26. Ebû Hüreyre'den: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: «Her peygamberin ettiği müstecâb bir dua vardır. Ben de duamı —öbür dünyada ümmetime şefat etmem için— ahi-rete bırakmak istiyorum.

27. Yahya b. Saîd'den: Duyduğuna göre Peygamber şöyle dua ederdi: «Ey sabahları yaratan, geceyi uyumak için tahsis eden, güneşi ve ayı belli bir hesaba göre idare eden Alla-hım, borcumu ifa etme imkânı ver, beni fakirliğe duçar kıl*ma, kulağımı, gücümü ve kuvvetimi senin yolunda gitmek*ten hissedar eyle.

28. Ebû Hüreyre'den: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Dua ettiğiniz zaman;
«— Allahım dilersen beni affet, Allahım dilersen bana
merhamet et!» demeyin. Çünkü Cenabı Allah dilediğini yapmak*ta serbesttir, kimse onu zorlayamaz.

29. Ebû Hüreyre naklediyor: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyur*muştur: «Sizden biri, dua ettim de kabul olmadı, diyerek acele etmediği müddetçe duası kabul olur.

30. Ebû Hüreyre'den: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: «Rabbimiz her gece, gecenin son üçte birinde rahmetiyle dünya üzerine tecelli ederek:
«— Kim dua ediyor, hemen kabul edeyim, kim bir istek*te bulunuyor hemen vereyim, kim af diliyor hemen onu af*fedeyim?» buyurur.

31. Muhammed b. İbrahim b. Haris et-Teymî anlatıyor: Mü'mmlerin annesi Hz. Âişe şöyle anlattı: «Resûlullah'm (s.a.v.) yanında uyuyordum. Gece bir ara yatakta olmadığını hissettim, elimle şöyle bir yokladım, elim ayaklarına değdi. Secdede idi veşöyle dua ediyordu: «Öfkenden rızana, cezandan affına sığı*nırım. Senden yine sana sığınırım. Ben seni hakkıyla öv*mekten âcizim, sen kendini nasıl bir övgüye lâyık görüyor*san öylesin.

32. Talha b. Ubeydillah b. Kerizden: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: «Duaların en efdali Arafat'ta yapılandır. Be*nim ve benden önceki peygamberlerin yaptığı en faziletli dua da şudur:
«— Allah'tan başka ilah yoktur, o her bakımdan tektir, ortağı ve benzeri yoktur.

33. Abdullah b. Abbas'tan: Şu duayı Resûluîîah (s.a.v.) asha*bına Kur'an'dan bir sûre öğretir gibi öğretirdi: «Allahım cehen*nemin azabından sana sığınırım. Kabir azabından sana sı*ğınırım. Deccal'in imtihanından, dünya ve kabir fitnesin*den sana sığınırını.


34. Abdullah b.Abbas'tan: Resûlullah (s.a.v.) gece yarısı na*maza kalktığı zaman şöyle dua ederdi: «Allahım hamd sana mahsustur. Sen yerlerin ve göklerin nurusun. Hamd sana mahsustur. Yeri, göğü idare eden sensin, hamd sana mah*sustur. Sen yerlerin, göklerin ve her ikisinde bulunanların rabbisin, sen haksin, sözün haktır, va'din haktır, sana ka*vuşmak da (ölümden sonra dirilmek) haktır. Cennet haktır, Cehennem haktır, Kıyamet haktır; mutlaka olacak*tır. Allahım sana teslim oldum, sana iman ettim, sana gü*vendim, sana bağlandım, senin verdiğin bilgiyle düşma*nımla mücadele ettim ve senin emirlerine göre hükmettim. Gizli ve aşikâr yaptığım ve yapacağım günahlarımı affet. Sen benim üahımsın, senden başka ilah yoktur.

35. Cabir b. Atîk'in torunu Abdullah b. Abdullah anlatıyor: Abdullah b. Ömer, Medine köylerinden birinde Muaviye oğullan yurduna uğradı. Onlara:
«— Resûlullah (s.a.v.) bu mescidinizde nerede namaz kıldı bi*liyor musunuz?» diye sordu. Ben kendisine:
«— Evet biliyorum.» diyerek bir köşeyi gösterdim. Bu sefer:
«— Orada yaptığı üç duanın ne olduğunu biliyor musun?» de*di. Ben:
«— Evet,» deyince:
«— Peki söyle öyleyse,» dedi. Ben:
«— Düşmanların kendilerine karşı galip gelmemesi, Cenabı
Allahın kıtlık ve açlıkla terbiye etmemesi, hususunda dua etti. Bu ikisi verildi. Aralarında nifak sokup birbirlerine düşmemeleri için dua etti, fakat bu, kabul edilmedi» deyince:
«— Doğru söyledin, diye mukabele etti.
İbn Ömer'den: Fakat adam öldürme mü'minler arasında kı*yamete kadar asla son bulmayacaktır.

36. Zeyd b. Eşlem şöyle derdi: Her dua eden kimse şu üç du*rumdan birinde bulunur: Ya duası kabul edilir, ya ileride kabul edilir, ya da yaptığı dua günahlarına kefaret olur.