Öte yandan hisle algýlanamayan þeylerle ilgili düþünülürken, akýl yürütme eylemi bu þeylerin eseri, izi veya etkisine yöneltilir. Çünkü bir þeyin eseri, izi veya etkisi, onun varlýðýnýn bir parçasýdýr. Bir þeyin eseri, izi veya etkisi hisle algýlanabiliyorsa onun varlýðý da algýlanabiliyor demektir. Dolayýsýyla böyle bir þeyin varlýðýyla ilgili kesin bir þekilde akýl yürütülebilir. Ayný þekilde onun herhangi bir göstergesi, onu kendi türünden ayýrt edebilecek biçimde his tarafýndan algýlanabilir. Bunun dýþýnda akýl yürütülemez, dolayýsýyla düþünce de oluþmaz. Öte yandan, bazen his bir þeyin eseri, izi veya etkisini deðil, onun niteliklerini algýlar ve bu nitelikler o þeye iliþkin hüküm verme aracý haline gelirler. Örneðin; "Amerika özgürlükler düþüncesine inanan bir ülkedir" sözünü ele alalým, Bu sözün anlamý: "Amerika emperyalist bir ülke deðildir." Oysa emperyalizm, halklarýn köleleþtirilmesidir ki, bu da özgürlük düþüncesiyle çeliþmektedir. O halde "Amerika özgürlükçü bir ülkedir" öncülü, Amerika'nýn ülke dýþýndaki herhangi bir eseri, izi veya etkisinin deðil, onun bir niteliðinin ifadesidir. Bir þeyin þöyle þöyle niteliklerinin olmasý, ayný þekilde bir esere, ize veya etkiye sahip olduðu anlamýna gelmez. Bu nedenle nitelikler üzerinde akýl yürütülmez. Üstelik söz konusu nitelik, hissin hüküm vermek için beyne ilettiði türden bir nitelik de deðildir. Bu önermedeki nitelik, nitelenen þeyin herhangi bir eseri, izi veya etkisi durumunda deðildir. Bu yüzden de onu bir öncül olarak ele alýp onun vasýtasýyla eylemler hakkýnda bir yargýya varmak mümkün deðildir. Zira fiiller, yüklendikleri belli bir nitelik ya da özellikle insanda bulunmazlar. Ýnsan, fiilleri pek çok sýfatlar yüklenmiþ olan pek çok vesilelerle ve nedenlerle kazanýr. Örneðin; "Ýslâm þeref dinidir" demek, her Müslümanýn þerefli olmasý anlamýna gelmez. Çünkü þeref, dinle eþdeðer deðil, dini prensiplerden sadece bir tanesidir. Ayrýca insanýn bir dine inanmasý inandýðý dinin bütün gereklerini yerine getiriyor olmasý anlamýna da gelmez. Demek ki "þeref", dinin bir eseri veya izi deðil, onun herhangi bir sýfatýdýr. Dinin gereklerini yerine getirmek de böyledir. Bu nedenle söz konusu nitelik üzerinde akýl yürütülmez. Bu baðlamda yukarýdaki söz, düþünmenin ürünü deðil, sadece bir varsayýmdan ibarettir. Bütün bu söylenenlere paralel olarak diyebiliriz ki, düþünme eylemi bir þeyin, bir objenin sýfatýna deðil, onun eserine, izine veya etkisine uygulanabilir. Zira hissin bir þeyin ancak eserini, izini ve etkisini beyne iletmesi mümkündür, fakat bu durum o þeyin sýfatý için geçerli deðildir. Bir þeyin sýfatý, hissedilmeye elveriþli olmadýðýndan duyu organlarýyla beyne iletilmesi mümkün deðildir. Kýsaca diyebiliriz ki; bir þeyin niteliði, kendisi veya eseri, izi ve etkisine iliþkin hüküm verme aracý olamaz ve bu durumda akýl yürütülmez. Çünkü böyle bir hüküm "aklî eylem"in ürünü deðildir. Bir baþka ifadeyle varsayýmlar, hisle algýlanmamýþ olduklarýndan bu varsayýmlar, bir þey hakkýnda yargýya varma aracý olamazlar. Gerçi mantýk öncüllerinde olduðu gibi, bazý varsayýmlar hissedilmeye elveriþlidir; fakat böyle bir durumda söz konusu terimler varsayým olmaktan çýkar, hatta gerçek bilgilere dönüþür. Varsayýmlar, tahminden ibarettir. Varsayýmlarda ne his ne de histen doðan tahmin söz konusudur. Öyleyse varsayým ve faraziyeleri düþünce olarak kabul etmek yanlýþtýr.
