“Atmayan nabzının,
Vesilesiyle uyandırdım hüznü, gece.
Ve bir kaçta ağıt yaktım ardından…”
Uyuyor gibiydin,
Sesimi çıkarmadım.
Hissetmiyordun…
Üstüne üstlük konuşmuyordun da…
Ölüm nasıl bi’ şey sen anlatacaktın,
Susturdular seni anladım.
Korktum…
Tüm bunların üstüne
Bende,
Ellerini bağladım
çocukluğumun,
Ve tüm misketlerini
boşalttım, ceplerinden.
Ağladı ardımdan,
aldırış etmedim bu kez.
Karanlık bir odada
ıslak bıraktım gözlerini…
Çocukluğumdan,
ölümünle sıyrıldım…
Yokluğuna yakarırken,
Bi’ hiç düğümlendi boğazıma
kısıldı sesim.
Yeniden can bulmanı
istedim,
Derinlerimde bir yerde.
Ve kimseler seni bir daha götüremesin.
Sen dönüşünde doldur diye büyüttüm,
İçimde filizlenen,
ebruli yalnızlığı,
Dönmedin…
Parmak uçlarımda pıhtılaşan
hüznü,
Her sabah gözlerime inen perdeyi,
sisi,
Ve geceleri kapımı çalıp kaçan,
Pencerelere taslar atan,
Huzurumu alıp giden mağrur kız çocuğunu.
Unutayım istedim.
Unutamadım…
Simdi
tüm şekerleri tükendi
çocukluğumun,
Ve tüm balonları uçtu.
Sırtımdaki mendil kayıp,
terledim…
Anladım ki,
varlığına inanmayacak kimse,
Tuttuğum yasın,
Nedenini anlatamayacağım, hiçbir zaman.
Geceleri masal anlatırdın,
Ve bir şarkı çalardı uzaklarda…
Canın yanıyordu,
biliyordum.
Müsvedde bir defterin,
soluk satırlarında
can çekişiyordu, mutluluk.
Elveda!
terk ediyordu can bedeni
… ve ben yinede mutlu olabilirim diyordum
… nice güzel günler görebilirim.
Gündüz gün ışığında, gece ay ışığında…
Gündüzleri şarkı söyleyebilir,
Geceleri bin bir masal okuyabilirdim ay ışığına
…ve hala duyabilirdim çığlıklarını martıların…
dedim ya;
haberim olmadı gidisinden.
Belki ben bile…
evet ben bile….
Ben bile bile güldüm cenazesinde umudun…
Umut… umut öldü…
mezar tasına… onu ahmak iki el yitirdi yazdılar.
Ve ellerim o gün utanmayı öğrendi.
günden beri… günden beri… o gün…
o günden sonra pervasız bi’ nefret düştü içime…
o gün sustu tüm ölüler mezarlığında,
Bende sustum bir vakit sonra,
Konuşturmak üzere dillenen eşyalara inat sustum,
Uyudum,
Sustum, sustum...
ben hayata ölümünle küstüm...
şimdi kimi koyabildiğimi sorma yerine,
yerin mezar olmadı hiç gönlümde,
ben hep seni aradım baktığım yüzlerde...
çok erkendi, hazır değildim gittiğinde.
hayat kurşuni renklerini çoktan sürmüştü ömrüme,
erkendi çok erken...
bana zaman vermediler, güz tüm ağırlığıyla çöktü yüreğime...
bu geliş kaç gidişe bedel?
yaşım çok mu küçük?
neden fakat gönlüm,
sevdiklerimin ölüleriyle dolu..
bir mezar daha taşıyamam yüreğimde,
bir gidişe daha katlanamam,
günahımsan ödedim kefaretlerini,
sen bari ölme....
Cemile Gözde