþebileceðini ve somut vakýanýn dýþýndaki ortamlarda gerçekleþemeyeceðini açýkça ortaya koymaktadýr. Zira düþünme eylemi, vakýanýn duyu organlarý vasýtasýyla beyne iletilmesinden ibarettir. Eðer ortada somut bir vakýa yoksa, akýl yürütülemez. Ayný þekilde vakýayý hissedecek bir hissin yokluðunda ne "düþünme"nin varlýðýndan ne de düþünme imkânýndan söz edilebilir. Ancak þunu da belirtmek gerekir ki, bir çok düþünür vakýayý göz ardý ederek araþtýrmalarýný sürdürmüþler, bu yüzden de karmaþa labirentinde dolaþýp durmuþlardýr. Bu açýdan Yunan filozoflarý, araþtýrmalarýný maddenin dýþýndaki unsurlara yöneltmiþlerdir. Eðitim bilimciler de beyni taksim ederlerken, somut, yani hissedilebilir olanýn dýþýndaki unsurlara dikkat etmiþlerdir. Müslüman bilim adamlarýnýn durumu da farklý deðildir. Onlar da Allah'ýn sýfatlarý, cennet, cehennem ve meleklerin nitelikleri gibi bir çok konuyu araþtýrýrken, "hissetme"ye elveriþli olmayan ortamlara yönelmiþlerdir. Bunun da ötesinde pek çok meseleyi düþünürken; vakýanýn dýþýnda kalmak veya hissedilebilir olmayan þeyler üzerinde akýl yürütmek, insanlarda genel bir alýþkanlýk haline gelmiþtir. O halde asýl çözülmesi gereken sorun, düþünmenin nerelerde elveriþli, nerelerde elveriþsiz olduðudur.

    Bütün bu söylenenler ve üzerinde kafa yormaya bile gerek olmayan bir çok kesin ve þüphesiz bilgiler ýþýðýnda diyebiliriz ki; aklýn tanýmý ve "aklî metot"un düþünme için temel olarak ele alýnmasý, vakýa ve hissedilebilir olmayan hiçbir þey hakkýnda akýl yürütülemeyeceðini açýkça göstermektedir. Vakýa ve hissedilebilir olanýn dýþýndaki þeylere iliþkin yapýlan düþünme eylemi, "aklî eylem" deðildir. Sözgelimi, aklý; ilk akýl, ikinci akýl, üçüncü akýl... þeklinde taksim etmek, safsata ve hayal ürününden öteye geçmez. Çünkü bunlar, hissedilebilen veya hissedilmesi mümkün olan vakýalar deðildir. Hayal gücünün teorik varsayýmlardan çýkardýðý sonuçlardýr. Bu nedenle burada düþünme eyleminden bahsedilemez. Çünkü hayal ile düþünce farklý þeylerdir. Matematik bilimleriyle ilgili varsayýmlar dahil, tüm varsayýmlar, düþünme kategorisine girmezler. Dolayýsýyla düþünme eyleminden de söz etmek mümkün deðildir. Bu açýdan, Yunan felsefesinin bütünüyle düþünme ve düþünme eyleminin ürünü olmadýðýný söylemek mümkündür. Zira "aklî eylem"e deðil, sadece birtakým varsayýmlara ve faraziyelere dayanmaktadýr. "Beyin bir kaç kýsma ayrýlmakta olup her bir kýsmý bir bilim dalýyla ilgilidir..." þeklindeki görüþ de tümüyle hayal ürünüdür ve vakýadan, gerçeklikten uzaktýr. Çünkü beynin hissedilebilir gerçeði, onun birtakým bölümlere ayrýlmadýðýný göstermektedir. Üstelik böyle bir tez, his vasýtasýyla da elde edilmemiþtir. Zira çalýþýr halde olan beynin, yani düþünme operasyonunu gerçekleþtiren beynin hissedilebilir olmasý mümkün deðildir. O halde "beynin birtakým bölümlere ayrýlmasý", vakýaya, gerçekliðe aykýrý olmasýnýn yaný sýra, duyular yoluyla elde edilen bir sonuç da deðildir. Dolayýsýyla pedagojinin ileri sürdüðü tüm bu düþünceler, "aklî eylem"in ürünü deðildir. Bunlar, sadece varsayýmlardýr.

    Ayný þekilde "Allah'ýn kudret sýfatý vardýr ve bu kudret sýfatý hem "ezeli" hem de "hâdis" özelliðine sahiptir" þeklinde ifade edilen görüþler, Allah'ýn sýfatlarýný aklî delillerle kanýtlama çabalarý ve buna benzer nice örnekler aklî delillerle irdelendiðinde, bunlarýn düþünceyle uzaktan yakýndan ilgisi olmadýðý görülür. Çünkü bu düþünceler, "aklî eylem"den doðan düþünceler deðildir. Kaldý ki, bu düþünceler insan duyularýnýn algýlayabileceði türden de deðildir.

