3 sonuçtan 1 ile 3 arası

Konu: Aişe-i Siddika

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Aişe-i Siddika

    AİŞE-İ SIDDIKA

    Peygamberimizin hanımlarından:
    Hz. AİŞE-İ SIDDIKA



    Hz. Aişe validemiz, küçük yaşta iken okuma-yazma öğrenmiş olup, çok zekî ve kabiliyetli idi. Her bir hâdise üzerine hemen bir şiir söylemesi, onun zekâsına bir delildir. Öğrendiği ve ezberlediği bir şeyi katiyen unutmazdı. Çok akıllı, zekî, âlime, edibe ve afife ve saliha idi.
    Üç gece rüyada gördüm

    Resulullah efendimiz Hz. Hadice'nin vefatından sonra, ikinci defa olarak, Hz. Ebu Bekir'in kızı Hz. Aişe'yi nikahladı, fakat düğünü yapılmadı. Peygamberimizin Hz. Aişe ile evlenmelerinde en önemli husus, nikah akdinin Hz. Peygamberin arzusuyla değil, ü teâlânın emri ile olmasıdır. Buhârî ve Müslim'in rivayetlerinde Peygamberimiz Hz. Aişe'ye şöyle buyurdu:

    - Seni üç gece rüyada gördüm. Bir melek ipek kumaşa sarmış “Bu senin hanımındır” dedi. Ben de yüzünü açtım ve “Eğer tarafından ise cenab-ı Hak imza eylesin” dedim. [Yani eğer rüya Rahmânî ise ü teâlâ müyesser kılsın demektir.]

    Resulullah efendimiz Medine'ye hicret ettiği zaman, ev halkını Mekke'de bırakmıştı. Medine'yi şereflendirince, Ebu Rafiî ile azatlı kölesi Zeyd bin Hârise'yi, iki deve ve ihtiyaçları olabilecek şeyleri satın almak üzere 500 dirhem harçlıkla Mekke'ye gönderdi.

    Hz. Ebu Bekir de Abdullah bin Ureykıt'ı iki deve ile onların yanına katıp, hanımı Ümm-i Ruman ve kızı Hz. Aişe ile kızkardeşi Esma'yı develere bindirerek göndermesini, oğlu Abdullah'a mektup yazarak emretti. Hz. Aişe, annesi Ümm-i Ruman ve Resulullahın kerimeleri kafile olarak yola çıktı. Kubeyd mevkiinde Hz. Zeyd 500 dirhemle üç deve daha satın aldı. Kafileye Talha bin Ubeydullah da katıldı. Mina mevkiinden Beyda denilen yere ulaştıkları zaman, Hz. Aişe'nin devesi kaçtı. Hz. Aişe buyuruyor ki:

    “Devem kaçtı. Ben devenin üstünde mahfe'nin içindeydim. Annem de yanımdaydı. Annem, “Eyvah kızcağızım, eyvah gelinciğim” diyerek çırpınıyordu. ü teâlâ devemize sükûnet verdi ve bizi kurtardı. Nihayet Medine'ye geldik. Ben Hz. Ebu Bekir'in ev halkı ile birlikte indim.”

    Birer oda yapıldı

    O zaman Mescid-i Nebevî ve etrafındaki odalar yapılmıştı. Mescid-i şerif yapılırken, Peygamberimizin hanımları Hz. Aişe ve Sevde için birer oda yapıldı. Sonra, ihtiyaç oldukça bir oda yapılarak, adetleri dokuz oldu. Odalar, Arap âdeti üzere, hurma dalından idi. Üstleri kıldan keçe ile örtülü idi.

    Odalar mescidin cenup, şark ve şimâl taraflarında idi. Kerpiçten yapılmış olanı da vardı. Çoğunun kapısı mescide açılırdı. Tavanlarının yüksekliği, orta boylu insan boyundan bir karış fazla idi. Hz. Fâtıma ile Hz. Aişe'nin odaları arasında kapı vardı.

    Mekke'den gelen Resulullahın ev halkı, kendi odalarının önünde indi. Hz. Aişe validemiz, Hz. Ebu Bekir'in evinde bir müddet ikâmet buyurdular. Hz. Ebu Bekir birgün Resulullaha şöyle arzetti:

    - Ya Resulallah, ehlinle evlenmekten seni alıkoyan nedir?

    Hastalığı bol yerdi

    Bunun üzerine Resulullah efendimiz, gerekli hazırlıkları yaparak, Hz. Aişe ile, nikahlarının vuku bulduğu Şevval ayında evlendiler.

    Hz. Aişe validemiz buyuruyor ki:

    “Medine'ye hicret edip geldiğimiz zaman, burası, hastalığı bol olan bir yer idi. Bütün eshab-ı kiram hastalığa tutuldular. Bu hastalıktan, ancak Resulullah efendimiz, ü teâlânın korumasıyla kurtuldu."

    Hz. Aişe de hastalandı. Peygamberimiz Hz. Aişe'ye, “Sende gördüğüm nedir” diye sorunca, Hz. Aişe şu cevabı verdi:

    - Anam-babam sana feda olsun ya Resulallah, hummadır. onu kahretsin.

