44.......Aışe (R) şöyle demiştir: Biz Peygamber'in beraberin*de haccdan başka bir niyetimiz olduğunu bilmeksizin (Medîne'den) çıktık . Mekke'ye varıp (umre için) Beyt'i tavaf ( ve Safa- Merve'-yi sa'y) ettiğimiz zaman Peygamber (S), hedy sevk etmeyenlerin ih*ramdan çıkmalarını emretti. Bu emir üzerine hedy sevk etmeyenler ihramdan çıktılar . Peygamber'in kadınları da hedy sevk etmemişlerdi. Onlar da ihramlarından çıktılar90. Âişe devamla dedi ki: Yalnız ben (Şerifte) hayz oldum da Beyt'i tavaf edemedim. Hacıların teşrik günlerinden sonra konaklayageldikleri Hasbe (yânî Muhassab) gece*si olunca, ben Âişe:
— Yâ Rasûlallah! İnsanlar bir hacc ve bir umre ile dönüyorlar, ben ise yalnız bir hacc ile dönüyorum, dedi.
Rasülullah:
— "Mekke'ye geldiğimiz gecelerde sen tavaf etmedin mi?" diye, sordu.
Âişe:
— Hayır; etmedim, diye cevâb verdi. Rasülullah:
— "Öyleyse kardeşinle Ten'îm'e git, oradan umre ihramına gi*rip telbiye et. Sonra tavaf ve sa 'y edip, buluşma yerimiz olan bu yere geliniz" buyurdu.
(Mü'minlerin annesi) Safiyye (R) şöyle dedi: Ben de âdetimi gör*müş olduğumdan, kendimi muhakkak insanları yollarından ahkoyucu sanıyordum. Rasülullah:
— "Ey yaralayıalığı ve kökünden sökücülüğü halkın hareketim durduran kadın! . Sen nahr gününden ifâda tavafını yapmadın mı?" dedi.
Safiyye devamla dedi ki: Ben de:
— Evet, yaptım, diye cevâb verdim. Bunun üzerine Rasülullah:
— "Be's yoktur (veda tavafı hayızlıdan düşmüştür), haydi yol*lan!" buyurdu.
Âişe dedi ki: Umreden dönüşümde Peygamber bana; ben Mek*ke'ye inmekte, kendisi de Mekke'den yukarı çıkmakta iken; yâhud da ben çıkmakta, kendisi de aşağı inmekte iken kavuştu.

45-.......Âişe (R) şöyle demiştir: Bizler Veda Haccı yılında Rasûlullah'ın beraberinde hacca çıktık. Bizden kimimiz umre niyetiyle ihrâmlanıp telbiye etti. Kimimiz hacca ve umreye birlikte niyetle ih-râmlanıp telbiye etti. Kimimiz de yalnız hacc niyetiyle ihrama girip telbiye etti. Rasûlullah da hacca niyetle ihrâmlanıp telbiye etti. Yal*nız hacc niyetiyle ihrama girip telbiye edenler, yâhud hacc ile umreye niyetle cem' eden hacılara gelince, onlar kurbân bayramının ilk gü*nü oluncaya kadar ihramdan çıkmadılar .

46-.......Mervân ibnu'I-Hakem şöyle demiştir: Ben Usmân ve Alî'ye (hacc sırasında) şâhid oldum. Usmân halkı temettü' haccın-dan ve hacc ile umreyi cem' etmekten (tenzîhen) nehyediyordu. Alî bu nehyi görünce, her ikisine birden niyet ederek Lebbeyke bi-umretin ve haccetin diye yüksek sesle telbiye edip ihrâmlandı. Ve: Ben Pey-gamber(S)'in sünnetini kimsenin sözünden dolayı terk edici değilim, dedi .

47-.......Abdullah ibnu Abbâs (R) şöyle demiştir: Câhiliye Arabları hacc aylarında umre etmeyi, yeryüzünde işlenen günâhların en büyüğü nev'indendir diye i'tikaad ederlerdi. Ve bunlar Muharrem ayındaki harâmhğı da safer ayına naklederlerdi de: Devenin arkasın*daki yara iyi olur, ayak izleri silinir gider, safer ayı da çıkarsa artık umre yapmak işte o zaman umreciye halâl olur derlerdi. Peygamber (S) sahâbîleri ile beraber (zu'1-hicce'nin) dördüncü gecesi sabahında hacc niyetiyle telbiye ediciler olarak (Mekke'ye) geldiler. Peygamber sahâbîlerine, hacclarmı umreye çevirmelerini ve (tavaf, sa'y, tıraşla) ihramdan çıkmalarını emreyledi. (Hacc aylarında umre yapmayı bü*yük günâh gördükleri için) hacc aylarında umre ile emredilmesi, ken*dilerine ağır geldi ve:
— Yâ Rasûlallah! Bu hangi hılldır; nasıl umredir (İHrâmın ha*ram kıldığı şeyleri bu da halâl kılar mı)? diye sordular.
Rasûlullah:
— "(Hacc aylarındaki) bu emrenin yerine getirilmesi de bunla*rın hepsini halâl kılar" buyurdu .