Öte yandan þöyle bir görüþ ileri sürülebilir: Akýl yürütmeyi, sadece kendisi veya eseri, izi ve etkisi algýlanabilen þeylerle sýnýrlamak, sadece somut þeyler üzerinde akýl yürütülebileceði anlamýna gelir. Bu ise, sadece somut maddeyi incelemeyi öngören "bilimsel metot"un, düþünmenin temelini oluþturmasý demektir. Bu durumda akla, "aklî metot" da ne oluyor? þeklinde bir soru gelebilir.
Bu soruya karþýlýk diyoruz ki, "bilimsel metot" sadece hisle yetinmez, somut maddenin deney ve gözleme tabi tutulmasý koþulunu da ileri sürer. "Düþünme eylemi sadece hissedilebilir þeyler üzerinde gerçekleþtirilebilir" derken söylediklerimiz, deney ve gözleme tabi maddeleri kapsamýna aldýðý gibi, salt hissetmeyle algýlanabilen þeyleri de kapsamýna alýr. Bu ise, "bilimsel metot"a düþünmenin temeli rolünü vermez. Böyle bir kapsam, "bilimsel metodu"un doðru bir düþünme tekniði haline gelmesini saðlar. Çünkü "bilimsel metot" eþyanýn hissedilebilir (somut) olmasýný öngörmesinin yanýnda, buna bir de deney ve gözleme tabi tutulmasý þartýný eklemektedir.
"Aklî metot"a gelince; bu metot düþünme eyleminin hissedilebilir somut nesne üzerinde yoðunlaþmasýný öngörür.
"Aklî metot", aklýn tanýmýnda temel olarak ön bilgilerin varlýðýný deðil, hissedilebilen vakýayý kabul eder. Ön bilgiler ise, hissedilen vakýa üzerinde akýl yürütmek için þarttýr. Aksi takdirde hissedilen vakýa, sadece "hissedilen bir vakýa" olmaktan öteye geçmez. Akýl yürütmede temel olan, düþünme eyleminin hissedilebilir bir vakýa üzerinde gerçekleþmesidir. Yoksa bir þeyin varlýðýna iliþkin tahmin veya varsayýmda bulunmak deðildir. Bu nedenle ilk insanýn düþünme biçimini ortaya koyma çabalarý, akýl yürütme olarak kabul edilmez. Çünkü ilk insan þu anda hissedilebilir somut bir vakýa deðildir. Oysa þu andaki insan, hissedilebilir somut bir vakýadýr. Dolayýsýyla þu andaki insana bakarak, ilk insanýn nasýl düþündüðü araþtýrýlýr. Sonra da araþtýrmadan elde edilen sonuç insan cinsine uygulanýr. Çünkü deðiþmeyen tek bir cins ve türe ait olan bir þey ayný tür ve cinsin tamamý için de aynýdýr. Örneðin, toprak molekülü veya belli bir topraðý ele alalým, söz konusu toprak molekülü hakkýnda his yoluyla elde edilen tüm bulgular, tüm toprak cinsi veya türü için de geçerlidir. Molekülünü ele aldýðýmýz bu toprak ister yaþadýðýmýz çevrede bulunsun ister bulunmasýn, ister üzerinde fikir yürütülsün ister yürütülmesin sonuç deðiþmez. Demek ki önemli olan, üzerinde fikir yürütülen eþyanýn hissedilebilir bir gerçeðe, vakýaya veya bu gerçeðin eseri, izi ve etkisine sahip olmasýdýr. Kendisi veya eseri, izi ya da etkisi hissedilmeyen þey hakkýnda akýl yürütülemez.
Bu bakýmdan açýkça bilinmelidir ki, varýlan yargýlar ve edinilen bilgiler bir vakýaya, yani gerçekliðe dayanmýyorsa veya bu vakýa varsayýmlara dayalý olarak elde edilmiþse, bu durumda bir düþünce veya aklýn ortaya koyduðu bir üründen söz etmek mümkün deðildir. Zira akýl, hissedilebilir bir vakýa veya onun eseri, izi, etkisi olmadan iþlevini yerine getiremez. Dolayýsýyla akýl, ancak vakýa veya vakýanýn eseri, izi ve etkisi üzerinde yürütülebilir. Bunun dýþýnda aklî eylem meydana gelmez. Kitaplara geçmiþ öyle çok þey vardýr ki, bunlarý aklýn ürünü olarak kabul etmek mümkün deðildir. Dolayýsýyla düþünceden de sayýlamazlar.
devam edecek