    Bunun üzerine Peygamber efendimiz buyurdu ki:

    - Hayır, ona kötü söyleme! O, vazifelidir. İstersen sana bir duâ öğreteyim. Onu okuduğun zaman, ü teâlâ onu senden giderir.

    Hz. Aişe de, “Öğret ya Resulallah” dedi.

    Peygamber efendimiz duâyı öğretince, humma geçti.

    Hz. Aişe validemiz, Medine'de, Resulullahın gazalarına katılmış diğer sahabî hatunları gibi, yaralıların tedavisi ve bakımıyla meşgul olmuş, büyük hizmetler görmüştür. Cephelerde eline kılıç alıp, çarpışmayı istemiş ise de, Resulullah efendimiz buna müsaade buyurmamıştır. Mesela Uhud günü, Peygamber efendimiz yaralanmış, mübarek yüzü müşriklerin attığı taşla yaralanıp, kan içinde kalmıştı.

    Hz. Fâtıma validemiz, Resulullahın mübarek yüzünü yıkamış, kan durmayınca, yünden hasır yakmış ve külünü âlemlere rahmet olarak gelen Peygamberimizin mübarek yüzüne basarak, kanı durdurmuştu.

    Arkalarında su taşıyorlardı

    Hz. Aişe validemiz de sırtında yiyecek ve içecek su taşıyarak Uhud'a gelmişti. Hz. Aişe ve Ümm-i Süleym kırba ile su taşıyorlar, Hamne ise susuzlara su veriyordu. Enes bin Malik diyor ki:

    "Uhud gazasında müslümanlar bozulup, Resulullahın yanından dağıldıkları zaman, Hz. Aişe ile Ümm-i Süleym'i gördüm. Arkalarında kırbalarla koşa koşa su taşıyorlar, yaralıların ağızlarına boşaltıyorlardı. Kırbaları boşaldıkça koşarak gidiyorlar, doldurunca koşarak gelip, yine yaralılara su veriyorlardı.”

    Kadınların Uhud savaşına katılmasına müsaade edilmesinin sebebi, yaralıları tedavi için idi.

    Hz. Aişe, Müreysi gazasına katılmış ve bu gazada bazı münafıkların çıkardığı bir iftiraya maruz kalmış, bunun üzerine ü teâlâ Nur suresinde 17 ayet-i kerime göndererek, onun temizliğini bildirdi. Hz. Aişe buyurdu ki:

    "Resulullahın ilk hastalığı, Hz. Meymune'nin evinde oldu. O gün Resulullahın Hz. Meymune'ye uğradığı gündü. Burada Resulullahın hastalığı arttı. Diğer ezvac-ı tahirat gelerek Resulullahın hizmetine koyuldular. Peygamberimiz de buyurdular ki:

    - Ey benim zevcelerim, mâzur görün, takatım yoktur ki, evlerinizi dolaşayım. İzin verirseniz Aişe'nin evine gideyim, bana orada hizmet edersiniz.

    Hz. Aişe'nin odasına gitti

    Resulullah efendimiz Hz. Abbas ve Hz. Ali'nin omuzlarına dayanıp, benim odama geldiler. Döşeğe yattılar. Bu odada mübarek başı, göğsümde olduğu hâlde vefat ettiler."

    Resulullahın vefatından sonra da, eshab-ı kiramın, Hz. Aişe validemize hürmetleri, ikramları ve izzetleri çok fazla idi. Hatta bu hususta Hz. Ömer, bunda o derece ileri gitti ki, Hz. Aişe, "Resulullahın vefatından sonra Hz. Ömer bana çok iyilik etti. Ya Rabbi, bundan böyle, beni, onun ihsan ve iyilikleri için ayakta tutma" buyurdu.

    Hz. Aişe validemiz, Hz. Osman zamanında da din-i İslâmı öğretmekle meşgul oldu. Hz. Aişe müctehid idi. Bütün İslâm ilimlerinde çok büyük derecesi vardı. Bilhassa kadınlara mahsus hâllere dair fıkhî hükümler kendisinden sorulurdu. Çünkü Hz. Aişe, hem müminlerin annesi, hem de dinlerini öğrenecekleri bir müftî müctehid idi. Ayet-i kerime ile medh ve sena olundu. ^Alim, edip, çok akıllı ve üstad idi. Çok fasih ve beliğ konuşurdu.

    Aişe-i Sıddıka hazretlerinin faziletleri, üstünlükleri, sayılamayacak kadar çoktur. Eshab-ı kirama fetva verirdi. Âlimlerin çoğuna göre, fıkıh bilgilerinin dörtde birini Hz. Aişe haber vermiştir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

    - Dininizin üçte birini Humeyra'dan öğreniniz!

    Resulullah efendimiz, Hz. Aişe'yi çok sevdiği için, ona "Humeyra" derdi.

    Aişe hakkında, beni incitmeyiniz!

