10 (12)- Bana Amru'bnü Muhammed b. Bükeyr en-Nâkıd rivayet etti. (Dedi ki): Bize Hâşim b. el-Kaasim Ebü'n-Nadr rivayet etti. (Dedi ki): Bi*ze Süleyman b. el-Mugira , SâbHMen, o da Enes b. Malik'den naklen rivayet eyledi- Enes şöyle demiş:
ResulüllahfSallallahü Aleyhi ve Seltem)'e bir şey sormaktan nehiy olun*muştuk. Bundan dolayı çöl halkından aklı başında bir adam gelerek biz de dinlemek şartiyle Peygamber (S.A.V.)'e sual sorması çok hoşumuza gi*derdi. Derken çoî halkından bir adam geldi ve:
«Ya Muhammed! Bize senin elçin geldi de şöyle bir lakırdı etti. Gü*ya sen, Allah'ın seni Peygamber gönderdiği iddiasında bulunuyormuşsun öyle mi?» dedi. Resûlüllah (S.A.V.):
«(Evet) doğru söylemiş.» buyurdu. O zât:
Şu halde gök yüzünü yaratan kimdir?» diye sordu. Resûlüllah (S.A.V.:
«Allah'dır.» buyurdu. Adam:
«Ya yeri kim yaratmıştır?.» dedi. Peygamber (S.A.V.):
«Allah» cevabını verdi. Adam:
« (Peki) şu dağlan kim dikti; ve onlarda her ne yarattı ise kim yarat*tı?» diye sordu. Peygamber (S.A.V.) (yine):
«Allah» buyurdu. Adam:
«Öyle ise Gök yüzünü ye yeri yaratan, şu dağlan diken Allah aşkına seni Allah mı gönderdi?» dedi. Resûlüllah (S.A.V.):
«Evet» buyurdu. Adam:
«Hem senin elçin bize günümüzle gecemizde beş namaz farz olduğu*nu söyledi?" dedi. Peygamber (S.A.V.) :
«Doğru söylemiş» buyurdu. (Yine) o zat:
«Öyle ise seni gönderen Allah aşkına: Bunu sana Allah mı emretti?» de*di. Resûlüllah (S.A.V.):
«Evet» cevabını verdi. Adam:
«Elçin bize, mallarımızdan zekât vermenin farz olduğunu söyledi.» dedi. Peygamber (S.A.V.):
«Doğru söylemiş» buyurdu. Adam:
«Seni gönderen Allah aşkına: bunu sana Allah mı emretti?» dedi. Re*sûlüllah (SA.V.) (yine):
«-Evet» buyurdu. Adam:
«Elçin bize, yılda bir Ramazan ayı orucunun farz olduğunu söyledi.» dedi. Peygamber (S.A.V.):
«Doğru söylemiş» buyurdu. Adam:
«Seni gönderen Allah aşkına: bunu sana Allah mı emretti?» dedi. Re*sûlüllah (S.A.V.):
«Evet» buyurdu. Adam:
«Elçin bize, yoluna gücü yetenlerimize Beyti hacc etmenin farz oldu*ğunu söyledi.» dedi. Peygamber (S.A.V.):
«Doğru söylemiş» buyurdular.
Enes demiş ki: Sonra o adam:
__Seni hak (din) ile gönderen Allah'a yemin olsun ki, bu farzlardan
ne fazla yaparım ne de eksik, diyerek dönüp gitti. Bunun üzerine Peygam*ber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Yemin olsun, eğer bu adam doğru söyledi ise mutlaka cennete girer.» buyurdular.
Hz. Enes (R.A.) :
«Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e bir şey sormaktan nehiy olunmuştuk-* demekle »
«Çok şeyler sormayın...»
ayet-i kerimesine işaret etmiştir.
Bundan niçin nehyedildiklerini az yukarıda görmüştük. Yine orada Peygamber (S.A.V.):
«Bana sorun.» buyurmuştu. Hadîadeki «Sorun» emri ile ayetteki «Sormayın» nehyi bir birine muarız gibi görünüyorsada hakikâtte ara- larmda hiçbir münâfât yoktur. Çünkü sorulmaması istenilen şeyler ihtiyaç görülmeyen lüzumsuz suallerdir. Yoksa lüzumlu suâli ayet-i kerime de yasak etmemiştir.
Sormak yasak edildikten sonra ashab-ı kiramın çöl halkından birinin sormasına arzu etmeleri, onlara henüz bu nehi ulaşmadığından ma'zur sa- yılacaklan içindir. Bir de çölde yaşayanlar zaten kaba saba olurlar. On*ların bu hâli sual sormak için bir ma'zeret olabilir.
Ayrıca aklı başında biri olmasını istemeleri, lüzumlu şeyler sorsun ve sormasını da becerebilsin de herkes istifade etsin diyedir. Nitekim imam Mâiik hazretleri pek heybetli bir zât olduğu için talebesi ken*disine çok çok sual soramaz; yabancı biri gelsin de sorsun diye beklerler-miş,
Hadîsde çölden geldiği bildirilen zât D.mâm b, Sa'lebe 'dir. Bu zâtın vefat tarihi ihtilaflıdır. Bazıları hicretten beş sene sonra olduğu*nu söylerlerse de yanlıştır. Çünkü o zaman henüz hacc farz olmamıştı. Doğ*rusu dokuzuncu yılda vefat etmiştir. Zaten insanların din-i İslama takım takım girmeye başlaması, Mekke'nin fethinden ve Hevâ2in'in hezimetinden sonradır. Bu da dokuzuncu yılda olmuş hatta o yıla «Sene-tü'I-Vüfûd», «Hey'etler Yılı» adı verilmiştir.
Hz. Dimam (R.A.)'in Peygamber (S.A,V.)'e «Ya Mu-hammed» diye hitâb etmesi ihtimâl, ona adıyla hitâbda bulunmanın yasak edilmesinden öncedir. Yahud da yasak edildiğini henüz duymamıştır.
Dimâm (R,A.)'m huzur-ı Nebeviye girerken müsîüman olup olma*dığı da ihtilaflıdır. Hadîsin zahiri müsîüman olduğunu gösteriyor. Re*sulü11ah (S.A.V.)'in huzuruna gelişi, onu görmek ve evvelce öğren*diklerini sağlamlaştırmak içindir. Fakat İbni Abbâs (R.A.)'dan gelen rivayette Dimam'm suallerini bitirdikten sonra şahadet getir*diği, sonra kavminin yanma dönerek onlara islâmiyyeti arzettiği ve hepsi*nin müsîüman oldukları kaydediliyor. İmam Buhâri Hz. Dimâm (R.A.)'in müsîüman olarak geldiğine kaildir. Bu takdirde Resulülîah (S.A.V.)'e:
«Gökyüzünü kim yarattı?» diye sorması ve diğer sualleri hakikatte suâl değil, takrirdir.