Özellikle kapalı havada ikindi namazını vakit girince geciktir*meden kılmak müstehabdır. Bu hususta Resûlüllah (A.S.) Efendi*miz ve ashabının ta'cüi tavsiyeleri vardır. .
İlgili hadîsler:
Enes (R.AJ'den yapılan rivayette, demiştir ki: «Resûlüllah (A. S.) Efendimiz, güneş henüz yüksekte ve iyice ortalığı yaktığı sırada ikindi namazım kılar ve (Medine çevresindeki) köylere gidecek olan gidip döndüğünde güneş hâlâ yüksekte bulunurdu.»
Yine Enes (R.AJ'den yapılan rivayette, demiştir ki: «Resûlüllah (A.S.) Efendimiz bize ikindi namazını kıldırdıktan hemen sonra Be*nî Seleme kabilesinden bir adam geldi ve: 'Ya Kesûlâllah! dedi. Ken*dimize ait bir deveyi kesmek istiyoruz ve sizin de orada hazır bu*lunmanızı arzu ediyoruz...' Bunun üzerine Peygamber (A.S.) 'Evet' dedi ve hemen yürüdü, biz de onunla beraber yürüdük, devenin he*nüz kesilmediğini gördük. Kesildi, eti parçalandıktan sonra pişirildi ki, güneş henüz batmadan önce ondan yedik.»
Râfi' b. Hudayc (R.AJ'den yapılan rivayette, demiştir ki: «Biz Resûlüllah (A.S.) Efendimizle birlikte ikindi namazını kıldık*tan sonra deve keser, onu on kısma ayırır ve sonra da güneş henüz batmadan etini bişirip yerdik.»
Büreyde el-Esîemî (R.AJ'den yapılan rivayette, demiştir ki: «Biz, Resûlüllah (A.SJ Efendimizle beraber bir savaşta bulunuyor*duk. Efendimiz ÎA.S.l bize: Hava kapalı bulunduğu günde namazı
erken kılın! Çünkü gerçekten kim ikindi namazım kaçınrsa ameli boşa çıkar.
Hadîslerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır:
1- Özellikle hava kapalı olduğu günlerde, fey'-i zeval hariç di*key cisimlerin gölgesi bir mislini bulduğu saatla tesbit edilip ikindi namazını geciktirmeden kılmak müstehabdır.
2- İkindi namazından sonra hayvan kesip pişirmekte bir sa*kınca yoktur.
3- İkindi namazını bir özür yokken kaçıran kimsenin o gün*kü amelleri boşa çıkar.
Hadîslerin ışığında müctehid imamların görüş ve istidlalleri:
a) Hanefîlere göre:
Hanefi imamları, bu hususta Râfi' b. Hudayc ile Ebû Halabe ri-vâyetiyle istidlal ederek, ikindi namazını, her şeyin gölgesi iki misli*ni hatta güneşin rengi sararmaya yüztutmadan öncesine kadar ge*ciktirmeyi müstehab saymışlardır. Nitekim Fetâvâ-yı Hindiy-ye'de şöyle denilmiştir: «İkindi namazını hemen her zaman (yaz, kış, açık kapalı her mevsimde) güneşin hacmindeki göz alıcı parlak*lık değişmedikçe geciktirmek müstehabdır. Parlaklıktan maksat, ba*kıldığı zaman gözün ferini almasıdır.
b) Şâfiüere göre:
Bu mezhep imamlarına göre, fey-i zeval hâriç her şeyin gölgesi iki mislini buluncaya kadar ikindi namazını geciktirmek onun ihti*yarî vaktidir. Şâfiiler bu mes'elede Cibril hadîsiyle istidlal etmişler*dir.
c) Hanbelüere göre:
İkindi namazını vakit girince hemen kılmak müstehabdır. Nite*kim bu husus Ömer, İbn Mes'ûd, Aişe, Enes, îbn Mübarek, Medine halkı, Evzâi, Şafiî ve İshak b, Rahûye'den rivayet edilmiştir.
İbn Kalabe ve İbn Şübrüme'ye göre, geciktirilmesi afdaldır.
Hanbelüer bu konuda Râfil b. Hudayc ve Enes b. Mâlik hadîsle-riyle istidlal etmişlerdir. Ayrıca şu rivayeti de delil olarak göster*mişlerdir: Ebû Ümame (R.A.) diyor ki: Ömer b. Abdülâziz ile birlik*te öğle namazını kılıp dışarı çıktık, Enes b. Mâlik'in yanma girdiği*mizde ikindi namazını kılar bir halde bulduk. Onun üzerine kendisi*ne: «Ey Ebû Ammâre! Bu kıldığın ne namazıdır?» diye sorduk. Bize şu cevabı verdi: «İkindi namazıdır, aynı zamanda bizini Rasûlüllah CA.S.) Efendimizle bu namazı kıldığımız bir vakittir.»
d) Mâlikîlere göre:
îbn Kasım diyor ki: îmam Mâlik, ikindi vakti için iki misli gölge diye bir tahdid koymazdı, sadece şöyle dediğini biliyorum: «Güneş henüz parlak ve gözalıcı iken namazı kılın!»
