3 sonuçtan 1 ile 3 arası

Konu: HZ. ÂİŞE: Sevgili'nin Sevgilisi

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 18.536, Level: 86
    Points: 18.536, Level: 86
    Level completed: 38%,
    Points required for next Level: 314
    Level completed: 38%, Points required for next Level: 314
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    İslam-Gülü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    sendenim
    Mesajlar
    2.745
    Points
    18.536
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    20

    HZ. ÂİŞE: Sevgili'nin Sevgilisi

    Tüm zamanların en unutulmaz yarışı ama izleyicisi yok. İki yarışmacıdan genç olanı bir çizgi çekiyor yere; bir başlangıç çizgisi. Oradan koşmaya başlayacaklar. Gömleğini beline bağlıyor iyice. Tuhaf bir yarış, yenilse üzülmeyecek. Sevgiyle bakıyor rakibine. O teklif etti yarışmayı. Düşünebiliyor musunuz, O! Bir kelimesiyle binlerce insanı peşinden sürükleyen, bir işaretiyle ayı ikiye bölen O! Hem de Bedir yolunda. Diğer ucunda tüm zamanların en önemli savaşının kendilerini beklediği o yolda gülümseyerek sordu:

    - Âişe seninle yarış yapalım mı?

    - Yapalım, ey Allah'ın Rasulü!

    Yarışın başlaması için göz göze gelmeleri yetiyor. Hz. Peygamber ve sevgili eşi koşmaya başlıyorlar. O anda orada olmasalar da, milyonlarca izleyici, Hz. Âişe'nin kelimeleriyle şahit oluyor bu sevimli yarışa. İnsan Peygamber'in Bedir Savaşı'na giderken açtığı bu sevgi sayfasını hayranlıkla seyrediyorlar. Yarışı O kazanıyor. O, yani Peygamber. Yarışı kaybedeninse üzüntüsü değil, sevinci okunuyor yüzünden, "Bu Zulmecaz'daki koşunun rövanşıydı!" derken Nebî. Bu söz Hz. Âişe'yi yıllar öncesine götürüyor. Daha küçücükken babası Ebu Bekir'in yanında kazandığı o latif yarışa.

    Kaderi onu büyük bir sorumluluğa hazırlıyor. Son Peygamber'in hafızası olmaya. Taze bir kil tablet gibi O'ndan gelecek esintileri bile kaydedecek çok genç bir hafızaya ihtiyaç var çünkü; O'na âit her ayrıntıyı gelecek zamanlara taşıyacak bir hafıza. Gece, gündüz yanında olması gerekiyor bu yüzden; evde, yolculukta, savaşta ve barışta. Eşi olması gerekiyor, tek genç kız hayatındaki. Dokuz yıl süren evliliği boyunca öğrendiği her şeyi, O'nun vefatından sonra kırk yedi yıl anlatması gerekiyor. Dokuz yıl hem odasından, hem odasında dinliyor Son Peygamber'i. Odasının duvarı Mescid-i Nebevî'ye bitişik Hz. Âişe'nin. O'nun ashabına söylediği her sözü duyuyor ve odasına geldiğinde soruyor anlamadıklarını. Bir gün Allah'ın Sevgilisi ashabına, "Her kim Allah'la bu*luşmayı severse Allah da onunla buluşmayı sever. Ve her kim Allah ile buluşmayı sevmezse Allah da onunla buluşmayı sevmez."demiş ve Hz.Âişe'nin, "İçimizde ölümü isteyen yoktur" yakınmasını bir anahtara dönüştürerek açmıştı manayı: "Bir mümin; Allah'ın rahmeti, rızası ve cenneti dile getirildiğinde Allah'la buluşmaya bir özlem hisseder ve yüce Allah tarafından aynı özlemle karşılanır. Fakat bir kâfir; Allah'ın azabını, gazabı*nı duyduğu zaman Allah'a kavuşacağı günden hoşlanmaz ve Cenâb-ı Hak tarafından da aynı hoşnutsuzlukla karşılanır." Bir başka gün "İnsanlar kıyamet günü çırılçıplak kalacaklar" sözüne hayret ederek, "Nasıl olur? bunlar birbirlerini görmeyecekler mi?" diye Hz. Peygamber'e sormuş, "Öyle dehşetli bir gündür ki kıyamet, kimsenin kimseden haberi olmaz!" cevabını almıştı.