    Eshab-ı kiramdan ve tâbiînden çok kimse, Hz. Aişe'den işittikleri hadis-i şerifleri haber vermişlerdir. Ürvet übnü Zübeyr hazretleri buyuruyor ki:

    "Kur'an-ı kerimin manalarını ve helal ve haramları ve Arap şiirlerini ve nesep ilmini Hz. Aişe'den daha çok bilen kimse görmedim."

    Eshab-ı kiram, hediyelerini, Resulullaha, Aişe'nin evinde getirip, böylece sevgisini kazanmak için yarışırlardı. Zevceler, iki grup idi. Aişe tarafında Hafsa, Safiyye, Sevde vardı. İkincisi, Ümm-i Seleme ve ötekiler idi. Bunlar, Ümm-i Seleme'yi Resulullaha gönderip, "Eshabına emir buyursanız da, hediye getirmek isteyen, hangi zevce yanında iseniz, oraya getirse" dediklerinde, Resulullah efendimiz buyurdu ki:

    - Beni, Aişe hakkında incitmeyiniz! Cebrail bana yalnız Aişe'nin yanında iken geldi.

    Ümm-i Seleme de dediğine pişman olup, tevbe ve af diledi.

    Resulullah efendimiz bir defasında, kızı Hz. Fâtıma'ya buyurdu ki:

    - Ey kızım, benim sevdiğimi, sen sevmez misin?

    Hz. Fâtıma'nın, “Elbet severim” demesi üzerine, yine buyurdular ki:

    - O hâlde, Aişe'yi sev!

    En çok kimi severdi?

    Resulullah efendimiz, Hz. Aişe'yi çok severdi. Resulullaha, “En çok kimi seviyorsun” denildiğinde buyurdular ki:

    - Aişe'yi.

    "Erkeklerden kimi" dediklerinde, buyurdu ki:

    - Aişe'nin babasını.

    Yani, en çok Hz. Ebu Bekir'i sevdiğini bildirdi.

    Hz. Aişe'ye sordular ki:

    - Resulullah efendimiz en çok kimi severdi?

    - Fâtıma'yı severdi.

    - Erkeklerden en çok kimi severdi?

    - Fâtıma'nın zevcini.

    Bundan anlaşılıyor ki, zevceleri arasında, Hz. Aişe'yi, çocukları arasında Hz. Fâtıma'yı, Ehl-i beyti arasında. Hz. Ali'yi, eshabı arasında ise, Hz. Ebu Bekir'i en çok severdi.

    Hz. Aişe buyuruyor ki: “Birgün Resulullah efendimiz, mübarek nalınlarının kayışlarını çakıyordu. Ben de iplik eğiriyordum. Mübarek yüzüne baktım. Parlak alnından ter damlıyordu. Ter damlası, her tarafa nur saçıyor, gözlerimi kamaştırıyordu. Şaşakaldım. Bana doğru bakarak buyurdular ki:

    - Sana ne oldu ki, böyle dalgın duruyorsun?

    Ben de, "Ya Resulallah! Mübarek yüzünüzdeki nurların parlaklığına ve mübarek alnınızdaki ter tanelerinin saçtıkları ışıklara bakarak kendimden geçtim” dedim.

    Bunun üzerine, Resulullah efendimiz kalkıp yanıma geldi. Alnımdan öptü ve buyurdular ki:

    - Ya Aişe! ü teâlâ sana iyilikler versin! Beni sevindirdiğin gibi, seni sevindiremedim.

    Kıyamet gününde insanlar

    Yani, senin beni sevindirmen, benim seni sevindirmemden çoktur, buyurdu. Hz. Aişe'nin mübarek alnından öpmesi, Resulullahı severek, onun cemalini anlayarak gördüğü için, aferin ve takdir olmaktadır.

    Birgün Peygamber efendimiz, kıyamet gününden bahisle Hz. Aişe'ye buyurdu ki:

    - Kıyamet gününde insanlar elbisesiz olarak haşredilecektir.

    - Erkekler de kadınlar da böyle mi olacak?

    - Evet.

    - O zaman birbirlerine bakmayacaklar mı?

    - Ey Aişe, o gün insanlar meşguliyetlerinden birbirlerine bakmaya zaman bulamayacaklardır. Gözleri göğe dikilmiş olarak kırk sene öylece kalacaklardır. Yemeyecek, içmeyeceklerdir. Şiddetli terliyecekler. Kiminin terinden biriken su, ayaklarını örtecektir. Kiminin de dizlerine, kiminin de karnına kadar yükselecektir. Kiminin de tepesine kadar çıkacaktır.

    Musa bin Talha diyor ki:

    - Hz. Aişe'den daha fasih, düzgün konuşanı görmedim. Resulullahı metheden şu manada bir şiir söylemiştir:

    “Mısırdakiler, Onun yanaklarının güzelliğini işitmiş olsalardı, Yusuf aleyhisselamın pazarlığında hiç para vermezlerdi. Yani, bütün mallarını, Onun yanaklarını görebilmek için saklarlardı. Zeliha'yı kötüleyen kadınlar, Onun parlak alnını görselerdi, ellerinin yerine kalblerini keserlerdi de acısını duymazlardı.”

