Toprak gibi olmak
Sual: Toprak gibi olmalı deniyor. Toprağın özelliği ne ki?
CEVAP
Toprak tevazu sembolüdür. Dağ gibi başını dik tutmaz. Herkes üstüne basar geçer. Kimseye bir şey demez. Tahammülde de toprak gibi olmalıinsanların sıkıntılarına katlanmalı demişlerdir. Toprak gibi olmak iyidir. Toprak bir seviyedir. Ne çukur olmalı
ne de tümsek. Toprak gibi mütevazı olan
her nimete kavuşur
bir parça yükselen toprakta su durmaz. Susuz da hayat olmaz.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Bu dünya ahiretin tarlasıdır. Burada tohum ekmeyipyaratılışta bulunan
toprak gibi yetiştirici kuvvetini işletmeyenlere
bundan faydalanmayanlara ve amel
ibadet tohumlarını elden kaçıranlara yazıklar olsun! Toprak gibi yetiştirici kuvveti işletmemek
oraya bir şey ekmemekle veya zararlı
zehirli tohum ekmekle olur. Bu ikincisinin zararı
bozukluğu
birincisinden kat kat daha çoktur. Zehirli bozuk tohum ekmek
dini
din derslerini
dinden haberi olmayanlardan öğrenmek ve din düşmanlarının eserlerinden [zararlı medyadan öğrenmek] okumaktır. Çünkü
din cahilleri
nefsine uyar
keyfi peşinde koşar. Dini
işine geldiği gibi söyler. Karşısındakinin de nefsini azdırır ve kalbini karartır. Dini eser verirken
İslamiyet'e uygun olmayanı uygun olandan ayıramaz. Gençlere neleri ve nasıl anlatmak lazım geldiğini bilemez. Kendi gibi
talebesini de cahil yetiştirir. Birçok şeyler okuyup ezberlemekle
[başka ilim kollarında söz sahibi olmakla
fen ve sanat şubelerinde ihtisas kazanmakla] insan din adamı olamaz ve din bilgisi veremez. (1/23)
Kendini üstün görmek
Sual: Mektubat-ı Rabbani’de(Kendini Frenk kâfirlerinden daha üstün bilen bir kimse
![]()
ü teâlâyı tanıyamaz. Hatta uyuz köpekten üstün bilen
büyük zatların feyizlerinden mahrum kalır) deniyor. Müslüman
kâfir olan birinden
insan da köpekten üstün değil mi?
CEVAP
Tevazukendini başkalarından daha üstün görmemektir. Başkaları ile bir görmenin mahzuru olmaz. Çünkü onun da imanlı veya imansız olma ihtimali vardır. İnsanın işi
neticesi ile ölçülür. İmansız ölen kimsenin
hayatı imanla geçse de ne kıymeti olur ki? Tersi de böyledir. Yani imansız yaşar
sonunda imana kavuşarak ölür. Artık o
imanlıdır
imansız ölen herkesten üstündür.
Nice sarhoşlar vardır kiyaptığından pişmanlık duyar tövbe eder
imanla gider. Nice dervişler
vardır ki
kibirlidir
günahları için tövbe etmez
imansız giderler. Bir hadis-i şerif meali:
(ü teâlâ
kibirli kimseyi alçaltır
tevazu sahibini yükseltir.) [Taberani]
Cüneyd-i Bağdadi hazretlerine bir papaz gelipben mi üstünüm
sen mi üstünsün
diye sorar. O da
bir hafta sonra gel
der. Bir hafta sonra geldiğinde vefat ettiğini görür. Bugün bana cevap verecekti
diye söylenince
tabutu göstererek
işte orada
git sor
o boşuna konuşmaz
derler. Tabutunun başına gidip aynı soruyu sorar. Cüneyd-i Bağdadi hazretleri
ü teâlânın izniyle başını kaldırıp
şöyle cevap verir: (Geçen hafta sonumun ne olacağını bilmediğim için sana cevap veremedim. Ben imanla gidip kendimi kurtardım
senden üstünüm. Sen kendine bak.) Papaz
ağlamaya başlar
Kelime-i şehadet getirir Müslüman olur.