    Hep yanındaydı sevdiğinin. Bedir'de zaferin, Uhud'da hüznün nasıl yansıdığını görmüştü Peygamber çehresine. Sırtında su taşırken, yaralılara bakarken müminlerin annesi, Mescid-i Nebevî'de mızraklarıyla savaş oyunları sergileyen Habeşliler'i O'nun omzuna dayanarak seyrederken Sevgili'nin sevgilisiydi. Hz. Ali, "Rasulullah'ın Sevgilisi" diyordu ona bir hadis rivayetinde. Tâbiîn'den Mesruk, "Allah'ın Sevgilisi'nin Sevgilisi" diye anıyordu onu. Hz. Peygamber, dünyada en çok kimi sevdiği sorulduğunda, "Âişe" diye cevaplıyor, eşlerinden sadece onun yanındayken vahiy geldiğini söyleyerek makamına işaret ediyordu. Hz. Âişe yalnız bilgisi, zekâsı, kavrayışı ve hitabetiyle değil, ibadetleriyle de hak ediyordu bu sevgiyi; gündüzlerini oruçlu geçiriyor, gecenin en koyu anlarını namazla aydınlatıyordu. Tevazusu, kanaatkârlığı ve cömertliğiyle Ebu Bekir'in kızı, gıybetten kaçınması, yoksulları himayesi ve vakarıyla Hz. Peygamber'in eşiydi. Tek bir kusuru vardı, kıskançlık! Çok seviyordu Hz. Peygamber'i ve çok kıskanıyordu. Ancak bu yangını kontrol altına alabilecek bir erdeme ve dirayete sahipti o. Hz. Peygamberin diğer eşlerinin faziletlerine dair hadisleri rivayet etmekte tereddüt etmiyor, Hz.Ali, Hz. Fâtıma ve diğer sahabilerin erdemlerini ilan eden onlarca nebevî belge bırakıyordu gelecek zamanlara.

    Ve güvenilir Muhammed (sav)'in sonsuz güveni "sırdaş" yapmıştı onu Nebî'yle. Tarihin dönüm noktalarından "Mekke'nin fethi" bir sır olarak sadece ona açılmış, hazırlıkların fetih için olduğu yalnız ona fısıldanmıştı. Hz. Peygambere olan düşmanlıklarını gizleyen münafıklar işte bu sonsuz güvene nişan almışlardı Son Peygamber'i sarsmak ve gözden düşürmek için. Bir savaş dönüşünde kaybedilen gerdanlık iftira çamuruna batırılarak sahibine iade edilmiş, bütün zamanların en tehlikeli münafığı Abdullah b. Übey b. Selûl, Müminlerin Annesi'nin üzerine sözlerin en yalanı olan zannın kara şalını atmıştı. Hz. Peygamber ve Hz. Ebu Bekir içlerinde en küçük bir şüphe olmasa da bu çirkin dedikodulardan müteessir olmuşlar, bir tesadüf eseri iftiradan haberdar olan annemiz üzüntüsünden yataklara düşmüştü. Sonunda Hz. Peygamberin "Humeyra"sı, "Âiş"i, "Âişecik"i baba evine gitmek için Efendisinden izin istemiş, yedi kat semadan beraati gelene kadar gözyaşı dökmüştü orada.