48-.......Ebû Mûsâ (R): Ben (Yemen'den) Peygamber'in huzu*runa geldim. Peygamber (S), ben Ebû Musa'ya (umreyi yerine getir*dikten sonra) ihramdan çıkmayı emreyledi, demiştir .

49- Bize İsmâîl tahdîs edip şöyle dedi: Bana Mâlik tahdîs etti. H ve yine bize Abdullah ibn Yûsuf tahdîs edip şöyle dedi: Bize Mâlik, Nâfi'den; o da Ibn Umer'den tahdîs etti ki, Peygamber'in zev*cesi Hafsa (R):
— Yâ Rasûlallah! İnsanların hâli nedir ki, umre ile ihramdan çıktılar; hâlbuki sen umrenden çıkmadın? diye sormuş.
Rasûlullah (S):
— "Ben başımın saçlarını yapışkan bir madde ile telbîd edip top*ladım, kurbânımı da (Ka'be nâmına) kılâdeledim. Artık ben kurbâ*nımı kesmedikçe ihramdan çıkamam" buyurmuştur .

50-.......Bize Ebû Cemre Nasr ibnu İmrân ed-Dubaiyyu haber verip şöyle dedi: Ben temettü* haccı yapmak istedim de insanlar beni temettu'dan nehyetti.Ben de bunu İbn Abbâs'a sordum. O da bana temettü' üzerinde devam etmemi emretti. Müteakiben ben ru'yâm-da, bir adamın bana: Temettü', mebrûr bir hacc ve kabul edilmiş bir umredir, demekte olduğunu gördüm. Ben bu ru'yâmı İbn Abbâs'a haber verdim. İbn Abbâs bana: Temettü', Peygamber'in sünnetidir, dedi ve tekrar bana: Yanımda otur da sana kendi malımdan bir pay ayırayım diye ilâve etti. Şu'be dedi ki: Ben Ebû Cemre'ye: İbn Ab-bâs'ın sana pay vermesinin sebebi nedir? diye sordum. Ebû Cemre: İbn Abbâs'ın sana. pay vermesinin sebebi nedir? diye sordum. Ebû Cemre: Görmüş olduğum o ru'yâdan dolayı, dedi .

51-.......BizeEbû ŞihâbMûsâibnNâfi' tahdîs edip şöyle dedi:
Bir defasında Mekke'ye mutemetti' hacısı olarak umre niyetiyle gel*dim. Terviyeden üç gün evvel Mekke'ye girdik. Mekke ahâlîsinden bâzı insanlar bana:
— Şimdi senin haccın Mekkeliler'in (az meşakkatli ve az sevâb-lı) haccma dönmektedir, dediler.
Ben de hemen Atâ ibn Ebî Rebâh'ın yanına gittim ve kendisin*den fetva istiyordum. Atâ şöyle dedi:
— Bana Câbir ibn Abdillah (R) şöyle tahdîs etti: Kendisi, Pe-yamber (S) Mekke'ye kurbanlık develer gönderdiği hacc günü, Pey*gamber ile beraber hacc etmiştir. Sahâbîler o günü mufred hacc niyetiyle ihrama girip telbiye etmişlerdi. Peygamber onlara:
— "Haccınızı umreye çeviriniz: Bey t'i tavaf, Safa ileMerve ara*sını sa'y etmek ve saçlarınızı kısaltmak suretiyle ihramlarınızdan çı*kınız. Sonra ihrâmsız olarak Mekke'de ikaamet ediniz. Tâ terviye (yânî Zu'1-hicce'nin sekizinci) günü olduğu zaman hacc niyetiyle ihrama girip, telbiye ediniz. Ve evvelki ihrâmlanmış olduğunuz mufred hac*cınızı (böylece) temettü' haccı yapınız" buyurdu.
Sahâbîler:
— Yâ Rasûlaİlah! Biz ilk ihrama girişimizde hacc diye isimlen*dirdiğimiz hâlde, o haccımızı nasıl mut'a' (yânî umre) yaparız? dedi*ler.
Peygamber:
— "Siz benim emrettiğim şeyi yapınız! Eğer ben de kurbân sevk etmemiş olaydım, muhakkak size emrettiğim gibi yapardım. Lâkin şim*di kurbânım varacağı yere ulaşıncaya (yânî Minâ'da kesilinceye) ka*dar, ihrâmlıya haram olan şeylerden hiçbirisi bana halâl olmaz" buyurdu.
Bunun üzerine sahâbîler de Peygamberdin emrettiği gibi yaptı*lar .

52-....... Saîd ibnu'l-Müseyyeb şöyle demiştir: Alî ibn Ebî Tâlib ile Usmân ibn Affân (R) Usfân mevkiinde bulunurlarken, mut'a (yânî temettü') hakkında ihtilâf ettiler. Alî, Usmân'a: Sen, başka değil; ancak Peygamber'in yapmış olduğu bir işten nehyetmek istiyorsun, dedi. İbnu'l-Müseyyeb dedi ki: Alî, Usmân'ın bu nehyini görünce, umre ile haccı birlikte niyetle ihram edip, telbiye etti".