Cüneyd-i Bağdadi hazretlerinetice belli olmadan
ben Müslümanım
sen de kâfirsin
ben senden üstünüm dememiştir. Üstünlük sona bağlıdır.
Peki kendini köpekten üstün görmemek ne demek? Nefsimiz kâfirdirköpekten aşağıdır
çünkü köpek Cehenneme girmeyecek. Hatta Kıtmir isimli köpek Cennete girecektir. Kâfir olarak ölen bir kimse
elbette köpekten daha aşağıdır. Bir âyet-i kerimede (O kâfirler
hayvandan da aşağıdır) buyuruluyor. Bir kâfir
günahsız köpekten nasıl üstün olabilir ki? İmanla öleceğimizi kesin olmadığı için
kendimizi köpekten de
kâfirden de üstün göremeyiz.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Şaşılacak şeydir kibüyük zatlara gelen feyzler
nimetler
bu kusurları görmeye yardım ediyorlar. Ayıpları görmek kuvvetini artırıyorlar. Ucb [kendini beğenmek] yerine
aşağılık gösteriyorlar. Yüksek yerde olana
tevazu yolunu açıyorlar. Hem evliyalığın en yüksek derecesini ihsan ediyorlar
hem de
kendini kusurlu görmeyi sağlıyorlar. Ne kadar çok yükselirse
kendini o kadar çok aşağı görüyor. Çok yükselmek
kendini çok aşağı görmeye sebep oluyor. Yabancılar
buna ister inansın
ister inanmasın
önemi yoktur. (1/222)
[Bid’at ehliaynı zamanda
tasavvufa yabancı insan demektir. Hatta evliya olmayan kimse
evliyalığa yabancı durumdadır. Herkes
bilmediği şeyin yabancısıdır.]
Netice: Tasavvufta salikkendisinin yaratılmış
aciz bir kul olduğunu
kendisinde bulunan bütün nimetleri Rabbinin yani
ü teâlânın ihsan ettiğini bilir. Bunları hak sahibine yani
ü teâlâya teslim eder. Geriye kendisinde kötülükten
kusurdan
günahtan başka şey kalmadığını görür. Bunlar ise övünülecek değil
utanılacak
aşağılanacak şeylerdir.
Sual: Toprak gibi olmalı deniyor. Toprağın özelliği ne ki?
CEVAP
Toprak tevazu sembolüdür. Dağ gibi başını dik tutmaz. Herkes üstüne basar geçer. Kimseye bir şey demez. Tahammülde de toprak gibi olmalıinsanların sıkıntılarına katlanmalı demişlerdir. Toprak gibi olmak iyidir. Toprak bir seviyedir. Ne çukur olmalı
ne de tümsek. Toprak gibi mütevazı olan
her nimete kavuşur
bir parça yükselen toprakta su durmaz. Susuz da hayat olmaz.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Bu dünya ahiretin tarlasıdır. Burada tohum ekmeyipyaratılışta bulunan
toprak gibi yetiştirici kuvvetini işletmeyenlere
bundan faydalanmayanlara ve amel
ibadet tohumlarını elden kaçıranlara yazıklar olsun! Toprak gibi yetiştirici kuvveti işletmemek
oraya bir şey ekmemekle veya zararlı
zehirli tohum ekmekle olur. Bu ikincisinin zararı
bozukluğu
birincisinden kat kat daha çoktur. Zehirli bozuk tohum ekmek
dini
din derslerini
dinden haberi olmayanlardan öğrenmek ve din düşmanlarının eserlerinden [zararlı medyadan öğrenmek] okumaktır. Çünkü
din cahilleri
nefsine uyar
keyfi peşinde koşar. Dini
işine geldiği gibi söyler. Karşısındakinin de nefsini azdırır ve kalbini karartır. Dini eser verirken
İslamiyet'e uygun olmayanı uygun olandan ayıramaz. Gençlere neleri ve nasıl anlatmak lazım geldiğini bilemez. Kendi gibi
talebesini de cahil yetiştirir. Birçok şeyler okuyup ezberlemekle
[başka ilim kollarında söz sahibi olmakla
fen ve sanat şubelerinde ihtisas kazanmakla] insan din adamı olamaz ve din bilgisi veremez. (1/23)
Kendini üstün görmek
Sual: Mektubat-ı Rabbani’de(Kendini Frenk kâfirlerinden daha üstün bilen bir kimse
![]()
ü teâlâyı tanıyamaz. Hatta uyuz köpekten üstün bilen
büyük zatların feyizlerinden mahrum kalır) deniyor. Müslüman
kâfir olan birinden
insan da köpekten üstün değil mi?
