216. Şu yorgun, şu tenbel bedeni canlandıracak, oynatacak sevgili nerede?
Müfte'iliin, Fa'ilat, Müfte'ilün,
(c.I, 471)
•Bedenimiz, tenbel, birşeyle meşgulmüş gibi yorgun argın olarak uykudan kalktı. Şu yorgun, şu bezgin, tenbel bedeni canlandıracak, oynatacak sevgili nerede?
•Bedeni oynatan o güzel varlık, gönül perdesini de yırtar atar. Fakat bütünbunları onun kokusu yayar, onun kendisini görmekse bambaşka, apayrı bir şey.
• İnsanların oynamaları, hareket etmeleri, koşup durmaları, çalışmaları hep aştandır. Bunlar aşkın oyunudur. Aşkın kendisini oynatan, hareket ettiren mevî zevk de ezelden gelmektedir. Onun bu fanî dünya ile ilgisi yoktur. hava göğün dönüşündendir. Ağaçlar da havanın, rüzgarın esmesinden oynar.
• Can sakîsi dün gece kadehimize tortu döktü. Bunun önemi yok! Çünkü elimizin elinde şarap, tortusunu kaybeder; saf, duru şarap olur.
• Oğlum, aşk şarabı üzümden yapılmadığı için ne helaldir, ne de haram! Sen kadehi doldur getir! Bak bakalım nöbet haramın mıdır? Helalin midir?
• Ey tertemiz gönül! Sana binlerce selam. Bütün güzeller, sana kul köle olmuş.
• Ben aşka gelir, heyecana kapılır, sevgilinin önünde secde ederim. 0 zaman gönül bana der ki: "Aklını başına al! Secdede iken can vermek bütün secdelerin canıdır. Bu mutluluk her kula nasip olmaz."