Mâlikîler bu mes'elede Hz. Ömer'in (R.A.) kendi amillerine yaz*dığı şu mektupla istidlal etmişlerdir: «Şüphesiz ki, benim yanımda sizin en önemli işiniz, namazdır. Kim ona devam edip muhafaza ederse, dinini korumuş olur. Kim de namazı zayi' ederse, artık o (namazla birlikte) diğerlerini daha çok zayi' etmiş olur...»
Zeylâî, beş vakit namazı, özellikle ikindi namazını vakit girin*ce hemen kılmanın afdaliyeti üzerinde durarak şu hadîsleri naklet-iniştir: i-
— Abdullah b. Mes'ûd (R.A.) diyor ki: Resûlüllah CA.S.) Efen-dimiz'den, «hangi namaz daha üstündür, daha faziletlidir?» diye sor*duğumda şu cevabı verdi: «İlk vaktinde kılman namaz!..»
Aynı hadîsi İbn Huzeyme de kendi Sahîh'inde rivayet etmiş ve Ebû Nuaym kendi Mustahrac'mda ona yer vermiştir. Hâkim de Müs-tedrek'ine alıp «hadisün sahîhün» demiştir. Buharı ve Müslim bunu tahric etmemiştir.
— Abdullah b. Ömer (R.A.)'dan yapılan rivayette, Resûlüllah (A.S.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu söylemiştir: «Namazın ilk vak*ti Allah'ın nzasıdır; son vakti ise Allah'ın affıdır.»Yani nama*zı ilk vaktinde kılan Allah'ın hoşnutluğuna erer, son vaktine bıra*kıp kılan, farz namazı vakit içinde eda ettiği için ilâhi affa mazhar olur. Ortasına gelince, o her yönüyle rahmettir.
Aynı hadîsi Hâkim kendi Müstedrek'inde şu lâfızla rivayet et*miştir: «Amellerin hayırlısı, ilk vaktinde kılınan namazdır.» Ancak Hâkim, hadîs zincirinde yer alan Yakup b. Velîd üzerinde durmuş, onun şüpheyle karşılandığına işarette bulunmuştur. Nitekim İbn Hibban, bu zatın hadîs uydurduğunu söylerken Ahmed b. Hanbel onun bu vadide büyük yalancılardan biri olduğunu belirtmiştir. Ebû Hatim ile Yahya b. Mâin de onun yalancı olduğunu tesbit etmişler*dir.
Bu konuda Darekutni'nin İbrahim b. Zekeriyyâ'dan yaptığı ri*vayette ise hadîs şu fazlalıkla nakledilmiştir: «Vaktin evveli Allah'ın nzasıdır, ortası Allah'ın rahmeti, sonu ise Allah'ın gufranıdır.»
İbn Cevzî bu rivayet üzerinde durarak râvî İbrahim b. Zekeri-ya'nm münkerü'l-hadîs olduğunu belirterek Ebû Hâtim'in onun için «meçhul» dediğini ve onun rivayetinin münker olduğuna dikkat çek*tiğini söylemiştir. îbn Adiy onun zayıf ravîlerden biri olduğunu kay*detmiş, Ahmed b. Hanbel ise, hadîsinin sabit olmadığını belirtmiştir. Zehebî de bu zat üzerinde durmuş, hadîs,otoritelerinin onun hakkın*daki tesbitleri naklederek genellikle zayıf sayıldığım belirtmeye ça*lışmıştır.
Yine aynı konuda biraz daha kısa olarak İbn Adiy el-Kâmil de' Abdullah Meclâ, Osman b. Afvan'dan şunu rivayet etmiştir: «Vaktin evveli Alah'ın rızası, sonu ise Allah'ın af fidir...» Hadîsin Enes b Mâ-lik'ten rivayet edildiği bilinmektedir. Ancak ravilerinin çoğu meç*huldür. Çünkü Abdullah Mevlâ Osman ile Abdülâziz tanınmayan kişilerdir. Nitekim Nevevî eİ-Hulâsa adlı kitapta bu hadîsler hak*kında şöyle tesbitte bulunup görüşünü açıklamıştır: «Vaktin evve*liyle ilgili hadislerin hemen hepsi zayıftır.»
Konuyla ilgili diğer bir hadisi Darekutni, İbrahim b. Fazıl'den, o da el-Makberfden o da Ebû Hüreyre (R.A.)'den rivayetle şöyle demiştir: «Sizden biri namazı vakti içinde kılar, oysa onu vaktin ev*velinde terkeder ki, o kendisine ehlinden ve malından daha hayırlı*dır.»