    Nur Sûresi'nin on âyeti sadece Hz. Âişe'ye değil, gelecek zamanların iftira mağdurlarına da bir şifa olarak inmiş, Yüce Allah, "Erkek ve kadın müminlerin, bu iftirayı işittiklerinde kendi vicdanları ile hüsnü zanda bulunup da, ‘Bu apaçık bir iftiradır.'demeleri gerekmez miydi?(Bu iddiayı ortaya atanların)da bu konuda dört şahit getirmeleri gerekmez miydi? Madem ki şahitler getirip ispat edemediler, öyle ise onlar Allah katında yalancıların ta kendileridir!" (Nûr,12-13) buyurarak insan onuruyla oynayanları azabıyla tehdit etmişti. Böylesi bir suçlamaya dayanak olacak bilgiyi zanların ve şüphelerin kıyıcı zehrinden kurtaran bu âyetler, dört muhkem şahit olmaksızın insanların iffetleri hakkında ileri geri konuşmayı yasaklamış, bu meselenin önemini ve tehlikesini, "Bunun önemsiz olduğunu sanıyorsunuz. Halbuki bu, Allah katında çok büyük suçtur," (Nûr,15) İlâhî buyruğuyla vurgulamıştı.

    Sevinç geri almıştı hüznün zapt ettiği kaleleri. Hz. Âişe evine, Efendimizin tebessümü yüzüne geri dönmüş, annemiz ardı arkası kesilmeyen sorularıyla yeniden gülümsetmeye başlatmıştı hayat arkadaşını. Ta ki o soruyu sorana kadar. Hiç uyumadan ibadetle geçirdiği bir gecenin sabahında, "Ya Rasululah! Geçmiş ve gelecek bütün günahların bağışlandığı hal*de mübarek vücuduna neden bu kadar eziyet ediyor*sun?" deyivermiş, Kâinatın Efendisinin gözlerini yaşla dolduran bu soru, yüzyılları sarsacak bir başka soruyla cevaplanmıştı: "Şükreden bir kul olmayayım mı?" Ve şükürle geçen bir ömür sonunda mübarek başını Hz. Âişe'nin kucağına koymuştu Allah'ın sevgilisi. Yarışta yine öne geçmiş, sevgilisinin merhamet ve yaş dolu gözlerinin serinliğinde çıkmıştı âhiret yolculuğuna.
    A.Ali Ural
    Elif olmak zordur
    Çünkü elif olmak
    Yuvarlak bir dünyada dik durmanın
    Dik ve önde
    Belki acıyla
    Ama vazgeçmeden durmanın
    Dünya ne kadar dönerse dönsün
    Olduğu yerde kalmanın adıdır elif olmak
    Kaç silah varsa elife çevrilir
    Elif hep olduğu yerdedir
    Silahlar patladığında ilk vurulan eliftir
    Zordur elif olmak
    Elif olmak hep vurulmaktır
    Elif olmak yalnızca elif olmaktır
    Ne B, ne T, ne S
    Elif
    Yalnızca elif
    Elif demeden hiçbir şey denilemez
    Ben elif dedim
    Artık her şeyi söyleyebilirim...

  2. #2
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: HZ. ÂİŞE: Sevgili'nin Sevgilisi


    Allah razı olsun emeğinize sağlık


  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: HZ. ÂİŞE: Sevgili'nin Sevgilisi

    Çok güzel bir paylaşım Allah c.c razı olsun. Emeğine sağlık Kardeşim...
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Benzer Konular

  1. Hazret-i Ayşe-i Sıddıyka (r.a.)
    By Konyevi Nisa in forum Hanım Sahabeler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 25.07.08, 15:08
  2. Hazret-i Ayşe-i Sıddıyka (r.a.)
    By SiLa in forum Peygamberler Tarihi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 13.06.08, 17:29
  3. VeFaSıZ SeVDaLıNıN VeFaLı SeVGiLiSi
    By es_ra in forum İslami Şiirler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 12.06.08, 12:24
  4. Hazret-i Ayşe-i Sıddıyka (r.a.)
    By İslam-Gülü in forum Sahabeler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 11.06.08, 11:32

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •