Mevlâna Rûmi Rahimehullah der ki:
"Vakit keskin kılıç gibidir ömrü kesiyor;
O seni kesmeden evvel sen onu kes!..
Kalbî zikre devam et!.. Dilin kapılarını kapat!..
Kalbin zikirle konuşsun dilin hikmetle sussun..
Huzur buluncaya kadar öyle ol üstün zekâ sükut etmektedir.
Az ye az konuş az uyu..
Ameli bırakmak ne kötü bir hal..
"İleride amel edeceğim" demek ondan daha beter bir haldir."
İbn-u Atâullah İskenderî'den naklen Ebu Muhammed Eş-Şa'ranî:
"Tüm insanlar dört kelime ile aldanmıştır:
EĞER.....................
Birisi eğer zengin olsaydım ibadet ederdim der
Diğeri eğer fakir olsaydım ibadet ederdim der
Öbürü eğer genç olsaydım ibadet ederdim der
Başkası eğer ihtiyar olsam ibadet edeceğim der.
İşte dilin bir fenalığı budur.
NEDEN.............
İlim oku! Neden okuyayım?
Sus! Neden susayım?
Konuş! Neden konuşayım?
Nedenle beden tembel olur nedeni bırak!
NASIL...........
İbadet et! Nasıl edeceğim?
Çalış! Nasıl çalışacağım?.
KEŞKE.....
Keşke ben zengin olsaydım hacca giderdim..
Keşke ölseydim suç işlemeseydim..
Bunlar hep dil illetidir.. İstikamet yolundan insanı çeviren sebeplerdir.
Bunların tedavisi iki edebledir:
1- Ahireti dünyadan daha fazla tercih etmekle tembellik zincirlerini koparmak ve kalbî zikretmek
2- İşi zamanında yapmak ertelememektir..
yitirmek ben bunu bilemem…
ama kaybetmek bunu anlarım …
Yaşadım…
Hatta hiç bulamadım
elimde tutamadım !
Belli ki yitip giden cıkamamış içinden..
Onu düsünürken; olamam bir başkasıyla
bir başkasını sevemem...
Alışamam başkasının
ellerine..
Yitirdigim hala yaşıyor bende !!