    "Aklî eylem", yani akýl yürütme, ancak insan duyularýnýn hissettiði bir gerçek veya vakýa üzerinde gerçekleþtirilebilir. Ancak öyle þeyler vardýr ki bir vakýaya yani gerçekliðe sahip olmalarýna raðmen, insan duyularý onlarý doðrudan hissedip beyne taþýyamaz. Bu durumda insan duyusu bu tür þeylerin eserini, izini veya etkisini hissedip beyne taþýr. Bu tür þeylerde akýl ancak bu þekilde yürütülebilir. Buna raðmen bunlara iliþkin yürütülen düþünme eylemi, onlarýn özüne ve künhüne deðil, varlýðýna yöneliktir. Zira duyu organlarý vasýtasýyla beyne iletilen, bu þeylerin eseri, izi veya etkileridir. Bir þeyin eseri, izi veya etkisi ise, onun sadece varlýðýnýn bir göstergesidir. Onun özünü ve künhünü ifade etmez. Mesela, çýplak gözle görülemeyecek kadar yüksekte uçan, ancak sesi duyulabilen bir uçak düþünün. Bu ses, size bir þeyin, yani uçaðýn varlýðý konusunda bir fikir verebilir; ancak uçaðýn özünü, cevherini açýklýða kavuþturamaz. Zira yukarýdan gelen ses, mevcut olan bir nesnenin sesidir. Hissin ayýrt etme yetisiyle bu sesin bir uçaða ait olduðu anlaþýlmýþtýr. Burada "aklî eylem", uçaðýn varlýðý üzerinde odaklanmýþ, ardýndan uçaðýn var olduðuna karar vermiþtir. Verilen bu karar, duyularýn doðrudan uçaðý hissetmesinden deðil, onun eserini, izini, etkisini, yani onun göstergesi durumundaki bir þeyi algýlamasýndan doðmuþtur. Demek ki akýl, uçaðýn var olduðunu gösteren dolaylý etkenlerden yola çýkarak uçaðýn varlýðýyla ilgili bir yargýya varmýþtýr. Gerçi Mirage tipi bir uçaðýn sesini Phantom tipi bir uçaðýn sesinden ayýrt etmek ve týpký sesin türünden yola çýkarak gelen sesin bir uçaða ait olduðuna karar vermek gibi, yine uçaðýn sesinden ne tür bir uçak olduðuna karar vermek de mümkündür. Ancak bu bile gelen sesin bir uçaða ait olup olmadýðýný ve bir uçaða aitse ne tür bir uçaða ait olduðunu bilmeye, bunlarý birbirinden ayýrt etme yetisine baðlýdýr. Bütün bunlara karþýn, verilen hüküm, uçaðýn özüne ve künhüne iliþkin bir hüküm deðildir. Uçaða iliþkin dolaylý faktörlerden yola çýkarak bu varlýðýn türü hakkýnda verilen bir hüküm söz konusudur. Her ne olursa olsun verilen bu hüküm bir düþünce olarak kabul edilebilir. Çünkü bu hükümde "aklî eylem" fiilen gerçekleþmiþtir. Duyu organlarý nesneye iliþkin birtakým faktörleri, yani nesnenin eserini, izini veya etkisini beyne ilettikler için "aklî eylem"den söz etmek mümkündür. Öte yandan uçaðýn varlýðýna iliþkin verilen hükmün, "zanni" bir hüküm olduðu da söylenemez. Çünkü mesele, insanýn özünü hissetmeyip sadece eserini, izini veya etkisini hissedebildiði olay ve nesnelerle ilgili düþünme imkânýnýn var olup olmadýðý meselesidir. Bu tip nesnelerde bizi, olaylar hakkýnda akýl yürütülebilir mi, yürütülemez mi? sorusu ilgilendirmektedir. Gelen sesin bir uçaða ait olduðuna iliþkin "zanni" bir hüküm versek de; kendisinden ses çýkan bir nesnenin varlýðýna hükmetmek, yani "bu bir varlýktýr" demek, "kesin" bir hükümdür. Kaldý ki "aklî metot"un sonuçlarý "zanni" olabildiði gibi, "kat'i/kesin" de olabilir. Bu sonuçlar, beyne iletilen his ve onu yorumlayan ön-bilgilere (a priori bilgilere) göre "kat'i" ya da "zanni" olabilirler.


    devam edecek

  10. #20
    ***
    DIÞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puaný
    18

