Bu konuda Ebû Cuhayfe Vehb es-Suvâî*nin hadîsi vardır .
166-.......Ebû Usmân en-Nehdî şöyle demiştir: Ebû Bekr'in oğlu Abdurrahmân (R) şöyle dedi: Ebû Bekr kendi konuğu yâhud konuk*larını getirdi de, kendisi Peygamber'in yanında (yatsıyı kıhncaya ka*dar) akşamladı. Ebû Bekr gelince annem ona:
— Bu gece konuğunun yâhud konuklarının yanında bulunmak*tan alıkonulup habsolundun! dedi.
Ebû Bekr:
— Onlara hâlâ yemek vermedin mi? dedi. Annem de ona:
— Biz ona yâhud onlara yemek çıkarıp arzettik, onlar yâhud o çekinip kabul etmediler, dedi.
Bunun üzerine Ebû Bekr öfkelendi, sövüp saydı, "Burnu yarı-lasica!" dedi ve o yemekten yememeye yemîn etti.
Abdurrahmân dedi ki: Ben bu sırada saklanmıştım. Bana:
— Ey câhil herîf! diye nida etti.
(Abdurrahmân'm annesi Ümmü Rûmân) kadın da kocası yeme*dikçe o yemeği yemeyeceğine yemîn etti. Konuk yâhud konuklar da, Ebû Bekr yemedikçe o yemekten yemeyeceğine yâhud yemeyecekle*rine yemîn ettiler. Bunun üzerine Ebû Bekr:
— Bu halet (yâhud bu yemîn) muhakkak şeytândandır, dedi, aka*binde yemeği istedi, kendisi yedi, konuklar da yediler.
Onlar yemekten her bir lokmayı kaldırdıkça, yemek aşağısından muhakkak artmaya ve daha çok olmaya .başladı. Bunun üzerine Ebû Bekr, Ümmü Rûmân'a hitaben:
— Ey Firâs oğulları'nın kızkardeşi! Bu hâl nedir? dedi. Oda:
— Gözümün nuruna (Rasûlullah'a) yemîn olsun ki, bu yemek, bizim yememizden Önceki hâlinden muhakkak daha çoktur! dedi.
Hepsi yediler de Ebû Bekr o artan yemeği sahanıyle Peygamber'e yolladı, Peygamber'in de ondan yediğini zikretti.