129- (2031) Bize Ebû Bekr b. EM Şeybe ile Amru'n-Nâkıd tshâk b. İbrahim ve İbn-i Ebî Ömer rivayet ettiler. (İshâk: Ahberanâ Ötekiler ise: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar.) (Dediler ki) : Bize Süfyân, Amr'-dan, o da Atâ'dan, o da İbn-i Abbâs'dan naklen rivayet etti, (Şöyle de*miş) ; Resûlüllah (SallaUahü Aleyhi ve Sellem):
«Birinin bir yemek yediği vakit etini yalamadıkça yahut yalatmadıkça onu silmesin!» buyurdular.

130- (...) Bana Harun b. Abdillah rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hac-câc b. Muhammed rivayet etü. H.
Bize Abd b. Humeyd de rivayet etti. (Dedi ki) : Bana Ebû Asım ha*ber verdi. Bunlar toptan İbn-i Cüreyc'den rivayet etmişlerdir. H,
Bana Züheyr b. Harb da rivayet etti. Lâfız onundur. (Dedi ki) : Bize Ravh b. Ubâde rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İbn-i Cüreyc rivayet etti. (De*di ki) : Ata' şunu söylerken işittim. İbn-i Abbâs'ı dinledim, §unu söylü*yordu :
Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Biriniz yemekten yediği vakit yalamadıkça veya yalatmadıkça elini silmesin!» buyurdular.

131- (2032) Bize Ebû Bekr b. EM Şeybe ile Züheyr b. Harb ve Muhammed b. Hatim rivayet ettiler. (Dediler ki) : Bize İbn-i Mehdî, Süf-yân'dan, o da Sa'd b. İbrahim'den, o da İbn-i Ka'b b. Mâlik'den, o da babasından naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Ben Peygamber (Sailallahü Aleyhi ve Sellem)'i yemekten (kalkarken) üç parmağım yalarken gördüm.
İbni Hatim: «Üç'ü zîkretmemiştir. İbni Ebî Şeybe kendi rivayetinde Abdurrahman b. Ka'b'dan, o da babasından» dedi.

(...) Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû Muâviye, Hişam b. Urve'den, o da Abdurrahman b. Sa'd'dan, o da İbn-i Ka'b b. Mâlik'den, o da babasından naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Kesûlüllah (Sailallahü Aleyhi ve Sellem) üç parmakla (yemek) yer; elini silmeden Önce yalardı.

132- (...) Bİze Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize babam rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hişâm Abdurrah*man b. Sa'd'dan rivayet etti ki, ona da Abdurrahman b. Kâ'b b. Mâlik — yahut Abdullah b. Kâ'b— babası Ka'b'dan naklen haber vermiş. Ba*bası kendilerine anlatmış ki : Resûlüllah (Sallallahit Aleyhi ve Sellem) üç par*makla yemek yermiş. Yemekten kalktı mı parmaklarını yalarmış.

(...) Bize bu hadisi Ebû Küreyb de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İbn-İ Nümeyr rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hişam, Abdurrahman b, Sa'd'dan rivayet etti. Ona da Ahdurrahman b. Kâ'b b. Mâlik'Ie, Abdullah b, Kâ'b — yahut tunlardan biri— babası Kâ'b b. Mâlik'den, o da Peygamber (SalkıHahii Aleyhi ve Sellem) den naklen bu hadîsin mislini rivayet etmiştir

133- (2033) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeyhe rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Süfyân h. Uyeyne EbıYz-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen rivayet etti ki, Peygamber (Saiiailahü Aleyhi ve Sellem) parmaklarla sahfuım yıkan*masını emir buyurmuş :
«Çünkü siz bereketin hangisinde olduğunu bilmezsiniz demiştir.

134-.MnhünuiH'd h. Ahdillah h. Niin.-^yr rivayet etti. (De*di ki): Bize babam rivayet etti. t'Dedi ki): Bize Süfyân Ebû/-Züheyr-den, o da CâbirVlen n.îkit'n rivayet etti. Câhir şoyîe demiş : Resûlüllah(Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
«Birinizin lokması düştüğü vakit hemen onu alsın ve Üzerindeki bu*laşığı gidererek yesin, onu şeytana bırakmasın! Parmakların] yalamadıkça elini mendile silmesin çünkü bereket yemeğinin hangisinde olduğunu bilmez.» buyurdular.

(...) Bize bu hadîsi İshâk b. İbrahim dahi rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû Dâvud El-Hâ£eri haber verdi. H.
Bana bu hadîsi Muhammed b. Râfi' de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdürrezzâk rivayet etti. Her iki râvi Süfyân'dan b« isnadla bu hadîsin mislini rivayet etmişlerdir.
Her ikisinin hadîsinde de :
«Elini yalamadıkça yahut yalatmadıkça mendille silmesin.» ibaresi ve ondan sonrası vardır.

135- (...) Bize Osman b, Ebî Şeyhe rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Cerir, A'meş'den, o da Eibû Süfyân'dan, o da Câbir'den naklen rivayet etti. Câbir şöyle demiş: Ben Resûîüllah ıSallallahü Aleyhi ve. Scllem) 'i şöyle buyururken işittim:
«Şüphesiz şeytan her halu sânında sizden birinize gelir. Hattâ yemeği esnasında da gelebilir. İmdi birinizden lokma düşerse hemen ondaki bu*laşığı gidersin, sonra onu yesin! Onu şeytana bırakmasın. Yemekten ayrıl*dığı zaman parmaklarını yalarsın. Çünkü bereketin yiyeceğinin hangisinde olduğunu bilmez.»