    ü teâlânın nimetleri

    Hz. Aişe, kendisinin, Peygamberimizin diğer hanımlarının hepsinden daha üstün olduğunu söyleyerek, ü teâlânın nimetlerini sayar, övünürdü. Bunlardan da bazıları şunlardır:

    1- Resulullah efendimiz, beni istemeden önce, Cebrail aleyhisselamın benim suretimi getirip, kendisine gösterdiğini ve, “Bu senin zevcendir” dediğini söylerdi.

    2- Resulullahın zevceleri içinde, koca görmeden Resulullah ile evlenen, benden başka olmamıştır.

    3- Resulullahın zevceleri içinde, yalnız benim yanımda iken vahiy geldi. Resulullah efendimiz, bazı zevcelerine, “Aişe'yi üzerek, beni incitmeyiniz! Biliniz ki, onun yanında bana vahiy gelmektedir” buyurmuştu.

    4- Resulullahın zevceleri arasında, benden başka hiçbirinin hem babası, hem de annesi hicret etmiş değildir.

    5- ü teâlâ benim hakkımda berât ayetini nâzil eyledi.

    6- Resulullah vefat ederken, mübarek başları benim göğsümde idi.

    7- Resulullah benim odamda vefat etti.

    8- Benim odam Resulullahın türbesi olmuştur.

    Resulullahı teselli ederdi

    Hz. Aişe validemiz, Resulullahın rızasına kavuşmak için, gecesini gündüzüne katardı. Onu birazcık üzgün görse, teselli etmek için elinden gelen her şeyi yapardı. Hatta Resulullahın akrabalarını da gözetir, onlara karşı da her türlü iyiliği yapardı. Hz. Aişe buyuruyor ki:

    "Günde ikinci defa yemek yiyordum. Resulullah efendimiz görünce buyurdu ki:

    - Ya Aişe! Yalnız mideni doyurmak, sana, her işten daha tatlı mı geliyor? Günde iki kere yemek de israftandır. ü teâlâ, israf edenleri sevmez.”

    Hâdimî hazretleri, burayı şöyle açıklıyor: “Resulullah efendimiz Hz. Aişe'nin ikinci yemeği, acıkmadan yediğini anlayarak böyle buyurmuştur. Yoksa, kefaretler için, günde iki kere yedirmek lazım olduğu meydandadır.”

    Resulullahın vefatından sonra, Hz. Aişe'ye, yemek yiyip yimediğini sordular. “Hiçbir zaman doyasıya yemedim” buyurdular ve ağladılar.

    Hz. Aişe buyurur ki: “Peygamber efendimizin karnı hiçbir zaman yemek ile doymamıştır. Bu hususta hiç kimseye yakınmamıştır. İhtiyaç içinde olmak, onun için zenginlikten daha iyi idi. Bütün gece açlıktan kıvransa bile, Onun bu durumu, gündüz orucundan onu alıkoymazdı.

    Tahammül gösterdiler

    İsteseydi, Rabbinden yeryüzünün bütün hazinelerini, meyvelerini ve refah hayatını isterdi. And olsun ki, Onun, o hâlini gördüğüm zaman acırdım ve ağlardım. Elimle karnını sıvazlardım ve derdim ki:

    - Canım sana feda olsun! Sana güç verecek, şu dünyadan bazı menfaatler, yiyecek ve içecekler temin etsem olmaz mı?

    Bunun üzerine bana buyururdu ki:

    - Ey Aişe, dünya benim neyime! Ulul'azm olan peygamber kardeşlerim, bundan daha çetin olanına karşı tahammül gösterdiler. Fakat o hâlleri ile yaşayışlarına devam ettiler, Rablerine kavuştular. Bu sebeple Rableri, onların kendisine dönüşlerini çok güzel bir şekilde yaptı, sevaplarını artırdı. Ben refah bir hayat yaşamaktan hayâ ediyorum. Çünkü böyle bir hayat, beni onlardan geri bırakır. Benim için en güzel ve sevimli şey, kardeşlerime, dostlarıma kavuşmak ve onlara katılmaktır.

    Bu sözlerinden sonra fazla zaman geçmedi, bir ay kadar sonra vefat ettiler."

    Peygamber efendimiz Hz. Aişe'ye birçok tavsiyelerde bulunmuştur. Bunlardan bazıları şunlardır:

    "Peygamber efendimiz buyurdu ki:

    - Ey Aişe! Geceleri şu dört şeyi yapmadan uyuma:

    1- Kur'an-ı kerimi hatim etmeden,

    2- Benim ve diğer peygamberlerin şefaatlerine kavuşmadan,

    3- Müminleri kendinden hoşnut etmeden,

    4- Hac etmeden.

    Ondan kolay ne var?

    Resulullah efendimiz bunları söyledikten sonra namaza durdu. Namazını bitirip de yanıma geldiğinde, kendilerine dedim ki:

    - Ey iki cihanın güneşi olan Efendim! Annem, babam, canım sana feda olsun. Bana dört şeyi yapmamı emrediyorsun. Ben bunları bu kısa müddet içinde nasıl yapabilirim?