Zehebİ, hadîsin ravîlerinden İbrahim b. Fazıl üzerinde. durup hadis otoritesi sayılan îbn Main'in onun hakkındaki şu sözünü nak-
letmiştir: «Zayıftır, hadîsi yazılmaz...» Marre ise, «o kayde değer bir ravî değildir» derken, Nesâi onun metruk olduğunu belirtmiştir
Zeylâî, namazı vaktin evvelinde kılmanın faziletiyle ilgili riva*yetleri sıraladıktan sonra Buharî ve Müslim'in ittifakıyla rivayet et*tikleri şu iM sahîh hadisi naklederek, diğer hadîslerden çoğunun za*yıflığına rağmen manâ itibariyle sahîh olduklarını belirtiyor:
Ebû Hüreyre (R.A.) diyor ki: «Resûlüllah (A.S.) Efendimiz, ikin-
di namazını kıldıktan hemen sonra, bizden biri dönüp konağına (Me*dine çevresindeki köye) giderdi de güneş henüz parlaklığıyla durur*du.
Bir de yukarıda naklettiğimiz Rafi' b. Hudayc hadîsidir ki, ikin*di namazının vaktin evvelinde kılınmasının afdaliyetini yansıtan en sahîh hadîslerden biridir.
Ebû Cafer Tahavî de, ikindi namazının vaktin evvelinde kılınma*sının fazileti üzerinde durarak yirminin üstünde rivayete yer ver*miştir. Biz onlardan birkaç tanesini nakletmekle yetinmek istiyoruz:
— Enes b. Mâlik'ten (R.A.) yapılan rivayette, demiştir ki: «Biz ikindi namazını kıldıktan sonra (cemaatten bir) kimse Benî Amir b. Avf kabilesine gider ve onlan ikindi namazını kılarken bulurdu.»
Bu, Medine'de ikindi namazının ilk vaktinde kılındığına delildir.
Yine Enes b. Mâlik (R.A.) diyor ki: «RasûUillah (A.S.) Efen-îdimiz ikindi namazını kıldırdıktan sonra, (bizden) biri Küba'ya gi~ fderdi de onları ikindi namazını kılarken bulurdu. Bir diğer rivayette, güneş henüz yüksekte bulunurdu...»
— Ebû Ervâ diyor ki: «Ben, Peygamber (A.S.) Efendimizle bir-İliikte ikindi namazını kıldıktan sonra Zülhûleyfe'ye gittim ve tekrar jonlara (Medîne'dekilere) döndüm, güneş henüz batmamıştı.»
Bu da ikindi namazının, dikey eşyanın gölgesinin bir mislini bu-jlunca kılındığının başlıca delillerinden biridir.
Yukarıda nakledilen rivayetlerin aksine, ikindi namazını gecik*tirmenin müstehab olduğuna delâlet eden birçok rivayetler mevcut-jjtur. Tahâvî bunlardan önemli bir kısmını naklederek iki rivayet ara-|sını telife çalışırken, ikindi namazının geciktirilmesi hakkındaki ri-
vâyetlerin ağırlık kazandığını dolaylı şekilde anlatmak isteyerek şöy*le demiştir: «Bu rivayetlerden sabit oldu ki, ikindi vaktinde namaz kılınması uygun olan zaman, geciktirilmesine kail olanların belirtti*ği zamandır.» Bu, her şeyin gölgesi iki mislini bulduğu vakittir ki, îmam Ebû Hanîfe'nin görüş ve içtihadıdır. Tahâvi, Hanefî mezhebine bağlı bulunduğu için, bu görüşü tercih etmiştir.
Konuyla ilgili diğer tesbitler ve tahliller:
Fethû'l-allâm sahibi, ikindi namazını ilk vaktinde kılmakla il*gili hadîsleri rivayet ettikten sonra, her şeyin gölgesinin bir mislini bulunca ikindinin ilk vakti olduğuna işaretle bu görüşte olanların içtihadının ağırlık kazandığını dolaylı şekilde ifade ediyor.
Konunun baş kısmında ise naklettiğimiz dört hadîsten üçünün sıhhatmda ittifak vardır. O bakımdan ikindi namazım ilk vaktinde kılmanın afdal olduğu ortaya çıkıyor.

Çıkarılan Hükümler:


1- îkindi namazını ilk vaktinde kılmak afdaldır.
2 - îkindi namazının ilk vakti, fey'-i zevâi hariç dikey cismin gölgesi bir mislini bulunca başlar.
3- Özellikle hava kapalı olduğu günlerde ikindi namazını ilk vaktinde kılmak müstehabdır.
4- kindi namazını vaktinde kümayıp, bir özürü olmadığı hal*de kaçıran kimsenin o günkü ameli boşa çıkar.