CEVAP
Tevazukendini başkalarından daha üstün görmemektir. Başkaları ile bir görmenin mahzuru olmaz. Çünkü onun da imanlı veya imansız olma ihtimali vardır. İnsanın işi
neticesi ile ölçülür. İmansız ölen kimsenin
hayatı imanla geçse de ne kıymeti olur ki? Tersi de böyledir. Yani imansız yaşar
sonunda imana kavuşarak ölür. Artık o
imanlıdır
imansız ölen herkesten üstündür.
Nice sarhoşlar vardır kiyaptığından pişmanlık duyar tövbe eder
imanla gider. Nice dervişler
vardır ki
kibirlidir
günahları için tövbe etmez
imansız giderler. Bir hadis-i şerif meali:
(ü teâlâ
kibirli kimseyi alçaltır
tevazu sahibini yükseltir.) [Taberani]
Cüneyd-i Bağdadi hazretlerine bir papaz gelipben mi üstünüm
sen mi üstünsün
diye sorar. O da
bir hafta sonra gel
der. Bir hafta sonra geldiğinde vefat ettiğini görür. Bugün bana cevap verecekti
diye söylenince
tabutu göstererek
işte orada
git sor
o boşuna konuşmaz
derler. Tabutunun başına gidip aynı soruyu sorar. Cüneyd-i Bağdadi hazretleri
ü teâlânın izniyle başını kaldırıp
şöyle cevap verir: (Geçen hafta sonumun ne olacağını bilmediğim için sana cevap veremedim. Ben imanla gidip kendimi kurtardım
senden üstünüm. Sen kendine bak.) Papaz
ağlamaya başlar
Kelime-i şehadet getirir Müslüman olur.
Cüneyd-i Bağdadi hazretlerinetice belli olmadan
ben Müslümanım
sen de kâfirsin
ben senden üstünüm dememiştir. Üstünlük sona bağlıdır.
Peki kendini köpekten üstün görmemek ne demek? Nefsimiz kâfirdirköpekten aşağıdır
çünkü köpek Cehenneme girmeyecek. Hatta Kıtmir isimli köpek Cennete girecektir. Kâfir olarak ölen bir kimse
elbette köpekten daha aşağıdır. Bir âyet-i kerimede (O kâfirler
hayvandan da aşağıdır) buyuruluyor. Bir kâfir
günahsız köpekten nasıl üstün olabilir ki? İmanla öleceğimizi kesin olmadığı için
kendimizi köpekten de
kâfirden de üstün göremeyiz.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Şaşılacak şeydir kibüyük zatlara gelen feyzler
nimetler
bu kusurları görmeye yardım ediyorlar. Ayıpları görmek kuvvetini artırıyorlar. Ucb [kendini beğenmek] yerine
aşağılık gösteriyorlar. Yüksek yerde olana
tevazu yolunu açıyorlar. Hem evliyalığın en yüksek derecesini ihsan ediyorlar
hem de
kendini kusurlu görmeyi sağlıyorlar. Ne kadar çok yükselirse
kendini o kadar çok aşağı görüyor. Çok yükselmek
kendini çok aşağı görmeye sebep oluyor. Yabancılar
buna ister inansın
ister inanmasın
önemi yoktur. (1/222)
[Bid’at ehliaynı zamanda
tasavvufa yabancı insan demektir. Hatta evliya olmayan kimse
evliyalığa yabancı durumdadır. Herkes
bilmediği şeyin yabancısıdır.]
Netice: Tasavvufta salikkendisinin yaratılmış
aciz bir kul olduğunu
kendisinde bulunan bütün nimetleri Rabbinin yani
ü teâlânın ihsan ettiğini bilir. Bunları hak sahibine yani
ü teâlâya teslim eder. Geriye kendisinde kötülükten
kusurdan
günahtan başka şey kalmadığını görür. Bunlar ise övünülecek değil
utanılacak
aşağılanacak şeylerdir.