    Bunun üzerine tebessüm ederek buyurdular ki:

    - Ya Aişe! Ondan kolay ne var? Üç İhlâs-ı şerifi ve bir Fâtiha suresini okursan, Kur'an-ı kerimi hatmetmiş; bana ve diğer peygamberlere salevat getirirsen, şefaatımıza kavuşmuş; önce müminlerin ve sonra da kendi affını dilersen, müminleri kendinden hoşnut etmiş; “Sübhânallahi velhamdülillahi ve lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh. Lehül mülkü velehül hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr” tesbihini okursan hac etmiş sayılırsın.”

    - Ey Aişe, yumuşak ol; zira ü teâlâ bir ev halkına iyilik murad ederse, onlara rıfk, yumuşaklık kapısını gösterir.

    - Ey Aişe bilmez misin; kul secde ettiği zaman, onun secde yerini yedi kat yerin sonuna kadar tertemiz kılar.

    - Ey Aişe, hiç hayâsız söz söylediğimi gördün mü? Kıyamet gününde katında en kötü insan, şerrinden kaçarak insanların terkettiği kimsedir.

    - Ey Aişe, , kullarına lutf ile muamele edicidir. Her işte yumuşak davranılmasını sever.

    - Ey Aişe, sana birisi, istemeden, birşey verirse, kabul et! Çünkü o, ü teâlânın sana gönderdiği bir rızıktır.

    Kendini tutamadı

    Sevgili Peygamberimizin huzurlarına, birtakım yahudiler girdiler. “Essâmü aleyk” diyerek, sırıttılar. ü teâlânın Resulü de, "Ve aleyküm" karşılığında bulundular. Bunları duyan Hz. Aişe, yahudilere “lânet” etmeye başladı. Çünkü “Essâmü aleyk!” sözlerinin manası, “Ölüm, senin üzerine olsun” demekti. İşte bu yüzden Peygamber efendimizin hanımı, kendini tutamamıştı.

    Bu şaşkın yahudiler, güya kurnazlık ettiler! Selam verir gibi görünüp, Hak teâlânın en şerefli Peygamberine hakarete yeltendiler. Hz. Aişe'yi üzen de onların bu “sefîl” niyetleriydi.

    Fakat Peygamber efendimiz sakin görünüyorlardı. Hanımına sordular:

    - Ey Aişe! Sana ne oldu ki, onlara lânet ettin?

    Hz. Aişe-i Sıddıka hâlâ hiddetini yenememişti. “Ne söylediklerini işitmediniz mi, ya Resulallah” dedi. Peygamber efendimiz de, "Sen de, benim onlara, (Ve aleyküm...) dediğimi işitmedin mi” buyurdu.

    Gerçekten, “Ve aleyküm” demek, “Sizin üzerinize olsun” manasına geliyordu. Böylece yahudilerin “ölüm” temennisini; sevgili Peygamberimiz, aynen kendilerine iade etmişlerdi.

    Şehitlerin derecesi

    Hz. Aişe, birgün Resulullah efendimize sordu:

    - Şehitlerin derecesine yükselen olur mu?

    - Hergün yirmi kere ölümü düşünen kimse, şehitlerin derecesini bulur.

    - Ya Resulallah! Sizin üzerinize, Uhud gününden (harbinden) daha şiddetli bir gün geldi mi?

    - Ya Aişe! Gördüğüm eziyetin en şiddetlisi, Tâif şehrinde olmuştur.

    Hz. Aişe'nin annesi Ümm-i Ruman binti Amir'dir. Lâkabı Sıddıka'dır. Hz. Aişe'nin çocuğu yoktu. Bunun için künyesi de yoktu. Araplarda künyeye çok ehemmiyet verilirdi. Bunun için Hz. Aişe üzülürdü. Birgün Hz. Peygambere bunu arzetmiş ve Peygamberimiz de buyurmuştu ki:

    - Sen yeğenin Abdullah bin Zübeyr'i kendine evlat edinirsin ve onun ismine izafeten de künye alırsın.

    Bundan sonra Hz. Aişe yeğeni Abdullah bin Zübeyr'e izafeten ümm-i Abdullah diye künyelendi.

    Hz. Aişe, Hicret'ten dokuz sene önce Mekke-i mükerremede doğdu. 676 senesinin Ramazan ayının 17. salı günü Medine-i münevverede vefat etti.


    Seni çok Özledim Annem

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Aişe-i Siddika

    Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in değerli hanımı ve ilk İslam halifesi Hz. Ebu Bekir'in kızı olan Hz. Ayşe (ra), 'ın nasip ettiği aklı, kuvvetli imanı, hikmetli konuşması, Kur'an-ı Kerim'i ve Peygamber Efendimiz (sav)'i en iyi şekilde anlamaya çalışması gibi vasıfları ile tüm müminlere örnek olmuş bir Müslümandır.

    Üstün ahlakı ve ilmi vasıflarının yanı sıra Peygamber Efendimiz (sav)'in vefatının ardından İslam ahlakının yayılması için sürdürdüğü faaliyetler de gerek Asr-ı Saadet döneminde, gerekse günümüzde tüm Müslümanlara ışık tutan bir rehber olmuştur.