    Standart Cevap: Düþünme metodu

    Öte yandan hisle algýlanamayan þeylerle ilgili düþünülürken, akýl yürütme eylemi bu þeylerin eseri, izi veya etkisine yöneltilir. Çünkü bir þeyin eseri, izi veya etkisi, onun varlýðýnýn bir parçasýdýr. Bir þeyin eseri, izi veya etkisi hisle algýlanabiliyorsa onun varlýðý da algýlanabiliyor demektir. Dolayýsýyla böyle bir þeyin varlýðýyla ilgili kesin bir þekilde akýl yürütülebilir. Ayný þekilde onun herhangi bir göstergesi, onu kendi türünden ayýrt edebilecek biçimde his tarafýndan algýlanabilir. Bunun dýþýnda akýl yürütülemez, dolayýsýyla düþünce de oluþmaz. Öte yandan, bazen his bir þeyin eseri, izi veya etkisini deðil, onun niteliklerini algýlar ve bu nitelikler o þeye iliþkin hüküm verme aracý haline gelirler. Örneðin; "Amerika özgürlükler düþüncesine inanan bir ülkedir" sözünü ele alalým, Bu sözün anlamý: "Amerika emperyalist bir ülke deðildir." Oysa emperyalizm, halklarýn köleleþtirilmesidir ki, bu da özgürlük düþüncesiyle çeliþmektedir. O halde "Amerika özgürlükçü bir ülkedir" öncülü, Amerika'nýn ülke dýþýndaki herhangi bir eseri, izi veya etkisinin deðil, onun bir niteliðinin ifadesidir. Bir þeyin þöyle þöyle niteliklerinin olmasý, ayný þekilde bir esere, ize veya etkiye sahip olduðu anlamýna gelmez. Bu nedenle nitelikler üzerinde akýl yürütülmez. Üstelik söz konusu nitelik, hissin hüküm vermek için beyne ilettiði türden bir nitelik de deðildir. Bu önermedeki nitelik, nitelenen þeyin herhangi bir eseri, izi veya etkisi durumunda deðildir. Bu yüzden de onu bir öncül olarak ele alýp onun vasýtasýyla eylemler hakkýnda bir yargýya varmak mümkün deðildir. Zira fiiller, yüklendikleri belli bir nitelik ya da özellikle insanda bulunmazlar. Ýnsan, fiilleri pek çok sýfatlar yüklenmiþ olan pek çok vesilelerle ve nedenlerle kazanýr. Örneðin; "Ýslâm þeref dinidir" demek, her Müslümanýn þerefli olmasý anlamýna gelmez. Çünkü þeref, dinle eþdeðer deðil, dini prensiplerden sadece bir tanesidir. Ayrýca insanýn bir dine inanmasý inandýðý dinin bütün gereklerini yerine getiriyor olmasý anlamýna da gelmez. Demek ki "þeref", dinin bir eseri veya izi deðil, onun herhangi bir sýfatýdýr. Dinin gereklerini yerine getirmek de böyledir. Bu nedenle söz konusu nitelik üzerinde akýl yürütülmez. Bu baðlamda yukarýdaki söz, düþünmenin ürünü deðil, sadece bir varsayýmdan ibarettir. Bütün bu söylenenlere paralel olarak diyebiliriz ki, düþünme eylemi bir þeyin, bir objenin sýfatýna deðil, onun eserine, izine veya etkisine uygulanabilir. Zira hissin bir þeyin ancak eserini, izini ve etkisini beyne iletmesi mümkündür, fakat bu durum o þeyin sýfatý için geçerli deðildir. Bir þeyin sýfatý, hissedilmeye elveriþli olmadýðýndan duyu organlarýyla beyne iletilmesi mümkün deðildir. Kýsaca diyebiliriz ki; bir þeyin niteliði, kendisi veya eseri, izi ve etkisine iliþkin hüküm verme aracý olamaz ve bu durumda akýl yürütülmez. Çünkü böyle bir hüküm "aklî eylem"in ürünü deðildir. Bir baþka ifadeyle varsayýmlar, hisle algýlanmamýþ olduklarýndan bu varsayýmlar, bir þey hakkýnda yargýya varma aracý olamazlar. Gerçi mantýk öncüllerinde olduðu gibi, bazý varsayýmlar hissedilmeye elveriþlidir; fakat böyle bir durumda söz konusu terimler varsayým olmaktan çýkar, hatta gerçek bilgilere dönüþür. Varsayýmlar, tahminden ibarettir. Varsayýmlarda ne his ne de histen doðan tahmin söz konusudur. Öyleyse varsayým ve faraziyeleri düþünce olarak kabul etmek yanlýþtýr.

    Öte yandan þöyle bir görüþ ileri sürülebilir: Akýl yürütmeyi, sadece kendisi veya eseri, izi ve etkisi algýlanabilen þeylerle sýnýrlamak, sadece somut þeyler üzerinde akýl yürütülebileceði anlamýna gelir. Bu ise, sadece somut maddeyi incelemeyi öngören "bilimsel metot"un, düþünmenin temelini oluþturmasý demektir. Bu durumda akla, "aklî metot" da ne oluyor? þeklinde bir soru gelebilir.

