16-.......Ebû Katâde tahdîs edip şöyle demiştir: Biz Hudeybiye senesi Peygamber'in beraberinde gittik. Peygamber'in sahâbîleri ih*rama girdiler, fakat ben ihrama girmemiştim. Bir ara bize Gayka'da düşman bulunduğu haberi verildi. Biz o düşmanın bulunduğu cihete yöneldik. Arkadaşlarım bir yaban eşeği gördüler. (İhrâmlı bulunduk*larından hayretle) birbirlerine gülmeye başladılar. Ben etrafa baktım ve hayvanı ben de gördüm. Ve atımı hemen ona doğru sürdüm. Aka*binde yaban eşeğini mızrak ile vurup olduğu yere mıhladım. Hayva*nı yüklenip getirmek için arkadaşlarımdan yardım etmelerini istedim. Onlar(ihrâmlı olduklarından) bana yardım etmekten çekindiler. (Ni*hayet kendim getirdim ve) hepimiz bunun etinden yedik. Sonra ben, düşman tarafından aramızın kesilmesinden endîşe ederek, Rasülul-lah ile buluşmak istedim. Atımı kâh şahlandırarak, kâh mu'tâd yü*rüyüş ile yürütüp giderken, gece yarısında Gıfâr oğulları'ndan bir kimseye kavuştum. Ve ona:
— Rasûlullah'ı nerede bıraktın? diye sordum.' Gıfârlı bana:
— Ta'hune mevkiinde bıraktım; es-Sukyâ'da kuşluk uykusu uyu*yacaktı, dedi.
Nihayet Rasûlullah'a kavuştum ve yanına geldiğimde:
— Yâ Rasûlallah! Keşif kolundaki sahâbîlerin sana selâm, Al*lah'ın rahmet ve bereketlerini okuyorlar. Onlar, düşmanın kendile*riyle senin arandaki irtibatı kesmesinden endîşe ettiler, onun için onların gelmesini bekle! dedim.
Rasülullah, arkadaşlarım gelinceye kadar bekledi. Bu sırada ben:
— Yâ Rasûlallah! Bizler bir yaban eşeği avladık. Ve yanımızda da onun etinden artmış bir parça vardır, dedim.
Rasülullah yanındaki sahâbîlere:
— "(Bu eti) yiyiniz!" buyurdu. Hâlbuki o sahâbîler ihrâmlı idiler