    Kuran'da, "Ama Bizden kendilerine güzellik geçmiş bulunanlar; işte, onlar, ondan uzaklaştırılmışlardır." (Enbiya Suresi, 101) ayetinde, Rabbimiz'in Katından kendilerine güzellik geçen müminler bildirilmiştir.

    kadın ya da erkek ayrımı yapmadan her insanın önüne, bu kimselerden olabilme fırsatını sunmuştur. İnsanın yapması gereken, 'a gönülden bir sevgiyle bağlanmak, O'nu herşeyin üstünde tutarak Rabbimiz'in razı olacağı bir yaşam sürmektir. Yüce Alah'ın izniyle bu samimi imanı yaşayan değerli müminlerden biri de Peygamber Efendimiz (sav)'in değerli hanımı Hz. Ayşe (ra)'dir.

    Peygamberimiz (sav)'in hayatta olduğu dönemde de, Peygamberimiz (sav)'in vefatının ardından yaşanan Asr-ı Saadet döneminde de Kuran ahlakına uygun üstün bir ahlak sergileyen Hz. Ayşe (ra), 'ın nasip ettiği anlayış kabiliyeti, öğrenme arzusu, kuvvetli hafızası ve imani şevki ile kendisini en iyi şekilde yetiştirmek için örnek bir çaba sarf etmiştir. yolunda bu samimi çabayı sergilerken Yüce Rabbimiz'in hükümlerine ve Peygamber Efendimiz (sav)'e gösterdiği kesin itaat, Hz. Ayşe validemizin (ra) Rabbimiz'e ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'e derin sevgisinin de açık bir delilidir.

    Hz. Ayşe (ra)'nin Ahlakı

    Küçük yaşlarda ilk İslam halifesi olan babası Hz. Ebu Bekir'in yanında eğitim gören Hz. Ayşe (ra)'nin Peygember Efendimiz (sav) ile evlenmesi ahlaki ve ilmi yönden daha da gelişmesine, olgunlaşmasına ve derinleşmesine vesile olmuştur. Çok küçük yaşta Müslüman olan Hz. Ayşe validemiz (ra), aynı zamanda mütevazı, kanaatkar ve cömert ahlakıyla ve hiç kimsenin aleyhinde konuşmayarak tüm Müslümanlara hikmetli bir örnek teşkil etmiştir. Samimi imanı ve ihlasından dolayı onun için asıl önemli olan 'ın rızasına uygun hareket edebilmek olmuştur.

    Hz. Ayşe (ra) her işinde daima katıksız olarak 'a yönelmiş, imanındaki ve 'a olan teslimiyetindeki bu samimiyet sonucunda da, her zaman için 'ın rahmetiyle karşılık görmüştür. Kibirden tamamen uzak ahlakı nedeniyle bilemediği ya da anlayamadığı konularda Peygamber Efendimiz (sav)'in derin ilminden yararlanmış, çeşitli konularda kendisiyle istişare etmiştir. Bu üstün ahlakı vesilesi ile de hayatının her safhasında yolunda güçlü, iradeli ve kararlı bir kişilik sergilemiştir.

    Hz. Ayşe Validemizin (ra) İlmi

    Hz. Ayşe (ra) Sevgili Peygamberimiz (sav) vefat ettiğinde çok genç olmasına rağmen, Kuran-ı Kerim'i ve Peygamberimiz (sav)'in sünnetini en iyi bilen, anlayan ve muhafaza edenlerin başında gelir. Küçük yaşından itibaren Kuran ayetlerini ezberlemeye başlamış olan Hz. Ayşe (ra), Peygamberimiz (sav)'in ilminden şevkle yararlanmış, ayetlerin nüzul sebeplerini ve işaretlerini en doğru şekilde kavramaya gayret göstermiştir.

    İslami kaynaklarda belirtildiği üzere ashabın büyükleri feraize ('ın kesin emirlerine, farzlara) dair meselelerde Hz. Ayşe (ra)'ye danışmışlardır. Tabiin devrinde (sahabilerle görüşmüş ve onlardan ders almış olan salih Müslümanların devrinde) birçok hukukçu, yüksek seviyedeki hukuk bilgisinden faydalanmak üzere Hz. Ayşe validemizle (ra) ilmi istişarelerde bulunmuştur.

    Arapçayı çok güzel kullanan Hz. Ayşe (ra), ayrıca açık ve yalın anlatım tarzı ve hitap ettiği kişiye en uygun tebliği yapması nedeniyle, konuştuğu kişiler üzerinde etkili olmuş bir hatiptir. Bir hutbesi ve bazı mektupları Hz. Ayşe (ra)'nin edebi kabiliyetini de gösteren örneklerdir.