    Bu soruya karþýlýk diyoruz ki, "bilimsel metot" sadece hisle yetinmez, somut maddenin deney ve gözleme tabi tutulmasý koþulunu da ileri sürer. "Düþünme eylemi sadece hissedilebilir þeyler üzerinde gerçekleþtirilebilir" derken söylediklerimiz, deney ve gözleme tabi maddeleri kapsamýna aldýðý gibi, salt hissetmeyle algýlanabilen þeyleri de kapsamýna alýr. Bu ise, "bilimsel metot"a düþünmenin temeli rolünü vermez. Böyle bir kapsam, "bilimsel metodu"un doðru bir düþünme tekniði haline gelmesini saðlar. Çünkü "bilimsel metot" eþyanýn hissedilebilir (somut) olmasýný öngörmesinin yanýnda, buna bir de deney ve gözleme tabi tutulmasý þartýný eklemektedir.

    "Aklî metot"a gelince; bu metot düþünme eyleminin hissedilebilir somut nesne üzerinde yoðunlaþmasýný öngörür.

    "Aklî metot", aklýn tanýmýnda temel olarak ön bilgilerin varlýðýný deðil, hissedilebilen vakýayý kabul eder. Ön bilgiler ise, hissedilen vakýa üzerinde akýl yürütmek için þarttýr. Aksi takdirde hissedilen vakýa, sadece "hissedilen bir vakýa" olmaktan öteye geçmez. Akýl yürütmede temel olan, düþünme eyleminin hissedilebilir bir vakýa üzerinde gerçekleþmesidir. Yoksa bir þeyin varlýðýna iliþkin tahmin veya varsayýmda bulunmak deðildir. Bu nedenle ilk insanýn düþünme biçimini ortaya koyma çabalarý, akýl yürütme olarak kabul edilmez. Çünkü ilk insan þu anda hissedilebilir somut bir vakýa deðildir. Oysa þu andaki insan, hissedilebilir somut bir vakýadýr. Dolayýsýyla þu andaki insana bakarak, ilk insanýn nasýl düþündüðü araþtýrýlýr. Sonra da araþtýrmadan elde edilen sonuç insan cinsine uygulanýr. Çünkü deðiþmeyen tek bir cins ve türe ait olan bir þey ayný tür ve cinsin tamamý için de aynýdýr. Örneðin, toprak molekülü veya belli bir topraðý ele alalým, söz konusu toprak molekülü hakkýnda his yoluyla elde edilen tüm bulgular, tüm toprak cinsi veya türü için de geçerlidir. Molekülünü ele aldýðýmýz bu toprak ister yaþadýðýmýz çevrede bulunsun ister bulunmasýn, ister üzerinde fikir yürütülsün ister yürütülmesin sonuç deðiþmez. Demek ki önemli olan, üzerinde fikir yürütülen eþyanýn hissedilebilir bir gerçeðe, vakýaya veya bu gerçeðin eseri, izi ve etkisine sahip olmasýdýr. Kendisi veya eseri, izi ya da etkisi hissedilmeyen þey hakkýnda akýl yürütülemez.

    Bu bakýmdan açýkça bilinmelidir ki, varýlan yargýlar ve edinilen bilgiler bir vakýaya, yani gerçekliðe dayanmýyorsa veya bu vakýa varsayýmlara dayalý olarak elde edilmiþse, bu durumda bir düþünce veya aklýn ortaya koyduðu bir üründen söz etmek mümkün deðildir. Zira akýl, hissedilebilir bir vakýa veya onun eseri, izi, etkisi olmadan iþlevini yerine getiremez. Dolayýsýyla akýl, ancak vakýa veya vakýanýn eseri, izi ve etkisi üzerinde yürütülebilir. Bunun dýþýnda aklî eylem meydana gelmez. Kitaplara geçmiþ öyle çok þey vardýr ki, bunlarý aklýn ürünü olarak kabul etmek mümkün deðildir. Dolayýsýyla düþünceden de sayýlamazlar.


    devam edecek

Sayfa 2/3 ÝlkÝlk 123 SonSon

Benzer Konular

  1. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 11.01.09, 10:54
  2. beni düþünme
    By özlem in forum Resimli Þiirler
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 15.12.08, 13:46
  3. DÜÞÜnme metodumuz nasil olmali
    By tahsin33 in forum Ýslam'da Aile hayatý,
    Cevaplar: 5
    Son Mesaj: 21.11.08, 15:34
  4. Kavramsal Düþünme
    By Kartal__13 in forum Kavramlar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.06.08, 11:22
  5. Baðlama Metodu
    By Kartal__13 in forum Hafýza Geliþtirme
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.06.08, 10:57

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajýnýzý Deðiþtirme Yetkiniz Yok
  •