(...) Bize bu hadîsi Efciû Küreyb\ile İshâk b, İbrahim de hep birden Ebû Muâviye'den, o da A'nneş'den bü( isnadla :
«Birinizin lokması düşerse ilah...» şeklinde rivayet ettiler. Râvi ha*dîsin başını :
«Şüphesiz şeytan bîrinize gelir.» cümlesini anmamıştır.

(...) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Mu-hammed b. FudayI, A'meş'den, o da Ebû Salih ile Efeû Süfyân'dan, onlar da Câbir'den, o da Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'âen parmak ya*lama hakkında... Bir de Ebû Süfyân'dan, o da Câbir'den, o da Peygamber (SallaUahü Aleyhi ve Sellem) den lokmayı da zikrederek yukarkilerin hadîsi gibi rivayette bulunmuşlardır.

136- (2034) Bana Muhammed b. Hatim ile Ebû Bekr b. Nâfi' El-Abdî rivayet ettiler. (Dediler ki) : Bize Behz rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hammad b. Seleme rivayet etti, (Dedi ki) : Bize Sabit, Enes'den rivayet etti ki: ResûİüIIah (SallaUahü Aleyhi ve Sellem) yemek yediği vakit üç par*mağını yıkar ve şöyle buyururmuş :
«Birinizin lokması düştüğü vakit hemen omdan bulaşığı gidersin ve onu yesin, onu şeytana bırakmasın!» buyururdu. Bîr de bize sahanı silme*mizi emir buyurdu :
«Çünkü siz bereketin hangi yiyeceğinizde* olduğunu bilmezsiniz.» dedi.

137- (2035) Bana Muhammed bi Hatim rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Behz rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Vüheyb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Süheyl babasından, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (Sallaüahu Aleyhi ve Sellem)}den naklen rivayet etti:
«Biriniz yemek yediği vakit parmaklarını yalasın. Çünkü bereketin bunların hangisinde olduğunu bilmez.» buyurmuşlar.

(...) Bana bu hadîsi Ebû Bekr b. Nâfi de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdurrahman (yâni İbn-i Mehdi) rivayet etti. Her iki râvi demiş*lerdir ki: Bize Haramad bu isnadla rivayette bulundu. Yalnız o : «Biriniz sahanı silsin» dedi. Bir de: «Bereket yemeğinizin hangisinde olduğunu yahut size bereket verildiğini» dedi.
Bu babın İbn-i Abbâs rivayetini Buharı ve İbn-i Mâce «KitâbuJl-Et'ime»'de, Nesâî «Velîme» bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir.
«Elini yalamadıkça veya yalatmadıkça onu silmesin...» cümlesinden murad: Elini yalamadan silmesin, kendi yalayamazsa hanımı, cariyesi, çocukları ve kendisini sevip sayan hizmetçileri gibi, bundan iğrenmeye*cek kimselere yalatsın demektir. Talebe gibi bu sayılanlar mânâsında olup o zattan bereket uman ve parmağını yalamakla teberrük arzu eden kim*selere de yalatmak caizdir. Hattâ keçi, koyun gibi hayvanlara da yala*tabilir.
«Çünkü sîz bereketin hangisinde olduğunu bilmezsiniz. » cümlesinin mânâsı ; Bereketin yediğiniz lokmalarda mı, parmağınızda veya sahanın dibinde kalan yiyecekte mi, yoksa yere düşen lokmada mı olduğunu bi*lemezsiniz, demektir. Binâenaleyh bereketi elde edebilmek için bütün bu hususata dikkat etmez gerekir.
Nevevî diyor ki: «Bereketin aslı ziyade, hayrın sübût bulması ve ondan istifâdedir. AHâhu a'lem burada ondan murad kendisiyle bes*lenilip akıbeti ezadan salim kalan ve Allah'a ibâdet için kuvvet veren şeydir.»

Bu Rivayetlerden Çıkarılan Hükümler:


1- Yemeğin bereketini muhafaza, bir de temizlik için yemekte el yalamak müstehabdır. Ancak burada vazife bütün eli değil, baş parmaktan başlayarak sırayla şehâdet ve orta parmakları yalamak görülmüş olur. Dördüncü ve beşinci parmak yalanmaz. Bunun sebebi Kesûlüllah (SalîaHahü Aleyhi ve Sellem) 'in mezkûr üç parmağını yalamış olmasıdır. Yalamağa orta parmaktan başlanır. Baş parmakta bitirilir. Çünkü orta parmak hep*sinden uzun olduğu için yemek en ziyâde ona bulaşır.
Zâhirîler'e göre parmakları yalamak farzdır. Hattâbî diyor ki: «Bir gurub insanlar parmak yalamayı ayıplamışlardır. Çünkü refah akıllarını bozmuş, tokluk tabiatlarını değiştirmiştir. Bunlar parmak yalamayı çirkin ve İğrenç bulurlar. Bilmezler mi ki, parmaklarındaki de yediklerinden bir cüzdür. Bundan ancak kibirli ve sünneti terk eden var*lıklılar kaçınırlara
2- İçinde yemek yenilen kabı yalamak ve yere düşen lokmayı tozunu-toprağım silerek yemek müstehabdır. Şayet lokmaya pis bir şey bu*laşırsa yıkanarak yenilir. Bu da mümkün değilse, bir hayvana verilir. Şeytana bırakılmaz.
3- Şeytanlar vardır. Ve yiyip içerler. Nitekim az yukarda bahsi geç*mişti.
4- Mendille el silmek caizdir. Lâkin bunun sünnet şekli yaladıktan hattâ yemeğin kokusu ve eseri kalırsa güzelce yıkadıktan sonra silmekle olur.
5- Şeytan daimî surette insanın yanında ona musallat olmaya ça*lıştığı için mü'minin ona karşı uyanık ve hazırlıklı bulunması, onun de*siselerinden korunması icab eder.