    Peygamber Efendimiz (sav)'in hanımı olmasının yanı sıra değerli bir öğrencisi de olan Hz. Ayşe (ra)'nin, ilmi sahada çok ayrı bir yeri vardır. Fıkıh ilminde pek çok alimin hatasını düzeltmiş, birçok hadisin de mükemmel bir tarzda izahlarını yapmıştır. (Said Aykut, tercüme Hilyetü'l-Evliya Sıfatü's-Safve: C-2 S.125) Hz. Ömer (ra) kadınlarla ilgili fıkhi meselelerde daima Hz. Ayşe'nin görüşünü almıştır. Hz. Ayşe validemizin (ra) bu ilmi, İslami kaynaklarda da şöyle aktarılmaktadır:

    Ebu Musa el-Eş'ari diyor ki: "Biz, Rasulûllah (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)'ın ashabı olarak bir hadisi anlamakta güçlük çektiğimizde, onun anlamını Hz. Ayşe (Radıyallahu Anha)'ye sorar ve ondan mutlaka bir cevap alırdık".

    Urve Hazretleri de Hz. Ayşe (ra) için, "Fıkıh, tıp ve şiir ilminde Hz. Ayşe (ra) 'den ileri bir kadın görmedim" demektedir.

    En fazla hadis rivayet eden sahabelerden olan Hz. Ayşe (ra), Sevgili Peygamberimiz (sav)'den 2210 adet hadis rivayet etmiştir.

    Hz. Ayşe (ra)'nin İslam Ahlakına Katkıları

    Hz. Ayşe (ra)'nin en belirgin özelliklerinden biri de İslam dininin esaslarını anlatmak hususundaki faaliyetleridir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in vefatının ardından Hz. Ayşe validemizin (ra) evi, büyük-küçük birçok kimsenin huzuruna gelip kendisini dinlediği bir ilim merkezi olmuştur.

    Peygamberimiz (sav)'in vefatından sonra ashaptan bazılarının vefat etmiş olması, birçoğunun da fetihler sebebiyle farklı bölgelere gitmiş olması sonucunda Medine'de çok az sahabi kalmıştı. Ancak 'ın izniyle Hz. Ayşe (ra)'nin varlığı ve İslam ahlakını anlatmak için gösterdiği samimi çabası vesilesiyle "Peygamber Şehri Medine", Peygamberimiz (sav)'in vefatından sonra da ilim merkezi olmaya devam etmiştir.

    Hz. Ayşe (ra)'nin hikmetli konuşması, Rabbimiz'e ve Resulullah Efendimiz (sav)'e olan derin sevgisi ve gönülden bağlılığı, konuştuğu kişiler üzerinde büyük etki uyandırmasına vesile olmuş ve bu şekilde İslam ahlakını en etkili şekilde aktarma ve yayma imkanı bulmuştur.

    Peygamber Efendimiz (sav)'in zamanından başlamak üzere kadınların eğitim ve öğretimiyle çok yakından ilgilenen Hz. Ayşe (ra), böylece hem bizzat, hem de yetiştirdiği öğrencileri ile İslâm dünyasında kadınların ilimle meşgul olmaları gerektiğini, hiçbir tereddüde meydan vermeyecek şekilde açık bir örneği olmuştur.

    Güzel Sonuç Takva Sahiplerinindir

    Güzel ahlakı başkalarına da anlatmanın iki yolu vardır. İnsan kimi zaman güzel ahlakı sözleriyle, kimi zaman da tüm bunları insanlar için güzel bir örnek oluşturarak davranışlarıyla anlatır. Bu iki yol arasında, en makbul ve aslında en etkili olanı, insanın tavırlarıyla yaptığı tebliğdir. Çünkü bu en samimi olandır. Taklit edilmesi mümkün değildir. Ancak imanın kalpte samimi olarak yaşanmasıyla, insanın inandıklarını en samimi şekilde hayata geçirip tavırlarına yansıtmasıyla gerçekleşebilir.

    Hz. Ayşe (ra) bu üstün ahlakı göstermiş, imanıyla, tavırlarıyla ve ahlakıyla tüm Müslümanlar için değerli bir örnek teşkil etmiştir. Fedakarlıkları, sabrı ve Peygamber Efendimiz (sav)'e olan bağlılığı ile sahabelere örnek olmuş olan Hz. Ayşe (ra)'nin bu samimi tebliği, 'ın dilemesiyle en güzel şekilde karşılık görmüş, iman edenlerin imanda derinleşip, Hz. Ayşe (ra)'nin örnek ahlakını yaşamaları için önemli bir vesile olmuştur.

