Süfyan'ın karısı Hind, Resuluîlah'a (as) şöyle sordu: "Ebu Süfyan çok cimri bir kimse. Bu yüzden bana ve çocuğuma yetecek kadar nafaka vermi*yor. Yalnızca O görmeden ondan aldıklarım hariç; bu durumda ne yapabi-
lirim?". Resulullah (as), "sana ve çocuğuna yetecek kadar nafakayı iyi bir yolla ve güzelce ondan al "buyurdu.
Hadis muttefekun aleyhtir.
Bu fetva bazı hususları kapsamına alır: İlki; kadının nafakası belirlenmiş değildir. Zamana ve zemine göre her iki tarafı da zora sokmaksızın takdir e-dilir. Ama buradaki takdir ne Resulullah'm ne sahabelerinin ne de tabiîn ke*siminin zamanlarında bir karara bağlanmış değildir, ikincisi; kadının nafakası çocuğun nafakası gibidir. Her ikisi de gerek aklın gerekse dinin kabul edece*ği ma'ruf bir tarzda olacaktır. Üçüncüsü; çocukların nafakalarını temin husu*sunda baba tek basınadır ve yalnızca kendisi sorumludur. Dördüncüsü; baba veya koca vermesi gereken nafakayı vermezse gerek çocuklar ve gerekse kadın bu nafakayı en iyi bir tarzda almak hakkına sahiptir. Beşincisi; eğer kadın kocasından nafakasını yetecek miktarda almak gücüne sahip ise sınır*lara tecavüz etmeye hakkı yoktur. Altıncısı; eğer Allah ve Resulü nafakayı ö-denmesi gerekli bir borç olarak kararlaştırmamışsa bu hususta başvurulacak yer örftür. Yedincisi; şikayetçi olan taraf diğer tarafın kötülüklerini sayıp dö*kebilir: Bu hususta anlatılanlar gıybet olmadığı gibi ne söyleyeni ne de onu dinleyip tasdik edeni günaha İtmez. Sekizincisi; kesin oluş nedeni bili'..iiği halde ödemesi gereken bir borcunu ödemeyen kimseden alacakları olanlar eğer güçleri yetiyorsa hak ettikleri bu şeyi alabilirler. Bu hususta örnek ola*rak Resulullah'm Hind'e verdiği fetvayı söyleyebiliriz. Resulullah (as) şöyle dedi: "Eve gelen bir misafirin gecelemesi her Müslüman üzerine bir borçtur. Onun ölümüyle bundan mahrum olsa da yine kendisinin ödemesi gereken bir borçtur ister öder isterse terkeder".
Bir başka rivayette de şöyle geçmektedir: "Bir topluluğa misafir olan kimsenin ağırlanması o topluma aittir. Misafir kendisini ağırlayacak olan toplumdan kimseyi bulamazsa, kendini ağırlayacak kimseler olarak değer*lendirerek onları cezalandırır". Eğer hakkın hak oluşunun sebebi açık, bili*nen birşey olmazsa yapılması ya da yapılmaması durumunda herhangi bir ceza ya da ödül sözkonusu olamaz. Mesela Resulullah (as) şöyle demiştir: "Emaneti sana güven veren -güvenebileceğin- kimseye ver, sana hainlik eden kimseye de hainlik etme"