Nevevî der ki;
'Âlimlerimiz derler ki, Allahü Taâla'nın bir kulu sevmesi, onun için hayır ve hidayet dilemesi; ona olan nimet ve rahmetini artırmasıdır. Böylece ona azab etmeyi ve onun şekavete düşmesini murad etmez.
Cibril'in ve meleklerin sevgisi ise iki şekilde olabilir: Birincisi: Onun için bağışlama dilemeleri, ona dua etmeleri ve onu övmeleri.
ikincisi: Yaratıklar arasında bilinen bir sevgi duymaları, yani kalben ona meyletmeleri gibi bir ruh haline kavuşmayı arzulama*ları. Onu bu şekilde sevmelerinin sebebi ise,; onun Allah'a itaatkâr olması ve Allah katında sevilen biri olmasıdır.
"Yeryüzü ehli arasına da ona karşı bir sevgi indirilir", yani in*sanların kalplerine, ona karşı bir sevgi ve memnuniyet hissi yerleştirilir. Kalpler ona meyleder ondan memnun olur.
Süheyl ibnu Salih'in şöyle söylediği rivayet edilmiştir: 'Hacc mevsiminde Arafat'ta idik, Ömer ibnu Abdülaziz yanımızdan geçti. İnsanlar kalkıp ona bakmaya başladılar. Ben: Babacığım, babacığım ben Allahü Teala'nın Ömer ibnu Abdülaziz'i sevdiğini görüyorum, dedim. Babam: Neden? diye sordu. Ben: insanların kalbinde ona karşı var olan sevgiden dolayı dedim. Bunun üzerine: Anam babam feda olsun, ben Ebu Hureyre Radıyallahü Anh'ın şöyle söylediğini işittim diyerek yukarıdaki hadisi rivayet etti.