    Müminler için önemli olan, tüm Peygamberlerimizin ve Hz. Ayşe (ra) gibi üstün ahlaklı müminlerin ahlakını rehber edinip, Rabbimiz'in bildirdiği yola tabi olmaktır. Yüce Rabbimiz dünya hayatındaki imtihanın sonucunda, kadın ya da erkek güzel ahlak gösterip salih amellerde bulunan tüm müminlerin dünyada ve ahirette en güzel karşılığı bulacaklarını şöyle bildirmiştir:

    "... Şüphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden bir işte bulunanın işini boşa çıkarmam. Sizin kiminiz kiminizdendir. İşte, hicret edenlerin, yurtlarından sürülüp-çıkarılanların ve yolumda işkence görenlerin, çarpışıp öldürülenlerin, mutlaka kötülüklerini örteceğim ve onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Bu,) Katından bir karşılık (sevap)tır. (O) , karşılığın (sevabın) en güzeli O'nun Katındadır." (Al-i İmran Suresi, 195)

    Hz. Ayşe (ra) Validemizin İlmi Hakkında…

    Abdurrahman bin Avf (r.a.) Hazretlerinin oğlu Ebû Selem: "Sünnet-i Resûlullahı, Hz. Âişe'den (ra) daha iyi bilen dinde tebahhur etmiş (derya gibi geniş ilme sâhip olmuş), âyet-i kerîmelere vâkıf ve sebeb-i nüzûllerini bilen, ferâiz (miras üzerindeki paylar) ilminde mâhir olan bir kimseyi görmedim" buyurmuştur. (İslam Alimleri Ansiklopedisi, Hicri Birinci Asır, S: 137)

    Ata bin Ebî Rebâh "Hz. Âişe (ra) Eshâb içinde en çok fıkıh bilen, isâbet-i rey bakımından en ileri gelen bir kimse idi" buyurmuştur.

    Hz. Ayşe Validemiz (ra)'e Hitaben Buyrulan Hadis-i Şerifler

    Râmuz-ül-ehâdis'de Hz. Ayşe'ye (ra) hitaben buyrulduğu bildirilen, hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır:
    "Ey Âişe, kullarına lütf ile muamele edicidir. Her işte yumuşak davranılmasını sever."
    "Ey Âişe, yumuşak ol; zirâ ü Teâlâ bir kuluna iyilik murâd ederse onlara rıfk (yumuşaklık) kapısını gösterir."
    "Ey Âişe, yumuşaklık ve sabırlı olmak, her neyin üzerine konursa, onu güzelleştirir, süsler ve her şeyin üzerinden kaldırılırsa güzelliğini azaltır."
    "Ey Âişe, gıybet, mü'min kardeşinin ardından onun hoşuna gitmeyen bir kusurunu söylemendir. Eğer belirttiğin kusur onda yoksa, o zaman mü'min kardeşine iftira etmiş olursun. İftira ise gıybetten de ağır bir günahtır."

    Hz. Ayşe(ra)den Rivayet Edilen Hadis-i Şerifler

    "Resullullah başkalarını kendi nefsine tercih ederdi." (Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatü's Sahabe, Hz. Muhammed ve Ashabının Yaşadığı İslami Hayat,Cilt-1, Sentez Neşriyat, Temel Eserler Serisi: 2/1, sf. 297 (Terğib, V/148; Beyhaki Hz. Aişe'den))

    "O, lafları çabuk çabuk ve peş peşe sıralamazdı, sözleri az ve özdü." (El Fevaid, Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 800)

    "Mübarek kelamları seçkindi. Her işiten onu anlardı." (G. Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 521/4)

    "Hanımlarına karşı insanların en yumuşağı, en kerimi, güler yüzlüsü ve mütebessim olanı idi."

    "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm sevdiği bir şeyi görünce: "Hamd o 'a mahsustur ki sâlih şeyler sadece onun lütuf ve nimetiyle tamamlanır" derdi.

    Hz. Ayşe Validemiz (ra) Buyuruyor ki…

    Tâbiînden (sahabilerle görüşmüş ve onlardan ders almış olan salih Müslümanların devrinden) gençler Hz. Âişe (ra)'ye geldiler ve Resûlullah (sav)'ın ahlakını sordular. Buyurdu ki: "O'nun ahlâkı Kur'an idi. Kur'an-ı Kerim'in hoş gördüğünü kabul edip razı olurdu. Hoş görmediğini kendisi de hoş görmez ve kaçınırdı."

    "Resûlullah (sav) iki şey arasında muhayyer kılındığı (seçim yapmak durumunda kaldığı) zaman, o iki işin en kolayını alırdı -günah olmadıkça- günah olduğu zaman, ondan herkesten çok uzaklaşırdı. Hiçbir zaman 'ın Resûlü (s.a.v.) kendi nefsi için intikam almaya kalkışmamıştır."


    Seni çok Özledim Annem

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Aişe-i Siddika

    Çok güzel paylaşımlar Allah c.c razı olsun. Emeğine sağlık Kardeşim...
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Benzer Konular

  1. Hz. Âişe (radıyallâhu anhâ)'ya:
    By ACİZKUL in forum Hadis Bahçesi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 05.09.09, 16:49
  2. Hz. Âişe Sırrı
    By Reyhani in forum Hanım Sahabeler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 27.11.08, 20:43
  3. AİŞE-İ SIDDIKA Peygamberimizin hanımlarından
    By SiLa in forum Eshab-ı Kiram'ın Örnek Hayatı
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 24.10.08, 18:31
  4. Aişe-i Sıddıka
    By SiLa in forum Eshabın hepsi Cennetliktir
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 08.07.08, 10:39
  5. Aişe
    By SiLa in forum Yaşanmış Hikayeler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 01.07.08, 20:17

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •